eknik adamlık zor zanaat, şüp-
hesiz. Bir kere taktik açıdan her
daimhazırlıklı ve mükemmel
olacaksın, elindeki oyuncuları
doğru değerlendireceksin ve
fazla hata yapmayacaksın.
Tüm teknik detayları bir kenara
bırakalım; takımındaki 25
oyuncunun farklı karakterle-
rini, egolarını, formlarını, ailele-
rini ve sıkıntılarını da ayrı ayrı
bilecek ve idare edeceksin.
İşin teknik ve psikolojik yanını
aynı mükemmellikte yöneten
birçok isim tanıdık ancak
önünde sonunda ayrıldıkları tek
bir nokta oldu; bu ikisini uzun
süre bir arada yürütebilenler ve
yürütemeyenler.
İlk gruba dair örnek bulmak
artık samanlıkta iğne aramak
gibi bir şey. Televizyonun siyah-
beyaz yayın yaptığı günleri
saymazsak sadece Sir Alex Fer-
guson gibi bir dâhi o grubun
bayraktarlığını üstlenebilir.
İskoç teknik adam aynı oyuncu
grubunu sürekli motive edebil-
menin sayısız yolunu bulmak-
tan çok öteye geçti ve birçok
yeni nesli yöneterek aynı başarı
seviyesini 27 yıl sürdürdü.
Her ne kadar sıra dışı özelliklere
sahip olursa olsun, Guardiola
kesinlikle ikinci grupta yer alı-
yor. Evet, hızlı tüketim çağında
yaşadığımız ve kulüp yönetim-
leri ile taraftarların geçmişe
göre çok daha sabırsız olduğu
acı bir gerçek. Ancak Guar-
diola’nın futbolcuyken de
teknik direktörken de aldığı
tüm ayrılık kararlarında başrolü
her daimkendi bilinçaltı oynadı.
Ne yönetime ne de taraftara hiç
küskün olmadı o veda ederken.
Bavullarını toplayıp Münih’ten
kalkan tek yönlü uçağa biner-
ken de büyük ihtimalle öyle ola-
cak. O her gittiği yere mutlaka
bir yenilik getirirken, bal arısı
misali farklı çiçeklerden bes-
lenmeyi de hiç bırakmayacak
gibi görünüyor.
Ferguson ve Guardiola
İki değişik yönetim tarzına ve
farklı kişiliklere sahip olmala-
rına rağmen Ferguson ve Guar-
diola’nın arası her daim iyi oldu.
Onu takımında görmeyi çok is-
teyen Sir, 2001 yılında Manc-
hester United’a transfer
edebilseydi belki de Pep’in fut-
bola bakış açısı daha bile farklı
olabilirdi. Yine de hayat onları
Guardiola’nın henüz ilk dene-
mede kazandığı Şampiyonlar
Ligi finalinde buluşturdu. Son-
rasında ise bu ikili birbiriyle
sohbet etmekten her zaman
zevk aldı. Guardiola, Ferguson’a
baktığı zaman dev bir tecrübe
görüyor, sorgulayacak yüzlerce
şey buluyor ve kendinde olma-
yan birtakım özelliklerin sırrını
çözmeye çalışıyordu. Ferguson
ise Guardiola’nın gözlerinde öğ-
renmeye hevesli ve yeniliklere
kapısını ardına kadar açmış bir
genç görüyordu. NitekimKata-
lan yazar GuillemBalague 2012
yılında Guardiola’nın biyografi-
sini yazdığında önsöz için kale-
mini Johan Cruyff’a ya da bir
başkasına değil, Sir Alex Fergu-
son’a uzatacaktı.
27 yıllık Manchester United ka-
riyerinde muhtemelen birçok
kez tecrübe ettiği üzere Fergu-
son, Guardiola’nın Barcelo-
na’dan ayrılış sürecinde
aklından geçen temel soruları
tahmin edebiliyor. “Bu ne kadar
sürecek? Bir daha La Liga veya
Şampiyonlar Ligi’ni kazanabile-
cekmiyim? Bu seviyeyi koruya-
bilir miyim?” Bu noktada
Guardiola’nın kesinlikle kalması
gerektiğini düşünüyor Sir Alex.
Kaybetmenin getirdiği yoğun
baskıyı iyi anlıyor olsa da Şam-
piyonlar Ligi’ni kazanamama-
nın teknik adamda veya
takımda problemler olduğuna
her zaman işaret etmediğini de
ekliyor. Ayrıca eğer Pep’in so-
runu yüksek baskıysa, hangi
kulübe giderse gitsin arkasın-
dan bunun da geleceğini hatır-
latıyor Ferguson.
İskoç efsanenin Guardiola ile
yaşadığı son fikir ayrılığı ise
motivasyona dair. Ona göre
56
57
Mustafa Akkaya
Teknik direktörlük
kariyerinde sadece
sekizinci sezonuna
başlarken, Josep
Guardiola bir kez daha
geleceğine dair
sonsuza dek süreceğe
benzeyen tartışmaların
odağında yer alıyor.
Pep’in kendini sürekli
yenileme ve yer
değiştirme güdüsü
aslında Barcelona’daki
futbolculuk günlerine
dek uzanıyor. Son yedi
yılda yaptıklarıyla
futbolseverleri
çoğunlukla şaşırtan
Guardiola’nın
geleceğine dair ipucu elde
edebilmek için geçmişine
eğilmekte fayda var.
Guardiola’nın yolu
T