TamSaha 129. Sayı - page 100-101

100
101
Kulübünmütevazı kadrosunu ko-
rumayı başarması ve bunu az da
olsa derinleştirecek hamlelerde
bulunması, 1991-92 sezonu önce-
sinde Parma’nın çaylaklık döne-
minde yaşadığı başarının tesadüfi
olmadığını göstermesi yolunda
vereceği sınav açısından hayli
önemliydi. NitekimParma, Serie
A’da yine zor gol yiyen ve bileği
kolay kolay bükülmeyen bir
takım olarak dikkat çekecekti.
Sezon boyunca rakiplerine
sadece yedi kez yenilen ve
kalesinde 28 gole izin veren
Nevio Scala’nın öğrencileri,
bu sefer de ligi yedinci sırada
tamamlayacaklardı.
Asıl büyük başarıysa, İtalya Kupa-
sı’nda geliyordu. Sırasıyla Pa-
lermo, Fiorentina ve Genoa’yı
eleyerek yarı finale yükselen
Parma, bu turda Serie A’nın son
şampiyonu konumundaki Samp-
doria’yı 1-0 ve 2-2’lik sonuçlarla
saf dışı bırakmayı başararak fi-
nalde Juventus’un rakibi olmuştu.
İki ayak üzerinden oynanan fi-
nalde de Torino’daki ilkmaçı Ro-
berto Baggio’nun penaltı golüyle
1-0 kaybetmesine rağmen kendi
evindeki rövanşı Osio ve Melli’nin
golleriyle 2-0 kazanarak tarihinin
ilk büyük kupasını müzesine gö-
türmüştü. Öte yandan Parma, Av-
rupa kupalarındaki ilk
sezonundaysa hayal kırıklığı yaşı-
yor ve UEFA Kupası ilk turunda
Bulgar temsilcisi CSKA Sofya’ya
0-0 ve 1-1’lik skorlarla eleniyordu.
Ancak bunun da telafisi çok kısa
sürede gerçekleşecekti.
Avrupa’da da
durdurulamayan
bir Parma
Sarı-mavili ekip, 1992-93 sezo-
nuna girilirken, transferlere de
önceki yıllara göre daha çok ağır-
lık vermişti. Takımlar ilk on birle-
rinde üç yabancı oynatmayı
sürdürecek olsa da artık kadrola-
rında beş yabancı bulundurabili-
yordu ve açılan iki yeni kontenjanı
doldurmak için Atletico Nacio-
nal’den Kolombiyalı forvet Faus-
tino Asprilla ile River Plate’ten
Arjantinli orta saha oyuncusu
Sergio Berti transfer edilmişti.
Berti fazla forma şansı bulamaya-
cak olsa da Asprilla kısa süre
içinde muazzambir çıkış göstere-
rek bir anda Serie A’nın en çok
alkış alan hücumcularından biri-
sine dönüşecekti. Bu isimlerin
yanı sıra orta sahaya Inter’den
Pizzi ve Lazio’dan Pin, savunma-
yaysa Foggia’dan Di Chiara ve Fio-
rentina’dan Matrecano takviyeleri
yapılmıştı.
Kadronun, alışılandan fazla bir re-
vizyon görmesi, ilk haftalarda
Parma’nın ligde biraz bocalama-
sına ve ilk sekiz maçında beş
mağlubiyet almasına yol açtıysa
da takımkalan 26maçta sadece
dört kez yenilecekti. Üstelik es-
kiye kıyasla gol yollarında daha
üretkenlerdi ve kısır giden birçok
maçta beraberliğe razı olmak-
tansa artık bu tipmaçları lehle-
rine daha rahat çevirebiliyorlardı.
Bunun sonucunda Parma, Serie
A’da sezonu üçüncü sırada bitire-
cek ve tarihinin o ana kadarki en
iyi derecesini elde edecekti. Fakat
elde edilen bir başka başarı vardı
ki, onun yanında lig üçüncülüğü-
nün üzerinde neredeyse durulma-
yacaktı bile.
Evet, Avrupa’daki başarıdan söz
ediyoruz. Bir önceki sezon iki be-
raberlikle veda ettiği Avrupa are-
nasında Parma bu kez çok daha
fazla ses getirmeye kararlıydı.
Kupa Galipleri Kupası’nda sıra-
sıyla Ujpest, Sparta Prag, Boavista
ve Atletico Madrid’i devirmeyi ba-
şaran sarı-mavililer, böylece
Wembley Stadı’nda oynanacak
olan finale de adlarını yazdırmış-
lardı. Belçika’nın Royal Antwerp
ekibiyle karşılaştığı finalde henüz
ilk dakikalarda kaptanı Minotti ile
öne geçen Parma, bu golden sa-
dece iki dakika sonra kalesinde
bir gol gördüyse de çabuk topar-
lanmış ve ilk yarım saat dolmak
üzereyken de golcüsü Melli ile
skoru yeniden lehine çevirmişti.
Ardından da maçın sonuna kadar
kontrolü elinden hiç bırakmayan
Parma’da son dakikalarda Cuoghi
skoru ilân etmişti: 3-1. Henüz üç
sene öncesine kadar mazisinde
herhangi bir Serie A tecrübesi
dahi bulunmayan bir takım, böy-
lelikle Avrupa’nın en büyük ikinci
kupasını müzesine götürme hak-
kını elde ediyordu. Bu, hiç kuşku-
suz futbol tarihinin en hızlı
yükseliş öykülerinden birisiydi.
Hedefler büyüyor
Kupa Galipleri Kupası’nın kazanıl-
ması, kulübün destekçisi ve ülke-
nin en büyük gıda firmalarından
biri olan Parmalat’ın da kesenin
ağzını daha rahat bir biçimde aç-
masını sağlayacaktı. Böylece
Parma, 1993 yazında kulübü çok
daha üst seviyeye taşıyacak
transferlere de imza atıyordu. Ör-
neğin savunmaya, Arjantin Millî
Takımı’nın da değişmez isimlerin-
den olan Udinese’li Sensini alınır-
ken, orta alana da zaman zaman
İtalya Millî Takımı’na da seçilen
Napolili Crippa takviyesinde bulu-
nulmuştu. Kaledeyse önceki yıl
gözden düşen Taffarel, Reggia-
na’ya gönderilmiş, yerine aynı ta-
kımdan Bucci alınmıştı. Ancak hiç
kuşkusuz Parma adına yılın
transferi, Napoli’de “Maradona’nın
veliahtı” gözüyle bakılan Gian-
franco Zola’nın artık sarı-mavili
formayı giyecek olmasıydı.
İddialı bir şekilde girilen sezonda
takımbir kez daha Serie A’da üst
sıraları fazlasıyla zorluyor ve ligi
beşinci sırada bitiriyordu. Kupa
Galipleri Kupası’nda da sarı-ma-
vililerin son ana kadar gittiğini
görüyorduk. Degerfors, Maccabi
Haifa, Ajax ve Benfica, Parma’yı
durdurabilmek için yeterli olma-
mışlardı. Ancak Kopenhag’da oy-
nanan finalde şans bu kez
Parma’dan yana değildi ve İtalyan
ekibi, Arsenal’a, Alan Smith’in at-
tığı tek golle mağlup oldu. Yine de
Parma, sezonu Avrupa’da kupa
almadan bitirmemişti. Zira UEFA
Süper Kupası’nda, Milan’ı, kendi
evlerindeki ilkmaçı 1-0 kaybet-
melerine karşın San Siro’daki rö-
vanşta, iki yeni transferi Sensini
ve Crippa’nın golleriyle 2-0 yen-
meyi başarmışlar ve kupa kolek-
siyonlarına yeni bir parça daha
eklemişlerdi.
Sezon bitiminde ABD’de düzenle-
necek Dünya Kupası için İtalya
Millî Takımı’nın kadrosuna
Parma’dan Benarrivo, Minotti,
Apolloni, Bucci ve Zola çağrılmıştı.
Parma, Milan’dan sonra Gök Ma-
vililere en çok oyuncu veren ikinci
takımhaline gelmişti. Parma’nın
ayrıca Asprilla, Brolin, Sensini ve
Grün gibi yabancıları da ülkeleri-
nin Dünya Kupası kadrolarında
kendilerine yer bulmuşlardı.
Üç yılda üçüncü
Avrupa kupası
Görüldüğü üzere sarı-mavililer
artık dünya üzerindeki en değerli
kadrolardan birine sahipti. Aynı
yaz, transfer döneminde de fazla
kan kaybetmeyecek, tam tersine
kadrolarını biraz daha zenginleş-
tireceklerdi. Kayıp hanesinde Mi-
lan’a giden golcü Melli vardı belki
ama onun yerine Udinese’den
Branca alınmıştı. Dahası, savun-
maya millî takımda da yer alan
Torinolu Mussi ve Porto’dan Fer-
nando Couto, orta sahaya da Ju-
ventus’tan bir diğer millî yıldız,
Dino Baggio getirilmişti.
Yapılan bu yatırımlar, sahada da
karşılığını vermeyi sürdürüyordu.
Takım, Serie A’da sezonu iki yıl
önceki gibi yine üçüncü sırada ta-
mamlarken 18 galibiyet ve yedi
mağlubiyetle her iki alanda da
kulüp tarihinin en iyi rakamlarına
ulaşmıştı. İkinci sıradaki Lazio,
Parma’yı sadece averajla geride
bırakmıştı (eğer o sezon ikili ave-
raj uygulaması olsaydı lig ikinciliği
Parma’nın olacaktı). Avrupa’da ise
artık alışılagelmeye başladığı
üzere durdurulamayan bir Parma
vardı. UEFA Kupası’nda Vitesse,
AIK, Athletic Bilbao, Odense ve
Leverkusen engellerini zorlan-
madan aşan sarı-mavililer,
bir kez daha son düzlüğe çıkmayı
bilmişti.
Parma’nın finaldeki rakibiyse, o
sezon Serie A’da şampiyonluğa
ulaşan Juventus’tu. İki takım ara-
sında ligde oynanan iki maçı da
Juventus kazanmış ve bu bir ba-
kıma şampiyonluğun hangi tarafa
gideceği noktasında da belirleyici
olmuştu. Fakat UEFA Kupası fina-
linde aynı senaryo işlemeyecekti.
Parma, kendi sahasında oynanan
ilk ayakta, Dino Baggio’nun tek
golüyle kazanmıştı. Torino’daki
rövanştaysa Juventus, Vialli’nin
golüyle öne geçmesine karşın
Dino Baggio bir kez daha sahneye
çıkmış ve skora dengeyi getirerek
kupayı Parma’ya kazandıran isim
olmuştu. Avrupa’da üç yılda üç
1993’ün Kupa 2 şampiyonu Parma
1994 ‘te UEFA Süper Kupa, 1995’te ise
UEA Kupası Parma’nınmüzesine gitti
Zola
1...,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93,94-95,96-97,98-99 102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,116-117,118-119,120-121,...180
Powered by FlippingBook