TamSaha 129. Sayı - page 74-75

rilen bir insan oluyorsun. O yüz-
den attığın adıma dikkat etmek
zorundasın ki, sonu kötü olma-
sın.
Burada bağlantılı bir soru sora-
cağımki bence çok önemli…
Okul eğitimini hangi düzeye
kadar sürdürdün?
Eğitimve kültür çok önemli. Şu
an açıktan üniversite okuyo-
rum. Allah izin verirse bu sene
BESYO’ya gireceğim. Okul ko-
nusunda babama değinmek is-
tiyorum. Okul zamanı çok
zorlanıyordum. Hem antrenman
hemokul çok zordu. Ben de o
bunalımı yaşadım. “Futbol mu,
okul mu?” ikilemine düştüm.
Babamla oturup konuştu-
ğumda bana, “Oğlum liseyi
mutlaka bitir” dedi. Burada ai-
lemden bahsetmek istiyorum
biraz. AblamAydın’da Tıp Fa-
kültesi’nde okuyor. En büyük
ağabeyimBolu’da Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Bir
ablamda hemAkdeniz Üniver-
sitesi mezunu hemde açık öğ-
retimde okudu. Yani eğitime
önemveren, böyle bir aileden
geliyorum. Diğer kardeşlerim-
den eve takdir-teşekkür yağar-
ken babambenim futbolcu
olmama hoşgörülü davrandı.
Her zaman arkamdaydı.
TFF, Türkiye’de ilk kez Spor Li-
sesi projesini hayata geçirdi.
Orada öğrenciler hem okuyor
hemde futbola devam ediyor.
TFF’nin amacı bu liseleri Tür-
kiye geneline yaymak. Bu proje
hakkında neler söylersin?
Bir futbolcunun eğitimhayıtını
sürdürebilmesi ancak bu yolla
mümkün olabilir. Normal liseler
tamgün eğitimveriyor. Sabah
08.00’de okula gidip, 16.00’da
çıktıktan sonra bir da antren-
mana katılmak kolay değil.
Ama Spor Lisesi projesinin Tür-
kiye geneline yayılması, bütün
futbolculara kolaylık sağlaya-
caktır. Eğitimve futbol bir arada
yürüyebilir. Çünkü oradaki eği-
tim, çocuğun futboldaki progra-
mına göre ayarlanacak. Genç
kardeşlerime tavsiyem, futbolla
eğitim arasında bir ikilemde
kalsalar bile eğitimden asla
vazgeçmemeleri.
AMillî Takımkadrosuna davet
edilmenin ardından gözler sana
çevrildi. Kariyer hedefinden söz
eder misin?
Her oyuncu gibi İstanbul’un üç
büyük takımından birisinde oy-
namayı ve Avrupa’ya gitmeyi
hedefliyorum. En büyük hayalim
Avrupa’nın köklü takımlardan bi-
risinde oynamak.
Peki, bu hedef doğrultusunda ya-
bancı dil öğreniyor musun?
İngilizcem fena değil. Konuşmak-
ta sıkıntı çekmiyorum. Ama İngi-
lizceyi anadilimgibi konuşup,
Fransızca ve Almanca da öğren-
mek istiyorum. Bu çok önemli
çünkü.
AMillî Takımkadrosuna davet
edilmeyi bekliyor muydun? Öğ-
rendiğinde ilk tepkilerin ne oldu?
Eyüp Hocambu konudan bahset-
miş, “Senin için iyi gelişmeler ola-
bilir. Sakın kendini bırakma” de-
mişti. Ben tatil de yapmadım. Bir
haftalık süreyi çalışarak geçirdim.
Açıkçası A2 Millî Takımı’na çağırı-
labileceğimi düşünüyordum. Öyle
kuruyordumkafamda. Birden “A
Millî Takım’a davet edildin” deni-
lince şoke oldum. İnanılmaz bir
şeydi… Çok güzel bir duyguydu.
Alper Boğuşlu Hocam aradı,
“1 Haziran’da İstanbul’a geliyor-
sun. AMillî Takımkampı için ha-
zırlanıyorsun” dedi. O an nasıl
mutlu olduğumu anlatamam. Ger-
çekten emeğinin karşılığını almış
olmak çok başka bir duygu. Ben
bu işe emek verdim. 20maç oy-
nadımve hepsi de benim için fi-
naldi. Takımbiraz sıkıntılı bir
dönemgeçirse de istikrarı yaka-
ladım. Bunun da karşılığını aldı-
ğımı düşünüyorum. Fatih Hoca-
mın ve Alper Hocamın beni bu-
raya davet etmesi büyük bir
ödüldü benim için. İnşallah de-
vamı gelir.
25 Mart’ta İtalya ile oynanan A2
maçı sanırım senin kariyerinde
dönümnoktan oldu. Takım 9 kişi
kalmasına rağmen uzatmalar
dahil 120 dakikayı 2-2 bitirmeyi
başardınız. Sonrasında da penal-
tılarla rakibe üstünlük sağladınız.
Bize o maçı kendi açından anlatır
mısın?
İtalya maçından biraz öncesine gi-
deceğim. İzmir’de oynadığımız Al-
tınordumaçını kaybetmiştik ve
motivasyon olarak düşmüştüm.
Ama A2 Millî Takımı’na geldikten
sonra, “Burası bambaşka bir yer”
diye düşündüm. Atilla Küçüktaka
Hocam şans verdi sağ olsun. Ben
de o şansı değerlendirmek iste-
dim. Ondan önce U20’de oyna-
mıştım. Ama bu kadar ciddi bir
maçta ilk kez oynayacaktım. Millî
forma altında ilk resmi maçımdı.
Sahaya çıkarken tatlı bir heyecan
yaşıyor insan. Bence bu heyecan
mutlaka olmalı ve asla ölmemeli.
Beşinci dakikadan sonra o heye-
canı atlattım. 26. dakikada Atınç
kırmızı kart gördü. 10 kişi kaldık.
1-0 gerideyiz. Daha sonra bera-
berliği yakaladık, öne de geçtik
ama İtalya da bir gol bulunca skor
2-2’ye geldi. 82. dakikada Emre
Çolak kırmızı kart gördü ve 9 kişi
kaldık. Yine de 120 dakikayı 2-2
bitirmeyi başardık. Atilla Hocam
bana, “Penaltı istatistiğin nasıl?”
diye sordu. Ben de “Ligde üç pe-
naltı oldu, üçünde de köşeyi bil-
dim, birini çıkardım” dedim.
Çıktım. Hislerime güvendim.
Omaçta dört penaltı atıldı, dör-
dünde de köşeyi bildimve üçünü
çıkardım. Hatta iki buçuk diyelim.
Dördüncü penaltıda top direğe ve
ayağıma çarpıp çıktı. Çok zor bir
maçtan bu şekilde galip ayrılmak,
takımı bir yerden bir yere taşımak
çok önemli. Güzel bir duygu. Bir de
Millî Takımolunca apayrı bir
duygu. 9 kişi kalan takımı finale
taşıyorsun. Seri penaltılarda her-
kesin gözü kalecilerde oluyor.
Yine Allah yardım etti. Dediğiniz
gibi, o maç benim için dönüm
noktasıydı.
O zaman özeleştiri kısmına gele-
lim… Kendinde eksik gördüğün
yerler neler?
Bazen farkında olmadan oyuna
dalıyorum. Örnek vereyim; pozis-
yon sağ taraftan geliyor, o tarafa
dalıyorum. Halbuki sahayı yüzde
100 görmem lâzım. Bunu babamla
çok konuşuyoruz. Bu dalma ola-
yına dikkat etmemgerekiyor. Her
maçtan sonra özeleştiri yapıyo-
rum. “Kaleci adamdeli olur” der-
ler. Ben her maçtan sonra ayna-
nın karşısında kendi kendime ko-
nuşuyorum. “Bumaçta ne yap-
tın?” diye soruyorumkendime…
“Bumaç bunu yaptım, ama şunu,
şunu yapmalıydım” diyorum.
Sonra babamı arıyorum. Babamla
maçı konuşuyoruz. Bana patır
patır söylüyor. Hemen hemen
aynı kapıya çıkıyoruz babamla…
Maç maç analiz yapıyorum. İn-
sanlar hedeflerini büyük koyduğu
Açıkçası A2 Millî Takımı’na
çağırılabileceğimi
düşünüyordum. Birden “A
Millî Takım’a davet edildin”
denilince şoke oldum.
İnanılmaz bir şeydi…
Emeğinin karşılığını almış
olmak çok başka bir duygu.
Ben bu işe emek verdim.
20maç oynadımve hepsi
de benim için finaldi.
9 kişiyle 2-2
tamamladığımız İtalya
maçında dört penaltı atıldı,
dördünde de köşeyi bildim
ve üçünü çıkardım. Çok zor
bir maçtan bu şekilde galip
ayrılmak, takımı bir yerden
bir yere taşımak çok
önemli. 9 kişi kalan takımı
finale taşıyorsun. Omaç
benim için dönüm
noktasıydı.
Bazen farkında olmadan
oyuna dalıyorum. Halbuki
sahayı yüzde 100 görmem
lâzım. “Kaleci adamdeli
olur” derler. Her maçtan
sonra aynanın karşısında
kendi kendime
konuşuyorum. “Bumaçta
ne yaptın?” diye
soruyorumkendime…
Alper Hoca işini çok
seviyor. Her antrenman
onun için çok önemli ve
idmanlarda çok heyecanlı.
İşinde yüzde 100 disiplin ve
konsantrasyon istiyor.
Kendisini diğer hocalardan
ayıran en önemli özellik de
bence bu… Her işi yüzde
100 istiyor.
74
75
1...,54-55,56-57,58-59,60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73 76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93,94-95,...180
Powered by FlippingBook