TamSaha 124. Sayı - page 26-27

senemolacaktı ve takımın başında Tayfun Hoca
vardı. Onunla birlikte her şey çok güzel gidiyordu.
Tayfun Hoca takımdan ayrıldıktan sonra bu
sakatlığı yaşadım. Hem sevdiğimbir hocanın
ayrılması hemde yaşadığımbu sakatlık nedeniyle
gerçekten de çok zor günler geçirdim. Ama kendi
kendime, “Sinan neyin varsa futbola vermelisin ve
geri dönmelisin” dedim. Çünkü orada
başarabilirsemdaha iyi yerlere gelebileceğimi
biliyordum. Başaramazsamneler olabileceğinin de
farkındaydım. Bumotivasyonla sakatlığı atlatıp
kendimi çabuk toparlamayı başardım.
Daha iyi yerler derken Stuttgart’ın A takımını mı
kastediyorsun?
Elbette Stuttgart’ın A takımında oynamayı hayal
ediyordum. Başlangıçta Türkiye’de oynamak gibi bir
niyetimyoktu. Ama Stuttgart’ın 3. Lig takımında
oynamaya başladığımda Türkiye’deki büyük
takımlara da gidebileceğimi düşünmüştüm. Zaten
orada gösterdiğimperformansla Galatasaray’dan
teklif aldım.
Neden Bundesliga’da ilerlemek yerine
Galatasaray’ın teklifini kabul ettin? Kendine orada
bir gelecekmi görmedin, yoksa Galatasaray’dan
gelen teklif mi çok cazipti?
Geçen sezon Stuttgart’la sözleşmembitiyordu. Bana
sözleşme uzatma teklifini yaptılar ancak bu teklif
A takımkadrosunda yer alıp idmanlara çıkmak,
maçları ise ikinci takımla oynamak şeklindeydi.
Bir sezon sonra ise A takımda yer alabileceğimi
söylemişlerdi. Bu şartlarda Galatasaray’ın teklifini
daha cazip buldum. Çünkü “Burada kendini
gösterirsen ilk sezonunda A takımda
oynayabilirsin” demişlerdi. Ailemle konuşup bu
teklifi değerlendirmeye karar verdim.
Bu arada Türkiye’den başka teklifler de aldınmı?
Bazı mecralarda Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın da bir
önceki sezon sana talip olduğu hakkında bilgiler
var…
Açıkçası benimbundan haberimyok.
Tayfun Korkut’un senin üzerindeki emeğinden söz
edersek, Almanya’da bir Türk teknik adamla çalış-
mak senin için avantaj olmalı…
Stuttgart’taki ilk senemdi ve siz de bilirsiniz ki o
yaştaki genç bir oyuncu için başka bir şehirde yeni
bir kulübe alışmak hiç de kolay değildir. Üstelik
küçük bir kulüpten büyük bir kulübe gelmiştimve
idman dozajı çok daha üst düzeydeydi. Tayfun Hoca
bu süreçte elini üzerimden hiç çekmedi. Benimle her
gün konuşur, “Nasılsın, iyi misin, yorgunmusun?”
diye sorar, yorgun olduğumda dinlenmeme izin
verirdi. Çünkü küçük bir kulüpten geldiğimi ve
Stuttgart’ın ağır idman temposunda başlangıçta
zorlandığımı biliyordu. Bana her zaman “Arkanda
duruyorum, sen yeter ki performansını
yükseltmeye çalış” derdi. Stuttgart’taki başlangıç
dönemimde Tayfun Hocanın varlığı ve bana verdiği
destek büyük bir nimet gibiydi.
Birçok Türk oyuncu, Almanlarla girdikleri
rekabette eşit olsalar bile tercih edilmediklerini
söylüyor. Sen Almanya’da Türk oyuncu olmanın
zorluğunu yaşadınmı?
Ben böyle bir sıkıntı yaşamadım. Kendi kendime
“Performansın iyiyse hoca mutlaka seni oynatır.
Gollerini atmaya devam edersen takımdaki yerini
korursun” dedimve gerçekten de böyle oldu. Bu
konuda fazla yorumyapmak istemiyorum ama bir
oyuncu rekabette geriye düştüğünde, bahsettiğiniz
argümanı kullanabiliyor. Benim açımdan bakıldığında iyi
olduğum zamanmutlaka tercih edildiğimi gördüm.
Biraz önce bahsettiğin küçük takımdan büyük takıma
gelmenin zorlukları üzerinde biraz duralım. Stuttgart’taki
antrenmanlar gerçekte de o kadar farklı mıydı?
Stuttgart’a geldiğimde küçük yaş gruplarının idmanlarını
izledimve şaşırdım, çünkü ben hayatımda hiç böyle bir
antrenman yapmamıştım. Çok genç yaşta yoğun idmanlara
başlıyorlar. Haftada iki gün antrenman yapıyorlardı ama
topla çalışmalar, teknik çalışmaları, sprintler, koşular her şey
vardı antrenman programlarında. 15 yaşından itibaren de
fitness çalışmaya başlıyorlar. Hatta fitnesse ilk girdiğimde
Stevan Gerrard benim ilk
idolümdü. Uzun yıllar bir
büyük kulübün formasını
giymesi ve performansını
koruyabilmesi benim
açımdan çok etkileyiciydi.
Daha sonra ise kendi
oynadığımpozisyona göre
Arjen Robben’e hayranlık
duymaya başladım.
En sevdiğimpozisyon
kanatlar. Hızımı
kullanmayı ve birebirleri
çok seviyorum. Ama
değiniz gibi hücum
hattının her bölgesinde
oynayabiliyorum. Solak
olduğum için sağ kanatta
oynamak beni gole daha
çok yaklaştırıyor.
Prandelli benimle
ilgileniyor,
“Çalışmalarından
memnunumve sana bir
gün şans vereceğim”
diyordu. Onun bu sözleri
sayesinde her geçen gün
artan bir performansla
çalışmayı sürdürdümve
Hamza Hocamız
geldiğinde beni hazır
buldu.
Balçova Yaşamspor maçı
öncesinde Koray’a “Eğer
oynarsam inşallah gol
atıp kendimi
gösterebilirim” demiştim.
Golü atınca öyle büyük bir
sevinç yaşadımki
gözümden yaşlar aktı.
Koray’a koştumve
“Sana gol atacağımı
söylemiştim” dedim.
26
27
1...,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25 28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,...138
Powered by FlippingBook