Previous Page  54-55 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 54-55 / 168 Next Page
Page Background

şansı yoktur. Futbol gibi siyaset de

tutku, aşk, adanmışlık olmayınca

sürdürülecek bir iş değildir. Kendini

o işe adayacak… Yani futbolun da bir

inadı vardır. Hocambana ‘Oğlum

topu yiyeceksin’ derdi. Top yenir

mi? İşte orada hırsı anlatıyor, inadı

anlatıyor” diye konuştu.

Sporun içine şiddet ve saldırganlık

girince centilmenlik ruhunun

kaybolması gibi siyasetin içine

yalan, iftira ve çarpıtma girince aynı

sonucun ortaya çıktığını anlatan

Erdoğan, şunları söyledi:

“Maalesef ülkemizde bunu çok sık

yaşıyoruz. 40 yıllık siyasi hayatım

boyunca bir taraftanmilletimize

hizmet ederken, diğer taraftan da

bu yıkıcı siyaset anlayışıyla müca-

dele yürüttüm. Siyasetin kalitesi

yükseldikçe iktidarı sandık yoluyla

değil de şikeyle, hileyle, darbeyle,

tehditle, yıkıcı siyasetle elde edebi-

leceğini sananlar, bizimmilletimiz

tarafından tasfiye edilmiştir. Buna

rağmen son Anayasa değişikliğinde

olduğu gibi hâlâ nasıl futbolun

- inşallah onlardan kurtuluyoruz -

holiganları varsa, hâlâ holigan siya-

setiyle netice almaya çalışanların

bulunduğunu da görüyoruz.

Fikirlerinin gücüne güvenemeyen-

ler, yalana, iftiraya, hatta şiddete

başvurmaktan çekinmediler. Ana-

yasa değişikliğini, içindeki madde-

leriyle tartışmak yerine Meclisin

kapatılacağından, ülkenin bölüne-

ceğine kadar akla hayale sığmaya-

cak yalanlarla milletimizin kafasını

bulandırmaya çalıştılar. Böyle bir

şey yok. Meclisin fesih yetkisi asla

Cumhurbaşkanına ait değildir.

Böyle bir şey de yok. Bütün bunların

hepsinin kararı millettedir ve millet

bir seçimkararı alındığı zaman

Cumhurbaşkanı ve parlamento

seçimini beraber yapar, asla biri bir

diğerini götüremez.”

Şimdi gençlerin 18 yaşında parla-

mentoya girmesinin önünü açtıkla-

rını ifade eden Erdoğan, 19, 20, 21, 22,

23 ve 24 yaşındaki gençlerin parla-

mentoya girebilmesinin genç, dina-

mik, ilim, irfan sahibi bir gençliğin

parlamentoda yer alacağı anlamına

geldiğini ifade etti. Erdoğan, “Millet-

ten korkan, gençlerden çekinen bir

anlayışla Türkiye’nin geleceği inşa

edilebilir mi? Aslında bunların siya-

sette jübile zamanı çoktan gelmiş

ama hâlâ direniyorlar. Onun için de

çıktıkları tümmaçlarda yeniliyor-

lar. Daha önce 7 defa yenilmişlerdi.

İnşallah 16 Nisan’da 8. defa yenile-

cekler. İnşallah bu defa mesajı

alırlar” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Er-

doğan, 14 yılda Türkiye’yi üç kat

büyüttüklerini anlatarak, en büyük

yatırımyapılan alanlardan birinin

spor olduğunu söyledi. Gençlik dö-

neminde İstanbul’da eli yüzü düz-

gün sahanın, bir elin parmaklarını

geçemeyecek kadar az olduğunu

dile getiren Erdoğan, 1994’te İstan-

bul Büyükşehir Belediye Başkanlı-

ğını devraldığı andan itibaren

şehrin spor altyapısını geliştirmek

için büyük çaba sarf ettiklerini,

2002’den itibaren de bu çabayı tüm

ülkeye yaydıklarını vurguladı.

720 bin seyirci kapasiteli

30 stadyum

Erdoğan, Türkiye’nin spor altyapı-

sında gerçekten çok ileri ve önemli

bir konumda olduğunu belirterek,

şöyle devam etti:

“Cumhuriyet tarihinde 2002’ye

kadar yapılan toplam spor tesisi

sayısı 1575 iken, buna 14 yılda 1924

yeni tesis ilâve ettik. Genelleme

yapıyorum, sadece 12 tane olan

atletizmpistlerinin sayısını 52’ye

çıkardık. Ayrıca 10 atletizmpistiyle

ilgili çalışmalar da sürüyor. Gençle-

rimizin futbola olan ilgisinde çok

önemli bir yere sahip halı saha

sayısını 578’den aldık, 1924mahalle

tipi ve 736 standart saha ilâvesiyle

3 bin 238’e çıkardık. Ülkemizde 48

yarı olimpik veya olimpik havuz

varken 14 yılda biz buna 78 adet

yeni havuz ilâve ettik. Aynı şekilde

spor salonu sayısını 372’den 825’e

çıkardık. 2002’ye kadar yapılan 277

adet stadyumun büyük çoğunluğu

günümüzde bu sıfatı asla vermeye-

ceğimiz yapılardan oluşuyordu.

Onlara stadyumdemek için bin bir

şahit lâzım. Yok. Çoğu da yıkık

dökük haldeydi. Ne zeminler ze-

mindi, ne bakımvardı. Hiçbir şey

yoktu. Biz ülkemizin pek çok şeh-

rine dünyada parmakla gösterilen

yeni stadyumlar kazandırdık, ka-

zandırıyoruz. Özellikle 27 şehrimize

yapmakta olduğumuz 30 stadyu-

mun her biri birer spor ve sanat

şaheseridir. Hamdolsun bunlardan

9 adedi tamamlandı, hizmete girdi.

İnşası süren 15 taneye ilâve olarak

6 tane de ihale aşamasında olan

stadyumumuz var. Bu 30 stadyu-

mumuzun toplam seyirci kapasitesi

720 bindir.”

Erdoğan, başkent Ankara’nın stad-

yumkonusunda bir mahrumiyet

yaşadığını ifade ederek, Ankara 19

54

55

manda dürüstlükleriyle, tevazula-

rıyla, efendilikleriyle, takım arka-

daşlarıyla olan örnek ilişkileriyle de

hatırlarız. Kaleci Lastik Ömer’in ifa-

desiyle ‘Gözlerin bile yakalaması

mümkün olmayan bir hız ve deh-

şetle şut atan’ Metin Oktay’ı, işte

böyle hatırlıyoruz. İsmi Fenerbahçe

ile adeta özdeşleşen belki de dün-

yanın en kabiliyetli forvetlerinden,

zaman zaman orta saha, ‘futbolun

ordinaryüsü’ diyebileceğimiz Lef-

ter’i işte böyle hatırlıyoruz. Kendi

takım arkadaşlarıyla birlikte nere-

deyse tüm futbolculara ağabeylik

yapan, tek başına bir takımdenile-

bilecek Baba Hakkı’yı işte böyle

hatırlıyoruz. Hiçbir maddi kazanç

ummadan yıllarca top koşturmuş,

futbola, bağrından çıktığı şehre tut-

kuyla bağlandığı takımının renkle-

rine ömrünü vakfetmiş Dozer

Cemil’i işte bu şekilde hatırlıyoruz.

Dünyada Pele’yi, Zidane’ı, Cruyff’u,

Müller’i, Ronaldo’yu, Baggio’yu,

Hagi’yi böyle hatırlıyoruz. Bu futbol

efsanelerini yalnızca sahalardaki

olağanüstü performanslarıyla değil,

aynı zamanda futbola, formasını

giydikleri kulübe, içinden çıktıkları

topluma, gençlere yaptıkları katkı-

larla da takdir ediyoruz.”

"Siyasetin futbolla birçok

ortak yönü var”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukluk

dönemlerinden itibaren futbola

gönül veren, gençlik yıllarında çe-

şitli kulüplerde top koşturan biri

olarak, bunun insana neler kazan-

dırabildiğini çok iyi bildiğini ifade

ederek, “Hayatımın her aşamasında

futbol oynarken edindiğimdisiplin-

den, takım çalışmasından, vefadan,

bu oyunun bana kazandırdığı tüm

vasıflardan çok istifade ettim. Özel-

likle siyasetin temelde futbolla

birçok ortak yönü olduğuna inanı-

yorum. Spor gibi siyasetin de özü

rekabettir, yarıştır. Bu yarışın ilk

aşaması sandıktan galip çıkmak

için, ikinci aşaması da sorumluluk

üstlendikten sonra millete hizmet

götürmek içindir. Tıpkı futbol gibi

siyaset de takımoyunudur, yani

sağlambir kadro gerektirir. Plan-

sızca oynayan, taktiği ve stratejisi

olmayan bir takımın kupayı kal-

dırma ihtimali nasıl yoksa, milletine

söyleyecek sözü olmayan siyaset-

çilerin, siyasi partilerin de başarı