Previous Page  32-33 / 130 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32-33 / 130 Next Page
Page Background

Almanya’ya 2-1 mağlup olarak

EURO 96maceralarını noktalaya-

caktı.

Hırvatistan’ın asıl büyük başarı-

sıysa iki sene sonra, Fransa’da dü-

zenlenen 1998 Dünya Kupası’nda

geldi. Elemelerde Danimarka,

Yunanistan, Bosna-Hersek ve

Slovenya ile aynı grupta yer alan

Hırvatlar, Danimarka’nın ardından

grubu ikinci sırada tamamlayınca

play-off’a kalmış, burada da Ukray-

na’yı 2-0 ve 1-1’lik skorlarla

eleyerek Fransa’daki turnuvaya

katılma hakkını elde etmişti.

Turnuvaya gelindiğindeyse ilk

turda Arjantin, Japonya ve Ja-

maika’ya rakip olan Hırvatistan,

Arjantin’e yenilip diğer rakiplerini

yenince grup ikincisi olarak ikinci

tura yükseldi. Bu turda da Roman-

ya’yı tek golle geçen Hırvatların

çeyrek finaldeki rakibi, tıpkı iki yıl

önceki Avrupa Şampiyonası’ndaki

gibi, Almanya olmuştu.

Karşılaşma öncesinde çoğunluğun

favorisi Almanya’ydı belki ama

Almanlar, Hırvatistan karşısında,

Dünya Kupalarında yakın tarihteki

en ağır yenilgilerini alacaktı. İlk ya-

rının sonlarında Robert Jarni’nin

sert şutuyla skoru lehine çeviren

Hırvatistan, son 10 dakikaya girilir-

ken Goran Vlaovic ile farkı ikiye çı-

kartıyor, son sözü söyleyen isimse

85. dakikada Davor Suker oluyordu.

3-0’lık bu etkileyici galibiyetle

birlikte turnuvada son dört takım

arasına kalan Hırvatistan, yarı final

mücadelesindeyse ev sahibi Fran-

sa’ya 2-1’le teslimolunca, turun

diğer mağlubu Hollanda’ya karşı

üçüncülükmaçına çıktı ve bu kar-

şılaşmayı da 2-1 kazanarak henüz

bir ilkokul çocuğuyla yaşıt olan

millî takımıyla, Yugoslavya döne-

minde görmediği bir başarıya

ulaşmış oldu.

Duraklama dönemi

başlıyor

Hırvatistan’ın bu büyük başarı-

sında pay sahibi olan yıldızların

önemli bir bölümü, daha önce de

adlarını saydığımız, 1987 Dünya

Gençler Şampiyonu Yugoslavya’nın

da nüvesini teşkil eden isimlerdi.

Tabiî 1987’deki turnuvada 18-19

yaşlarında olan bu oyuncular, sene

1998 olduğunda 30 yaş civarına

gelmişti. Bu durumda Hırvatların

yakın zaman içerisinde bir kuşak

değişimine gitmesini zorunlu kıl-

maktaydı. Sorun şuydu ki, alttan

gelen yeni oyuncular arasında bir

Suker, bir Boban, bir Prosinecki

yoktu.

Hal böyle olunca Hırvatistan, dünya

üçüncüsü unvanına sahip olma-

sına karşın 2000 yılında Hollanda

ile Belçika’nın ortaklaşa düzenle-

diği Avrupa Şampiyonası’nın

dışında kaldı. Eleme grubunu

Yugoslavya ve İrlanda’nın gerisinde

üçüncü sırada tamamlayan Hırva-

tistan, şansını play-off’a kadar bile

taşıyamamıştı.

2002 Dünya Kupası elemelerinde

biraz daha toparlanmış bir görüntü

çizen Hırvatistan, grubunu Belçika

ve İskoçya’nın önünde lider ta-

mamlayarak doğrudan finallere

gitme hakkını elde etti. Ancak tur-

nuvanın ilk tur gruplarında İtalya’yı

2-1 mağlup ederek denizi geçme-

sine rağmen Meksika ve Ekvador

karşısında tek gollümağlubiyetler

alarak adeta derede boğulan Hır-

vatlar, gruptan çıkamayarak

erkenden ülkelerine dönmek zo-

runda kaldı. EURO 2004’te ve 2006

Dünya Kupası’nda da boy göster-

melerine karşın ilk turda elenen ve

oynadığı altı maçın dördünde bera-

bere kalırken bir kez dahi galip ge-

lemeyen Hırvatistan’da, 2006

Dünya Kupası sonrasında göreve

genç teknik adamSlaven Bilic’in

gelmesiyle önemli bir yeniden

yapılanmaya gidilecekti.

Türkiye karşısında

büyük şok

Buna göre Hırvatistan takımının

yaş ortalaması önemli ölçüde dü-

şürülmüştü ve özellikle orta sa-

hada yaşları 19 ile 23 arasında

değişen Rakitic, Modric ve Kranjcar

gibi isimler dikkat çekmekteydi.

EURO 2008 elemelerinde Rusya

ve İngiltere’yi geride bırakarak

grubunu lider bitiren Hırvatlar,

özellikle sonmaçtaWembley dep-

lasmanında aldıkları 3-2’lik galibi-

yetle İngilizlerin turnuvaya

katılmasına da mâni olmuştu.

Turnuvaya da çok iyi bir giriş yapan

Hırvatistan, ilk turda Almanya,

Polonya ve Avusturya ile yaptığı üç

maçı da etkileyici bir futbol ortaya

koyup kazanarak bir anda turnu-

vanın gizli favorileri arasında anıl-

maya başlamıştı.

Ancak Hırvatistan’ın kazandığı bu

hava, çeyrek finalde Türkiye karşı-

sında sönecekti. İki takımın da

birbirini kilitlediği mücadelede Hır-

vatlar topla daha fazla oynasalar da

pozisyona girmekte zorlanıyordu.

Bunun sonucunda 90 dakika gol-

süz tamamlanmış ve uzatmalara

geçilmişti. Uzatmalar da artık bit-

mek üzereydi ki Rüştü Reçber’in

hatalı çıkışından yararlanan Ivan

Klasnic topu kafayla boş ağlara

göndererek Hırvatistan için yarı

final kapısını açmıştı.

Fakat Rüştü bu hatasını çok çabuk

telafi edecekti. Tecrübeli eldiven,

maçın son hücumunda rakip ceza

sahasına çok güzel bir uzun top

gönderiyor, Emre Aşık’ın kafayla

indirdiği bu topu da Semih Şentürk,

Hırvat kalesinin tavanına asarak

‘bitti’ gözüyle bakılanmaçı son sa-

niyede penaltılara taşımayı başarı-

yordu. Hırvatlar, büyük bir moral

çöküntüsü içinde attıkları dört

penaltının sadece birinde isabet

sağlayınca çok iyi başladıkları tur-

nuvayı çok büyük bir hayal kırıklı-

ğıyla çeyrek finalde noktalıyordu.

Türkiye karşısında yaşanan bu şok

elenişin yarattığı çöküntü, 2010

Dünya Kupası elemelerine de doğ-

rudan sirayet etti mi bilinmez ama

Hırvatistan bu kez burada da iste-

diğini bulamayacak ve İngiltere ile

Ukrayna’nın gerisinde kalarak, ba-

ğımsızlığını kazandıktan sonra ilk

kez bir Dünya Kupası’na katılama-

yacaktı. Yaşanan bu tökezlemelere

karşın Hırvat Futbol Federasyonu

yola Bilic’le devam etme kararı alı-

yor ve Bilic de tazelenen bu güveni

boşa çıkartmayarak takımını 2012

Avrupa Şampiyonası’na taşımayı

başarıyordu. Ne var ki Hırvatistan,

şampiyonanın ilk turunda İspanya,

İtalya ve İrlanda ile aynı gruba

düşme şanssızlığını yaşayacak ve

dört puan toplamasına karşın, daha

sonra finale kadar gidecek olan İs-

panya ile İtalya’nın gerisinde kala-

rak bir turnuvaya daha ilk tur

sonunda veda etmenin üzüntü-

sünü yaşayacaktı.

Uğursuzluklar

devam ediyor

Turnuva sonrasında kariyerine ku-

lüpler düzeyinde devam etmek is-

teyen Bilic giderken yerine 1998

Dünya Kupası’nda savunmada

partneri olan Igor Stimac geliyordu.

Stimac, 2014 Dünya Kupası eleme-

lerine iyi sonuçlar alarak başlama-

sına karşın sonradan takımdüşüş

yaşamaya başlamış ve grubunu da

Belçika’nın gerisinde ikinci sırada

tamamlamıştı. Ancak özellikle ta-

kımın oynadığı negatif futboldan

ötürü fazlaca eleştirilen Stimac,

play-off öncesinde görevini bırak-

tığını açıkladı. Onun yerini Niko

Kovac alırken Hırvatistan play-

32

33

Hırvatlarla

oynadığımız 7 maçta

henüz galibiyetimiz

olmasa da onlara

EURO 2008’de

unutmayacakları bir

acı yaşattık.