Previous Page  80-81 / 146 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 80-81 / 146 Next Page
Page Background

Wolfsburg’a kaptırılmıştı ve böyle

bir durumun ikinci sezonda tek-

rarlanması Bayern gibi bir kulüpte

kabul edilemezdi. Baskının öyle-

sine yüksek olduğu bir ortamda

bile gençlerine güvendi van Gaal.

17 yaşındaki Alaba o güne dek bir

orta saha oyuncusu olarak yetiş-

tirilmişti fakat van Gaal’e göre sol

bek için idealdi. Alaba ilk anda o

pozisyonda oynamayı istemese

de hocasının etkili konuşması so-

nucu takıma faydalı olma adına

durumu kabullendi. Kanatlarda

oynamaya alışmış Schweinstei-

ger’in de van Gaal’in neşteri so-

nucu orta sahaya geçip futboldan

daha fazla zevk aldığını itiraf et-

mesi benzer bir durum. Talihsiz

sakatlıklar geçirene kadar stoper

mevkiinde yıldızlaşmaya başla-

yan Badstuber de van Gaal önce-

sinde sol bek olarak biliniyordu.

Son olarak 20 yaşındaki Thomas

Müller’in van Gaal yönetiminde

direkt ilk 11 oynamaya başlaması

da herkesin görebileceği bir

durumdeğildi. Üstelik lig gidişatı-

nın kabaca şekil almaya başladığı

Kasım ortalarında Bayern liderin 6

puan arkasında yedinci sıradaydı.

Normalde teknik adamkovdura-

bilecek ve eleştirilerin zirvede ol-

duğu böyle bir dönemi iki kupayla

ve Şampiyonlar Ligi finalisti ola-

rak tamamlamayı bildi van Gaal.

Alaba ile Müller ise bugünmevki-

lerinde belki de dünyanın en iyi-

leri ve bunu kesinlikle van Gaal’in

sıra dışı müdahalelerine borçlular.

Manchester United’a imza attığı

gün van Gaal’in gençlere şans

vermesini beklemeyen yoktu.

Ancak bir buçuk sezonda 14

oyuncunun A takım formasıyla

tanışacağını belki de kimse tah-

min etmemişti. Elbette şanssız

sakatlıkların bunda önemli etkisi

vardı. Premier Lig’deki ilk sezo-

nunda fazla sayıda adale sakatlığı

ile karşılaşınca idmanları buna

göre adapte eden van Gaal, bu

sezon da darbeye bağlı sakatlık-

lardan yaka silker oldu. Shaw,

Valencia, Schweinsteiger, Rojo,

Jones, Young ve son olarak Roo-

ney gibi direkt oynayabilecek

isimler bu şekilde uzun süre

formadan uzak kaldı. Hal böyle

olunca Hollandalı teknik adam

geçmiş kariyerinden de esinlene-

rek gençlerine güvenmekte

tereddüt etmedi.

Yine de bunca yeni ismin United

kadrosunda kendine yer bulma-

sını sadece şanssız sakatlıklara

bağlamak haksızlık olur. Bugün

itibarıyla o gençler arasında birer

adım öne çıkan Rashford, Lingard

ve biraz da Mensah’ın A takıma

yükselişi van Gaal yönetiminde

adeta kaçınılmazdı. Sakatlıklar

sadece bunun biraz daha erken

gerçekleşmesini sağladı. Nitekim

ESPN’in Eylül ayında yaptığı bir

araştırma Hollandalıyı destekler

nitelikte. Buna göre teknik adam-

lık kariyerinde her sezon orta-

lama 2.75 oyuncuyu altyapıdan

A takıma çıkaran van Gaal, bu

dalda 3’ü gören Guardiola’nın

ardından ikinci sırada. Van Gaal’i

takip eden isimler ise 2.3 ile Alex

Ferguson, Ronald Koeman ve

Pochettino. Öte yandan A takıma

aldığı bu gençlerden yüzde

30’unu ilerleyen maçların en az

yarısında oynatmaya devam

eden van Gaal bu dalda da ikinci

sırada. Bu rakam, yüzde 25’lerde

tutunan Ferguson’dan bile daha

yüksek. Bu arada ilk sıradaki

isimse tam yüzde 67’lik oran so-

nucu Pochettino. Sonuç olarak

Avrupa’nın önde gelen teknik

adamlarına baktığımızda van Ga-

al’in meslektaşlarına nazaran

fazla genci sahneye çıkardığını ve

aynı zamanda onlara daha sık

şans verdiğini söyleyebiliriz.

Delilikle dâhilik arasında gerçek-

ten de ince bir çizgi varsa Louis

van Gaal onun tam üstünde gezi-

nenler arasında yer alıyor.

Dışarıdan bakınca dünyanın en

somurtkan insanı gibi görünse de

birlikte çalıştığı çoğu genç için o

ideal bir öğretmen. Manchester

United’a gelene dek dünya futbo-

luna kazandırdığı isimler bunun

en büyük örneği. Belki de Alex

Ferguson’ın örneğinde olduğu

gibi henüz Rashford veya Lingard

gibilerinin potansiyelinin far-

kında bile değiliz. Ama van Gaal’in

bir şekilde o gençlik aşısını Uni-

ted’a da tutturması işten bile

değil.

sı’nı kazandırarak kariyerinin ilk

somut başarısını elde ederken

yardımcısı olan Van der Lembuna

en güzel örnek olabilir. Zira Lem’in

odasında o geceden kalma bir

resim asılı durur. Resimde van der

Lem elinde kupayı tutar ve fakat

aynı zamanda kendisi de van

Gaal’in omuzları üstündedir! İşte

yine tambir van Gaal klasiği;

ondan bekleyemeyeceğiniz kadar

samimi ve sıra dışı… Google’da ko-

layca bulabileceğiniz bu sahne,

Hollandalının içten ve bağlayıcı

tarafını gayet iyi yansıtıyor.

Yeteneği görebilmek

Alex Ferguson birçok anlamda ol-

duğu gibi yeteneği bulma, işleme

ve yönetme işinde de ilhamveri-

ciydi. 2010 sonbaharında United

kariyerindeki en ciddi krizlerden

birini yaşıyordu çünkü Rooney ani

bir kararla takımdan ayrılmak is-

tediğini açıklamıştı. Ona göre

kulüp pek hırslı değildi zira yete-

rince üst düzey kaliteli oyuncu

transferi yapılmıyordu. Fergu-

son’un cevabı ise her zamanki

gibi yerindeydi: “Bir zamanlar

Rooney ve Cristiano Ronaldo’nun

iyi olmadığını ve onların gelişme-

sini beklemeyeceğini söyleyen bir

oyuncumvardı. Problem şu ki in-

sanlar potansiyeli çoğu zaman

göremiyor ama ben görüyorum.”

Van Gaal’inmeyve veren altyapı

mahsulleri tıpkı Ferguson’ınki

gibi karma bir ilk 11 oluşturacak

kadar kalabalık. Ajax’ta Kluivert,

Seedorf, Davids ve van der Vaart

onun yönetimi altında A takıma

çıktı. Aynı şekilde Valdes, Xavi ve

Iniesta da van Gaal ile beraber

Camp Nou’ya ilk adımlarını

atmaya başladı. Onun varlığını

Bayern’de en iyi kullananlar

arasında Thomas Müller, Alaba,

Schweinsteiger ve Badstuber

gibileri var. Her ne kadar şimdilik

bu isimlerin yanında pek parlak

durmasa da Rashford ve Lin-

gard’ın öncülük ettiği 14 kişilik bir

genç kafilesi de van Gaal döne-

minde A takıma terfi etti.

İlk bakışta tesadüf olamayacak

kadar ciddi bir keşif ve yetiştirme

serisi gibi görünebilir van Gaal’in

kariyeri. Fakat dört kulübün de

bugün iyice az gözlenen üstün bir

altyapı geleneğine sahip olduğunu

unutmamak gerek. Van Gaal ön-

cesi ve sonrası dönemlerde de bu

dört kulüpte birçok dünya yıldızı

yetişti. Onu bir anlamda Johan

Cruyff, Rinus Michels veya Alex

Ferguson gibi yetiştirici kültürün

ta kendisini oluşturan teknik

adamkategorisine sokmak pek

mümkün değil. Belki sadece o 6

yıllık Ajax kariyerinde bumerte-

beye çok yaklaştı van Gaal. Fakat

çalıştırdığı dört kulübün yetiştirici

rüzgârını arkasına alarak bu

gençleri birer dünya yıldızına dö-

nüştürmesi yine de azımsanama-

yacak bir cesaret ve azim örneği.

Özellikle Bayern gibi başarıyı her

daim isteyen, başarısızlık duru-

munda acilen toparlanmaya ihti-

yaç duyan bir kulüpte ortaya

koyduğu iş ayrıca bahse değer.

2009’da takımın başına geçti-

ğinde son lig şampiyonluğu

81

80

Lingard ve Rashford,

van Gaal’in

United’daki

son armağanları

Yardımcısını

omuzlarında

taşıyan adam...

Badstuber ve Alaba,

van Gaal tarafından

mevkileri

değiştirilip

yeni kimlik

kazandırılan

oyuncular.