TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Cenk Gönen: "Kaleci lider olmalı" 1.12.2008
Cenk Gönen: "Kaleci lider olmalı"

"Adam olacak çocuk" deyiminin haklılığını, 16 yaşında Beşiktaş'a karşı Göztepe formasıyla oynadığı kupa maçında kanıtlamıştı. Göztepe'nin efsane kalecisi Ali Arturen'in yeğeni olması, ona biyolojik bir avantaj da sağlıyor. Üç sezon önce transfer olduğu Denizlispor'da iki sezon yedek bekleyip Altay'da kendisini yeniden kanıtlayarak çok güçlü bir biçimde geri döndü. Bu gücünü, Renny Vega'yı yedek bırakarak gösterdi ve Milli Takım aday kadrosuna davet edildi. Bütün dünyada genç kalecilerin ön plana çıktığını vurgulayıp, Türkiye'nin de bu gerçeği görmesini istiyor, iyi bir kalecinin bir kaptan gibi takımını yönetebilmesi gerektiğini söylüyor.

Röportaj: Türker Tozar

Bu sezon Denizlispor kalesinde gösterdiğin performansla Milli Takım kadrosuna davet edildin. Seni biraz daha yakından tanımak istiyoruz.

Ailem İzmirli. Benden 13 ay büyük bir ağabeyim var. 2000 senesinde babamı kanserden kaybettik. Annem ise Havaş'tan mali işler müdürü olarak emekli oldu. Onun hakkını ne yapsam ödeyemem. Çünkü üzerimde çok büyük emeği var. Bana ve ağabeyime hem analık hem de babalık yaptı. Allah onu başımızdan eksik etmesin. Küçük yaşta babasız kalmanın eksikliğini bize hissettirmemek için elinden gelen çabayı sarf etti.

Eğitim durumunu da bize anlatır mısın?

İzmir İnönü Lisesi'nde okuyordum. Lise 3. sınıfta Denizlispor'a transfer olunca, Denizlispor Koleji'nden mezun oldum. Daha sonra Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nu kazandım. Şu anda öğrenimim sürüyor. Ayrıca açık öğretimde işletme okuyorum.

Eğitimini üst seviyede devam ettirmenin önemini kavramış olman çok güzel. Çünkü birçok oyuncu futbol kariyerine başlayınca eğitimini ihmal ediyor. Bu konuda ne söylersin?

Ailemde eğitimli insanların sayısı fazla. Ben de sırf futbol oynuyorum diye onlardan geri kalmak istemiyorum açıkçası. Kültürlü bir futbolcu grubuna sahip olmanın, ülkemize de çok büyük avantaj sağlayacağını düşünüyorum.

İdolüm, dayım Ali Artuner'di

Kaleci olmaya ve bunu meslek olarak seçmeye nasıl karar verdin?

Göztepe'nin efsane takımının ve A Milli Takım'ın kalecisi Ali Artuner benim dayım. Bana söylenen, kendisinin Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden biri olduğu. Küçüklüğüm hep onun hikâyelerini dinleyerek geçti. Siyah-beyaz görüntülerden maçlarını izledim ve ona karşı büyük bir hayranlık beslemeye başladım. Kaleci olmamdaki en büyük etken odur. Doğal olarak kendisi benim idolüm. Mahalle maçlarında da hep kalecilik yaptım. Hedefim hep dayım gibi olmaktı. Zaten tıpkı onun gibi Göztepe'nin altyapısında futbola başladım.

Ailecek Göztepeli olduğunuzu biliyoruz ve İzmir İnönü Lisesi'nde okurken, annenin "Cenk'in Göztepe'ye daha yapacağı hizmetler var. Kimsenin onu transfer etmesine izin veremeyiz" gibi sözleri olmuş. Bunlar doğru mu?

Evet, ailecek Göztepeliyiz. Dayımın Göztepe'nin sembol isimlerinden biri oluşu nedeniyle kulüple özdeşleşmiş gibiyiz. Annemin bunu söylemesinin iki sebebi vardı. Biri Göztepe'ye yeterince hizmet edip oradaki misyonumu tamamlamam gerektiğine inanması, ikincisi de dayıma olan saygısı. Çünkü dayımı da yine kanserden 2000 senesinde, babamdan bir ay sonra kaybetmiştik. Bu sözden sonra, bir yıl daha Göztepe'de oynayıp Denizlispor'a transfer oldum.

Ailelerin genç oyuncuların kariyerine etkisi ne ölçüde oluyor? Dayının büyük bir oyuncu olması senin üzerinde bir baskı yarattı mı?

Ailenin dengeyi çok iyi ayarlaması gerekiyor. Ne çok baskıcı olacaklar ne de başıboş bırakacaklar. Çoğu oyuncu üzerlerindeki baskının ağırlığı nedeniyle kaybolup gidiyor. Futbolcunun, idman programı, yemek düzeni gibi konularda hocalarının tavsiyelerini izlemesi daha yerinde olur. Dayımın çok başarılı bir kaleci oluşu benim üzerimde bir baskı oluşturmadı, çünkü ailem bunu bir unsur olarak kullanmadı. Bana her zaman eğitimin öncelikli olduğunu aklımdan çıkarmadan futbola devam etmemi öğütlediler.

Beşiktaş maçında sınavı geçtim

Herkes seni 2004 yılında Göztepe ile Beşiktaş arasında oynanan kupa maçındaki başarılı performansınla tanıdı. Sen o maçla ilgili neler hatırlıyorsun?

Öncelikle maçın Kanal D'den canlı yayınlandığını hatırlıyorum. Alsancak Stadı'nda soğuk bir kış günüydü. Benim de profesyonel takıma çıktığım ilk sezondu. Daha çocuk sayılırdım. İlk turda Bucaspor'u eledikten sonra karşımıza Beşiktaş çıkmıştı. İlk on birde olacağımı biliyordum. Bu yüzden maçtan önceki akşam hiç uyuyamadım. Ligde daha önce 10'un üzerinde müsabakaya çıkmıştım ama bu benim ilk büyük deneyimim olacaktı. Maç bizim için çok iyi başladı. Neredeyse Beşiktaş'ı yenecektik. Bir-iki pozisyonu harcadık. Ama ikinci yarıda golü yiyince, sonrasında maçı çevirmek mümkün olmadı. 1-0 yenilsek de o gün kendi adıma sınavı geçtiğimi düşünüyorum. O maçtan sonra Beşiktaş'ın yanı sıra birçok Anadolu takımı da beni transfer etmek istedi.

Sana başka kulüplerden de teklif varken Denizlispor'u tercih ettin. Bunun nedeni neydi?

Biliyorsunuz, büyük takımlar ilk tercihlerini çoğunlukla yabancı kalecilerden yana kullanıyor ve Türk kaleciler yedekte bekliyor. Bu durumu yaşamak istemiyordum ve Denizlispor'da daha fazla oynama şansı bulacağımı düşündüm. İyi ki de tercihimi bu şekilde yapmışım. Hiçbir büyük takımda 20 yaşında bir kaleciyi birini tercih yapmazlar. Ama görüyorsunuz Denizlispor'da birinci kaleci olarak Turkcell Süper Lig'de görev yapıyorum.

Geçen sezon Altay'da geçirdiğin kiralık dönemin sana neler kattığını düşünüyorsun?

Şüphesiz kendimi geliştirmeme büyük katkısı oldu. Denizlispor'a geldikten sonra Souleymanou ve Süleyman'ın arkasında iki sezon yedek beklemiştim. Altay'a giderek düzenli oynama şansı yakaladım. Altay'da üst üste 6 hafta gol yemediğim bir dönem oldu. Bu da genç yaşta özgüvenimin gelişmesini sağladı. Bir kaleci için en büyük güven kaynağı üst üste kaleyi kapalı tuttuğu maçlardır. Bank Asya 1. Lig'de ikinci devrenin en az gol yiyen kalecisi oldum. Altay'daki performansımdan dolayı Ümit Milli Takım'a da çağrıldım.

Souleymanou ve Süleyman gibi çok deneyimli iki kaleci artık takıma değil. "Onlar ayrılmasa dahi yine bu çıkışı yapardım" diyebilir misin?

Bu sezonki formumla yine başarabilirdim diyorum. İki kaleci gitti ama yine onların yerine Venezüella Milli Takımı'nın kalecisi Ronny Vega geldi ve şimdi yedek bekliyor.

Devir genç kaleci devri

Türk kaleciliğinin durumunu nasıl görüyorsun? Turkell Süper Lig takımlarının büyük bir kısmının yabancı kaleciyi ilk tercih olarak görmesi neden kaynaklanıyor ve Türk kalecilerini nasıl etkiliyor?

Baktığınız zaman takımların büyük bir kısmı yabancı kaleciyi tercih ediyor. Yabancı oyuncular, genç Türk kalecilerinin kendini gösterebilme imkânlarını sınırlıyor tabii. Bu noktada hocalarımızdan sağduyu bekliyoruz. "Türk kalecisi hata yapıyor. Onlara güvenemeyiz" anlayışından vazgeçilmesi gerekiyor. Her kalecinin hata yapabileceğini unutmayalım. İspanya'da Casillas ve Victor Valdez örneklerini ele alalım. Hangi yaşlarda kaleyi devraldıklarını inceleyelim. İspanya Ligi'nin küçük takımlarında da genç kaleciler var. Ben bu konuyu yakından takip ediyorum. Almanya'da da benzer durum var. Şu an milli takımın birinci kalecisi Leverkusen'den 23 yaşındaki Rene Adler. Eğer şans verilirse, Türk kalecisi de kalitesini gösterme imkânı bulacaktır. Konuya teknik adamlar yönünden bakarsak, onlar da kendilerini güvende hissetmek istiyor. Kendilerinden hemen başarı beklendiği için onlar da oyuncularına karşı sabırlı olamıyor. Hazır yeteneği alıp takıma koymak amacındalar. Çok şükür Denizlispor'da Ali Yalçın Hocamız sayesinde bu zinciri kırdık. Elinde Vega gibi bir kaleci varken bana güvendiği için ona çok teşekkür ediyorum. "Bunu başka kim yapardı?" diye düşünüyorum. Genç yaşımda bana formayı verdi. İnşallah, benim durumum diğer kaleciler için iyi bir örnek olur.

İyi bir kaleci hangi özelliklere sahip olmalı?

Kaleci, lider adam olmalı. Önündeki defansa ve takıma hükmedebilmeli, yönetebilmeli. Kaptanlık pazubandını takmasa bile kaptan gibi davranması gerekiyor. En arkadan oyunu izleyebilen tek kişi kaleci biliyorsunuz. Ayrıca cesaretinin yüksek olması lâzım.

Bir kaleci olarak, kuvvetli olduğunu ve geliştirmen gerektiğini düşündüğün yönlerin hangisi?

Cepheden ve birebirde çok etkili olduğumu düşünüyorum. Yan toplarım da iyidir. Oyundaki dikkatimi geliştirmem ve maç oynayarak tecrübemi arttırmak gerekiyor. Her konuda kendime güveniyorum ama kendimi sürekli geliştirmem gerektiğinin de bilincindeyim.

Avusturya maçı için A Milli Takım kadrosuna çağrılmayı bekliyor muydun?

Açıkçası, içimden geçmedi değil. Çünkü iyi oynadığımı düşünüyordum. Ama yine de sürpriz sayılabilir. Sağ olsunlar, Fatih ve Eser Hocalarım da beni görüp, güvenip Milli Takım'a çağırdılar. Haberi aldığım zaman tüylerim diken diken oldu. 70 milyon taraftarımızı arkamızda hissederek, ay-yıldızlı formayı giymek gerçekten heyecan verici olacak. Milli formanın ağırlığının farkındayım. Burada olmak gerçek bir onur.

2006'ya kadar genç milli takımlara düzenli olarak çağrılmana rağmen, daha sonra bu sürecin kesintiye uğradığını görüyoruz. Bunun nedeni neydi?

Hem geçirdiğim sakatlık hem de Souleymanou'nun arkasında yedek beklemek tabii ki milli takım kariyerimi de etkiledi.

Kariyerinde bundan sonrası için neleri hedefliyorsun?

Öncelikli hedefim Milli Takım'da kendimi gösterip kalıcı olmayı başarabilmek. Bana verilecek şansı en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. İkincisi de Denizlispor'da iyi oynamayı sürdürüp daha büyük bir takıma veya lige transfer olabilmek. Zaten bunlar her futbolcunun rüyasıdır.

Denizlispor'un bu sezon kadrosunda büyük değişim yaşadığını görüyoruz. Adaptasyon süreciniz ne ölçüde tamamlandı?

Bu sezon başında kadromuzdan birçok futbolcu ayrıldı. Onların yerine de yeni arkadaşlarımız katıldı. Çok genç bir kadromuz var. Yaş ortalamamız 22. Zamanla daha iyi olacağımızı düşünüyorum. Takımdaki kimse gerçek anlamda bir yıldız ya da büyük şöhret değil ama Kratochvil ve Tomas gibi tecrübeli oyuncuların genç oyunculara önderlik yapacağı kanaatindeyim. Ligde düşme korkusu yaşamadan, sezonu en iyi şekilde bitirmeyi hedefliyoruz.

Teknik adam değişikliği Denizlispor'a neler getirdi? Ali Yalçın ile yolunda gitmeyen neydi?

Şanssız bazı maçlar oynadık. Başka bir nedeni yok. İyi oynarken şanssız goller yedik. Bu da bizim direncimizi kırdı. Ali Hoca, bir kan değişikliğinin takımın önünü açacağını düşündüğü için kendi isteğiyle ayrıldı. Şimdi Ümit Kayıhan başımızda. Kendisi İzmirli olduğu için beni de yakından tanıyor.

İşinde en iyisi olmak önemli

Kendi performansını nasıl değerlendiriyorsun? Venezüella Milli Takımı'nın kalecisi Ronny Vega'yı yedek kulübesine itmeyi başardın. Bu ilerlemeyi neye borçlusun?

Yazın bile antrenman yaptım, Çeşme'deki yazlığımızda yüzdüm. Arada koşular yaptım ve kendimi hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazırladım. Takımda direkt oynayacağımı düşündüm. Annem de babam da bana "Ne yaparsan yap işinde en iyisi ol" demişlerdi. Ben de onların öğütlerine uyuyorum. Bu işi meslek olarak seçtim ve işimi lâyığıyla yapmaya çalışıyorum.

Vega transfer edildiğinde bir hayal kırıklığı yaşadın mı?

Umudum kırılmadı değil. "Diğer takımlarda olan bize de oluyor" diye düşündüm ama yılmadım, çalıştım. Demek ki oynamayı ondan daha fazla istemişim. İnşallah sezon sonuna kadar böyle gider.

Beğendiğin kaleciler kimler?

Casillas'ı çok beğeniyorum. Çok hızlı ve çevik. İstikrarlı, ne yapacağını çok iyi biliyor ve fazla hatalı gol yemiyor. Genç yaşta hem kulüp takımında hem de milli takımda birinci kaleci olmayı başarabilmiş bir isim. Umarım onun gibi olabilirim.

Çekindiğin golcüler var mı?

Mehmet Yıldız. Sivasspor'la oynadığımız maçta bana 2 tanesi penaltıdan olmak üzere 3 gol attı. Benim için epeyce sıkıntılı bir maç oldu. Artık ondan çekiniyorum. Bir dahaki sefere ona karşı daha dikkatli olacağım.