TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Ergin Keleş: "Genç oyuncu gerçekle yüzleşebilmeli" 1.10.2007
Ergin Keleş: "Genç oyuncu gerçekle yüzleşebilmeli"

Trabzonspor'un altyapısından yetişti, Akçaabat Sebatspor ve Sakaryaspor'da piştikten sonra bordo-mavili formayla yeniden buluştu. Genç Milli Takımların formasını 15 yaşından itibaren aralıksız giyerek Ümit Milli Takım'a kadar yükselirken farklı kategorilerde gol krallıkları yaşadı. Kolej mezunu, üniversite öğrencisi, iyi dans eden, kitap okumayı seven, tenis ve basketbol oynayan, Formula 1 meraklısı ve bol kahkahalı, farklı bir oyuncu. Genç futbolcuların A takımlara yükselirken uğradığı fireyle ilgili de ilginç fikirlere sahip.

Genç Milli Takımlarımızdaki başarılı çizgini şimdi de Ümit Milli Takım'a taşıyan genç bir oyuncusun. Seni biraz daha yakından tanımak istiyoruz.

1987 yılında arife gecesi doğmuşum. Doğduğum hastanenin başhekimi bana Arif ismini vermiş ama dedem Ergin diye değiştirmiş. Herhalde dedem o zamanlar Ergin'in iyi bir futbolcu ismi olduğunu düşünmüş. (Gülüyor) Anadan, babadan orijinal bir Trabzonluyum. Ailem Arsinli ama Trabzon'un merkezinde oturuyoruz.

Futbola nasıl başladın?

9 yaşımdaydım. O zamanlar Trabzonspor'un altyapı seçmeleri Trabzon Lisesi'nin arka bahçesinde yapılırdı. Babam da beni ve ağabeyimi seçmelere götürmüştü. Kazandım ve Trabzonspor minik takımına girdim. O günden bu yana da A takıma kadar geldim işte.

Peki, eğitimini nereye kadar götürdün?

Ailem futbolun dışında eğitimime de büyük önem verdi. Kolej mezunuyum. Ailemin durumu da çok şükür iyi olduğu için eğitimim için oldukça uğraştılar. O yönden gerçekten çok şanslıyım. Şimdi Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisiyim. Devam etmem zor da olsa okulumu bitirmeye çalışıyorum.

Futbola başladığı dönemde genellikle her oyuncunun kafasında birisi gibi olmak vardır.

Trabzonspor'un altyapısındaki bütün oyuncular, o dönemde A takımdaki yıldız isim kimse onun gibi olmak isterler. Yatağa girdiklerinde onun hayalini kurarlar. Şu an kadroya baktığınızda Gökdeniz ağabey, Hüseyin ağabey, Ceyhun ağabey ya da Yattara minik takımdaki çocukların idolleridir. Benim dönemimde ise Fatih ağabey vardı ve ben de elbette onun gibi bir oyuncu olmak istiyordum.

Fatih Tekke'ye ne kadar yaklaştığını düşünüyorsun?

Bayağı bir yol katetmem gerekiyor. (Gülüyor)

Trabzon zor bir şehir

Trabzon'da futbolcu olmak çok da kolay değil. Bu biraz da şehirdeki futbola bakış açısıyla ilgili bir durum.

Trabzon şehri çok uzun bir zamandır şampiyonluk yaşayamıyor. Ama taraftar takımına son derece bağlı. Esnaf sabah 8'de kepengini Trabzonspor'la açar, akşam da yine Trabzonspor'la kapatır. Hayatında başka bir şey yoktur. Hiç kimse "Bugün ne kadar mal sattım, ne kadar kâr ettim" hesabı yapmaz. Trabzonspor'a kim gelecek, kimin oynaması lazım, hep bunlar konuşulur şehirde. Bunun artısı da var, bazen zor yanı da var. İşler kötü gittiği zaman büyük bir baskı oluşturuyor. Ama bunun yanında şampiyonluk kovalandığı zaman şehirde müthiş bir hava oluşuyor. Uçlarda yaşandığı için futbolcu açısından zor bir şehir Trabzon.

Bir de takımın altyapısından gelen oyuncuların sorumluluğu daha fazla oluyor herhalde.

Maalesef Türkiye genelinde öyle bir şey var. Yabancıya sempati duyuluyor, daha fazla tolerans tanınıyor. Ama özellikle o şehrin çocuğuysanız sert çıkışlarla karşılaşabiliyorsunuz. Maalesef bu da futbolun bir gerçeği ve bununla yaşamayı öğrenmek zorundasınız.

Senin taraftarlarla ilişkilerin nasıl?

Benim insanlarla diyaloğum çok iyidir. Eğlenceli bir insanım, gülmeyi çok severim ve bu nedenle insanlarla bir problemim yok. Bazen yanlış anlaşıldığım da oluyor. Eğlenceli bir tip olduğum için dışarıdan lakayt gibi görünüyorum galiba. Ama kesinlikle öyle bir insan değilim. Saha içinde takımımın kazanması için büyük bir hırsla mücadele ederim. Dışarıda ise gülmeyi, eğlenmeyi seven, neşeli bir insanım.

Galiba biraz da öyle olmak gerekiyor. İnsan saha içini ne kadar çabuk unutabilirse o kadar başarılı oluyor.

Kesinlikle öyle. Saha içindeki bir olayın etkisinden 5 dakika içinde kurtulabilirim. Bu da insanın ruh sağlığı açısından faydalı diye düşünüyorum.

Yabancı oyuncu sayısı 6+1'e yükseltildi. Bir yandan da bizim Genç Milli Takımlarımız uluslararası arenada oldukça başarılı sonuçlar alıyor. Sen ülkemizde genç oyuncuların yeterince şans bulabildiğini düşünüyor musun?

Avrupa'daki kadar fazla şans verildiğini düşünmüyorum. Ama son dönemde yavaş yavaş her takımda genç oyuncuların oynatılmaya başladığını görüyoruz. Ancak bu sayının daha yukarılara çıkması gerek. Çünkü Türkiye'de gerçekten çok yetenekli genç oyuncular var. Ben U15'ten itibaren Milli Takımlara geliyorum. İnanılmaz yetenekli oyuncular gördüm. Fakat A takımlarda beklentiler her zaman daha fazla oluyor. Bu beklentileri karşılamak için yabancı transferleri yapılıyor. Yine de ben yetenekli oyuncunun eninde sonunda mutlaka kendini göstereceğini düşünüyorum.

Duygusal oyuncu yok olup gider

Genç takımlar düzeyinde şampiyonluk yaşamış oyuncuların bir süre sonra kaybolup gittiğini çok gördük ne yazık ki. Yaş dönümündeki sıkıntılar mıdır bunun nedeni?

Bunu ben de bir dönem yaşadım. Genç oyuncu, kendi yaş kategorisinde birçok başarı yaşıyor ve ön plana çıkabiliyor, sürekli el üstünde tutuluyor. Ama A takıma çıktığında profesyonel yaşam çok farklı. El üstünde tutulan genç oyunu, A takıma geldiğinde geri plana düşebiliyor. Çünkü orada A takımın başka yıldızları var. Bunu sindirmesi zor oluyor. Kendini geliştirmesi amacıyla ve iyi niyetle alt liglerden takımlara kiralandığı zaman oyuncu bundan çok etkileniyor. "Nereden nereye geldim?" düşüncesine kapılıyor. Hayatın gerçekleriyle yüzleşiyor yani. İşte o yüzleşmede kişilik ve kafa olarak güçlü olanlar sıyrılabiliyor. Ama duygusal olanlar maalesef yok olup gidiyor.

Sen bu olayların ikisini de yaşadın. Mesela kiralık olarak başka takımlara gönderildin.

Evet, önce Akçaabat Sebatspor'a gönderildim. Zor oluyor tabii. O dönemde Trabzonspor'un A takımına çıkmıştım. Trabzonspor Lisesi ile Dünya Şampiyonluğu'na ulaşırken gol kralı olmuştum. Genç Milli Takımlarda da gol kralı oluyor ve şampiyonluklar yaşıyordum. İşte o dönemde kiralık gönderildim. Tabii ki bizim oynayarak tecrübe kazanmamızı ve güçlü olarak geri dönmemizi istiyorlardı ama benim beklentilerim farklıydı. İster istemez hayal kırıklığı yaşıyorsunuz ve bunun etkisinden kurtulmak da zor oluyor.

Geçtiğimiz sezon da Sakaryaspor'a kiralandın. Bu kiralık dönemlerinde bir şeyler kazandığını düşünüyor musun?

Elbette kazandım. Bir kere futbolcu oynamak zorunda. Hem kendine olan güvenle ilgili bir durum hem de maç oynadıkça bazı hareketler otomatik hale geliyor. Genç bir oyuncuyu 4-5 maç oynatmayıp sonra bir maçın son 5 dakikasında sahaya sürerseniz, kolaylıkla kontrol edebileceği bir topu ayağının altından kaçırabilir. Bu da tepkiyle karşılanır elbette ve oyuncu açısından zor bir dönem başlar.

Genç bir oyuncunun yaşayabileceği ikinci travma da senin başından geçti. Yani genç takımdan gelen bir yıldız olarak A takımdaki yıldızların gölgesinde kalmak. Bugün ağabeylerle ilişkilerin nasıl?

Şu an her şey mükemmel gidiyor. Trabzonspor'da inanılmaz bir hava var. Ağabeylerin gençlere yaklaşımı harika. Bir de zaman zaman oynama şansı bulmaya başladım. Bir noktadan sonra insanlar yeni yüzler görmek istiyor. Bir takım, kadrosunda genç ve yetenekli oyuncular bulunduruyorsa bunları kullanmak da istiyor. Çünkü genç oyuncuların maliyeti düşük. Trabzonspor'da son dönemde genç oyuncular daha fazla şans bulabiliyor.

Unutamadığın maç ve unutamadığın bir gol var mı?

Genç Milli Takım'ın grup eleme maçıydı. Kazanırsak Avrupa Şampiyonası finallerine katılacaktık. Polonya'da Polonya ile oynuyorduk ve 2-1 yenmiştik. İki golü de ben atmıştım. Bir de karlı zeminde oynanan bir maçtı ve müthiş keyif almıştım. Ama ben Genç Milli Takım'da çok gol attım ve inşallah Trabzonspor'da da atacağım.

Anadolu'yu da görmüş bir oyuncu olarak Süper Lig'deki rekabeti nasıl değerlendiriyorsun? Sence Anadolu'dan bir takım şampiyonluk yaşayabilir mi?

Çok zor. Çünkü arada ekonomik güç açısından büyük farklar var. Oyuncu kalitesi ne kadar yüksek olursa olsun, sahada ne kadar iyi futbol oynarsa oynasın dört büyüklerin dışında Anadolu'dan bir şampiyon çıkması zor.

En güçlü aday Trabzonspor

Aslında Trabzonspor açısından da tablo iç açıcı değil. Takım 23 yıldır şampiyonluk yaşayamadı.

Merak etmeyin, bu sezon bu hasret bitecek. Bunu çok ciddi söylüyorum. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın kadrolarına bakıp Trabzonsporlu oyuncularla tartıya çıkardığınız zaman aradaki tek fark pasaport. Onlarda yabancı yıldızlar var, bizde ise yerliler. Onlarda 10 numara mevkiinde Alex, Ricardinho ve Lincoln var, bizde de Ceyhun ağabey. Bence hepsinden daha yetenekli. Ofansif orta saha açısından Gökdeniz ağabeyden daha iyisi hiçbirinde yok. Çok yetenekli bir yabancı olarak Yattara'mız var. Forvet hattımız güçlü. Umut ağabey, Ersen ağabey ve hatta ben. Ön liberomuz Hüseyin ağabey tartışmasız o mevkiin en iyisi. Savunma göbeğimizde Tolga ve Erdinç ağabeyler Türkiye'nin en iyi stoperleri. Erdinç ağabey çok fazla görünmese de tek kelimeyle mükemmel. Trabzonspor oyuncu kalitesiyle bu yarışın içinde kesinlikle var ve en güçlü aday olarak var.

Milli Takımlara 15 yaşından beri seçilen bir oyuncusun. Bu formayı giymek neler hissettiriyor sana?

İnanın çok farklı bir duygu. Milli Takım çok özel bir yer. Çünkü seçme oyuncuların geldiği bir takım. Burada kim oynar, kim oynamaz diye bir şey yok. O gün oynayanla kulübede oturan aynı kalitede oyuncular.

Ümit Milli Takımımızın gruptaki şansını nasıl değerlendiriyorsun?

Gerçekten çok iyi bir takıma sahibiz. Avrupa'da derece yapacak fizik kapasiteye sahibiz. Günümüz futbolunda fizik kalite çok önemli bir noktaya geldi ve Teknik Direktörümüz Ünal Karaman bu konuya özel önem veriyor. Aynı zamanda teknik kapasitesi çok yüksek bir takımız ve her mevkide çok özel oyuncularımız var. Avrupa Şampiyonası Finalleri'nin en büyük favorisiyiz diyebilirim.

Nihayet Trabzonspor'da şans bulmaya başladın. Bundan sonraki hedeflerin neler?

Zaten hedefsiz olursanız bir noktaya ulaşamazsınız. Birinci hedefim Trabzonspor'un ilk onbirinde sürekli oynamak. Bu sezon Ergin Keleş denildiğinde Trabzonspor'un golcüsü olarak anılmak istiyorum. Daha sonraki sezonlarda ise Trabzonspor'da başarılar elde edip A Milli Takım'da oynamak ve sonrasında da Avrupa'ya gitmek istiyorum. Geleceğe baktığımda kendime dair çok iyi şeyler görüyorum. Kendime çok güveniyorum. Favori ligim İngiltere. Orada gerçekten çok farklı bir futbol oynanıyor.

Türk oyuncuların Avrupa'ya gittiklerinde çabuk dönmek gibi bir sorunu var.

Ben gidersem geri dönmem. Çok takıntıları olan bir insan değilim. Türk futbolcuların geri dönme nedenlerinin başında duygusal olmaları geliyor. Mesela "Gittiğim takımda arkadaşlarım bana pas atmıyor" gibi sözleri çok duyuyoruz. Ben böyle şeyleri kafama takmam. Sahada işimi yaparım, saha dışına çıkıp gülmeye devam ederim.

Peki, saha dışında gülmekten başka neler yapıyorsun?

Gezmeyi, müzik dinlemeyi çok seviyorum. Favori tarzım R&B. Daha çok yabancı müzik dinliyorum. Bu arada iyi dans ederim. Sinemaya giderim, kitap okurum. Benim için hayat sadece futboldan ibaret değil. Bu yaz tenis dersi aldım. Basketbolu, Formula 1'i çok seviyorum. Bu sezon bilet almıştım ama tarihler uyuşmadığı için gidemedim. Tam bir Ferrariciyim. Kimi Raikkonen ve Felipe Massa'yla bu sezon şampiyon olacaklarına inanıyorum.