TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Yeniyiz ama güçlüyüz; U21 Milli Takımımız 2.07.2007
Yeniyiz ama güçlüyüz; U21 Milli Takımımız

Son Avrupa Şampiyonası elemelerini hayal kırıklığı ile tamamlayan U21 Milli Takımımız, Ünal Karaman'ın yönetiminde yeni bir yapılanmaya gitti. 1986'lılar grubundan umduğunu bulamayan Karaman, silbaştan bir takım çıkardı ortaya ve bu takım 2009 elemelerine deplasmandaki Ukrayna galibiyetiyle başladı. Karaman, yeni takım olmanın bazı zorlukları bulunduğundan söz ediyor ama umudunu hep üst düzeyde tutuyor. Ekibini rakiplerle kıyaslarken "Yeniyiz ama grubun en iyi takımıyız. Oyuncu kalitesine ve ekibin hedef bütünlüğüne çok inanıyorum" diyor.

Mazlum Uluç

Şimdilerde U21 diye adlandırılsa da bizim lügatımızdaki karşılığı Ümit Milli Takım. Adı üstünde, Milli Takımımızın, dolayısıyla ülke futbolumuzun geleceğini bağladığımız gençler onlar. Oynaya oynaya pişmelerini ve zamanı gelince de A Milli Takım formasıyla yüzümüzü ağartmalarını bekleriz onlardan.

Aslında bu beklenti son dönemlerde pek de boşa çıkmamıştı. 1990'lı yılların ilk yarısında Fatih Terim'in kurduğu Ümit Milli Takım'ın nüvesini oluşturan Olimpik Milli Takım, Akdeniz Oyunları şampiyonluğunu elde ederken süreç içinde olgunlaşmış, birbirini tanıyan ve tamamlayan o oyuncuların A Milli Takım'a yürümesiyle Türk futbolu tarihinin en önemli başarılarına ulaşmıştı. 1996'da Avrupa Şampiyonası finallerine tarihinde ilk kez giden kadro da 2000 Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final oynayan takım da 2002 Dünya Kupası'nda üçüncülük zaferini yaşayan ekip de ağırlıklı olarak Terim'in 1990'ların başında temelini attığı Ümit Milli Takım'ın oyuncularından oluşmuştu. Sonrasında ise Tuncay, Sabri, Arda, Nuri Şahin gibi oyuncular yine Ümit Milli Takım tezgâhından geçerek geldi A Milli Takım'a.

Şimdilerde Ümit Milli Takımımız yeniden yapılanma sürecinde. 2007 Avrupa Şampiyonası finallerinin ıskalanmasının ardından bayrağı devralan Teknik Direktör Ünal Karaman, yaş dönümünün dışında bir mecburiyetle bambaşka bir takım oluşturmak zorunda kaldı. İşte o takım, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna, Ermenistan ve Liechtenstein'ın yer aldığı grupta Euro 2009'a gidebilmenin mücadelesini vermeye başladı. İsveç'teki finalleri hedefleyen U21 Takımımız, ilk maçında Ukrayna'yı deplasmanda 2-1 yenerek gruba iyi bir başlangıç yaptı. Ancak yol uzun ve meşakkatli. Çünkü finallere gidebilmek için grubu ilk sırada bitirmek yetmiyor. 10 grubun birincilerinin yanı sıra dört tane de ikinci aralarında eşleşerek baraj maçı oynayacak ve İsveç'teki finallere 7 takım bilet alacak. Finalist takımlar, ev sahibi İsveç'le birlikte 8'e tamamlanacak.

Fiziksel kaliteyi artırmak zorundaydık

U21 Takımımızın yeniden yapılanma sürecini, gelecekle ilgili beklentilerini ve gruptaki şansını Teknik Direktör Ünal Karaman'la konuşalım dedik. Ünal Hoca, A Milli Takım'a oyuncu hazırlarken sonuç anlamında da başarılı bir takımı ortaya çıkarmak istiyor. Ancak yeni oluşan bir ekiple "Biz mutlaka finallere gideceğiz ve şampiyon olacağız" demenin reel değil şoven bir yaklaşım olacağını vurguluyor. Altını çizdiği önemli bir nokta, yeni oluşan U21 Takımımızın Genç Milli Takımlar tabanının bulunmaması. Bugün U21 kategorisine yükselmesi gereken 1986'lılar grubuyla müsabakalara çıktıklarını ancak arzu edilen sonuçları alamadıklarını belirten Karaman, "Bizden önce görev yapan arkadaşlarımızın düşündüğü oyuncu formatı ile bizim düşündüklerimizin arasında fark vardı. Mesela Ali Güzeldal ve Ali Öztürk bizim iki santrforumuzdu. Ancak 70. dakikasına kadar 1-0 önde götürdüğümüz Belçika maçını iki yan topta birbirinin aynısı iki gol yiyerek kaybettik. Uluslararası seviyede oyuncu yeteneklerinin dışında fizik kalitemiz de olmalı ki Avrupa'nın üst seviyedeki fizik kaliteli oyuncularıyla mücadele edebilelim" diyor ve bu değişimin nedenlerini ortaya koyuyor.

Bugünkü kadroda 1986'lılar grubu içinden sadece Orhan Şam bulunuyor. Ünal Hocaya göre "mükemmel" bir grup olan 1984 ve 85'lilerden U21 Milli Takımı için "yaş haddi" nedeniyle yararlanma şansı da kalmayınca iş başa düşmüş, yepyeni bir kadro ortaya çıkartılmak zorunda kalınmış.

1984 ve 85'lilerin oluşturduğu kadroyu "Uluslararası seviyede oynamış ve o havayı yakalamış oyunculardı. Yavaş yavaş bir kulüp takımı havasına girmiş, birbirlerinin sadece futbol özelliklerini değil, özel zevklerini dahi bilebilecek kadar kaynaşmış bir gruptu" diye tanımlayan Ünal Karaman'ın yeni ekibinden beklentilerinin ne olduğu da bu sözlerinden anlaşılıyor.

Kazım ile Mevlüt Ukrayna'da tanıştı!

Ancak bu beklentilere ulaşabilmek için zamana ihtiyaç duyulduğu da ortada. U21 Takımımız Euro 2009 elemelerindeki ilk maçına çıkarken iki forvet oyuncumuz Kazım Kazım ile Mevlüt Erdinç'in o gün tanıştığını anlatıyor, "Bir araya geldiler, tokalaştılar, 'Memnun oldunuz, bizi de memnun edin' dedik ve sahaya çıkardık" diyor.

İnsan ister istemez yeniden oluşturulan bu takımın oyuncularının nereden ve nasıl bulunduğunu merak ediyor. Ünal Karaman bu sorumuza "Benim şu avantajım var. Genç Milli Takımlarda da görev yaptığım için bu takımı zorlayacak oyuncuları tanıyordum. Mesela 1987 ve 1988 grubundan çalıştığımız arkadaşlarımız var. Türkiye liglerinde performansını üst seviyeye yükseltmeye gayret eden arkadaşlarımız var. Avrupa'dan yeni katılanlar var. Onlarla bir kadro oluşturduk" karşılığını veriyor.

Karaman'ın tek sıkıntısı oyuncularıyla uzun süreli bir kamp dönemi geçirememesi. "Gönül ister ki şu kadroyla uzun süreli bir kamp yaşayayım ve üst üste 5-6 maç oynayayım, eksik gördüğümüz yönlerin üzerinde çalışayım. Kafanızda baktığınız zaman her şey dört dörtlük, taşlar yerine oturuyor. Alternatif oluşturacağımız bölgeler var tabii ki. Yine ligi takip ediyoruz. Belki takviye yapacağımız arkadaşlarımız da söz konusu olacak. Ama gönlüm şu kadroyla 20 gün geçirmeyi arzu ediyor" sözleriyle bu konudaki düşüncelerini dile getiriyor.

Ancak böyle bir şansının bulunmadığını da biliyor. Çünkü hazırlık maçlarına bile yurtdışından oyuncu getirmekte zorlanıyor. Avrupa'daki kulüplerin kiminin şampiyonluk, kiminin de düşmeme mücadelesi verdiğini ve bu nedenle oyuncularını göndermekte güçlük çıkardığını anlatıyor. Çareyi ise oyuncularının zekâsında bulduğunu belirtiyor ve "Her kamp döneminde eksik gördüğümüz bir yönü çalışarak telafi yoluna gidiyoruz. Oyuncularımızın hepsi zeki çocuklar. Bazı şeyleri onların kavrama yeteneklerine bırakıyoruz" diyor.

U21 Takımımız 22 Ağustos'ta Arnavutluk'la bir hazırlık maçı oynayacak. O maç öncesi girilecek kampta, 8 Eylül'deki Liechtenstein müsabakasının hazırlıklarını tamamlayacağını düşünüyor.



Bu hayali neden gerçekleştirmeyelim?

Ancak Ünal Karaman'ın oyunculuk döneminden de yakından bildiğimiz karakteri gereği ne kaybetmeye tahammülü ne de mazeretlerin arkasına sığınacak bir yapısı var.

"Avrupa Şampiyonası finallerine gitmemiz ve derece elde etmemiz şu anda hayal gibi görünse de biz oyuncularımıza 'Bu hayali neden gerçekleştirmeyelim' mesajını vermeye gayret ediyoruz. Aradaki ikilem yanlış anlaşılmasın. Yeni bir kadro oluşturduk ama bunu mazeret olarak söylemiyorum. Hiçbir şekilde mazeretimiz yok. Mutlak başarıyı isteyen bir kadro oluşturduk. Bu kadroya son derece güveniyoruz. Kısa zamanda çok ciddi mesafeler aldığımızı düşünüyoruz" diyor.

Rakiplerle bir kıyaslama istediğimizde "Biz yeniyiz ama grubun en iyi takımıyız. Oyuncu kalitesine ve ekibin hedef bütünlüğüne çok inanıyorum. Arkadaşların paylaşımına, milli formaya duydukları sevgiye, saygıya, başarma adına bir şeylere mecbur olmayı hissetmelerine inanıyorum. Bu inanç ve güven de rakibin kim olduğunu ikinci plana atıyor. Yeniyiz ama birçok şeyi kısa zamanda başarmış, başarıya aç bir ekibiz" karşılığını veriyor.

Ukrayna'yı deplasmanda yenmemiz bu grupta herkesi yenebileceğimizin garantisi mi acaba?

Her aklı başında teknik direktör gibi "futbolda hiçbir şeyin garantisinin olmayacağını" söylüyor ve ekliyor: "Ama şunu görüyorum; oyuncularımız asla pes eden karakterde oyuncular değil. Mağlubiyeti asla kabul etmiyorlar. Yaklaşık 30 kişilik bir grubumuz var ve hepsi aynı bilinçte. 'Yeniyiz ama güçlüyüz, başarabiliriz' düşüncesini oyuncularımıza veriyoruz. Tabii zor olacak maçlarımız var. Liechtenstein'ın bile iyi bir takım olduğunu düşünüyorum. En son Ermenistan'a 85'te yedikleri golle 1-0 yenildiler. Futbolda artık kolay maç yok. Sen sadece kendinin güçlü takım olduğunu bileceksin ve ancak maç bittikten sonra 'Liechtenstein bana rakip değilmiş' diyeceksin. Ama sadece maçtan sonra. Rakibinin elini de centilmence sıkıp başarısını tebrik edeceksin."

Gruptaki en tehlikeli rakiplerimizden birisi deplasmanda yenmiş olsak bile Ukrayna. Ünal Karaman'a Ukrayna ile ilgili izlenimlerini soruyoruz ve şu cevabı alıyoruz: "İyi bir takım oluşturmaya çalışıyorlar. Bir Shevchenko var mı derseniz, yok. Bireysel yeteneğini ön plana çıkartan, takımın çok üstünde bir oyuncuları da yok. Ama Ukrayna gerçek bir takım. Geçmişten de biliyorum, Ukrayna her zaman daha küçük yaştaki oyuncularla mücadele eder ve bir sonraki turnuvaya adeta Dinamo Kiev kimliğiyle çıkar. Bugünkü Ukrayna takımı da o şekilde."

Kolay kolay yenilmeyeceğiz

Takım olabilmek bir süreç meselesi. Yeni kurulmuş U21 Takımımızın ne zaman bu özelliğe kavuşabileceğini merak ediyoruz ve umut dolu bir karşılık alıyoruz: "Biz şu an takımız. Bir araya geldiğimiz andan itibaren takımız. Ukrayna ve Polonya ile oynadığımız iki maç gerçekten seyredilmesi gereken mücadelelerdi. Ukrayna maçının hemen başında mağlup duruma düştük ve ikinci yarıda maçı aldık. Oradaki basın mensupları da zaten bize bunu sordu 'İkinci yarıda ne değişti?' diye."

Elbette biz de merak ediyoruz ne değiştiğini. Ünal Karaman bu merakımızı gidermekte gecikmiyor: "Sadece 'Antrenmanda bize gösterdiklerinizi sahaya yansıtın' dedik. Tamamen kendi inançları, kendi yürekleri, mağlubiyeti hazmetmeme, mağlubiyeti bir hayat standardı haline getirmeme düşünceleri bu sonucu sağladı. Biz kolay kolay yenilen bir ekip olmayacağız. Bizi yenecek takımın çok ciddi bir güç sarfetmesi gerekir. Oyuncularıma hep şunu söylüyorum, 'Yenilecekseniz öyle bir takıma yenilin ki, maçtan sonra rakip teknik direktörün elini gönül rahatlığıyla sıkayım, ona 'Gerçekten de benimkinden daha iyi bir takım yapmışsın' diyebileyim. Yeniyiz diyoruz ama birçok eskiden daha eski bir takımız. Çünkü takım kimyasını oluştururken oyuncuların ruhlarını bilecek pozisyondayız. Birçoğu parça parça dönemler içerisinde bize değmiş oyuncular. Yurt dışından gelen oyuncularımızın arasına bir-iki sürpriz isim daha katınca ortaya hoş bir takım çıkıyor. Dolayısıyla başarılı olmama adına şansımız yok. Ya başarılı olacağız ya başarılı olacağız."

Konuyu Avrupa'dan gelen oyunculara getirip Fransa'da oynayan Erdinç'i soruyoruz Ünal Hocaya. Çünkü bundan iki yıl önce Kuşadası'nda düzenlenen turnuvaya Fransa Genç Milli Takımı ile gelen Mevlüt'ün Türkiye'ye kazandırılmasında onun payı büyük. O dönemde Mevlüt'le ilgili parça parça olumlu raporlar almış. Kimi "hava toplarında iyi", kimi "kuvvetli", kimi de "çabuk" demiş ancak hep bir olumsuzluk eklenmiş raporların sonuna. Ünal Hoca ise bu kadar olumlu yönün birleşmesine kendilerinin de ekleyeceklerinin ardından iyi bir oyuncu ortaya çıkacağını düşünüp Fransızların elinden çekip almış Mevlüt'ü. "Son iki maçta verdiği mücadeleye bakıyorum, özellikle Polonya maçındaki mücadelesi müthişti. Çok düzgün bir çocuk. İnşallah Milli Takımlarımıza hizmet edecek" diyor onun için.

Kazım bir lütuf

Kazım'ı ise "bir lütuf" olarak görüyor. Geçmişini bilmedikleri, Genç Milli Takımlar altyapısı bulunmayan bir oyuncuyu bir anda ellerinde bulduklarını söylüyor ve "Ailesini de tanıdım. Aslan gibi bir aile. Babası benden bir yaş küçük. Dolayısıyla Kazım da benim oğlum gibi. Arkadaşlarıyla diyaloğu dört dörtlük. Saha içindeki performansı da şu an için tatmin edecek düzeyde" değerlendirmesini yapıyor.

Oyuncularının karakterleriyle ilgili olarak kendisine bir şey sorulmamasını istiyor Ünal Hoca. "Çünkü" diyor, "Kötü karakterli bir oyuncunun bizde barınması mümkün değil. Şampiyon olacağımı bilsem de benim istediğim vasıflara uymayacak bir oyuncuyu kadroma almam. Sonuncu olmayı yeğlerim ama böyle oyuncuları barındırmam. Çünkü bizim finalimiz A Milli Takım. Oraya gönderdiğim oyuncunun karakter olarak tartışılmasını da zül addederim."

Baştan da söyledik ya Ümit Milli Takımlar A Milli Takımların tarlasıdır diye. Peki, bizim U21 Takımımızın A Milli Takım'a oyuncu gönderebilme yüzdesi ne olacak? Bu konuda da iddialı Ünal Karaman: "Benim böyle bir yüzde anlayışım yok. Belli bir süre sonra Fatih Hocanın ihtiyaç duyduğu oyuncu kimse bizim o bölgedeki oyuncumuzu alıp kullanabilir. A2 Milli Takımı'nı çalıştırdığım dönemde de Fatih Hoca'ya aynı şeyi söylemiştim. 'Hangi bölgede ihtiyacın varsa gözünü kapat, parmağını bas, oyuncuyu al' demiştim. Çok kısa bir süre sonra buradan da 'Hangi oyuncuyu istiyorsan al' diyeceğim günler gelecek. Elbette oyuncularımın stresle başa çıkma konusunda gelişmeleri gerekiyor. A Milli Takım'ın hedefleri ile Ümit Milli Takım'ın hedefleri arasında farklar var. Ancak önümüzdeki şampiyona oyuncularım için önemli bir tecrübe olacak. Bu şampiyonayı geçirdikten sonra da söylediğim sözün altına imzamı atarım."

Oyuncularına vereceği son bir masaj daha var Ünal Karaman'ın: "Ukrayna ve Polonya maçındaki başarılı sonuçları bir yana bırakarak, ülkemizi temsil anlamındaki davranışlarına teşekkür ediyorum. Birbirini seven, aslan gibi oyunculara sahibim. Böyle bir takımla bütün zorlukların üstesinden geleceğimize ve hedefe yürüyeceğimize inanıyorum."

Puan Durumu

Takımlar         O  G  B  M  A  Y  P

Türkiye               1   1  0   0  2   1  3

Ukrayna             2   1  0   1  5   2  3

Ermenistan         2   1  0   1  1   4  3

Liechtenstein      1   0  0   1  0   1  0

Çek Cum             0   0   0  0  0   0  0

Maç Sonuçları

Ukrayna-Türkiye: 1-2, Ermenistan- Liechtenstein 1-0, Ukrayna-Ermenistan: 4-0

Maç Programımız

08.09.2007 Liechtenstein-Türkiye

14.10.2007 Türkiye-Ukrayna

17.11.2007 Çek Cumhuriyeti-Türkiye

26.03.2008 Türkiye-Liechtenstein

20.08.2008 Ermenistan-Türkiye

06.09.2008 Türkiye-Çek Cumhuriyeti

10.09.2008 Türkiye-Ermenistan