TamSaha 163. Sayı / Haziran 2018

Dünya Kupalarında 1974’ten beri açılış maçlarını son şampiyonlar oynamaktaydı ve o günden beri son şampiyonlar çıktıkları dört açılış maçından hiçbirini kazana- mamıştı. 1990’a gelindiğindeyse artık bu döngünün kırılması bek- leniyordu. Zira 8 Haziran’da Mila- no’da oynanacak açılış maçında Arjantin, turnuvanın zayıf takım- larından biri olduğu düşünülen Kamerun’la karşılaşacaktı. Ka- merun, her ne kadar ilk kez katıl- dığı 1982 Dünya Kupası’nda ilk tur gruplarında oynadığı üç maçtan da beraberlikle ayrılarak yenilgi yüzü görmediyse de Arjantin’in buna daha fazla müsaade etmesine ihtimal verilmiyordu. Maç başladıktan sonraysa görü- lecekti ki Kamerun, 1982’de bı- raktığı yerden devam ediyordu. Yine katı bir savunma uyguluyor- lar ve rakibi bozmak için bol bol koşupmücadele ediyorlardı. Maradona’nın da sık sık tekme yemesi nedeniyle yerden kalka- cak fırsatı pek bulamaması, Arjantin’in hücumda hepten tıkanıp kalmasına yol açmıştı. İlk yarının 0-0’lık eşitlikle geride kalması sonrasında Arjantin ikinci yarıya savunmadan Oscar Ruggeri’yi kenara alıp forvete Claudio Caniggia takviyesinde bulunarak başlıyordu. Caniggia, oyuna girer girmez süratiyle etkili olmaya başlayacak ve 61. daki- kaya gelindiğinde de Andre Kana-Biyik, ona yaptığı bir faul sonrasında kırmızı kart görüp oyun haricinde kalacaktı (Aslında pozisyonda kasıtlı bir müdahale olduğunu söylemek de güçtü ve verilen karar hayli ağırdı). Kamerun’un 10 kişi kalmasının ardından artık Arjantin’in kilidi açacağı düşünülüyordu belki ama 67. dakikada Afrika temsilcisinin sol kanattan kazandığı bir serbest atışta Bertin Ebwelle’nin ceza sahası içine gönderdiği topa ön direkte Cyrille Makanaky ile Nestor Lorenzo aynı anda hamle yapıyor ve Lorenzo’dan seken top, arkaya doğru bir hayli hava- lanıyordu. O noktada pozisyonu takip etmekte olan François Omam-Biyik ise adeta göğe yük- selircesine yerinden sıçrayacak ve Arjantin savunmasının şaşkın bakışları arasında kafayı vurarak topu kaleye gönderecekti. Aslında Omam-Biyik belki de bütün gücünü sıçramaya harcadığından çok da kuvvetli bir kafa vuruşu yapamamıştı ama Arjantin kalecisi Nery Pumpido, ayağının dibine gelen bu topu tutmayı başaramayınca onun eldivenle- rinden seken top ağlarla kucak- laşmış ve Kamerun 1-0’lık üstünlüğü yakalamıştı. Bu şok golden sonra Kamerunlu- lar daha da hırslanırken, Arjan- tinliler ise bir o kadar telaşlana- caktı. Velhasıl Arjantin, maçın geri kalan son çeyreğinde de etkili olmaktan uzaktı. 89. daki- kada iki Kamerunludan sıyrılıp ceza sahasına doğru yaklaş- makta olan Caniggia’ya Benjamin Massing’in yaptığı çok sert faul neticesindeyse Massing de kır- mızı kart görecek (maçtaki ilk kırmızı kart ne kadar ağırsa bu da o kadar yerindeydi) ve Kamerun son anlarda sahada dokuz kişi kalacaktı. Afrika temsilcisi buna rağmen skoru tutmayı başaracak ve turnuva, Dünya Kupası tarihine geçecek büyük bir sürprizle başlamış olacaktı. Kamerun - Arjantin: 1-0 (1990) 114 115 8 2010’da dünya şampiyonluğu, 2008 ve 2012’de de peş peşe Avrupa şampiyonlukları kazanan İspanya, 2014 Dünya Kupası’na da başlıca favorilerden biri olarak gelmişti. Turnuvadaki ilkmaçla- rındaysa rakipleri, dört yıl önceki finalde tek golle devirdikleri Hol- landa’ydı. İspanya, yine her ma- çında olduğu gibi oyuna yoğun bir pas trafiğiyle başlamıştı 27. daki- kaya gelindiğinde de Diego Costa ceza alanı içinde Stefan de Vrij tarafından düşürülüyor ve kaza- nılan penaltıyı Xabi Alonso’nun gole çevirmesiyle de İspanya 1-0 öne geçiyordu. İspanya’nın, skor üstünlüğünü ele geçirdikten sonra maçı alması artık kaçınılmaz görünüyordu. Ancak ilk yarının son dakikasına girilirken sol kanatta topu alan Daley Blind, orta çizgiye geldi- ğinde yarımyuvarlak civarındaki Robin van Persie’ye doğru uzun bir top atıyor ve van Persie de tam on sekiz çizgisi üzerinde bu topa adeta uçarak harika bir kafa vuruşu yapıp fileleri havalandırı- yordu. Böylece devre arasına 1-1’lik eşitlikle girilmişti. Karşılaşmanın ikinci yarısıysa Hollanda’nın yıldırımhızındaki atakları ve İspanyolların bu durumkarşısında aciz duruma düşmesine sahne olacaktı. 53. dakikada Arjen Robben, yine Blind’den gelen uzun topu ceza alanı içinde kontrol edip Gerard Pique’den sıyrılıyor ve ardından da sert bir şutla fileleri havalandıra- rak Hollanda’yı 2-1 öne geçiri- yordu. Yaklaşık beş dakika sonra van Persie’nin sağ çaprazdan çek- tiği şutta top üst direkten geri dönerken, 64. dakikaya gelindi- ğindeyseWesley Sneijder’in sol kanattan kullandığı duran topta arka direkte De Vrij kafayı vurup fileleri havalandırarak fark ikiye çıkarıyordu. İspanya, gitgide oyundan düşmekteyken, Hollanda ise çok daha büyük bir iştahla oynamaya başlamıştı. 72. dakikada van Persie’nin, kaleci Iker Casillas’ın ayağından topu çalıp ağlara göndermesi, İspan- ya’nın ne denli dağıldığının bir özeti niteliğinde olurken, 80. daki- kadaysa Sneijder’in ara pasında müthiş bir deparla İspanya sa- vunmasını hallaç pamuğu gibi atan Robben, ceza alanına girdik- ten sonra Casillas’ı da çalımlıyor ve takımının beşinci golüne de imzasını atıyordu. Maç da 5-1 Hol- landa üstünlüğüyle sona eriyordu. Bu, aynı zamanda, Dünya Kupaları tarihinde, ‘son şampiyon’ unva- nıyla mücadele eden bir takımın almış olduğu en ağır yenilgi olarak da kayıtlara geçecekti. Hollanda - İspanya: 5-1 (2014) 7

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==