Previous Page  32-33 / 154 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32-33 / 154 Next Page
Page Background

sayılabilirdi ve takımını yaklaşık bir

buçuk sene içerisinde bu seviyeye

taşıyan Valeri Lobanovski de bu

başarıda hiç şüphesiz aslan payına

sahip olan isimdi.

SSCB’ye Dinamo Kiev

damgası

Lobanovski’nin göstermiş olduğu

bu üstün başarı, Sovyet Futbol

Federasyonu yetkililerinin de

dikkatinden elbette kaçmayacaktı.

Sonuçta başarılı teknik adamı hem

SSCBMillî Takımı’nı hemde Dinamo

Kiev’i çalıştırması için ikna ettiler.

1976 Avrupa Şampiyonası elemele-

rine de SSCB, Lobanovski yöneti-

minde başladı. Bu sayede, Sovyet

takımında Dinamo Kiev etkisi de

iyice artmıştı. Hatta elemelerde

Türkiye ile oynadıkları ve 3-0

kazandıkları maçta takımın ilk

on birinin tamamı Dinamo Kievli

oyunculardan oluşmaktaydı. Ancak

grubunu lider tamamlayan ve son

sekiz takım arasına adını yazdıran

SSCB, bu aşamada Çekoslovakya

engeline takılacak ve o dönemde

dört takımın katılabildiği Avrupa

Şampiyonası’nın dışında kalacaktı.

Lobanovski ise Çekoslovakya’ya

elenilmesi sonrasında başarısız

olduğunu öne sürerekmillî

takımdaki görevini bırakacaktı.

Lobanovski’ninmillî takımdaki ilk

deneyimi istediği gibi gitmediyse de

kendisi Dinamo Kiev ile başarıdan

başarıya koşmayı sürdürecekti.

Dinamo artık ülkenin en önemli

futbol gücü haline gelmişti ve SSCB

dağılana kadar geçecek olan 15

sezon içinde altı kez daha ligi

zirvede tamamlayacak, bunun

yanına beş de kupa zaferi ekleye-

cekti. 1982-83 arasında yine bir

dönemmillî takımı çalıştıran

Lobanovski ise bu başarıların birer

tanesini kaçırmış, onun dışındaysa

yine Dinamo’yu şampiyonluklardan

şampiyonluklara taşıyan kişi olarak

kulübedeki yerini almıştı.

Dinamo Kiev’in ve Lobanovski’nin

uluslararası düzeydeki ikinci büyük

başarısı da Kupa Galipleri Kupa-

sı’nda, bu kez 1986 yılında yaşana-

caktı. Kupada Utrecht, Craiova,

RapidWien ve Dukla Prag’ı saf dışı

bırakarak adını finale yazdıran

Dinamo, finaldeyse Atletico Madrid’i

3-0’la geçmeyi başaracak ve bu

kupayı ikinci kez müzesine

götürecekti.

Lobanovski, SSCBMillî Takımı’nın

başındaki üçüncü ve son dönemi-

niyse 1986-1990 aralığında geçirdi.

Yine Dinamo Kievli oyuncuların

ağırlıkta olduğu kadrolarla müca-

dele eden Lobanovski’nin SSCB’si,

ilk sınavı olan 1986 Dünya Kupa-

sı’nda ilk turda grubunu lider ta-

mamlamasına karşın ikinci turda

Belçika karşısında, iki kez öne

geçtiği maçı uzatmalarda 4-3 kay-

bederek turnuvaya veda etti. Asıl

büyük başarıysa 1988 Avrupa Şam-

piyonası’nda gelecekti. Turnuvanın

ilk turunda Hollanda ve İngiltere

gibi iki rakibini mağlup ederek gru-

bunu lider tamamlayan SSCB, yarı

finalde de İtalya’yı 2-0’la geçerek

finale yükselmişti. Ancak finalde,

grup aşamasında 1-0 yendiği

Hollanda’ya 2-0’la boyun eğen

SSCB, kupaya uzanamayacaktı.

1990 Dünya Kupası’ysa, SSCB’nin

dağılmasının arifesinde, futbolda da

büyük hayal kırıklığı yaşamasına

neden oluyordu ve takım, ilk tur

gruplarını son sırada tamamlayarak

turnuvanın dışında kalıyordu.

Birliğin dağılması

ve sonrası

SSCB döneminde Dinamo Kiev

haricinde ligde şampiyonluğa

ulaşan iki Ukrayna temsilcisi daha

olmuştu. Bunlar 1972’de Zorya

Voroşilovgrad (bugünkü adıyla

Zorya Luhansk) ve 1983 ile 1988’de

bu başarıyı elde eden Dnipro Dnip-

ropetrovsk takımlarıydı. Ayrıca

Sovyet Kupası’nda da Shakhtar

1980 ve 1983’te iki zafer daha elde

ederken 1988’de Metalist, 1989’da

da Dnipromutlu sona ulaşmayı

başarmışlardı. Dolayısıyla 1991’de

SSCB dağıldığında, futbolda ağırlık

merkezi iyice Ukrayna’ya kaymış

durumdaydı ve yeni oluşan

Ukrayna Millî Takımı’nın da bu

mirası ne denli değerlendirebileceği

merakla beklenmekteydi.

Ukrayna futbolunu bu yeni

dönemde ayağa kaldırmak da yine

Valeri Lobanovski’ye düşecekti.

SSCB’nin dağılması sonrasında bir

müddet Körfez ülkelerinde çalışıp

kısa yoldan servet sahibi olmayı

tercih eden tecrübeli teknik adam,

Birleşik Arap Emirlikleri ve

Kuveyt’te geçirdiği yılların ardından

1997’de ülkesine döndü ve yeniden

Dinamo Kiev’in başına geçti.

Dinamo Kiev, Andrei Shevchenko

başta olmak üzere Sergei Rebrov,

Oleg Luzhny ve Andrei Husin gibi

önemli futbolculardan oluşan iyi bir

jenerasyon yakalamıştı. Lobanovs-

ki’nin bu oyuncular üzerindeki

etkisi de kendisini göstermekte

gecikmeyince 1997-98 sezonunda

Dinamo, Şampiyonlar Ligi’nde

etkileyici bir performans ortaya

koymuş ve çeyrek finale kadar

yükselmiş, daha da önemlisi bu

yolda Barcelona’yı deplasmanda

4-0 yenmek gibi olağanüstü bir

skora da imzasını atmıştı. Ertesi

sezonsa takımbir adımdaha ileri

gidecek ve çeyrek finalde, son

şampiyon Real Madrid’i devre dışı

bıraktıktan sonra yarı finalde

Bayern Münih’e 3-3 ve 0-1’lik

skorlarla elenecek, bir bakıma

finali kıl payıyla kaçıracaktı.

Lobanovski’nin vedası

Shakhtar’ın çıkışı

Lobanovski’nin kulüpler düzeyinde

yakaladığı bu başarıyı bir kez daha

millî takımlar düzeyine de taşıması

istenmekteydi ve bunun sonu-

cunda Ukrayna Futbol Federas-

yonu, 2000 yılına millî takımlarının

başına geçmesi için tecrübeli tek-

nik adamla anlaşma sağladı. Ancak

elemelerde grubunu Polonya’nın

gerisinde ikinci sırada tamamlayan

Ukrayna, baraj maçlarında da

Almanya engeline takılarak turnu-

vaya gitme şansını kaçıracaktı.

Lobanovski kısa bir süre sonra,

13 Mayıs 2002’de, yani Dinamo

Kiev’in kuruluşunun 75. yıldönü-

münde, geçirdiği beyin kanaması

sonrasında hayata gözlerini

yumunca da Ukrayna futbolu adına

yaklaşık 30 yıl süren önemli bir

dönemde kapanmış oluyordu.

Aynı yıllarda Ukrayna futbolunda

yeni bir yıldız da doğmaktaydı ve

bu yıldızın adı Shakhtar Donetsk’ti.

SSCB döneminde dört kez kupa

şampiyonluğu yaşayan ve bu

süreçte Dinamo Kiev’in fazlasıyla

gerisinde kalan Shakhtar,

Ukrayna’nın da bağımsızlığını

kazanmasından sonra 10 yıl süren

Dinamo Kiev hâkimiyetini kıran ilk

takımolacaktı. Turuncu-siyahlılar,

asıl başarılarınıysa 2009 yılında

UEFA Kupası’nı kazanarak elde etti

ve bağımsızlık sonrası Avrupa’da

32

33