TamSaha Dergisi - page 114-115

Mustafa Akkaya
Kültür
ir mültecinin kaderidir belirsiz-
lik. Nereye gideceğini bilemez.
Hatta bunu ne zaman, kiminle
ve nasıl yapacağından bile
emin olamayabilir. Tek bildiği
şey neden göç etmek zorunda
kaldığıdır belki de, ki bu da pek
bir şeye yaramayacaktır.
Denklemböylesine karmaşık
ve muğlakken çare her an-
lamda olabildiğince hayatı ba-
sitleştirmeye çalışmaktır.
Yanında götüreceklerin, kuca-
ğındaki çocuğa anlatacakların
ve gideceğin yer bile en yalın
halinde olmalıdır. Ola ki yeni bir
yuva bulabilirsen bu basitliği
orada da devam ettirmen
gerekir çünkü tümo belirsiz-
likleri kırmak ve yeni bir hayata
başlamak öncelikle böyle
mümkün olur.
İşte göç ve futbolun birleştiği
nokta tam olarak budur; her
şeye rağmen basitlik. Oyna-
ması da basittir futbolun, ku-
ralları takip etmesi de. Sizi size
benzeyen insanlarla da bir
araya getirir, hiç tanımadıkları-
nızla da. En kestirme yoldan
kendinizi bir bütünün parçası
gibi hissedersiniz tekrar. İster
sahadaki takım arkadaşları-
Savaş ve terör azımsanmayacak bir süredir bulunduğumuz coğrafyanın kanayan yarası.
Bu ikisi ne zaman biraz uzunca bir araya gelse doğal sonuç olarak göç
ortaya çıkıyor. Evini ve alışkanlıklarını geride bırakmak zor olsa bile göçmenlerin yanında
taşıyabildiği nadir şeylerden biri futbol sevgisi. Nereden geldiğiniz ve nereye gittiğiniz hiç
önemli değil. Bazen sadece hayata yeniden tutunmak için bile yeterli olabiliyor futbol.
B
nızla, ister gol sonrası tribünde
kucaklaştığınız yabancıyla yakın-
laştırır sizi futbol. Tamda bu yüz-
den bir mültecinin acilen aradığı
basitliği futbol kolayca sağlayıve-
rir. Birinci Dünya Savaşı’ndan
sonra İstanbul’u terk etmek zo-
runda kalan Yunanların ve yıllar-
dır Afrika’dan Avrupa’ya iltica
etmeye çalışanların hayatı bu
noktada kesişir. Hatta Zlatan Ibra-
himoviç’in bir dünya devine dönü-
şen ismi ve İskoçya’daki Old Firm
derbisinin de kökeninde göçmen
sadeliği yatar. Kimbilir, bugün içi-
miz acıyarak izlediğimiz Suriyeli
mültecilerin dramından da devran
döndüğünde güzel futbol hikâye-
leri dinleyebiliriz.
Yakın zamanlar
19. yüzyılın sonlarında futbol rüz-
gârı İstanbul’a ulaştığında şehirde
Yunanların oluşturduğu bir spor
kültürü bulunuyordu. Zaten boks,
atletizmve tenis müsabakalarına
sahne olan Taksim ile Galata artık
bu yeni ve güzel oyunun etkisine
girmeye başlamıştı. Hermes adlı
kulübün popülerlik konusunda
zirveyi kimselere bırakmadığı bir
rekabet ortamında ona civar
muhitlerden Olympias, Enosis
Tataoulon, Iraklis ve Megas Ale-
xandros gibileri eşlik ediyordu.
Ne var ki Türk-Yunan savaşının
patlak vermesi iki ulus arasında
nüfus mübadelesi yapmaya kadar
ilerlediğinde bu kulüpler için
devre arası zamanı geliverdi.
Atina ve Selanik’e yerleşen İstan-
bullu Yunanlar, yeni hayatlarına
en basit şekliyle eski evlerindeki
alışkanlıklarını canlandırarak
başladı. Dolayısıyla bir zamanlar
Hermes forması altında top koş-
turan göçmenler tekrar bir araya
gelmekte gecikmedi. Atina’daki-
ler AEK adıyla yeni bir oluşuma
giderken Selanik’e ayak basmış
olanlar PAOK’u kurdu. Her ikisinin
logosunda da eski Bizans İmpara-
torluğu’na ithafen çift başlı kartal
bulunuyordu. Bugün Olympia-
kos’un gölgesinde kalmış olsa bile
bu derbi halen o kartal figürü et-
rafında şekilleniyor.
Doğup büyüdüğü Galata ve Tak-
sim’den kalkıp Selanik ve Ati-
na’ya gitmek zorunda kalsa bile
insanın içindeki futbol sevgisi
devam edebiliyor. Öte yandan
anayurdunda futbol pek tanın-
mazken yeni yuvasında bu oyuna
âşık olanlar da yok değil.
Millî birliğini 1861 yılında, yani
komşularına nazaran biraz geç
oluşturabilen İtalyanlar buna
güzel bir örnek olabilir. Bir ülke
kurmanın sancılarını çekmekten
usanan 1 milyon 400 bin İtalyan,
19. yüzyıl boyunca Brezilya’nın
yolunu tutmuştu. Elbette onlar
gemideyken futbol Avrupa’da
henüz emekleme aşamasındaydı.
Ancak yeni dünyalarına yerleş-
tikçe futbol ateşi de yüreklerini
sardı. Eski Kıta’da gittikçe aşırıla-
şanmilliyetçilik akımı 1914 yılında
Birinci Dünya Savaşı’nı başlatır-
ken aynı yıl Brezilya’daki İtalyan-
lar da Palestra Italia’yı kuracaktı.
Dünyanın ikinci kez topyekûn gir-
diği savaş ortamına Brezilya da
dâhil olduğunda İtalya cephenin
diğer tarafında kalmıştı. Hal böyle
olunca kulübün adı bugünkü şek-
liyle Palmeiras olarak değişiverdi.
Günümüzde Brezilya’da Luiz Fe-
lipe Scolari, Dunga ve Felipe
Massa gibi 31 milyon İtalyan kö-
kenli vatandaş yaşarken bunların
17 milyonu doğal olarak Palmei-
ras’ı destekliyor.
İtalya ile benzer zamanlarda İr-
landa da yoğun halde dış göç veri-
yordu. İtalyanlardan farklı olarak
onlar deniz aşırı ülkelerin yerine
çoğunlukla komşu İskoçya’yı ter-
cih etti. Elbette Britanya yanlısı
Protestanların yanına ayrılıkçı
Katoliklerin akın edişi sayısız top-
lumsal sorunu beraberinde ge-
tirdi. Göçmenlerin oluşturduğu
Celtic kulübü de zıt kutuptaki
Futbol ve Göç
115
114
İstanbul’da kurulan Hermes takımınını oyuncuları, mübadelenin ardından Yunanistan’a göç ettikten
sonra Atina’da AEK, Selanik’te de PAOK’u kurdu ve yeni bir rekabetin temsilcileri oldu.
Brzilya’ya göç eden İtalyanların kurduğu Palestra Italia,
daha sonra Pelmeiras adıyla yoluna devam etti.
1...,94-95,96-97,98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113 116-117,118-119,120-121,122-123,124-125,126-127,128-129,130-131,132-133,134-135,...152
Powered by FlippingBook