TamSaha 129. Sayı - page 32-33

32
33
manya’yla, 2004’te İtalya’yla,
2006’da da İspanya’yla 0-0 bera-
bere kalmayı başarmıştı. Hatırlana-
cak olursa, EURO 96’ya gitmeye çok
yaklaşan Türkiye’nin de yoluna taş
koymuş ve evinde gole izin verme-
yerek İngiltere biletini koltuğun al-
tına saklamıştı. Türkiye bundan
sonra, İsveç deplasmanından 1 puan
alarak finallere kalabilmişti.
Almanya’nın bir futbolu devi haline
gelişinin ilk adımı, 1954 Dünya Ku-
pası’nın hikâyesini anlatan 2003
yapımı “Bern Mucizesi” filmi iyi bili-
nir. Garip bir tesadüfle İsviçre’nin
başkenti, bir başka ülkenin de fut-
bol dünyasındaki rüştünü nihayet
ispat ettiği bir maça daha ev sahip-
liği yaptı. Fakat hikâyeyi biraz daha
baştan almakta fayda var.
2011’de, önceki hocaları Olafur Jo-
hanesson’la yolları ayırıp İsveçli
Lars Lagerback’ı göreve getirmeleri,
İzlanda için bir diğer dönemnoktası
oldu. 2012 Avrupa Futbol Şampiyo-
nası elemelerinde, yalnızca evle-
rinde Güney Kıbrıs’ı yenebilmişlerdi.
Ocak 2011’deki 5-3’lük Portekiz ye-
nilgisinden sonra artık çalıştırıcıla-
rını değiştirmeleri gerektiğine
kanaat getirdiler. Takımdaki lejyo-
ner oyuncu sayısı hemnitelik hem
de nicelik anlamında artmıştı. Yılla-
rını Ada’daki kulüplerde geçirip fut-
bolunu olgunlaştırmış veteranların
yanında, Danimarka, Norveç ya da
Hollanda gibi liglerde kendisini ka-
nıtlamaya çalışan bir sürü genç yıl-
dız adayları vardı. Lagerback,
İskandinav futbolunun inceliklerini,
ayrıntılarını bilen bir teknik adamdı;
İsveç’i 5 defa üst üste büyük bir
şampiyonaya götürmeyi başar-
mıştı. İzlanda için artık, uluslararası
arenada çok kariyerli ve potansiyeli
başarıya çevirebilme konusunda
tescilli bir teknik direktöre ihtiyaç
vardı. Lagerback, İzlanda’nın başarı,
İzlanda da Lagerback’ın yeniden
ayağa kalkış hikâyesi olabilirdi.
Lars Lagerback, kısa süre içerisinde
ekibi yeniden organize ederek
sonuç almaya başlamıştı bile. 2014
Dünya Kupası Elemeleri’ne 11 maç
ve 25 yıldır yenemedikleri Norveç’i
mağlup ederek başladılar. 2-1’lik
Arnavutluk ve Slovenya galibiyet-
lerinde Tottenham’ın orta sahasın-
dan Sigurdsson’un serbest vuruş-
lardan kaydettiği gollerin önemi bü-
yüktü. İnişli çıkışlı maçlarla bazen
şaşırtsalar da dünyada tahmin edil-
mesi en zor futbol mucizelerinden
birine imza attılar ve İsviçre’deki
Bern deplasmanında 4-1 geriye
düşmelerine rağmen, son dakika
golüyle 4-4’ü kurtardılar. İngiltere
ve Almanya’da kısa süreler şansını
denedikten sonra, düzenli oynama
zamanını AZ Alkmaar’da bulan Jo-
hann Gudmonnson, son 18 yılda
hat-trick yapabilen ilk İzlandalı ola-
rak tarihe geçti. Ülke futbolunun
uluslararası alanda büyük üne ka-
vuşması, nihayet bumaçla gerçek-
leşti. Norveç ve Slovenya’yı geride
bırakıp, belki de sonuncu olmaları
beklenen bu grupta play-off’a ulaş-
maları pek çoklarınca öngörülemez,
olağanüstü bir gelişimi sembolize
ediyordu. Peki, İzlanda’nın bir
Dünya Kupası’na bu kadar çok yak-
laşabilmesi için neden bu kadar çok
zaman geçmesi gerekmişti? Onlara
sınıf atlattıran girişimler nelerdi?
İzlanda’nın futboldaki en büyük
problemlerinden biri, kuzey ülkele-
rinin karakteristiğine uygun olarak,
sahalar ve zeminleriydi. Soğuk ik-
limde çimlerin bakımı zordu; maçlar
ve antrenmanlar top kontrolünün
zor olduğu toprak örtülerinde, sa-
katlık riskini artıran ve genç oyun-
cuların teknik özelliklerini geliş-
tirmesinin önünü kesen zeminlerde
yapılmaktaydı. İzlanda 2000’lerle
birlikte, bu problemin üzerine git-
meye başladı. Üstü kapalı futbol sa-
haları, İzlanda’nın bu spordaki
kaderini değiştirdi. İzlanda Futbol
Federasyonu’nun 2007’de yayınla-
dığı rapora göre, son on yılda, 6 ka-
palı saha, yaklaşık 20 yapay çim
zeminli saha, okul çevrelerine yapı-
lan 100’e yakınmini sahayla çocuk
ve gençlerin spor yapabileceği
alanlar genişletildi. Çok geçmeden
İzlanda, genç yaş gruplarında bu gi-
rişimlerinin karşılığını görmeye
başladı. Erkeklerde, 17 Yaş Altı Av-
rupa Şampiyonası finallerine kal-
mayı başardılar. 19 yaş altı takımları
da aynı şekilde. Ülke tarihinde ilk
kez, Danimarka’da düzenlenen 21
Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’na,
elemelerde Almanya’yı 4-1’le yene-
rek geldiler ve burada da Sigurds-
Yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı bir ada olmasına rağmen, yıllarca Avrupa’nın büyük
liglerine oyuncu ihraç etmekte hiç de zorlanmayan İzlanda, sonundamillî takımlar
düzeyinde de dikkat çekmeyi başardı. İzlanda, 2000’lerde yaşadığı büyük düşüşten
sonra yeni yıldızları ve potansiyeli yüksek gençleriyle geleceğe umutla bakabiliyor.
İzlanda
Kuzeyin parlayan yıldızı
Y
ıllar önce Andorra ya da Malta’dan biraz daha kuv-
vetli, Moldova ya da Azerbaycan kıvamında, özel-
likle evinde sizi epey uğraştıran ama herhangi bir
büyük turnuvaya katılamayacağına dair yargının
herkes tarafından paylaşıldığı bir ülke takımıyken,
2013 yılının Kasım sonuna dek bir Dünya Kupası
rüyasıyla yaşadı İzlanda. Eğer Hırvatistan son anda
şaha kalkıp, play-off’u ikinci maçta attığı gollerle
kazanmasaydı, bu büyük hayali gerçekleştirmele-
rine de ramak kalmıştı.
1946’daki Danimarka yenilgisi ile futbol serüve-
nine başlayan İzlanda, 94’te FIFA sıralamasında 37.
sıraya kadar yükselmişti. Fakat modern çağa ayak
uydurup her saha ve zeminde rakiple mücadele
edebilecek bir takımhaline gelmek için 2000’leri
beklemek zorunda kalacaklardı.
Geleneksel olarak, özellikle sahasında ciddi bir
rakip olan İzlanda, 98’de Fransa’yla, 2003’te Al-
24.09.1980 Türkiye-İzlanda
1-3
09.09.1981 İzlanda-Türkiye
2-0
12.10.1988 Türkiye-İzlanda
1-1
20.09.1989 İzlanda-Türkiye
2-1
17.07.1991 İzlanda-Türkiye
5-1
12.10.1994 Türkiye-İzlanda
5-0
11.10.1995 İzlanda-Türkiye
0-0
09.09.2014 İzlanda-Türkiye
3-0
Türkiye-İzlanda Maçları
1...,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31 34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,...180
Powered by FlippingBook