TamSaha 126. Sayı - page 40-41

gelişmiş 10 ülkesinden biri olan
İsveç’in gettolarında büyümek,
Zlatan’ın öyküsünü sıradan ol-
maktan çıkarıyor. Bosnalı bir
baba ile Hırvat bir annenin tanış-
tığı semt olan Rosengard, yüzde
86’lık göçmen nüfusuyla ülkedeki
yabancı yoğunluğu en yüksek
yerlerden biri. Rosengard’daki iş-
sizlik oranının yüzde 60’larda do-
laştığını ve halkın yüzde 40’ının
ilkokul mezunu bile olamadığını
hatırlatırsak bu bölgedeki azınlı-
ğın nasıl travmatik bir ikilemde
kaldığı anlaşılabilir. Tümbu veri-
ler sonucu Rosengard’ın zamanla
sokak çetelerinin birbiriyle ve po-
lisle çatışıp durduğu bir bölgeye
dönüşmesi de şaşırtıcı değil.
1981 Ekim’inde işte böyle bir dün-
yaya uyandı Ibrahimoviç. Anne ve
babasının o henüz 2 yaşındayken
ayrılması sonucu pek de huzurlu
bir aile ortamına adım atamadı.
Kendi deyimiyle eve dönüp sof-
raya oturduğunda klasik İsveçli
çocukların duyduğu tatlı sohbet-
leri yaşamadı. Kendi ülkesi yangın
yerine dönen babası kimi zaman
eve yemek alacağı yerde bira şi-
şeleriyle geldi, kimi zaman ise oğ-
luna İkea’dan aldığı yatağı sırtla-
yıp eve getirdi. Hatta genç Zlatan’ı
bir idman kampına yollamak için
tümmaaşını feda ettiği de oldu.
Bu aile ortamında ve şiddet dolu
bir semtte ünlü bir bisiklet hırsızı
olarak başladığı kariyerine yete-
nekli bir golcü olarak devam eden
Zlatan’ın bugünkü egosu pek de
lüks olarak algılanmamalı.
Rosengard gibi bir yerden temiz
biçimde çıkabilmek için işe hayal
kurarak başlamak gerek. Genç
Zlatan’ın yaptığı da bu oldu. 16 ya-
şındayken
“5 yıl sonra nerede ola-
cağım?”
konulu bir okul ödevine
yazdığı cevap bunun ilk gösterge-
siydi:
“İtalya’da profesyonel bir
futbolcu olacağım, çok para kaza-
nacağımve deniz kenarında bir
villa alacağım.”
Malmö’deki ilk profesyonel sezo-
nunda takım ikinci lige düşmüştü
fakat 18 yaşındaki Zlatan yine de
umutluydu. Takımın ilk fırsatta bi-
rinci lige yükseleceğini, kendisi-
nin de üç yıl içinde millî takım
oyuncusu olup Inter’e gideceğini
fakat o zamana kadar araya
başka kulüplerin de girebileceğini
söylemişti! İşte o basamak kulüp-
lerden biri olan Ajax’ta da bu
yolda ilerledi. Yedek beklediği ve
golsüz berabere giden Fortuna
maçının devre arasında hocası
Koeman’a
“Beni oyuna al ve iki
gol atayım”
deyiverdi. Nitekim sa-
haya çıktı, verdiği sözü tuttu ve
Ajaxmaçı 4-0 kazandı.
Genç Ibrahimoviç’in Rosen-
gard’daki mütevazı odasının Ro-
naldo posterleriyle süslendiği bir
sır değil. Kendi deyimiyle kahra-
manı olan Ronaldo, hele bir de ha-
yallerinin takımı Inter’de
oynarken Zlatan için tambir idol-
dür. Usta ve Çırak’ın 2007
Mart’ında ilk karşılıklı Milano der-
bisine çıkışı kesinlikle izlemeye
değer. Zlatan hayalini kurduğu
Inter formasını sırtına geçirmiş,
Ronaldo ise kırmızı-siyahlı renk-
ler içinde Avrupa kariyerine son
bir şans vermiştir. Başlama düdü-
ğünü beklerken Zlatan, sadece
birkaç metre uzağındaki kahra-
manına neredeyse bir dakika bo-
yunca hareketsizce bakar, yer yer
gözleri dalar ve gülümser. 10 yıl
önce duvarına posterini astığı fe-
nomenin dikkatini çekmeye çalı-
şır biraz da. Bugün Youtube’da
“Ibra meets Ronaldo”
başlığıyla
kalıcı hâle gelen o bir dakikanın
ardından açılış golünü Brezilyalı
atar ve eski günlerini hatırlatır.
Inter adına galibiyet golünü atan
isimse Zlatan olur ve bir anlamda
çırak, ustasının gözüne girer.
Motivasyon araçları
Özgüven ve kızgınlık, Zlatan’ı ha-
yallerinin bile ötesine taşıyan iki
temel güdü oldu. Bu iki unsur,
evindeki 24madalya ile birleşince
yanına zamanla saygınlığı da ek-
lemeyi bildi. Fakat özellikle kız-
gınlığını motivasyona dönüş-
türebilmesi, belli bir olgunluk se-
viyesine erdikten sonra Zlatan’ın
en büyük iç silahlarından biri oldu.
En sıra dışı oyunlarını en sinirli ol-
duğu anlarda sergiledi Ibrahimo-
viç. Örneğin Barcelona formasıyla
Arsenal deplasmanında oynadığı
Şampiyonlar Ligi çeyrek final ma-
çını en iyi performanslarından biri
olarak hatırlar. Zira o gergin Emi-
rates atmosferindeki maçın ilk
yarım saati oldukça hareketli
geçer. Sonuçta Zlatan’ın iki gol at-
tığı karşılaşmadan Barça istedi-
ğini alır.
İsveç formasıyla İngiltere’ye biri o
masalsı röveşata olmak üzere
tamdört gol atan Zlatan’ı orada da
iten güç kızgınlığıydı.
“İngiliz ta-
kımlarına gol atamazsan yete-
rince iyi değilsin demektir”
mottosunun nedense sürekli ak-
lında gezindiğini belirten Zlatan,
gerçekten de o güne dek Ada
ekiplerine karşı pek parlak oyun-
lar ortaya koyamamıştı. Belki de
bu yüzden başkaları onun yeter-
sizliğine dair bir kılıf bulabilmişti.
Ancak o gün tambir Viking tanrı-
sına dönüştü Zlatan:
“İlk golü attı-
ğımda mutlu oldum. İkincisi
geldiğinde çılgına döndüm.
Üçüncü kez top ağlara gidince et-
rafıma bakındımve ‘Şimdi ne di-
yeceksiniz?’ dedim. Son golün
ardından ise ‘Daha ne yapayım!’
diye düşündüm”.
Ibrahimoviç’in özgüveni yüksek
bir kişiliğe sahip olması henüz 20
yaşındayken belliydi. Malmö’de
oynarken ArseneWenger onu
Arsenal’e transfer etmek istedi-
ğinde Zlatan’ın tek yapması gere-
ken bir deneme maçına çıkıp
Fransız hocayı ikna etmekti.
Fakat o yeterince iyi olduğunun
zaten farkındaydı ve kendini ka-
nıtlamak zorunda oluşu hiç ho-
şuna gitmemişti:
“Kim olduğumu
bilirsiniz veya bilmezsiniz, bu
kadar basit. Wenger’in odasın-
daydımve gerçekten tambir pat-
rondu. Yine de sözleşme imzala-
maya hiç yakın hissetmedim.
Ertesi gün de Ajax’a gittim!”
2014 Dünya Kupası play-off’unda
Portekiz ile karşılaşan İsveç, Ibra-
himoviç ile Ronaldo’nun düello-
suna dönüşen karşılaşmalardan
boynu bükük ayrılır. Zlatan’ın
maçtan sonra söylediği ise onun
yüksek egosunu daha iyi yansıtır:
“Benim olmadığımbir Dünya Ku-
pası, izlemeye değmez!”
Yine de Brezilya’ya gidip iki maçı
yerinde izledi Zlatan. Wenger’in
odasından çıkıp Portekiz’e boyun
eğdiği güne kadar geçen 13 yılda
özgüveni hiç azalmadı. Bu sürecin
ona kupalardan başka kazandır-
dığı şey ise saygınlık oldu.
Zlatan’ın 33. yaş günü içinThe Gu-
ardian gazetesi onunla röportaja
gittiğinde İsveçli oyuncu kendi-
sine gelen hediyeleri açmakla
meşguldü. Aralarında Ligue 1 ku-
lüplerinden Toulouse’dan gelen bir
paket dikkatini çekti. İçinden
sakat topuğu için bir merhemve
çocukları adına birer forma çık-
mıştı. Araya iliştirilmiş kartta ya-
zanlar ise Zlatan’a duyulan saygıyı
özetliyordu:
“Oğlun İsa ile artık
aynı yaştasın. Bütün insanlık
senin tüm aileyi tekrar futbol et-
rafında birleştirmeni bekliyor.
Mutlu yıllar ve çok yaşa! Son iki
sezonda bize bir sürü gol attın
ama kinci değiliz. Her şey için
sana teşekkür etmek isteriz.”
Sadece Rosengard’da doğmuş ol-
makla bile hayata 1-0 geriden
başlamıştı Zlatan. Futbola gönül
vermemiş olsaydı 2001 yılında
kendisini Championship Manager
oyununda değil, gazetelerin
üçüncü sayfasında görebilirdik.
Ne var ki çocuk yaştan beri kur-
duğu hayalleri, idolleri, özgüveni
ve kendini sürekli besleyebilmesi
sayesinde müthiş bir saygınlık
elde etti. Kazandığı 24 kupa mı
onu bugünkü Zlatan hâline ge-
tirdi, yoksa o Zlatan olduğu içinmi
başarılar arka arkaya geldi?
Bu soru sabaha kadar tartışılabilir
ancak su götürmeyen bir gerçek
var ki Ibrahimoviç’in adı artık
büyük bir futbolcudan çok daha
fazlasını ifade ediyor.
40
41
Zlatan’ın odasını posterleriyle
süslediği Ronaldo ile karşılıklı
oynadığı maçta Brezilyalı
idolüne attığı bu bakış, futbol
tarihinin unutulmazları
arasına girdi.
Zlatan o unutulmaz günde topa öyle bir
vuruş yapmıştı ki, İngiltere, İngiltere olalı
kalesinde böyle bir gol görmemişti...
1...,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39 42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57,58-59,60-61,...142
Powered by FlippingBook