TamSaha 126. Sayı - page 24-25

güzel anlar yer edinecek. Ger-
rard’ın yanına bu noktada sadece
Messi ve Ronaldo değil, daha bir-
çok efsane futbolcu eklenebilir.
Maldini’den yola çıkılabilir pek
âlâ. Yetenek, karakter, kaptanlık,
örnek duruş ve tek kulüpte kaza-
nılmış sayısız kupalar… Genç kız-
ların gönlünü kazanmış bir moda
ikonunu andıran yakışıklılığına
değinmeye gerek bırakmadan bile
Gerrard’ın birkaç adım önünde
görülebilir Maldini. 24 yıl boyunca
Milan’a hizmet etmiş böylesine
bir ismin veda maçında her türlü
güzellik ve duygusallık beklenir-
ken, San Siro’nun bir kısmı tara-
fından yuhalandı İtalyan oyuncu.
“Maldini’nin Dünya Kupası kazan-
mışlığı bile yok, asıl efsane Zi-
dane’dır” diyen varsa onun
kariyer finalinin çok daha trajik ve
benzersiz bir hikâyeye sahne ol-
duğunu hatırlatmakta fayda var.
Onları izlemiş biri, bugün iki ismi
anarken gözleri parlasa da cüm-
lesinin en sonuna “ama” ile başla-
yarak o yuhalanmayı ve Materaz-
zi’ye atılan o kafayı yâd edebilir.
Yine de hafızaların en üstünde
kalan daima güzellik olur.
Keza Raul ve Del Piero gözyaşları
içinde kulüplerinden istemeye is-
temeye ayrılınca ne kaybettiler?
Belki onlar Gerrard’ın aksine ku-
lübünde forma giymiş enmü-
kemmel futbolcu olarak
anılmayacak. Fakat gençlik dö-
nemi boyunca onları çıplak gözle
izleyen veya onları alkışlarken
yaşlanan taraftarların gözünde bu
isimlerin takımdan ayrılışı küçük
birer ayrıntıdan fazla yer etmeye-
cek. Onlar kadar sabırlı olamayıp
kupa kazanma amacıyla sükseli
transferler yapan Zlatan Ibrahi-
movic ve idolü Brezilyalı Ronaldo
ise Avrupa’nın en büyük kupasını
kazanamamanın burukluğunu
daima damağında hissedecek.
Peki ya Ronaldinho ve Kaka gibi-
lerine ne demeli? Siyah ve beyazı
andıran kariyerlerinin ilk yarı-
sında Barcelona ve Milan’la Avru-
pa’yı titreten ikili, bir noktadan
sonra serbest düşüşe geçerek za-
manla vasatlaşıverdi. Kabul ede-
limki hiçbir futbolcunun geçmişi
kusursuz olamadı.
Hadi biraz daha ileri gidelimve
Maradona’yı da tartışalım. Nite-
kim tarihte onun kadar takımına
önderlik eden ve kendi nesline
ilhamveren bir idol yok gibi. Üste-
lik bunu o destansı sol ayağı, dra-
matik hayat hikâyesi ve günah-
larıyla birleştirince Maradona
dünya üzerindeki en başarılı ve
bir o kadar tartışmalı futbolcu hâ-
line geliyor. Kısacası El Diego bile
mükemmel değil ve Gerrard ile bir
ortak noktaları daha sayılabilir.
Maradona’ya kadar saydığımız
tüm isimler bir şekilde kendile-
riyle benzer kalitede oyuncuların
yoğun olduğu takımlarda yer ala-
bildiler. O ise farkını tam olarak bu
noktada belli etti. Ne Arjantin’de
ne de Barcelona’da kendi ayarının
yanına bile yaklaşamayan isim-
lerle oynadı. Napoli’ye radikal bir
kararla geçişi ise buna rağmen
sıra dışı başarılara gebe oldu. Kı-
sacası Maradona’nın sırrı, bireysel
yeteneğini ve enerjisini tüm ta-
kıma hissettirerek onu bir an-
lamda kolektif hâle dönüştüre-
bilmesinde gizliydi. Peki, bu nokta
El Diego için olduğu kadar olmasa
bile Gerrard için de geçerli değil
mi? Anfield’da geçirdiği 17 sezo-
nun hangisinde yıldızlar topluluğu
bir takıma kaptanlık etti? O olma-
saydı yine de Şampiyonlar Ligi,
UEFA Kupası veya Federasyon
Kupası kazanılabilir miydi?
Veya Rafael Benitez’in Gerrard’ın
etrafına topladığı oyuncuların
gelişiminde ve motivasyonunda
Gerrard’ın etkisi göz ardı edilebilir
mi?
Bugün rakip taraftarlar Gerrard’ın
Chelsea karşısında ayağının kay-
masıyla veya bir kez bile İngiltere
şampiyonu olamamasıyla dalga
geçiyor olabilir. Fakat zaman geç-
tikçe akıllarda kalan öncelikli anı-
lar, onun golleriyle Anfield
tribünlerini coşturuşu ve İstanbul
ile Cardiff’te kupa kaldırırken ya-
şadığı gurur ile alâkalı olacak.
Kırılma anları
Kaptan Gerrard’ın saygıdeğer ka-
riyerinde üç tane dönümnoktası
kendini çok net belli ediyor. Bun-
lardan ilki için 2004 yılının Aralık
ayına ve Anfield’a doğru bir yol-
culuk yapmamız şart. Şampiyon-
lar Ligi gruplarında sonmaça
çıkacak olan Liverpool’un tur at-
layabilmek adına rakip Olympia-
kos’u en az iki farkla mağlup
etmesi gerekir. Bitiş düdüğüne 5
dakika varken skor tabelası 2-1
Kırmızıların lehinedir. Tribünler
ayakta, 40 bin kişinin tırnakları
paramparça, ortamgergin…
Derken top ceza ya-
yının önündeki
Kaptan’ın önüne
düşer ve o da sı-
radan bir şeymiş
gibi topu şimşek
hızıyla rakip ağlara
gönderiverir. Coşku
selinde akıp giden Anfi-
eld, bu gol sayesinde kupanın bir
kulpunu tuttuğundan habersizdir.
Gerrard ise attığı en güzel gol ol-
masa bile en değerlisinin bu oldu-
ğunu söyler bugün bile.
İkinci kırılma anını ise 2005’teki o
finalden sadece birkaç hafta
sonra yaşar Kaptan. Sezonun
sonları yaklaştıkça sözleşme ye-
nileme konusu bir kördüğüme dö-
nüşse de İstanbul’daki zafer
kutlamaları esnasında “Böyle bir
olaydan sonra nasıl bırakıp gide-
bilirim?” der ve kalacağının sin-
yalini verir. Ne var ki Temmuz
ayına gelindiğinde lig şampiyonu
Chelsea’nin 32 milyon sterlinlik
teklifi basına sızar, Gerrard da ha-
yatının en zor kararını vererek
Londra’ya gideceğini açıklar.
Kulübün CEO’su Rick Parry bile
transferin bittiğini üzülerek söy-
lemektedir ki, daha bir hafta bile
dolmadan Gerrard, Liverpool’la
24
25
1...,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23 26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,...142
Powered by FlippingBook