Page 98-99 - TamSaha 123. Sayı

Basic HTML Version

yakalam›şt›. Özellikle Internacional’de oynad›ğ› dö-
nemde ad›ndan bir hayli söz ettirmişti. Fakat buradan
geçtiği Benfica kötü bir dönem içerisindeydi; yar›m se-
zon sonra Corinthians’a döndü. Burada geçirdiği tek se-
zonda Güney Amerika’da y›l›n savunmac›s› seçildikten
sonra gittiği Atletico Madrid ise o sezon tarihinin en kö-
tü dönemini yaşay›p küme düştü.
Ard›ndan Flamengo ve AEK’te birer sezon geçirdi. Bura-
daki başar›lar›n üstüne 2002 Dünya Kupas›’ndaki per-
formans› da eklenince nihayet 31 yaş›nda da olsa Inter’e
transfer oldu. Ne var ki Inter’de de ayn› sezon tak›ma
kat›lan Fabio Cannavaro ile ayn› tipte bir oyuncu oldu-
ğundan onun yedeği olmaktan kurtulamad›. Avrupa’da-
ki kariyerini noktalad›ğ›nda eski k›tada kazand›ğ› tek bir
lig şampiyonluğu dahi olmamas›ysa bir başka talihsiz-
likti.
Sol Bek: Sinisa Mihajlovic
Defansif Orta Saha: FernandoRedondo
Sinisa Mihajlovic, “sol bek” dendiği
zaman ak›llara gelen ilk isimlerden
biri değilse eğer bunun en büyük se-
bebi herhalde bu mevkiin belki de
gelmiş geçmiş en büyük markas›
olan Roberto Carlos ile hemen he-
men ayn› dönemlerde futbol oyna-
mas›d›r. Bir başka neden ise Mihaj-
lovic’in kariyerinin ikinci k›sm›n›
geçirdiği ‹talya’da, ‹talyan futbolunun yap›s› gereği hü-
cum yönünden ziyade defans yönü güçlü beklerin ter-
cih edilmesinden dolay›, daha çok liberoda, zaman za-
man da ön liberoda oynat›lmas›d›r. Oysa ki, özellikle
K›z›ly›ld›z’›n Avrupa’da f›rt›na gibi estiği 1990’lar›n baş-
lar›nda, tak›m›n›n sol kanad›n› adeta tek baş›na uçura-
bilen bir isimdi.
K›z›ly›ld›z ile 1991 y›l›nda kazand›ğ› Avrupa şampiyon-
luğundan sonra kariyerini Serie A’da sürdüren, burada
da Roma, Sampdoria, Lazio ve Inter formalar› giyen Mi-
hajlovic, bu tak›mlarda toplamda iki Serie A, dört ‹talya
Kupas›, bir Kupa Galipleri Kupas› ve bir de Süper Kupa
şampiyonluğu yaşarken Serie A tarihinin frikiklerden en
çok gol atan oyuncusu unvan›n› da eline geçirdi. Bunca
başar› kazanan bir futbolcunun, eğer futbolda yak›n
geçmişin y›ld›zlar›ndan söz aç›lm›şsa, ad›n›n s›kl›kla
an›lmas› gerekir belki ama Mihajlovic ak›llara genellik-
le frikikler bahis konusu olduğunda gelmenin ötesine
geçemedi. Elbette bunda att›ğ› frikiklerin muhteşemliği-
nin geri kalan birçok şeyi gölgede b›rakmas›n›n da pay›
vard›r.
Son dönemde dünya futbolunda y›l-
d›z› parlam›ş defansif orta saha
oyuncular› içerisinde teknik kapasi-
tesi belki de en yüksek olan›, Arjan-
tinli Fernando Redondo’ydu. Önde
oynayan tak›m arkadaşlar›na kusur-
suz pas servisinde bulunabilen, yeri
geldiğinde seri bir şekilde driplingle
de topu ileriye taş›yabilen ve top ra-
kipteyken de alan daraltma konu-
sunda tak›m›n› çok iyi yönetebilen
Redondo, her tak›m›n kadrosunda
görmek isteyeceği bir oyuncuydu.
Redondo, futbol hayat› boyunca çok büyük başar›lar da
elde etti. Real Madrid’de oynad›ğ› dönemde ikişer defa
şampiyonlar Ligi’ni ve La Liga’y› kazanan Arjantinli, Mi-
lan formas› alt›nda da her ne kadar sakatl›klardan dola-
y› o formay› çok taş›yamam›ş olsa da bu başar›lar› birer
kez daha tekrarlad›. Millî tak›mla da 1993 y›l›nda Copa
America zaferini yaşad›.
Redondo’nun bunca başar›ya rağmen bugün hak ettiği
değeri yeterince bulamamas›n›n önemli nedenlerinden
birine az önce sat›r aras›nda değindik. Olgunluk döne-
minde geldiği Milan’da diz sakatl›klar› yüzünden iki y›l-
dan uzun bir süre tek bir maçta dahi oynayamamas›, ka-
riyeri aç›s›ndan çok büyük bir darbe olmuştu. 1998
Dünya Kupas›’nda oynama şans›n›ysa, teknik direktör
Passarella ile girdiği “uzun saç” polemiği yüzünden ka-
ç›rmas›, baş›na gelen bir diğer büyük talihsizlikti.
Her ne kadar Dani-
marka futbolunun
yetiştirdiği
en
önemli y›ld›zlar sa-
y›l›rken mutlaka
kendisinden bahse-
dilse de Brian La-
udrup’un en büyük
talihsizliği burada
hep Laudrup kar-
deşlerin 2 numara-
s› olarak an›lmas›,
yani ağabeyi Mic-
hael Laudrup’un
gölgesinde kalma-
s›yd›. Michael La-
Sol Kanat: David Ginola
Ofansif Orta Saha: Dragan Stojkovic
Premier Lig’de yabanc› oyuncu fur-
yas›n›n başlad›ğ› 1990’lar›n ortala-
r›nda ‹ngiliz futboluna en çok renk
katan y›ld›zlardan biriydi David Gi-
nola. Her iki kanatta da görev yapa-
bilen, hâliyle her iki ayağ›n› da kul-
lanabilen ve gerek sürati, gerekse
top tekniği sayesinde durdurulmas›
neredeyse imkâns›z bir futbolcu
olan Ginola, zaman zaman uzak
mesafeden çektiği müthiş şutlarla da
rakip kalecilere kâbus dolu anlar ya-
şatabiliyordu.
Kariyerinin ilk büyük ç›k›ş›n› Paris St.
Germain formas› alt›nda gerçekleşti-
ren Ginola, kariyerinin ilk transfer
hatas›n› belki de PSG’den 1995 y›l›n-
da ayr›l›p Newcastle’›n yolunu tuta-
rak yapacakt›. Nitekim hemen ertesi
sezon PSG Kupa Galipleri Kupas›’n›
kazan›rken Newcastle ise uzun süre
lider götürdüğü Premier Lig’de şam-
piyonluğu son haftalarda Manchester
United’a kapt›racakt›. Newcastle
sonras›nda Tottenham, Aston Villa
ve Everton formalar› da giyen Gino-
la, ‹ngiltere’deki bu uzun kariyerine
karş›n sadece bir kez Tottenham ile
Lig Kupas›’n› kazand›.
Ginola’n›n kariyerini as›l örseleyen-
se, millî tak›mda çok k›sa süreliğine
oynam›ş olmas›yd›. 1994 Dünya Ku-
pas› elemelerinde Fransa kendi evin-
de Bulgaristan’a son dakika golüyle
teslim olurken Bulgarlar›n golünü
başlatan kontratağ›n fitilini, Gino-
la’n›n isabetsiz bir ortas› ateşlemiş,
bunun üzerine de kendisi, teknik di-
rektör Gerard Houllier taraf›ndan he-
def tahtas›na konmuştu. Daha sonra
Aime Jacquet ile de anlaşmazl›klar
yaşayan Ginola, 1995’ten sonra mil-
lî tak›ma al›nmad›. Bu sorunlar olma-
sa, 1998’de dünya şampiyonluğunu
kazanan Fransa’n›n y›ld›zlar›ndan
biri olmas› herhalde kaç›n›lmazd›.
“Yanl›ş zamanda yanl›ş yerde bulunmak dolay›s›yla ka-
riyerini yeterince ilerletememek” mevzubahis olduğun-
da tez konusu olabilecek bir örnektir Dragan Stojkovic.
Balkanlardan ç›kan en yetenekli 10 numaralardan biri
olan Stojkovic, 1990 Dünya Kupas›’nda çeyrek final oy-
nayan Yugoslavya Millî Tak›m›’nda da en çok sivrilen
isimdi. Nitekim kupa sonras›nda birçok Bat› Avrupa tak›-
m› kendisini transfer etmek için girişimde bulunmuş ve
bu yar›ş› kazanan Marsilya da onu renklerine başlam›şt›.
Ne var ki onun ayr›ld›ğ› sezon K›z›ly›ld›z şampiyon Ku-
lüpler Kupas›’n› kazanarak tarihinin en büyük başar›s›n›
elde edecekti. Stojkovic ise bilin bakal›m o esnada ne-
redeydi? Karş› tarafta! Evet, K›z›ly›ld›z söz konusu kupa-
n›n finalini Stojkovic’in Marsilya’s›na karş› kazanm›şt›.
Daha da kötüsü, o sezon dizinden bir ameliyat geçiren
ve uzun süre oynayamayan Stojkovic bu finalde son da-
kikalarda oyuna girmiş ve yeni tak›m›na yeterince katk›
da sağlayamam›şt›. Zaten bu sorun sonraki y›llarda da
98
TamSaha
Sağ Kanat: Brian Laudrup
udrup’un çoğu kişiye göre tüm zamanlar›n en iyi Dani-
markal› futbolcusu olmas›, hatta gelmiş geçmiş en iyi
orta saha oyuncular›ndan biri olarak kabul edilmesi, ay-
n› soyad› taş›yan kardeşi Brian için adeta bir dezavanta-
ja dönüşmüştü.
Brian Laudrup’un çok daha yukar›lara ç›kmas›n› engel-
leyen belki de as›l sebepse, ağabeyine göre çok daha s›k
sakatlanan bir oyuncu olmas›yd›. Kariyerindeki ilk bü-
yük durak olan Bayern Münih’te başar›l› bir ilk sezon
geçirdikten sonra çapraz bağlar›ndan sakatlanm›ş ve
ikinci sezonunun önemli bir bölümünü kaç›rm›şt›. Ar-
d›ndan Fiorentina maceras› başlad› fakat burada da ta-
k›m›n›n küme düşmesi ayr› bir k›smetsizlikti. Fiorentina
Serie B’deyken Milan’a kiraland›ysa da burada da ya-
banc› s›n›rlamas› nedeniyle yeterince şans bulamad›.
‹talya sonras› gittiği Rangers’ta oynad›ğ› dört sene içeri-
sinde kulübün efsanelerinden birine dönüşen Brian La-
udrup, buna karş›n ‹skoç Ligi’nin biraz gözlerden ›rak
kalmas› nedeniyle Avrupa genelinde hak ettiği değeri
göremedi. Sonras›nda yine peş peşe gelen sakatl›klar
neticesinde k›sa süreli Chelsea ve Ajax maceralar› yaşa-
y›p 31 yaş›nda erkenden futbolu b›rakt›. Bu arada ağa-
beyinin gölgesinde kald›ğ›n› söylediğimiz Brian ile ilgi-
li enteresan bir notu da vermeden etmeyelim: Kendisi
Danimarka’n›n Euro 92 şampiyonluğunda kilit oyuncu-
lardan biriyken ağabeyi, teknik direktör Richald Möller
Nielsen ile yaşad›ğ› tart›şma neticesinde o turnuvay› te-
levizyondan takip etmişti.
TamSaha
99