da Recep Çınar’ın davetiyle Konya Sille’de yapmıştı. Konya
Büyükşehir Belediyesi ve şehrin tüm dinamikleriyle
birlikte Konya TSYD de, ay-yıldızlı ekibimizi ağırlamanın
heyecanını yaşıyor.
Letonya kalesinde goller arayacağız
Fransa 2016 Grup Elemeleri’nde şu ana kadar işler
istediğimiz gibi gitmedi. Kötü başladık, geçen sene tam bu
zamanlar başladığımız yarışta Reykjavik’te İzlanda’ya
tosladık: 0-3... Bu fodeparın ardından, İstanbul’da Çeklerle
puan düellosuna giriştik. Evimizde 3 puanımızı çalıp,
arkalarına dahi bakmadan “Çek”ip gittiler: 1-2... “Yediğim
sille, sille... Çektiğim çile, çile...” Riga’nın stadı Skonto’da da
sıkıntı bastı. Bu geceki rakibimiz Letonya’ya çelmelendik:
1-1. Devamında Kazaklardan bir dost selamı aldık: 3-1.
Kazaklar, “Açın karnı doyar, gözü doymaz” der ama hiç de
öyle değil. Birkaç sene önce deplasmanda 6 attığımız
Kazakistan önünde bu kez vites küçültüp 3’le yetindik.
Sneijder pişmiş aşa su katmasaydı
Bir bahar akşamı favori Hollanda’yla rastlaştık.
AmsterdamArena’da Galatasaraylı Burak’la golü de
bulduk. Tammurada erecekken, 90+’da Galatasaray’ın
Flemenki Sneijder’in kalemize bazukası, pişmiş aşa katılan
su gibi yüreğimizi cızlattı... Ne denir, onlar çıktı kerevetine.
Lâkin şimdilik... Grupta, düştükçe bizi ayağa kaldıran
Kazakistan’ı Almatı’da, nam-ı yeni Barcalı Arda’nın
golüyle 1-0 devirip, son nefeste hayata tutunduk... Her 90
dakikada, sarp çıkışlar, derin inişler yaşadık ki başımız
döndü... Grupta öyle talihsiz maçlar oynadık ki, içimize
kasvet bastı, yüreğimiz daraldı... Gel de dertlenme...
‘Yediğim sille, sille... Çektiğim çile, çile...’
Dönelim Konya’ya... Bu gece millî maçımız, tam da Sille’nin
yamacında sahneye konuyor. Sille Esentepe’den bayır
aşağı sal git, yeni stadyuma varırsın. Torku Arena tesis
edilmeden, bir yıl öncesine kadar oralara Real denirdi...
Hatta, Anıt, Zafer, Nalçacı’daki randevusuna geç kalanlar
ya da merkezdeki biriyle o an için görüşmek istemeyip
ayak sürüyenler, uzakta olduklarına vurgu yapmak için
telefonda şu klasik kıvırmaya sarılırdı: “Real’in ordayım!..”
Şimdilerde “Yeni stadın ordayım” diyorlar...
Türbe önünde evin, Meram’da bağın...
Eski İstanbul’un alafrangaları, kanto güftesine de yapışan
arzularını şöyle dillendirirdi:
“Şişli’de bir apartumanın yoksa eğer halin yaman...”
Eskilerin Konya’sında tabakanın yükseğine tutunmanın
sırrı ise bir çift gayrimenkuldü:
“Türbe önünde evin, Meram’da bağın...”
Günlerden bumillî gün, kimin umurunda ev, bağ... Varsa
yoksamillî maça bilet... Hollandamillî maçının biletleri,
TFF’nin internet gişesinde neredeyse açıldığı gün tükendi...
Letonya biraz nazlı gitti ama çok geçmeden o da bitti...
Hatıp Gödene, uğurlar olsun gidene...
Konya’da maç günü yaklaştıkça, bileti olmayan, olana
gıptayla bakıyordu... Bazıları, bam teline dokunulunca şu
teselliye sarılıyordu: “Nasılsa maç televizyondan da
veriliyor...” Nüfus kütüğüne hayli eskilerde kayıt yaptırmış
yaşı biraz geçkin olanlarımız da Konya’da maçı evden
ekranları karşısından seyredecek. Hacı abilerimiz,
teyzelerimiz, ninelerimiz evlatlarını, torun torbalarını
evlerinden maça uğurlarken, huysuz olanları da
“sokurdanmadan” edemeyecektir. “Maç aynı maç, ben
evde seyrederim...” Kim bilir iki çift lâfı da araya
sokuşturuverecektir: Daha Hanya’yı Gonya’yı bilmez,
devenin gevişine güler... Hadi siftinip durmayın, biraz
kıvrak olun, millî maça yetişin... Hatıp Gödene, uğurlar
olsun gidene...
“Gel... Gel... Ne olursan ol” yine gel...
Konya, Anadolu Türklerinin ilk başkenti. 1071 Malazgirt
Savaşı’yla Anadolu’nun kapıları açılmıştı. Selçuk Beyin
torunu Süleyman Şah komutasında ilerleyen Oğuz
Türklerinin Kınık boyu 1074’te Konya’yı başkent yaparak
Bizans’a karşı akınlarla sınırlarını genişletti. Anadolu
Selçukluları; Kılıçarslan’lar, Mesut’lar, Keyhüsrev’ler,
Kaykavus’lar, Keykubat’ların hükümdarlığında
Anadolu’da iyice kökleşti. Anadolu’da Türkler, Osmanlı ve
devamında da Türkiye Cumhuriyeti ile tarih sahnesinde
kalmayı sürdürüyor. Afganistan Belh’ten gelip Konya’da
huzur bulan Mevlana, asırlar öncesinden şu çağrıda
bulunmuştu: “Gel... Gel... Ne olursan ol yine gel...”
İşte bu çağrıya kulak kabartan millîlerimiz de son
dönemeçteki en kritik maçlarımız için Konya’ya geldi.
Konyalı futbolseverler, Mevlana’nın “Gel... Gel...” çağrısına,
şu dileklerini ekliyor: “Gol... Gol... Goooool!..”
İmparator Terim, Konya’da otağını kurdu
Anadolu’nun kadim başkenti Konya’da futbolumuzun
İmparatoru Fatih Terim, birkaç gündür otağını kurdu.
Avrupa’nın final sahnesinde boy göstermek için ilk
başkentimizde bir çift maça çıkıyoruz. Önce Letonya,
ardından Hollanda. Bu maçların sonucu ne olursa olsun
Terim’in Türk futbolundaki yeri tartışılmaz.
Galatasaray’da 4 yıl üst üste lig şampiyonlukları, 2000’de
yine Galatasaray’la UEFA Kupası Şampiyonluğu, Millî
Takım’ı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası Finalleri’ne
taşıması, 2008’de ay-yıldızlı
ekibimize Avrupa
Şampiyonası’nda yarı final
oynatması Türkiye’ye yaşattığı
heyecan yüklü başarılar. Futbolun
zirvesi İtalya’da Fiorentina ve
Milan’ın teknik patronlukları da
Terim’i gerçek anlamda
futbolumuzun İmparator’u kılıyor.
Konya’da mevzilenen İmparator ve
millî kramponlarımız, elbette cenge
değil ama Konya Büyükşehir
Stadı’nda kora kor bir puan
mücadelesine çıkacak. Kırkpınar
Başcazgırı edasıyla Terim ve
topçularını salavatlayalım:
“Haydi Allah derman versin!”
Konya - Türkiye - Letonya derken bir çentik de rakibe
atalım. Sıkleti itibariyle, İsveç, Danimarka, Norveç gibi
yakın komşularıyla asla aynı futbol kantarına
çıkaramayacağımız bir ülke olan Letonya, tarihindeki en
büyük başarıyı Türkiye önünde elde etti. 2004 Portekiz
Avrupa Şampiyonası play-off’unda Riga’da 1-0 yenip,
İstanbul’daki rövanşta 2-0 geriye düşmelerinden sonra
ani bir geri dönüşle 2-2’yi bulup final biletini elimizden
kapan Letonyalılar asla tekin değil. Futbolunu
küçümseyemeyeceğimiz Letonya’nın ortalama rakımı 300,
Konya ise 1000 rakımın üzerinde. Letonya, nüfus itibariyle
de Konya’dan küçük!.. 2015 itibariyle Konya nüfusu 2
milyon 80 bin, Letonya’nın ise 1 milyon 987 bin... Letonya’da
son maçı oynadığımız başkentleri Riga da, Konya’da Torku
Arena’nın konuşlandırıldığı merkez Selçuklu ilçesi kadar
nüfus barındırıyor. Lâfı asla, “Biz 80 milyonuz, onlar
Konyamız kadar etmiyor” demeye getirmiyoruz.
Top yuvarlak, futbol da 11’e 11 oynanıyor. Sille’den
Selçuklusuna kadar, rakımıyla, nüfusuyla Konya’ya nüfuz
ettik. Makalemize son düğümü atarken sakın ola ki
aslımızı deşip deşifre etmeyin. Zaten bir Letonya atasözü
der ki; “Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir!”
Konya’nın rakımı da nüfusu da
Letonya’dan yüksek!
10
11