Yugoslavya’nın dağılması sonra-
sında eski Yugoslav cumhuriyetleri
içinde futbolda en çok başarı kaza-
nan taraf hiç şüphesiz Hırvatistan
oldu. Bağımsızlık sonrasında ilk
olarak EURO 96’ya katılan ve bu-
rada çeyrek final oynayan Hırvatlar,
iki yıl sonraysa Fransa’da düzenle-
nen Dünya Kupası’nda kürsünün
üçüncülük basamağına çıkarak
tarihi bir başarı elde etmişlerdi.
Ancak Suker, Boban ve Prosinecki
gibi yıldızlardan oluşan o jeneras-
yon sonrasında Hırvat futbolunda
gözle görülür bir duraklama yaşan-
dığı da aşikâr. Takımo günden
sonra üç kez Dünya Kupası’na, dört
defa da Avrupa Şampiyonası’na
katıldı. Avrupa Şampiyonalarında
iki kez ilk turu geçip sonrasında
turnuvaya veda ederken, Dünya
Kupalarındaysa hiç ilk turdan
ötesini göremedi.
Hırvatistan bir önceki Dünya Ku-
pası elemelerinde de play-off’a
kalmış ve bu aşamada İzlanda’ya
üstünlük sağlayarak Brezilya’ya
gidebilmişti. Kaderin cilvesi dört yıl
sonra Hırvatistan ile İzlanda’yı ele-
melerde bu kez grup aşamasında
buluşturdu ancak Hırvatlar, Kuzeyli
rakiplerinin bu sefer gerisinde kaldı
ve İzlanda doğrudan Rusya yolunu
tutarken Hırvatistan play-off oyna-
mak zorunda kaldı.
Yunanistan ise uzun yıllar Avrupa
futbolunda vasatın altında bir nok-
tada kalmıştı. 1980’lerde bir kez Av-
rupa Şampiyonası’na, 1990’larda da
bir defa Dünya Kupası’na katılmış
ve iki seferde de ilk tur gruplarında
son sırayı almışlardı. Vaziyet böy-
leyken ve herhangi bir yıldız oyun-
cuları yokken katıldıkları 2004
Avrupa Şampiyonası’ndaysa futbol
kamuoyunu şaşkına çeviren bir
biçimde şampiyonluğa ulaşarak bir
anda hiç de alışık olmadıkları bir
konuma yükseldiler. Bu zaferin ya-
kınına sonrasında elbette yaklaşa-
madılar ama en azından 2004
öncesindeki silikliklerinden de sıy-
rılmışlardı. 2004 sonrasında ikişer
kez Dünya Kupası ve Avrupa Şam-
piyonası’na katılan Yunanistan,
EURO 2008’de çeyrek finale, 2014
Dünya Kupası’ndaysa ikinci tura
çıktı. Ancak bunun devamında
belki de olabilecek en keskin dü-
şüşü yaşadılar ve EURO 2016 ele-
melerinde Faroe Adaları’nın bile
gerisinde kalarak gruplarını son
sırada tamamladılar.
2018 Dünya Kupası elemeleri bu
anlamda Yunanistan için bir
toparlanma evresi olmuş sayılabilir.
Belçika, Bosna-Hersek, Estonya,
Güney Kıbrıs ve Cebelitarık’ın yer
aldığı grupta favori Belçika’nın
ardından ikinci sırayı almaları, en
azından iki yıl öncesi düşünüldü-
ğünde iyiye işaret. Ancak Rusya’ya
ulaşmaları için önlerinde hâlâ çok
zorlu bir engel var. Bunu da başara-
bilirlerse en azından 2016 travma-
sını atlatmış olacaklar, öte yandan
da Hırvatların artık duraklama
döneminden de çıkıp gerileme
dönemine geçip geçmediği tartışıl-
maya başlanacak. Fakat aksi tak-
dirde de 2004 öncesindeki karanlık
dönemin yeniden başlayıp başla-
madığı sorusu sıklıkla dillendirile-
ceğe benziyor.
Hırvatistan-Yunanistan
Brezilya’dan sonra Almanya ile bir-
likte en çok dünya şampiyonluğu
gören iki takımdan biri olan İtalya,
buna karşın kupayı son kez kucak-
ladığı 2006’dan beri bu turnuvada
sevinmeye hasret… 2010 Dünya
Kupası’nda ilk tur gruplarında gali-
biyetsiz biçimde son sırayı alarak
turnuva tarihinin en kötü son şam-
piyon performansını ortaya koyan
İtalyanlar, 2014 Dünya Kupası’nda
da İngiltere’yi yenmiş olsalar da ilk
tur gruplarında Kosta Rika ve
Uruguay’ın gerisinde kalıp yine
erkenden elenmekten kurtulama-
mışlardı.
Gök Mavililer, aynı süre zarfında
Avrupa Şampiyonalarında daha
derli toplu bir görüntü sergileseler
de 2012’de oynanan final haricinde
yine kendileri açısından çok kayda
değer bir gelişme de olmamıştı.
Bütün bunların üstüneyse 2018 ele-
melerinde İspanya gibi olabilecek
en zorlu rakiplerden biriyle aynı
gruba düştüler ve şu anda
play-off’ta tabiri caizse bıçak
sırtında denilebilecek bir durumda-
lar. Eğer İtalya, İsveç engelini aşa-
mazsa, 1958’den sonra ilk kez bir
Dünya Kupası’nın dışında kalacak.
Elemelerde İspanya’nın yanı sıra
İsrail, Arnavutluk, Makedonya ve
Liechtenstein’a rakip olan Gök Ma-
vililer, İspanya’dan iki maçta bir
puan alabilince ikinciliğe razı oldu.
İtalya kalanmaçlarındaysa sadece
Makedonya ile bir kez berabere
kaldı ve yedi kez de sahadan
galibiyetle ayrıldı.
Play-off’ta İtalya’nın rakibi olan İs-
veç’in de Dünya Kupası geçmişinde
önemli başarıları var. İskandinav
ekibi, 1938 Dünya Kupası’nda dör-
düncülük elde etmesinin ardından
1950’de bu kez bir basamak daha
yukarı çıkarak üçüncü olmuştu.
Ev sahipliğini üstlendiği 1958 Dünya
Kupası’ndaysa finale kadar giden
İsveç, Pele’li Brezilya’ya kaybet-
mişti. Yıllar sonra 1994 Dünya Ku-
pası’nda da üçüncülüğe uzanan
Kuzey ekibi, Avrupa Şampiyonala-
rındaysa, Dünya Kupalarına naza-
ran daha az başarı kazandı. En ileri
gittikleri turnuva, yine ev sahibi
oldukları EURO’92 idi ve yarı final
oynamışlardı.
Rusya 2018 yolunda A Grubu’nda
Fransa ve Hollanda gibi iki büyük
gücün yanı sıra Bulgaristan,
Belarus ve Lüksemburg’a rakip
olan İsveç, özellikle evinde çok iyi
bir performans ortaya koydu ve sa-
dece Hollanda ile berabere kalırken
diğer dört maçını kazandı. Kuzeyli-
ler, deplasmanda aynı başarıyı
gösteremeyip Belarus ve Lüksem-
burg’dan altı puan toplamakla
yetinseler de işin sonunda Hollan-
da’yı averajla geride bırakarak
gruplarında Fransa’nın ardından
ikinci sırayı aldılar.
İtalya ile İsveç son olarak EURO
2016’da grup aşamasında karşı
karşıya gelmiş ve kazanan tek golle
İtalyanlar olmuştu. İsveç’in rakibi
karşısındaki son galibiyetiyse 19 yıl
önce bir özel maçta, yine 1-0’lık
skorla gelmişti. İtalya her ne kadar
play-off eşleşmesinin favorisi
olarak görünse de İsveç’te de her
zaman büyük takımlara sürpriz ya-
pabilecek bir potansiyel mevcut ve
bu da iki ekip arasındaki eşleşmeyi
play-off’ların belki de en ilgi çekici
mücadelesi haline getiriyor.
İsveç-İtalya
42
43