Previous Page  34-35 / 156 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 34-35 / 156 Next Page
Page Background

35

34

yüzünden pahalı bir hal

alacağı düşünülerek

Brezilya’ya gitmekten

vazgeçilmişti. Öte yandan

İskoçya ise FIFA ile

yaşadığı bir anlaşmazlık

neticesinde turnuvadan

çekilmişti. FIFA boşalan

bu iki kontenjanın

dolması için elemelerde

devre dışı kalan ülkeler-

den sırasıyla Portekiz,

İrlanda ve Fransa’nın

kapısını çaldığındaysa bu

davete sadece Fransa ica-

bet edecekti. Böylece tur-

nuvadaki takım sayısı 15’e

düşüyordu. Bir grup, üç

takımdan oluşacaktı.

İşin garibi, grup kuraları

çekildikten sonra, tıpkı

Türkiye gibi ilk kez bu

turnuvaya katılma hak-

kını elde eden bir diğer

ülke olan Hindistan da

Brezilya’nın uzaklığını öne

sürerek turnuvadan çeki-

lecekti. Dahası Fransa da

seyahat masraflarını öne

sürerek başta kabul ettiği

katılma teklifini reddede-

cekti. Gruplar da belirlen-

miş olduğu için, Hindistan

ile Fransa’nın çekilmeleri

iyice tuhaf bir görüntü or-

taya çıkardı zira ilk turda

iki grup dörder takımdan

oluşurken bir grup üç,

bir grup da iki takımdan

meydana geliyordu.

1954’e gelindiğinde statü

bir kez daha yenilene-

cekti. Katılımcı sayısı yine

16 idi. Ancak bu sefer maç

yoğunluğunun çok fazla

olmasından çekinilmesi

neticesinde dörder takım-

dan oluşan gruplarda ta-

kımların, üç rakipten

sadece ikisiyle oynaması

kararlaştırılmıştı. Örnek

vermek gerekirse, ilk kez

bu turnuvada boy göste-

ren Millî Takımımız; Ma-

caristan, Federal Almanya

ve Güney Kore ile aynı

gruba düşmüştü fakat

maçlarını Federal Al-

manya ile Güney Kore’ye

karşı oynamıştı. Almanlar

ise millîlerimiz haricinde

Macarlar ile karşılaşırken,

Güney Kore ile oynamayı

es geçmişti. İlk turun

ardındansa gruplarında

ilk iki sırayı alan takımlar

çeyrek finale çıkacak ve

sonrasında tekmaç eleme

usulüyle ilerleyeceklerdi.

Format yavaş yavaş

oturuyor

Görünen köy kılavuz

istemez misali, bu statü

elbette tutmayacaktı. İlk

turda es geçilen rakibe

göre tabloda büyük den-

gesizlikler ortaya çıkabili-

yordu. Dolayısıyla 1958

Dünya Kupası’nın ilk tu-

runda 16 takımdört gruba

ayrıldı ve gruplarda her

takımbirbiriyle oynadı.

Ardından da ilk iki çeyrek

finale yükseldi. Bu uygu-

lama, turnuvanın galibine

Jules Rimet Kupası’nın

verildiği son turnuva olan

1970 Dünya Kupası’nın

sonuna kadar aynen

devam etti.

1974, turnuva tarihinde

yeni bir dönemin başlan-

gıcıydı. Jules Rimet

Kupası, üç dünya şampi-

yonluğuna ulaşan ilk ülke

olan Brezilya’ya ebediyen

hediye edilmişti. Bunun

ardından FIFA, bugün

herkesin bildiği haliyle

FIFA Dünya Kupası’nı

tasarlayacaktı. Yeni kupa

ile birlikte, Dünya Kupası

turnuvasının formatında

da birtakım rötuşlar ya-

pılması kararlaştırılırken,

16 takımlı yapıya doku-

nulmuyor ancak tekmaç

eleme usulüyle çeyrek ve

yarı finaller oynanması

yerine, ilk turun ardından

dörder takımlı iki gruptan

oluşan bir ikinci turun

yapılması üzerine anlaş-

maya varılıyordu.

Söz konusu grupları lider

tamamlayacak takımlar

finalde birbirlerine rakip

olacakken, grup ikincileri

de üçüncülükmaçında

kozlarını paylaşacaktı.

Bu statünün ömrüyse,

iki turnuvalık olacaktı.

Avrupa ve Amerika

kıtaları dışında da futbo-

lun yavaş yavaş gelişiyor

olması ve 1978 Dünya

Kupası’nda Afrika’dan

Tunus’un Meksika’yı

yenip Federal Almanya ile

berabere kalması, As-

ya’dan da İran’ın İskoçya

önünde aldığı beraberlik,

bu kıtalardan gelecek ta-

kımların eskisi gibi figü-

ran olmayacağı algısının

şekillenmesini sağlamıştı.

Dolayısıyla FIFA, Dünya

Kupası’nı genişletme

yolunda ilk ciddi adımını

atıyor ve turnuvanın

1982’den itibaren 24

takımla oynanmasına

karar veriyordu.

Yüzde ellilik

ilk artış

Elbette 24 takımın nasıl

bir formatta eksiltilerek

finale kadar gidileceği

hususu biraz karışıktı zira

24, sürekli ikiye bölünebi-

len bir sayı değildi. 1982

Dünya Kupası için kabul

görenmodelse, ilk

turun dörderli altı

grupla oynanması ve

gruplarında ilk iki

sırayı alacak takımla-

rın ikinci turda bu

sefer üçerli dört gruba

yerleştirilmesiydi. Bu

grupları lider bitirecek

ekipler de yarı finale

yükselecekti.

Söz konusu uygula-

madansa, tek turnu-

vada vazgeçiliyordu.

İkinci turdaki üç

takımlı grup sistemi

tutmamıştı. İki ekip

oynarken bir diğerinin

kenarda bekliyor ol-

ması hoş sayılmazdı;

hele ki grubun son

maçı oynanmaktay-

ken kenardaki takımın

çoktanmaçlarını bitir-

miş, kaderinin tayinini

de rakiplerininmaçına

bağlamış olması hiç

ama hiç hoş değildi.

Örneğin 1982 Dünya

Kupası’nda Federal

Almanya, ikinci turda

İngiltere ile golsüz be-

rabere kalıp İspanya’yı

2-1 yenmiş, ardından

da İngilizler ile İspan-

yollar arasındaki son

maçı beklemişti. Eğer

İngiltere, İspanya’yı

iki farkla yenseydi,

Almanlar da elenmiş

olacaktı. Fakat maç

0-0 sona ermiş, bu

sonuçla da yarı finale

çıkan taraf Federal

Almanya olmuştu.

1986 Dünya Kupa-

sı’nda, üç takımlı

gruplardan oluşan bu

ikinci turun kaldırıl-

ması kararlaştırılı-

yordu. Bunun yerine,

ilk turda altı gruptan

grup ikincileriyle bir-

likte en iyi dört üçüncü

de ikinci tura yüksele-

cek ve bu 16 takım,

turnuvanın devamında

tekmaç eleme

usulüne göre karşıla-

şacaktı. 1986’nın dört

yıl öncekine göre daha

keyifli bir turnuva ol-

masının da etkisiyle,

bu sistemin daha düz-

gün olduğu kanaatine

varılacak ve sonraki

iki turnuvada da sta-

tüde değişikliğe gidil-

meyecekti.

Öte yandan, özellikle

Afrika takımları, söz

konusu turnuvalarda

dikkat çekici sonuçlar

almaya başlamıştı.

1982’de Cezayir, birisi

Federal Almanya’ya

karşı olmak üzere ilk

turda iki galibiyet

almış fakat averajla

grubunu üçüncü bitir-

mişti. Kamerun ise

İtalya, Polonya ve

Peru’nun olduğu grubu

üç beraberlikle bitir-

miş lâkin kendisi gibi

üç beraberliği olan

İtalya’dan daha az gol

attığı için GökMavilile-

rin gerisinde üçüncü

olarak elenmişti. İlk

turda Kamerun ile Ce-

zayir’i averajla güç bela

geride bırakabilen İtal-

yanlarla Almanların

daha sonra finale

kadar gitmeleriyse

hayli ironik olacaktı.

1986 Dünya Kupa-

sı’nda bu kez Fas, Afri-

ka’yı gururlandırıyor

ve İngiltere, Portekiz,

Polonya gibi ülkelerle

birlikte yer aldığı ilk

tur grubunu yenilgisiz

lider tamamlayarak

ikinci tura çıkıyordu.

Fas bu turdaysa Fede-

ral Almanya’ya son

dakikalarda yediği tek

golle teslim olacaktı.

1990’daysa artık Afri-

ka’nın sesi iyice gür çı-

karken Kamerun açılış

maçında Arjantin’i 1-0

mağlup ediyor, ardın-

dan Romanya’yı da

yenerek grubunu lider

tamamlıyor ve sonra-

sında Kolombiya’yı da

eleyerek çeyrek finale

çıkma başarısı göste-

ren ilk Afrika ülkesi

oluyordu. Kamerun

buradaysa İngiltere’ye

uzatmalarda 3-2’lik

skorla boyun eğecekti.

Dört yıl sonra ABD’de

düzenlenen turnuvada

da Nijerya ilk tur grup-

larını lider tamamla-

mış fakat ikinci turda

İtalya’ya uzatmalarda

elenmişti. Üstelik o

turnuvada Asya adına

da önemli bir kıpır-

danma yaşanmış ve

Suudi Arabistan da ilk

turda oynadığı üç

maçın ikisini kazana-

rak ikinci tura

çıkmıştı.

32 takımlı

en son statü

Dünya Kupası’nı ger-

çekten dünyanın ta-

mamına yayma isteği

ve başka Afrika ta-

kımlarının elde ettiği

başarıların da saye-

sinde, 1998 Dünya

Kupası’ndan itibaren

ikinci büyük geniş-

leme hamlesi yapıla-

cak ve turnuvanın 32