Previous Page  34-35 / 118 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 34-35 / 118 Next Page
Page Background

iki yıl Rusya’da Rubin Kazan ve 2010-2011

sezonunda Fransa’da Montpellier ile şam-

piyonluklar yaşamak kariyerim açısından

çok anlamlı ve çok güzel başarılardı. Son-

rasında özlediğimülkeme geri dönme ka-

rarını aldımve Hector Cuper’li Orduspor

ile tekrar Türkiye kariyerimbaşlamış oldu.

Senin de değindiğin gibi Rubin Kazan ve

Montpellier formaları altında farklı

Avrupa liglerinde toplam4.5 sezon top

koşturdun. Orada ne gibi deneyimler

elde ettin? Buraya göre ne gibi farklılıklar

gördün?

Rubin Kazan’da oynadığımdönemde

Teknik Direktör Kurban Berdiyev, bana

müthiş katkılar sağladı. Hem oyun disiplini

açısından hemde taktiksel olarak çok ba-

şarılı bir teknik adambenimgözümde.

Onunla çalışmak farklıydı. 2008’de Rubin

Kazan takımının 50. kuruluş yıldönü-

müydü ve ilk kez Rusya Ligi şampiyonlu-

ğunu kazandık. Sizin de bildiğiniz gibi bu

şampiyonluğun ardından şehirde 40 gün

40 gece kutlamalar yapıldı (gülüyor).

Ertesi sezon kimse bir kez daha şampiyon

olabileceğimizi beklemiyordu ama biz

sistem takımı olduğumuz için kadromuzu

koruyup birkaç da oyuncu takviyesiyle bir

kez daha şampiyon olduk. Harika bir

duyguydu, çok güzeldi. Sonra Rusya Süper

Kupası’nı kazandık. Bunlar unutulmaz

tecrübeler ve çok güzel anılardı benim

açımdan. Hiç kimsenin beklemediği sürp-

rizleri gerçekleştirmiştik Rusya’da. Fransa

tecrübelerime gelince…Montpellier inanıl-

maz güzel bir kulüptü. Kulübün başında

mütevazı, komik ve bir o kadar da babacan

Louis Nicollin vardı. Montpellier’in efsa-

nevi başkanıyla çalışmak çok keyifliydi.

Hiçbir egosu olmayan bir insandı ve kulü-

bün kuruluşundan bu yana başkanlığını

yapıyordu. Orada kulüp tarihinde ilk kez

Fransa Lig Kupası’nda final oynadık ama

maalesef son dakikalarda yediğimiz bir

golle kaybettik. Ertesi sezon ise inanılmaz

bir başarıya imza atarak Fransa Ligi şam-

piyonluğu yaşadık. Sezonun ilk yarısında

yani 6 aylık bölümde oradaydım. Şampiyo-

nun belirleneceği sonmaçta da tribünde

yerimi almıştım. Takım şampiyon olunca

ben de soyunma odasına indimve sonra-

sında başkanımızla takım arkadaşlarımı-

zın zorlamasıyla bir anda kendimi sahada,

kutlamaların arasında buldum. Beni gör-

düklerinde taraftarların yapmış olduğu

tezahüratı duyunca tüylerimdiken diken

oldu. Çokmükemmel ve hayatımboyunca

unutmayacağımhatıralardı. Türkiye’ye

34

35

Rubin Kazan’da Teknik

Direktör Kurban Berdiyev,

bana müthiş katkılar sağladı.

Hemoyun disiplini açısından

hemde taktiksel olarak çok

başarılı bir teknik adambenim

gözümde. Üst üste iki lig

şampiyonluğu ve Rusya Süper

Kupası’nı kazandık. Unutulmaz

tecrübeler ve çok güzel

anılardı.

Montpellier inanılmaz güzel bir

kulüptü. Kulübün başında

mütevazı, komik ve bir o kadar

da babacan Louis Nicollin vardı.

Montpellier’nin efsanevi

başkanıyla çalışmak çok

keyifliydi. Hiçbir egosu

olmayan bir insandı ve

kulübün kuruluşundan bu

yana başkanlığını yapıyordu.

Montpellier’nin şampiyon

olduğu sezonun ilk yarısında

oradaydım. Sonmaçta da

tribünde yerimi almıştım.

Takım şampiyon olunca

başkanımız ve arkadaşlarımın

zorlamasıyla kendimi

kutlamaların arasında buldum.

Taraftarların benim için yaptığı

tezahüratı duyunca

tüylerimdiken diken oldu.

Türkiye’ye döndükten 4 yıl

sonra Montpellier kulübünün

40. kuruluş yılı kutlamalarına

beni de davet ettiler. Ne kadar

doğru bir kulüpte oynadığımı

bir kez daha anladım. Rusya ve

Fransa’da edindiğim tecrübeler

hem futbola hemde hayata

bakış açımda değişiklikler

yaptı, ufkumu açtı.

Başkanımız Mehmet Özkan’ın

çok sevdiği ve gerçekten özel

hayatından daha fazla değer

verdiği Türk gençleri için yapmak

istediklerini bildiğimbir kulüp

yapısına, çok daha tecrübeli ve

olgunlaşmış bir futbolcu olarak

vefa borcumu ödemek ve

başkanımıza yardımcı olabilmek

için geldim.

Altınordu Türkiye’ye gençler için

örnek olacak tek kulüp bence.

Gençlerin okul eğitimleri,

İngilizce dersleri, satranç

turnuvaları, judo dersleri, medya

eğitimi, Altınordu tarihi dersleri,

kendilerinin ekmiş olduğumeyve

ve sebzelerin günlük kahvaltı ve

yemeklerde kendileri tarafından

toplanması gibi birçok

imkânların bulunduğu bir kulüp

Altınordu.

Altınordu’nun sahaları çoğu

Süper Lig kulübümüzde hatta

statlarımızda bile bulunmayan bir

zemin kalitesine sahip. Buradaki

hedef Türk futboluna hem

yüksek karakterli hemde

kendini her anlamda geliştiren

kaliteli futbolcular kazandırmak.

Türkiye’de ilk kez Futbol Meslek

Okulu’nu kurmuş bir kulüpten

söz ediyoruz.

Bu oyuncular üzerinde

başkanımız kadar hocamız

Hüseyin Eroğlu ve ekibinin

büyük emekleri olduğunu

düşünüyorum. Türkiye’de

yabancı futbolcu olmadan da

başarılı olunabileceğinin ilk ve

tek örneğini gösterdiler. Bunca

yıldır elde etmiş oldukları

başarılarla bütün Türkiye’ye

bunu kanıtladılar.