

ventus önünde kendi evindeki ilk
maçı 2-0 kazanmasına karşın
deplasmandaki rövanşı uzatma-
ların sonlarında yediği golle 3-0
kaybetmekten kurtulamamıştı.
Ertesi sezona gelindiğinde de is-
tikrarını sürdüren sarı-mavililer,
bu kez de ligi altıncı sırada bitiri-
yor, İtalya Kupası’nda da bir kez
daha finale çıkmasına karşın bu
defa da Roma engeline takılı-
yordu.
Verona, her ne kadar Serie A’ya
yükseldikten sonra bu şekilde iki
başarılı sezonu geride bırakmış
olsa da daha fazlasını yapabile-
cek bir takım olarak görülmü-
yordu. Yabancı oyuncularını
yenileyen takım, 1984 Avrupa
Şampiyonası’nın parlayan yıldızı
olan Danimarka’dan golcü Pre-
ben Elkjaer’i ve Federal Alman
Millî Takımı’nın savunmasındaki
önemli isimlerden biri konumun-
daki Hans-Peter Briegel’i renkle-
rine bağlamıştı. Lâkin o yıllarda
futbolun NBA’i konumunda olan
ve dünya üzerindeki yıldızların
çoğunu bünyesinde barındıran
Serie A içerisinde bu iki ismin
fark yaratmak için yeterli olaca-
ğını iddia etmek cesaret isterdi.
Ne var ki lig başladığında Verona
herkesi şaşırtacaktı. İlk haftada
averajla liderlik koltuğuna oturan
ve ikinci haftadan itibaren de
puan farkıyla bu koltuktaki yerini
sağlamlaştıran sarı-mavililer,
haftalar boyunca yenilgi yüzü
görmüyor ve ligdeki iddialarını
gün geçtikçe arttırıyordu. Ligdeki
ilk mağlubiyetini ilk yarının son
maçında, Avellino deplasmanında
2-1’lik skorla alan Verona, zirve
mücadelesi veren takımlardan
Napoli, Juventus ve Torino’yu ye-
nerken Milan, Inter ve Sampdo-
ria’ya karşıysa kaybetmemişti.
Ligin 10. haftasını Torino’nun iki
puan önünde 16 puanla lider
geçen Verona, ilk yarıyı da Inter
ile birlikte 21 puanla zirvede ka-
patmıştı.
Verona’nın 11. haftadan 15. haf-
taya kadar beş maçta beş puan
alması ve bu karşılaşmaların so-
nuncusunda da yenilmesi, Inter’in
de bu süre zarfında üç puan geri-
den gelerek sarı-mavilileri yaka-
laması, futbol kamuoyunda
Verona’nın artık zirve yarışında
bulunmanın stresini daha fazla
kaldıramayacağı ve yavaş yavaş
gerilere düşeceği izlenimini do-
ğurmuştu. 16. haftada, sezon ba-
şından beri ilk kez zirveden
inilmesi ve liderliğin Inter’e kaptı-
rılmasıyla birlikte de bu görüşler
iyice kuvvetlenecekti. Ancak Ve-
rona hemen bir sonraki hafta li-
derliğe yeniden ortak oluyor, 21.
haftadan itibaren de puan farkını
açmaya başlayarak konumunu
sağlamlaştırıyordu. Bitime bir
hafta kala da mucize resmiyete
dökülecek ve evinde Atalanta ile
1-1 berabere kalan sarı-mavililer
Serie A’da bugüne dek kazandık-
ları tek şampiyonluğu elde ede-
cekti. Sezon boyunca 42 gol
atmasına karşın kalesinde sadece
19 gole izin veren Verona’da en
golcü isim 11 golle İtalyan santrfor
Giuseppe Galderisi olurken, sezon
genelinde savunmadan çok orta
sahada değerlendirilen Briegel de
dokuz kez rakip ağları sarsarak
sürpriz şampiyonlukta belki de
aslan payına sahip olmuştu. Dani-
markalı forvet Elkjaer de sekiz
kez fileleri havalandırmıştı.
Verona’nın bu şampiyonluğun-
daki bir diğer ilginç ayrıntı da,
teknik direktör Osvaldo Bagno-
li’nin bu zaferinin, çeyrek asır
sürecek teknik adamlık kariye-
rindeki tek büyük başarı olma-
sıydı. Bagnoli daha önce yine
Verona’yı Serie B’de şampiyon
yapmış, ondan evvel de Serie
C2’de Fano takımıyla mutlu sona
ulaşmıştı.
Leicester’ın geride bıraktığımız sezonda Premier Lig’de elde ettiği unutulmaz başarı üzerine
halen konuşulmaya devam ediliyor. Peki, Leicester’ınki gerçekten de tarihte eşine
rastlanmayan bir başarı mıydı yoksa geçmişte de benzer mucizeleri gerçekleştirenler var
mıydı? TamSaha olarak geçmişte Leicester’ınkiyle kıyaslanabilecek başarılar yaşayan
takımların hikâyelerini mercek altına alıyoruz.
Leicester’den önce onlar vardı
Futbol Kültür
Onur Erdem
VERONA (1984-85)
V
erona, 1980’lere gelinene kadar,
Serie A’nın önde gelen takım-
larından biri olmayı bırakın, bu
ligde kendisine doğru düzgün
bir yer bile edinememişti.
1981-82 sezonunda Serie B’den
Serie A’ya yükseldiğinde, bu
ligde 12. sezonunu oynamaya
hazırlanmaktaydı. Geri kalan 11
sezonda elde ettiği en iyi de-
rece bir defaya mahsus olmak
üzere dokuzunculuk olan Ve-
rona, üç seferse küme düş-
mekten kurtulamamıştı.
1982-83 sezonuna girilirken
Verona’dan öncelikle beklenen,
Serie A’da kalıcı olabilmesiydi.
O dönemde Serie A’daki hemen
her takımdünyanın önemli
oyuncularını transfer edebil-
mekteydi ve sarı-mavililer de
bu vesileyle Brezilya Millî Takı-
mı’nın orta sahasında görev
yapan Dirceu ile Avrupa’nın en
iyi savunmacılarından biri ola-
rak görülen Polonyalı Wladys-
law Zmuda’yı renklerine bağla-
mıştı. Ancak Zmuda, yaşadığı
sakatlık sonrasında yeni takı-
mında doğru dürüst forma
giyemeyecekti. Takımda kal-
burüstü denilebilecek bir İtal-
yan oyuncu da bulunmuyordu.
Buna rağmen Verona o sezon
tarihinin o ana kadarki en ba-
şarılı Serie A sezonunu yaşa-
yacaktı. Ligi dördüncü sırada
tamamlayan Verona, İtalya Ku-
pası’nda da final oynamış, Ju-
78
79