Previous Page  90-91 / 120 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 90-91 / 120 Next Page
Page Background

90

91

ral Sosyalist Cumhuriyeti alacak ve

bugünkü Sırbistan, Hırvatistan,

Bosna-Hersek, Slovenya, Karadağ,

Makedonya ve Kosova’dan oluşan

bölgede 1992’ye kadar varlığını

sürdürecekti.

Kızılyıldız Spor Kulübü de 1945

yılının başlarında, bir grup

anti-faşist cephe mensubu Sırp

gencinin bir araya gelmeleriyle

kurulmuştu. Öte yandan Yugoslav-

ya’nın yeni devlet başkanı Mareşal

Tito, savaş yıllarında maç yapmayı

sürdüren futbol takımlarının “işbir-

likçi” oldukları gerekçesiyle kapa-

tılmasına karar vermişti. Bunun

sonucunda da Kızılyıldız ve Partizan

gibi yeni kurulmuş kulüpler hem

köklü rakiplerinin olmaması yö-

nünde bir avantaj yakalarken hem

de kapatılan kulüplerin statlarını ve

tesislerini sahipleniyordu.

Uluslararası düzeyde

Yugoslav futbolu

Yugoslavya, II. Dünya Savaşı önce-

sinde de futbolun önemsendiği bir

ülkeydi. Hatta 1930’da, ilk kez dü-

zenlenen Dünya Kupası için Urugu-

ay’a takımgönderen dört Avrupa

ülkesinden biri de Yugoslav Kral-

lığı’ydı. Üstelik Yugoslavya turnu-

vada başarılı da olmuş ve yarı final

oynamıştı. II. Dünya Savaşı sonra-

sında sosyalist yönetimin spora

daha fazla önemvermesi sayesinde

Yugoslavya özellikle basketbolda

Avrupa’nın en iyi iki-üç ülkesinden

birine dönüşürken, futbolda da

kıtanın hatırı sayılır güçlerinden biri

olmuştu. Fakat neredeyse her

dönem çok yetenekli oyunculara

ve takımlara sahip olan Yugoslav

futbolu, bu kaliteyi uluslararası

turnuvalarda aynı ölçüde başarıya

dönüştürmekte zorlanıyordu.

Dünya Kupalarında 1930’dan sonra

bu noktaya 1962’de gelebilen Yu-

goslavya, Şili’deki turnuvayı dör-

düncülükle tamamlamıştı. Ancak

sonraki yedi Dünya Kupası’ndan

sadece üçüne katılabilen Yugoslav-

lar bunlarda da bir kez, 1990’da

çeyrek finale çıkabilmişti. Avrupa

Şampiyonalarındaysa 1960 ve

1968’de final oynamışlar fakat bu

finallerde önce Sovyetler Birliği’ne,

daha sonra da İtalya’ya kaybederek

ikincilikle yetinmek zorunda kal-

mışlardı. Üstelik kaybettikleri ilk

finalde uzatmalarda, ikincisindeyse

tekrar maçında rakiplerine teslim

olma şanssızlığını yaşamışlardı.

Bu derecelerin ardındansa

Yugoslavlar sonraki altı Avrupa

Şampiyonası’ndan ikisinde boy

gösterebilmiş ve bir kez dördüncü

olmuşlardı.

Kulüpler düzeyinde de Yugoslav

futbolunun çizdiği tablo, millî

takımlar seviyesindekine benzerdi.

İlk olarak 1962-63 sezonu Fuar

Şehirleri Kupası’nda Dinamo Zagreb

finale gelmiş fakat Valencia’ya 2-1

ve 2-0’lık skorlarla iki maçta da

yenilerek kupaya uzanamamıştı.

1965-66 sezonundaysa Şampiyon

Kulüpler Kupası’nda Partizan

rüzgârı esmişti. Siyah-beyazlılar

Nantes, Werder Bremen, Sparta

Prag ve Manchester United gibi

zorlu rakipleri saf dışı bırakarak

finale kadar gelmiş, ancak Brük-

sel’deki finalde, üstelik Velibor

Vasovic’in golüyle 1-0 öne de geç-

mesine karşın Real Madrid’e 2-1 ye-

nilmekten kurtulamamıştı.

İlk kupayı Dinamo Zagreb

getirdi

Yugoslavya’nın bu seviyede kazan-

dığı ilk kupaysa, bir sonraki sezon,

Fuar Şehirleri Kupası olacaktı. Di-

namo Zagreb, Juventus ve Eintracht

Frankfurt’un da aralarında bulun-

duğu beş takımı eleyerek ulaştığı

ampiyon Kulüpler Kupası’nda

1990-91 sezonu, aynı zamanda

Avrupa futbolunda önemli bir

dönemin de sonunu işaret

edecekti. Yugoslavya şampiyonu

olarak turnuvaya katılan Kızılyıl-

dız, 29 Mayıs 1991’de İtalya’nın

Bari kentinde oynanan finalde

Fransız temsilcisi Marsilya’yı

penaltılarla geçerek zafere ulaş-

mış ve kulüpler düzeyinde Avru-

pa’nın en büyük kupasını ilk kez

Yugoslavya’ya getirmişti.

Birkaç ay içerisinde Yugoslav-

ya’da patlak verecek iç savaş ve

bunun sonucunda da ülkenin

parçalanacak olmasıyla birlikte

de Şampiyon Kulüpler Kupası

aynı zamanda Yugoslavya’ya

ilk olduğu gibi son kez gelmiş

oluyordu. Dolayısıyla Kızılyıldız’ın

bu başarısı sadece Avrupa

futbolunda değil, Avrupa siyasi

tarihinde de bir dönemin kapanı-

şının simgelerinden olarak görü-

lebilirdi.

Yugoslavya’nın sözcük anlamı

“Güney Slavları Ülkesi” idi ve

bunun resmi düzeyde ülkenin adı

olarak ilk kullanılması da 1929

yılında Sırp, Hırvat ve Sloven

kralı I. Aleksander’in krallığın

adını “Yugoslavya” olarak değiş-

tirmesiyle gerçekleşmişti.

II. Dünya Savaşı sonrasındaysa

krallığın yerini Yugoslavya Fede-

Yugoslav futbolunun belki de en büyük başarısı, 1991 yılında Kızılyıldız’ın Avrupa şampiyonu

olmasıydı. Yugoslavya’nın parçalanmasının arifesinde gelen bu başarı, bir bakıma Yugoslav

bayrağındaki kızıl yıldıza da son bir selamanlamını taşıyordu.

Kızılyıldız’ason selam

Onur Erdem

Ş

Futbol Kültür

1968 Avrupa Şampiyonası’nda final oynayan Yugolavya Millî Takımı

Fuar Şehirleri Kupası’nı

kazanan Dinamo Zagreb