Page 48-49 - fgd-bulten2

Basic HTML Version

Aslında aynada her gün gördüğü-
müz aynı insandır, ama içinde bulun-
duğumuz ruh haline göre, bizim ona
bakış açımız ya da onu algılayışımız
farklılıklar gösterir. İnsanlar kendileri-
ne güvendiği zamanlarda daha mutlu,
kendileri ile barışık ve pozitiftir. İşte,
kendimize yönelik iyi duygular geliştir-
memiz sonucu kendimizi iyi hissetme-
mizi sağlayan bu şey de ÖZGÜVEN’dir.
Özgüven, bize yaşamla, karşılaştığı-
mız sorunlarla mücadele etme gücü,
zorluklar karşısında yılmadan dayan-
ma gücü veren çok önemli bir kişilik
özelliğidir.
Futbolda, kendine güven genellik-
le pozitif davranışlara, kendimize ve
futbol yeteneklerimize inanmamız
anlamına
gelir.
Bu, bize yapma-
mız önerilen dav-
ranışları ya da
verilen görevleri
başarıyla yerine
getirmemizi sağ-
layan bir inanç-
tır. Bu anlamda
kendine güven,
kendine
yararlı
olmak olarak da
değerlendirilebi-
lir ve aslında bu
da belirli bir süreç
içinde üzerinde
durularak, çalışa-
rak öğrenilebilir
ve geliştirilebilir.
Hayatın birçok
alanında olduğu
gibi futbolda da kendimizi geliştire-
bilmek ve amaçlarımıza ulaşabilmek
için, her şeyden önce
kendimize gü-
ven duymalı, kendimize inanmalı
ve kendimizi önemli hissetmeliyiz
.
Olumsuz düşüncelerden uzaklaşmalı;
çevremizi, iletişim içinde olduğumuz
kişi/kişileri iyi izlemeli ve iyi dinleme-
liyiz.
Bunun başladığı yer de kendi iç
iletişimimiz ve içsel motivasyonumuz
olacaktır. Kendi gücümüze, yetenek-
lerimize, sorumluluklarımıza sahip çı-
karak
kendimizle kuracağımız barışık
bir iletişim, başkalarıyla iletişimimizi
de iyileştirecek, geliştirecektir
. Çün-
kü içsel motivasyonun ön koşulu, ken-
dimize inanmak ve güvenmektir.
Motivasyon konusuna geçmeden
önce burada, kendimizle kuracağımız
bu barışık iletişimi, yani “iç iletişimi”
açmak yararlı olacaktır.
İç İletişim
Bir süreç olarak iletişim, bireyin
başka birey veya bireylerle kurduğu
bir paylaşma eylemidir. Dolayısıyla
iletişim tek yönlü olmayıp, iki yönlü
(etkileşimli) bir süreçtir. Bizler, ileti-
şim süreci içinde yalnızca başkaların-
dan mesaj almaz, mesaj da gönderi-
riz. Böylece, bu mesaj alışverişi içinde
karşılıklı olarak etkilenir ve değişime
uğrarız. Bu açıdan iletişim, kendimizi
ve çevremizi değiştirmekte kullandığı-
mız bir araç olarak son derece önemli
bir işlev görmektedir.
Bunun yanında kendi yaşam dene-
yimlerimizden de bildiğimiz gibi, her
insanın kendi içinde, kendisiyle kur-
duğu çok özel bir iletişim süreci de
vardır. İletişim kurma yeteneğimizi,
iletişim becerimizi geliştirme yolun-
da öncelikle kendimizle iletişimi, yani
bu öz kişisel iletişimi gerçekleştire-
bilmeliyiz. Bu, bir tür iç ses geliştirip
“kendimizle konuşmak, kendimizle
ilgili değerlendirmelerde bulunmak”
demektir. Bu da, insanın kendini hiç
kandırmadan olduğu gibi görmekten,
kendini dürüst ve gerçekçi bir şekilde
değerlendirmesinden geçer. Yani bir
tür özeleştiriyi sürekli yapabilmek,
(kendimizi geliştirme anlamında) ken-
dimizi incelemekten ve sorgulanmak-
tan vazgeçmemek...
İç İletişimi, kendimizi geliştirme, öz-
güven kazanma yönünde değerlen-
direbilmek:
Kendimizle iletişimde;
• Her konuda ve ortamda kendimi-
zi haklı çıkarmaya çalışmamalı, olabil-
diğince tarafsız ve nesnel (objektif)
olmaya çalışmalıyız.
• Kendimizle barışık olmalı, kendi
gücümüzü ve sınırlılıklarımızı tanıma-
yı amaçlamalıyız (güçlü ve güçsüz yan-
larımızı kendimizi
kandırmadan an-
lamaya, tanımaya
çalışmalıyız).
• Bunu yapar-
ken de olumsuz-
luklarla karşılaş-
tığımızda, “bak
işte yine hata
yaptım, benden
adam
olmaz”
karamsar l ı ğ ına
asla kapılmama-
lıyız.
Umutsuz-
luğa düşmeden,
kendimizi “kötü,
iflah olmaz” gibi
nitelendirmelerle
suçlamadan, de-
ğişebileceğimiz,
hatalarımızı dü-
zeltebileceğimiz umudunu içimizde
geliştirmeye ve beslemeye çabalama-
lıyız.
• Ülkemizde insan ilişkileri içinde
çokça karşılaştığımız “ya hep, ya hiç”
tarzında yaklaşımlardan uzak olmaya
çalışmalıyız.
Elbette insan her şeyi tam ve mü-
kemmel bir şekilde yapmaya çalışır,
ama bunun her durum ve zamanda
istediğimiz şekilde gerçekleşmesini
bekleyemeyiz. Hayata “ya hep, ya hiç”
mantığıyla bakan insan, bir işi tam
olarak yapamadığında kendini hemen
“başarısız, beceriksiz bulur” veya tam
olarak yapamayacağı korkusuyla daha
İnsan ilişkileri içinde güven duygu-
su çok önemli bir yer tutar. Elbette
bu, iletişim süreçleri için de geçerlidir.
Güvenmediğimiz bir insanla aramızda
sağlıklı bir sosyal ilişki, sıcak bir yakın-
lık; etkili, açık ve dürüst bir iletişim
geliştiremeyiz.
Öyleyse güven nedir? Güveni en
basit anlamıyla,
“korku, çekinme ve
kuşku duymadan inanma ve bağlan-
ma duygusu”
olarak açıklayabiliriz.
Bu tanımı, insanın insanla etkileşimi
açısından değerlendirirsek, bunun
güven duygusunun sadece bir yanını
oluşturduğunu anlayabiliriz: Başkala-
rına karşı güven duymayı… Hâlbuki in-
san ilişkileri ve iletişiminde kurulacak
güven duygusu karşılıklıdır. Bu yüz-
den, konuya bir de başkalarının bize
bakış açısıyla bakarsak, aynı güven
duygusunu bizim de onlara vermemiz
gerektiğini görebiliriz. Peki, bunu na-
sıl başaracağız? Öncelikle kendimize
güvenerek... Çünkü kendine güvene-
meyen insan başkalarına da güvene-
mez ve dolayısıyla başkaları üzerinde
bir güven duygusu yaratamaz.
Hayatın her alanında olduğu gibi
futbolun gerektirdiği her türlü ilişki ve
iletişim süreçleri içinde, özellikle takı-
mımızda karşılıklı bir güven duygusu
geliştiremezsek, o takımda yer alan
bireyler kendilerini rahat hissedemez
ve bu da onları, içinde yer aldıkları
takımın bir parçası olmaktan, takım
ruhundan uzaklaştırır. Öyleyse takım-
da, takımı oluşturan tüm oyuncular
ve ekibimiz arasında da bir güven ya-
ratmamız, buna da önce kendimizden
başlamamız gerekecektir: kendimize
güven duymak, kendimize inanmak;
kısacası,
Özgüven
duygusunu geliştir-
mek...
Özgüven
Özgüven, kendini ve sınırlarını bile-
rek cesaretle, korku duymadan karar
alabilme ve harekete geçebilme duy-
gusuna, inancına sahip olmak demek-
tir.
Bunu iyi anlayabilmek için biraz
daha açalım:
Hepimiz güne başlarken ve gün
içinde zaman zaman aynadaki görün-
tümüze bakarız. Bazı zamanlarda ay-
nada gördüğümüz insanı çok beğenir,
ona bakmaktan mutlu oluruz. Bazı
zamanlarda ise aynada gördüğümüz
insanı beğenmeyiz, onu kendine gü-
vensiz, korkak, çekingen ya da başa-
rısız buluruz.
Futbolda özgüven ve motivasyon
Özgüven ve motivasyon, günlük hayatımızda olduğu gibi, futbolda da çok sık kullanılan terimler-
dir ve bu yüzden pek çok kişi özgüven ve motivasyonun, futbolun keyfine varmada ve performan-
sında çok önemli etmenler olduğunu vurgular. Öyleyse, özgüven ve motivasyon nedir? Bunları
nasıl geliştirebiliriz? Aşağıda bu soruların cevaplarını açıklamaya çalışacağız.
Yazan: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özçağlayan
Futbol Gelişim
46
47
Futbol Gelişim