22
Hırvatistan Millî Takımı, futbol sahnesine bağımsız olarak
90’lı yıllarda çıksa da geçmişte Yugoslavya futbolunun
nüvesini oluşturan en önemli aktördü aslında. 1923’teki ilk
Yugoslavya Ligi’nin Zagreb’de kurulması, Hırvatların rolünü
belirlemek açısından önemlidir. 1923’ten 1927’ye kadar dört
yıl kupa turnuvası niteliğinde oynanan Yugoslavya Ligi’nin
ilk ve son şampiyonu, bir Hırvat takımı olan Gradanski
Zagreb’di. 1927’de ilk lig uygulamasına gidildi ve bu kez de
sezonun şampiyonu yine bir Hırvat takımı olan Hajduk Split
oldu. Farklı isimlerle 1940 yılına kadar 17 sezon oynanan
ligde Hırvat takımları, Gradanski ile 5, Hajduk ve Concordia
Zagreb’le 2’şer, HASK Zagreb’le de 1 olmak üzere toplam 10
şampiyonluk elde etti.
II. Dünya Savaşı’nın ardından 1945’te Yugoslavya Ligi
yeniden dizayn edildi ve birliğin dağılma tarihi olan 1992’ye
kadar devam etti. Bu ligde Sırp takımları Kızılyıldız’la 19,
Partizan’la da 11 şampiyonluk elde ederek Yugoslav
futbolunu domine etse de Hajduk Split 7, Dinamo Zagreb de 4
şampiyonluğu Hırvatlara kazandırdı. O yıllarda özellikle
Kızılyıldız takımında birçok Hırvat oyuncunun da forma
giydiğini unutmamak gerekir.
Hırvatlar, Yugoslavya Millî Takımı’nda da önemli oyuncularla
temsil edildi. Branko Zebec ve Stjepan Bobek, Yugoslavya
Millî Takımı’nın formasını en fazla giyen dört oyuncudan
ikisidir. Ivan Buljan, Tomislav Ivkovic, Drazan Jerkovic,
Jurica Jerkovic, Drazen Muzinic, Luka Peruzovic, Robert
Prosinecki, Ivica Şurjak, Aleksandar Zivkovic de
Yugoslavya Millî Takımı formasıyla başarılı olmuş Hırvatlar
arasında yer alıyor.
Yugoslavya’nın 1990’da dağılmasının ardından aynı yıl
Hırvatlar kendi futbol organizasyonlarını kurdu, 1993’te de
FIFA ve UEFA’ya üye oldu. Hırvatistan’ın dünya futbol
sahnesine çıkışı ise 1996 Avrupa Şampiyonası ile gerçekleşti.
Hırvatistan, tarihinde ilk kez katıldığı 1996 Avrupa
Şampiyonası elemelerinde müthiş bir başarı gösterdi. İtalya,
Litvanya, Ukrayna, Slovenya ve Estonya ile 4. Grup’ta
eşleşmişlerdi. Takımın başında, Hırvat futboluna tarihinin en
büyük başarılarını yaşatacak Miroslav Blazevic yer alıyordu.
Açıkçası İtalya’nın yer aldığı bir gruptan hiç kimse
Hırvatların ilk sırada çıkacağını beklemiyordu. Ama 10
maçlık periyodu tıpkı İtalya gibi 7 galibiyet, 2 beraberlik, 1
yenilgiyle tamamladılar ve 23 puana ulaştılar. Üstelik
averajla İtalya’yı da geride bırakmışlardı. O turnuvada
evlerinde sadece İtalya ile berabere kaldılar ama bu
açıklarını da Azzurileri deplasmanda yenerek fazlasıyla
kapattılar. Deplasman maçlarında sadece Ukrayna’ya 1-0
Gözü daha yüksekte
Hırvatistan Futbolu
Hırvatistan, futbol sahnesine Yugoslavya’dan ayrıldığı 1990’lardan sonra çıkmış bir takım.
İlk kez 1996 Avrupa Şampiyonası’nın elemelerinde yer aldılar ve o günden bu yana oynanan
11 büyük turnuvanın 9’unda finallere kalmayı başardılar. Fransa 98’de dünya üçüncülüğünü
elde eden Hırvatistan artık daha büyük hedeflerin peşinde koşuyor.
kaybettiler ve ikinci beraberliklerini de Litvanya’dan aldılar.
Barcelona’lı Prosinecki, Sevilla’lı Suker, Milan’lı Boban,
Lazio’lu Boksic, Real Betis’li Jarni, Derby County’li Stimac,
Padova’lı Vlaovic ve Karlsruhe’li Bilic’in yer aldığı kadro, bir
takım haline gelmeyi başarmıştı. EURO 96 finallerinde
Portekiz ve Danimarka’nın yanı sıra Millî Takımımızın da
bulunduğu gruptaydı Hırvatlar. İlk maçta Millî Takımımızı
Vlaovic’in dramatik golüyle 1-0 yendikten sonra
Danimarka’yı Suker’in iki, Boban’ın bir golüyle 3-0 mağlup
ederek gruptan çıkmayı garantilediler. Son maçlarında ise
Portekiz’e 3-0 kaybederek grubu ikinci sırada tamamladılar.
Çeyrek finaldeki şanssızlıkları, turnuvanın sonunda kupayı
kaldıracak olan Almanlarla eşleşmeleri oldu. Klinsmann’ın
penaltısına Suker’le cevap verseler de Sammer’i
durduramayınca 2-1 yenilerek turnuvaya veda ettiler.
1998’in dünya üçüncüsü
Hırvatların çıkışı 1998 Dünya Kupası’nda tavan yaptı.
Takımın başında yine Miroslav Blazevic vardı ve eleme
grubunda Danimarka, Yunanistan, Bosna-Hersek, Slovenya
ile eşleşmişlerdi. Danimarka dışında tam bir Balkan grubu
oluşmuştu adeta. 8 maçı 14 puanla tamamladılar ve 17 puanlı
Danimarka’nın ardından ikinci olarak play-off oynama
hakkını elde ettiler. Play-off’ta eşleştikleri Ukrayna’yı
içeride 2-0 yendiler, dışarıda 1-1’lik beraberlikle elediler.
Grup performansları çok parlak değildi belki ama Fransa’da
düzenlenen 1998 Dünya Kupası finallerinde ışıl ışıl
parlayacaklardı. H Grubu’nda Arjantin, Jamaika ve Japonya
ile eşleştiler. Jamaika’yı 3-1, Japonya’yı 1-0 yenip, Arjantin’e
1-0 yenilerek grubu ikinci sırada tamamladılar. Grup
maçlarının yıldızı iki gole imza atan Suker’di. Son 16 turunda,
G Grubu’nda İngiltere’nin önünde ilk sırayı elde eden
Romanya ile eşleştiler ve ilk yarının uzatma bölümünde
Suker’in penaltı golüyle 1-0 kazanarak çeyrek finale
yükseldiler. Bu defa işleri daha zor görünüyordu çünkü
karşılarında olağan favori Almanya vardı. Lâkin Hırvatlar
büyük bir sürprize imza attı; Jarni, Vlaovic ve Suker’in
golleriyle 3-0 kazanırken Almanya’yı sahadan sildi. Yarı
finalde ise şansları o kadar yaver gitmeyecekti. Çünkü bu
defa hem ev sahibi hem de turnuvanın sonunda kupayı
kaldıracak Fransa ile eşleşmişlerdi. Yine de iyi oynadılar
hatta Suker’in golüyle öne de geçtiler. Fransa’nın forvetlerini
durdurmayı başarmışlardı ama LilliamThuram’ı gözden
kaçırdılar ve bir savunma oyuncusundan yedikleri iki golle
final şansını kaybettiler. Artık gözlerini dünya
üçüncülüğüne dikmişlerdi ve karşılarında Hollanda vardı.
Favori elbette Portakallardı ama Prosinecki ve Suker’in
golleriyle 2-1 kazanarak dünya üçüncülüğüne ulaştılar.
Üstelik kupanın gol kralı da 6 gol atan Davor Suker olmuştu.
Üçüncülüğün lâneti
Bilen bilir, dünya üçüncülüğü takımlara uğur getiren bir
unvan değildir. Tıpkı Polonya, Fransa, İtalya, İsveç ve daha
sonra Türkiye’nin başına gelen gibi, Hırvatistan da dünya
üçüncüsü olduğu şampiyonanın ardından gelen büyük
turnuvaya katılamadı. EURO 2000’in elemelerinde,
bünyesinden koptukları Yugoslavya’nın yanı sıra İrlanda
Çumhuriyeti, Makedonya ve Malta ile eşleşmişlerdi.
O grubun yıldızı, 8 maçta 17 puan toplayan Yugoslavya
olurken, Hırvatlar 15 puana ulaşabildi ve 16 puanlı İrlanda
Çumhuriyeti’nin ardında, üçüncü sırada kaldı.
2002’de ise kadroları büyük çaplı bir değişikliğe uğrasa da
kötü bir sürprize izin vermediler. Belçika, İskoçya, Letonya
ve San Marino’dan oluşan grubu 8 maçta 5 galibiyet, 3
beraberlikle ilk sırada bitirdiler. 18 puan toplamışlar ve
Belçika’nın 1 puan önünde birinciliği elde etmişlerdi. Attıkları
15 gole karşılık sadece 2 gol yemeleri, savunma başarılarını
ortaya koyuyordu. Ancak 2002 finalleri onların değil bizim
yıldızımızın parlayacağı bir turnuva olacaktı. Hırvatlar,
Meksika, İtalya ve Ekvador’la mücadele ettikleri grupta
İtalya’yı 2-1 yenmeyi başarsa da Meksika ve Ekvador’a 1-
0’lık skorlarla kaybederek dönüş biletini erken aldı.
Finallerden eksik kalmıyorlar
Büyük turnuvaların finallerine alışan Hırvatlar, EURO
2004’te de yer almayı başardı. Bulgaristan, Belçika, Estonya
ve Andorra’dan oluşan eleme grubunu, 17 puanlı
Bulgaristan’ın ardından 16 puanla ikinci sırada tamamladılar.
5 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 yenilgi aldıkları grupta attıkları
12 gole karşılık sadece 4 gol yediler. Play-off’ta eşleştikleri
Slovenya’yı 1-1 ve 1-0’lık skorlarla saf dışı bırakarak
Portekiz’de düzenlenen finallere katıldılar. Ama bu defa da
işler istedikleri gibi gitmedi. Fransa, İngiltere ve İsviçre ile
eşleştikleri grup oldukça zorluydu. İsviçre ve Fransa ile
berabere kalarak son maça kadar şanslarını taşısalar da 4-
2’lik İngiltere yenilgisi sonlarını getirdi. Fakat gelecekte
İngiltere’yle görülecek bir hesabı da o gün açmış oldular.
Almanya’daki 2006 Dünya Kupası finalleri de Hırvatistan’ın
katılımıyla oynandı. Eleme grubunda İsveç, Bulgaristan,
Macaristan, İzlanda ve Malta ile 8. Grup’ta eşleşen
Hırvatistan, 10 maçı 7 galibiyet ve 3 beraberlikle 24 puan
23