

rusunu söylemek gerekirse Millî Takımımız kötü bir günündeydi
ve daha istekli oynayan Portekiz, Pepe’nin 61’deki golüyle 1-0
öne geçmişti. Daha sonra Fenerbahçe formasını giyecek olan
Raul Meireles’in uzatma bölümündeki golü de skoru 2-0 olarak
belirlemişti.
Sıra İsviçre maçındaydı ve artık kaybetmeye tahammülümüz
yoktu. 11 Haziran’da St. Jakob Park’ta oynananmaçta yağan
yağmur sahayı adeta göle çevirmişti. İlk on birinde Gökhan İnler,
Hakan Yakın ve Eren Derdiyok gibi üç Türk oyuncuyu da barın-
dıran İsviçre yağmurla coşmuş gibiydi. Millî Takımımız ise ilk
yarıda adeta sahada yoktu. 32’de İsviçre’yi 1-0 öne geçiren
Hakan Yakın’ın boş kaleye atamadığı ikinci gol, maçın da kırılma
anıydı. İkinci yarıda yağmur diniyor, Millî Takımımız bu turnu-
vada sık sık tekrarlayacağı gibi geri dönüyordu. 57’de Semih
Şentürk beraberliği sağlamış, 90’da Arda Turan, 2-1’lik galibiyeti
ilân etmişti.
15 Haziran’da Cenevre Stadı’nda oynanan Çek Cumhuriyeti ma-
çında daha da fazlasını yapacaktı Millî Takım. Çekler 34’te Jan
Koller, 62’de Jaroslav Plasil’in golleriyle 2-0 öne geçtiğinde “Bu iş
bitti” diyenler çok yanılacaktı. Türkiye, inanılmaz bir geri dö-
nüşü gerçekleştirerek 75’te Arda Turan’la farkı bire indirecek,
Nihat Kahveci’nin 88 ve 90’da attığı gollerle maçı 3-2 kazanarak
çeyrek finale yükselmeyi başaracaktı. Artık herkes son dakika
golleriyle müthiş finallere imza atan Türkiye’yi konuşuyordu.
Çeyrek finaldeki Hırvatistanmaçı 20 Haziran’da Avusturya’nın
başkenti Viyana’daki Ernst Happel Stadı’nda oynandı. 90 dakika
golsüz sona erince yarı finale yükselecek takımı belirlemek
üzere uzatma bölümüne geçildi. Dakikalar 119’u gösterirken Ivan
Klasnic’in golü Hırvatları 1-0 öne geçirdi. Oyuncularımızın çoğu
yere serilmiş, golün şokunu yaşıyor, Rüştü başta olmak üzere
birkaç tecrübeli isim ise onlara henüz her şeyin bitmediğini an-
latmaya çalışıyordu. Ancak bu sözlere inanmak gerçekten de
çok güçtü. Lâkinmaç bitmeden hiçbir şeyin bitmeyeceğinin is-
patı gibiydi Türk Millî Takımı o turnuvada. Skorboardda 120. da-
kika geride kalıp uzatmalara geçildiğinde Rüştü Reçber’in rakip
ceza sahasına doldurduğu topa Emre Aşık yükselip rakibini bo-
zuyor, boşta kalan topu Semih Şentürk Hırvatistan ağlarına yol-
luyordu. Bu defa yere serilme sırası Hırvat futbolculardaydı,
Türkiye bir kez daha geri dönmeyi başarmıştı. Seri penaltılar
bizim çocuklarınmüthiş bir özgüvenle topun başına geçtiği, Hır-
vatların ise moral bozukluğuyla dizlerinin titrediği böyle bir or-
tamda atıldı. Hırvatlar sadece Srna ile bir atışı gole çevirirken,
millîlerimiz Arda Turan, Semih Şentürk ve Hamit Altıntop’la ki-
reçli noktadan hedefi vuruyor, penaltılarda sağlanan bu üstün-
lük Avrupa Şampiyonaları tarihinde Türkiye’yi ilk kez yarı
finalist yapıyordu.
Final elimizi uzatıp tutabileceğimiz kadar yakında duruyordu
şimdi. Bunun için St. Jakob’daki maçta Almanya’yı saf dışı bırak-
mamız gerekiyordu. Lâkin sakat ve cezalı oyuncular nedeniyle
kadro kurmak oldukça zor bir hale gelmişti. Almanya karşısında
sahaya çıkan on birin ideal takımımız olduğunu kimse söyleye-
mezdi. Fakat o on bir Almanya’ya kök söktürdü. 23’te Uğur
Boral’ın golüyle öne geçen Millî Takımımız, 26’da Bastian Schwe-
insteiger ve 80’de Miroslav Klose’den yediği gollerle geriye
düşse de 86’da Semih Şentürk’le bir kez daha eşitliği sağladı. Ge-
riye dört dakika kalmıştı ve herkes “Türkiye’den yine bir son
dakika golü gelir mi?” diye bekliyordu. Gol geldi ama Türkiye’den
değil, Almanya’dan. 90’daki Philipp Lahmgolü Almanya’ya final
kapısını açıyor, ay-yıldızlılara ise Avrupa Şampiyonaları tari-
hinde ilk defa yarı final oynamanın gururu kalıyordu.
50
51