Gönülden Kaleme
Bu kavramı 1999 yılında teknik direktör
diplomamı almak için gittiğimA kursunda
görmüştüm. Bu prensip iyi teknik direktör
olabilmenin olmazsa olmaz koşullarından
biriydi. Açılımı da “tespit, teşhis ve tedavi”
şeklindeydi. İyi bir hocanın takımındaki
sorunlar karşısında yapacağı tespit doğru
olursa teşhis ve tedavi de bilgisi dâhilinde
isabetli olacaktır. Bilginiz dâhilinde gözlem
yapabileceğiniz kanısındayım. Eğer gözlem
yeteneğiniz yoksa istediğiniz kadar bilgi
sahibi olun, doğru tespitte bulunamazsınız.
Futbol takımları genelde yirmi dört farklı
karakter ve kişilikten oluşan, amacı, yete-
neği doğrultusunda ailesinin geleceğini
garantiye alabilmek için, sınırlı zamanda
işini aktif olarak yapan küçük bir toplum
grubudur. Bu grubu yöneten hocanın “3 T
Prensibi”ni çok iyi uygulaması gerekir ki,
başında bulunduğu takımbaşarılı olsun,
kavga, gürültü yaşanmasın. Yani dememo
ki, bu grubu birlikte tutabilmenin bazı ku-
ralları ve prensipleri vardır.
Ülkemiz oldukça zor günlerden geçiyor.
Dört bir koldan ülkemizi bölmek için çaba-
layan güçler, geçmişte olduğu gibi bugün
de bizi parçalamak için uğraşıyor. Yıllardır
başarılı olamamalarının sebebi, örf ve
adetlerimize olan bağlılığımız, farklılıkları-
mızla birlikte yaşama kültürünün bu top-
raklarda binlerce yıldır kök salmasıydı.
Hoşgörü, tahammül ve saygı, toplumun çi-
mentosuydu.
Peki, bugünlerde durumumuz nedir? Ben
şöyle bir tespitte bulunuyorum, “tüketim,
tahammülsüzlük ve tahrik”. Büyük bir
hızla üretmeden tüketmeye başladık.
Bunamanevi değerlerimiz de dâhil. Bunun
sonucunda, birbirimizi dinlemeyi unuttuk
ve tahammülsüzlük tavan yaptı. Hoşgörü-
müzün azalması sebebiyle, toplumun tüm
katmanlarında tahrik ön plana çıktı.
Hızla tükettiklerimize birkaç örnek ver-
mek gerekirse; en baştamanevi değerleri-
mizden uzaklaştık. Hep daha çoğunu
almaktan, fazla kazanç uğruna her türlü
oyunu planlamaktan ve bunu uygularken
ahlâkî değerleri boşlamaktan kaçınmadık.
Sabretmek gibi bir erdemi terk ederek, her
an patlamaya hazır bomba gibi olduk. En
önemlisi de saygıyı tükettik. Doğal hayatı,
denizi, havayı ve toprağın verimini tüket-
tik.
Toplumumuzun büyük bölümünde taham-
mülsüzlük hâkim. Kimse kimseyi dinlemi-
yor. En ufak tartışma kavgayla
sonuçlanıyor. Yoktan sebeplerle insanlar
birbirine sonucu ölümle biten şiddet uygu-
lamaktan kaçınmıyor. Tahrik olmayı sudan
sebeplere dayandırdık. Örneğin bir maç-
taki hakemyönetimini resmi sosyal
medya hesaplarından “tahrik sebebi” sa-
yarak, hakeme yapılan fiziksel saldırıya
kılıf aramaktan kaçınmıyoruz. Bu örneği
toplumun her alanında görebiliriz.
Ülkemizde her zamankinden daha çok bir-
lik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu
günlerde, “Ama, fakat, lâkin” gibi bağlaçları
kullanmadan; çiftçi, sanayici, siyasetçi, sa-
natçı, sporcu ve çeşitli meslek gurupları ile
sivil toplumkuruluşlarıyla birlik olma za-
manıdır. Tükettiklerimizi hızla geri kazan-
malıyız. Birbirimize tahammül etmeyi
öğrenmeliyiz ve sudan sebeplerle, doğru-
luğu belli olmayan söylentilerle, tahriklere
kapılıp hareket etmemeliyiz.
Birlikte yaşama kültürümüzün dibine di-
namit döşeyen söylemve eylemlere son
vermeliyiz. Aksini yaptığımız her an bizi
bölmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdü-
ğümüzü aklımızın bir köşesinde tutalım.
Ülkemizin beka sorununu kökten çözmek
için terörle sınır ötesinde mücadele eden
askerlerimizin Allah yar ve yardımcısı
olsun. Vatanımızda binlerce yıldır yaşadı-
ğımız kardeşliği bozmak isteyen egemen
güçlere karşı hep birlikte bağlarımızı güç-
lendirelim. Zaten bu toplumun genlerinde
bulunan kardeşçe yaşama duygularımızı
öne çıkaralımki, daha önce de olduğu gibi
şer güçlerin hevesleri kursağında kalsın.
Türkiye’nin kolay yutulur lokma olmadı-
ğını göstermenin tam zamanıdır.
Sağlıkla kalın…
İsmail Gökçek
Üç T Prensibi
114