Previous Page  114-115 / 138 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 114-115 / 138 Next Page
Page Background

Gönülden Kaleme

Bu kavramı 1999 yılında teknik direktör

diplomamı almak için gittiğimA kursunda

görmüştüm. Bu prensip iyi teknik direktör

olabilmenin olmazsa olmaz koşullarından

biriydi. Açılımı da “tespit, teşhis ve tedavi”

şeklindeydi. İyi bir hocanın takımındaki

sorunlar karşısında yapacağı tespit doğru

olursa teşhis ve tedavi de bilgisi dâhilinde

isabetli olacaktır. Bilginiz dâhilinde gözlem

yapabileceğiniz kanısındayım. Eğer gözlem

yeteneğiniz yoksa istediğiniz kadar bilgi

sahibi olun, doğru tespitte bulunamazsınız.

Futbol takımları genelde yirmi dört farklı

karakter ve kişilikten oluşan, amacı, yete-

neği doğrultusunda ailesinin geleceğini

garantiye alabilmek için, sınırlı zamanda

işini aktif olarak yapan küçük bir toplum

grubudur. Bu grubu yöneten hocanın “3 T

Prensibi”ni çok iyi uygulaması gerekir ki,

başında bulunduğu takımbaşarılı olsun,

kavga, gürültü yaşanmasın. Yani dememo

ki, bu grubu birlikte tutabilmenin bazı ku-

ralları ve prensipleri vardır.

Ülkemiz oldukça zor günlerden geçiyor.

Dört bir koldan ülkemizi bölmek için çaba-

layan güçler, geçmişte olduğu gibi bugün

de bizi parçalamak için uğraşıyor. Yıllardır

başarılı olamamalarının sebebi, örf ve

adetlerimize olan bağlılığımız, farklılıkları-

mızla birlikte yaşama kültürünün bu top-

raklarda binlerce yıldır kök salmasıydı.

Hoşgörü, tahammül ve saygı, toplumun çi-

mentosuydu.

Peki, bugünlerde durumumuz nedir? Ben

şöyle bir tespitte bulunuyorum, “tüketim,

tahammülsüzlük ve tahrik”. Büyük bir

hızla üretmeden tüketmeye başladık.

Bunamanevi değerlerimiz de dâhil. Bunun

sonucunda, birbirimizi dinlemeyi unuttuk

ve tahammülsüzlük tavan yaptı. Hoşgörü-

müzün azalması sebebiyle, toplumun tüm

katmanlarında tahrik ön plana çıktı.

Hızla tükettiklerimize birkaç örnek ver-

mek gerekirse; en baştamanevi değerleri-

mizden uzaklaştık. Hep daha çoğunu

almaktan, fazla kazanç uğruna her türlü

oyunu planlamaktan ve bunu uygularken

ahlâkî değerleri boşlamaktan kaçınmadık.

Sabretmek gibi bir erdemi terk ederek, her

an patlamaya hazır bomba gibi olduk. En

önemlisi de saygıyı tükettik. Doğal hayatı,

denizi, havayı ve toprağın verimini tüket-

tik.

Toplumumuzun büyük bölümünde taham-

mülsüzlük hâkim. Kimse kimseyi dinlemi-

yor. En ufak tartışma kavgayla

sonuçlanıyor. Yoktan sebeplerle insanlar

birbirine sonucu ölümle biten şiddet uygu-

lamaktan kaçınmıyor. Tahrik olmayı sudan

sebeplere dayandırdık. Örneğin bir maç-

taki hakemyönetimini resmi sosyal

medya hesaplarından “tahrik sebebi” sa-

yarak, hakeme yapılan fiziksel saldırıya

kılıf aramaktan kaçınmıyoruz. Bu örneği

toplumun her alanında görebiliriz.

Ülkemizde her zamankinden daha çok bir-

lik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu

günlerde, “Ama, fakat, lâkin” gibi bağlaçları

kullanmadan; çiftçi, sanayici, siyasetçi, sa-

natçı, sporcu ve çeşitli meslek gurupları ile

sivil toplumkuruluşlarıyla birlik olma za-

manıdır. Tükettiklerimizi hızla geri kazan-

malıyız. Birbirimize tahammül etmeyi

öğrenmeliyiz ve sudan sebeplerle, doğru-

luğu belli olmayan söylentilerle, tahriklere

kapılıp hareket etmemeliyiz.

Birlikte yaşama kültürümüzün dibine di-

namit döşeyen söylemve eylemlere son

vermeliyiz. Aksini yaptığımız her an bizi

bölmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdü-

ğümüzü aklımızın bir köşesinde tutalım.

Ülkemizin beka sorununu kökten çözmek

için terörle sınır ötesinde mücadele eden

askerlerimizin Allah yar ve yardımcısı

olsun. Vatanımızda binlerce yıldır yaşadı-

ğımız kardeşliği bozmak isteyen egemen

güçlere karşı hep birlikte bağlarımızı güç-

lendirelim. Zaten bu toplumun genlerinde

bulunan kardeşçe yaşama duygularımızı

öne çıkaralımki, daha önce de olduğu gibi

şer güçlerin hevesleri kursağında kalsın.

Türkiye’nin kolay yutulur lokma olmadı-

ğını göstermenin tam zamanıdır.

Sağlıkla kalın…

İsmail Gökçek

Üç T Prensibi

114