Alex de Souza
İyi ki geçtin
bu topraklardan
Yakın geçmişte Fenerbahçe’nin belki de en büyük yıldızı olan ve
ülkemizde oynadığı sekiz yıl içerisinde taraflı tarafsız her futbolseverin
sevgisini kazanan Alex de Souza bu ay 40. yaş gününü kutlamaya
hazırlanıyor. TamSaha olarak yaşayan efsaneyi tebrik ediyor,
kendisine uzun ömürler diliyoruz.
Onur Erdem
B
üyük takımlar, yapıları gereği her zaman
kadrolarında büyük oyuncular bulundurur-
lar. Ancak bu büyük oyuncuların sadece
çok az bir kısmı efsane mertebesine erişir.
Kolay değildir efsane olmak. Büyük fut-
bolcu olmanın yanı sıra oynadığınız takımı
da kendinizle beraber büyütmeniz elzem-
dir. Bu kadarı da yeterli değildir, kariyerini-
zin en parlak yıllarını o takımda geçirmeniz,
üzerinizde taşıdığınız renklerle özdeşleş-
meniz de lâzımdır. Lâkin belki de en
önemlisi, dolayısıyla da en zoru, ezeli
rakiplerinizin taraftarları tarafından da
sonsuz saygı beslenebilen bir isim olmayı
başarabilmenizin gerekmesidir.
Futbolumuzun asırlık çınarları olan
Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ta bu
vasıfları bünyesinde barındırıp efsaneleş-
miş oyuncular düşünüldüğünde, uzun yıllar
boyunca akla gelen isimler genellikle
sarı-lacivertlilerden Zeki Rıza Sporel, Lefter
Küçükandonyadis, Can Bartu, sarı-kırmızı-
lılardan Gündüz Kılıç, Turgay Şeren, Metin
Oktay, siyah-beyazlılardan da Hakkı Yeten,
Şeref Görkey ve Recep Adanır’dı. Elbette bu
formaları büyük başarıyla taşıyan daha çok
fazla futbolcu olmuştu belki ama tüm
Türkiye tarafından sevilen, sayılan ve yıllar
geçse de unutulmayan başlıca yıldızların bu
isimler olduğunu söylemek de herhalde
yanlış olmayacaktır.
Lefterlerin, Metinlerin, Baba Hakkıların
devri bittikten sonraysa ülkemiz belki de
çok uzun bir süre hem o derece efendi ve
yetenekli hemde yediden yetmişe herkes
tarafından takdir gören bir futbolcuya
hasret kalmıştı. Böylesine bir oyuncunun
yıllar yıllar sonra dünyanın öbür ucundan
geleceğiniyse herhalde kimse tahmin
edemezdi. Gelgelelim akılların köşesinden
bile geçmeyecek bu durum, 21. yüzyılın
başlarında gerçeğe dönüşüyordu. Brezilyalı
bir futbolcu 2004 yılında Türkiye’ye ayak
bastı ve ayrıldığı 2012’ye kadar da hemye-
teneğiyle izleyenleri büyüledi hemde efen-
diliğiyle gönülleri kazandı. Sarı-lacivertli
formayı giyiyordu belki ama kendisini sarı-
kırmızı veya siyah-beyaz renklere gönül
72
73
verenlere bile fazlasıyla sevdirmişti.
Tahmin edebileceğiniz üzere mevzuba-
his oyuncu Alex de Souza’dan başkası
değil. Fenerbahçe’nin ve Türk futbolunun
yakın tarihine damga vuran isimlerden
olan Alex, bu ay 40. yaşını geride bıraka-
cak. TamSaha olarak Brezilyalı yıldızı
hem tebrik ediyor hemde futbol yaşantı-
sını ana hatlarıyla anımsatmak istiyoruz.
Coritiba’da parladı,
Palmeiras’ta yıldızlaştı
14 Eylül 1977’de Brezilya’nın Curitiba
kentinde dünyaya gelen Alex, futbola da
doğduğu şehrin takımı olan Coritiba’da
başlamıştı. 1995 yılının ilk aylarında,
henüz 17 yaşındayken Coritiba’nın
A takımına yükselmiş ve üstün futbol
IQ’suyla kısa sürede takımın yıldızların-
dan biri haline gelmişti. 1995 sezonunda
Coritiba, Parana Eyalet Ligi’ni ikinci
sırada tamamlarken Alex de ligin en iyi
genç oyuncusu seçiliyordu. Coritiba,
ertesi sezon da bu başarısını yinelerken
Alex bir adımdaha ileri giderek ligin
en iyi oyuncusu ödülüne de lâyık
görülüyordu.
Neredeyse çocuk yaşına rağmen elde
ettiği bu başarılar Alex’i Brezilya’nın en
büyük kulüplerinin radarına sokmakta
da gecikmeyecekti. Nitekim 1997 yılına
gelindiğinde Palmeiras kulübü
yöneticileri, genç yıldızın transferi
konusunda Coritiba yetkilileriyle
anlaşma sağladı ve Alex’in kariyerinde
de kendisini Güney Amerika çapında
şöhrete ulaştıracak yepyeni bir dönem
böylece başlamış oldu.
Alex’in Palmeiras ile ilk büyük başarısı,
1998 yılında, o dönemGüney Ameri-
ka’nın iki numaralı kupası olan Copa
Mercosur’un kazanılmasıyla geldi. Yeşil-
beyazlı ekip aynı yıl Brezilya Kupası’nı da
müzesine götürecekti. Bu başarılar
Alex’e Brezilya Millî Takımı’nın kapılarını
da açacaktı. 1999 senesiyse, genç yıldızın
hızlı yükselişi neticesinde zirveye ulaş-
tığı sene olacaktı. Alex önce Güney Ame-
rika’nın Şampiyonlar Ligi niteliğindeki
Libertadores Kupası’nı havaya kaldırdı.
Bundan altı hafta sonra da Brezilya Millî
Takımı’yla Copa America şampiyonluğu-
nun sevincini yaşadı. Bu turnuvanın
hemen ardındansa Meksika’da düzenle-
nen Konfederasyonlar Kupası başladı.
Brezilya’nın Almanya’yı 4-0 yendiği
maçta iki gol birden atan Alex, millî
takımın da yıldızları arasına girmek
üzereydi. Fakat iyi başlayan turnuvada
finalde Meksika’ya kaybedeceklerdi.
Alex aynı yılın sonundaysaWorld Soccer
dergisi tarafından yakın geleceğin en
büyük yıldızları arasında gösterilerek
bir başka gurur daha yaşayacaktı.
İlk Avrupa macerası
hüsranla bitti
Ancak bu büyük başarılar, beraberinde
kargaşayı da getirecekti. Para babası
menajerler ve sportif şirketlerin
Brezilya’da futbolcu transferlerinde
kulüplerden daha fazla söz sahibi olması
yüzünden Alex iki sene içerisinde beş
transfer gerçekleştirecek ve haliyle is-
tikrarını da yitirmeye başlayacaktı. Önce
Palmeiras’tan Flamengo’ya gitti, ardın-