kaybeden ve bu karşılaşmalarda
tek bir gol bile kaydedemeyen Uk-
rayna, 24 katılımcı arasında en kötü
performansa sahip takımkonu-
muna düştü. 2012’de de iki ev sahi-
binden biri olduğu Avrupa
Şampiyonası’nda yine gruptan
çıkma başarısını gösteremeyen
Ukrayna, artık bir şekilde şeytanın
bacağını kırmak istiyor belki ama
bunun nasıl olacağı da meçhul.
Ukrayna, SSCB’nin dağılması
sonrasında en iyi jenerasyonunu
1990’ların sonunda yakalamıştı.
Andrei Shevchenko ve Sergei
Rebrov’un başını çektiği o oyuncu
grubunun çoğu Dinamo Kiev kö-
kenliydi ve 1999 yılında Dinamo’nun
Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oy-
naması, hatta finali kıl payıyla ka-
çırması sonrasında da yakın
gelecekte Ukrayna Millî Takımı’nın
da uluslararası düzeyde çok büyük
işler başarabileceğine dair beklen-
tiler bir hayli artmıştı. Fakat biraz
önce de söylendiği gibi bu beklenti-
ler sadece 2006 Dünya Kupası’nda
kısmen karşılık buldu. Bunun hari-
cinde başka Dünya Kupası’na katı-
lamayan Ukrayna, Avrupa
Şampiyonaları’ndaysa henüz ilk
turdan ötesini görmeyi başaramadı.
Futbolun geç filizlendiği
topraklar
Geçmişe bakıldığında, Ukrayna ile
ilgili dikkat çeken ilk ayrıntılardan
biri, birçok Avrupa ülkesine kıyasla
futbolla geç tanışmış olması… Tabiî
bunda, 19. yüzyılda Ukrayna top-
raklarının büyük bölümüne sahip
olan Çarlık Rusyası’nın futbolu kı-
tada en geç ithal eden ülkelerden
biri olmasının da payı büyüktü.
Nitekim bugünkü Ukrayna sınırları
içerisinde yer alan şehirler içeri-
sinde futbolun ilk oynandığı yer de
o dönemlerde Avusturya-Macaris-
tan sınırları içerisinde bulunan Lviv
şehriydi. 14 Temmuz 1894 tarihinde
oynanan bu ilk maç, Sokil adlı bir
spor kulübünün organize ettiği bir
gösteri maçıydı. Müsabaka, bir
spor şenliği esnasında futbolun ta-
nıtımı amacıyla oynanmıştı ve ilk
golü atanın galip geleceği şekilde
kurallandırılmıştı. Bunun netice-
sinde de sadece altı dakika sürm-
üştü. Aynı dönemde yine Lviv’de
bölgesel bir futbol federasyonu da
kurulmuştu fakat bu kurumun,
ülke futbolunun gelişimine önemli
bir katkı yaptığını söylemek bir
hayli güç.
Ukrayna’da futbolun gelişmesi, ül-
kenin 1922 yılında Sovyetler Birliği
bünyesine katılmasından sonra
mümkün olacaktı. Sosyalist rejim,
beden terbiyesine büyük önem
vermekteydi ve bunun sonucunda
devlet spor alanında da ciddi bir
yapılanma içerisine gidecek, tabiî
bunu da doğrudan yönetecekti.
Takımların, kendi yağlarında kav-
rulmalarının hayli zor olduğu fakir
bir ülkede böylesine tepeden bir
desteğin sağlanması da elbette
futbolun çok daha hızlı bir şekilde
gelişmesine ön ayak olacaktı.
SSCB’de devletin kurduğu organi-
zasyonun işleyiş biçimiyse genel-
likle Rusya haricindeki cumhuri-
yetlerde bir takımın seçilmesi ve
bölgedeki futbolun o takımın ön-
cülüğünde geliştirilmesine daya-
lıydı. Bu bakımdan, Ukrayna’da
futbolun lokomotifi olması için, 13
Mayıs 1927 yılında kurulan Dinamo
Kiev takımı seçilmişti. SSCB dağı-
lana kadar Ukrayna’da futbol adına
ne kadar olumlu gelişme yaşan-
dıysa, bunların neredeyse hep-
sinde Dinamo’nun imzası olacaktı.
Yine de Dinamo Kiev’in, Rusya
menşeili kulüpler arasından sıyrı-
lıp Sovyet futbolunun zirvesine
yerleşebilmesi uzun bir süre ala-
caktı. Öyle ki 1960’lara kadar Sov-
yet ligindeki şampiyonluklarda
sadece Moskova takımlarının im-
zası bulunacaktı. Fakat bu zincirin
Ukrayna’yı önce SSCB içerisinde, sonra da Avrupa çapında önemli bir
futbol gücü haline getiren kişi, Valeri Lobanovski’ydi. Ancak 2002’de
hayatını kaybeden Lobanovski sonrasında Ukrayna futbolu, 2006 Dünya
Kupası haricinde hiç de arzuladığı noktalara ulaşmayı başaramadı.
Ukrayna Futbolu
ovyetler Birliği, özellikle 1950’lerden
itibaren dünya futbolunda önemli bir
güce dönüşmeye başlamış ve dağıldığı
1991’e kadar da bu konumunu koru-
muştu. 1960’ta Avrupa şampiyonu
olan, 1964, 1972 ve 1988’de de Avrupa
Şampiyonası’nda final oynayan SSCB,
1966 Dünya Kupası’nı da dördüncü-
lükle tamamlamayı başarmıştı.
Sovyet futbolunun, Rusya ile birlikte
belkemiğini oluşturan iki güçten biri
de Ukrayna’ydı. Ancak SSCB’nin da-
ğılması sonrasında Rusya nasıl EURO
2008’deki yarı final hariç futbolda ara-
dığını bir türlü bulamadıysa, Ukrayna
da 2006 Dünya Kupası’ndaki çeyrek
final dışında bugüne dek ciddi bir
başarı elde edebilmiş değil.
Son olarak, 24 takımın boy gösterdiği
EURO 2016’da oynadığı üç maçı da
S
24
25
Onur Erdem
Lobanovski’li yılların özlemi içerisinde
Lobanovski
Rebrov ve Shevchenko