Page 66-67 - TamSaha 123. Sayı

Basic HTML Version

lanmış kullanımda olan veri tabanlarına sahipler. Bu ve-
ri tabanları sayesinde ülke futbolunun gelişimine büyük
katkı sağlamış vaziyetteler ayrıca hem kulüplere hem de
oyunculara ve antrenörlere bu veri tabanından fayda-
lanma imkânı sağlıyorlar. Bizim de süratle excel tablo-
larından kurtulmamız lâzım. Ülke futbolunun Türki-
ye'ye ait gelişmiş bir veri tabanına ihtiyacı olduğu kesin.
Ve bu konuda da projemiz hazır.
Seyirci sorunu çözülmeli
Futbol, seyircinin varlığı ile değerli ve keyifli hâle geli-
yor. Bu sayede kulüpler ciddi gelirler elde ediyor, fut-
bolcular daha iyi motive olabiliyor, insanlar için sosyal-
leşme ve birlikte zaman geçirme fırsatı oluyor. Bakın ra-
kiplerimizin nüfusları ve seyirci sayıları ne durumda,
bizde durum nasıl. Rakiplerimizin çok gerisindeyiz. Ar-
tık bazı şeyleri net görme zamanı, açıkça ifade etme ve
tartışma zamanı, yeni fikir ve görüşlere açık olma zama-
nı, şimdi dibe vurmadan ne yapacağımızın çözümünü
bulma zamanı. Kısa pansuman çarelerle değil, ilk defa
futbolumuz için uzun projeler yapma zamanı, akılcı he-
defler koyup stratejik planlar yapma
zamanı, yapılan stratejik planı uygula-
ma, hedefe ulaşılamazsa sorgulayıp
değerlendirme, yeniden yapılandırma
zamanı. Şimdi birbirimize vurma, söv-
me, yargılayıp asma zamanı değil,
şimdi tüm paydaşlarla birlikte çözü-
mün ortağı olma zamanı.
Bir de ülkemizde yıllara göre seyirci
durumuna bakalım. Verileri saklar ve
depolarsanız, gidişin nasıl olduğunu
değerlendirebiliyorsunuz. İşte bakın,
durum nereye doğru gidiyor. Bunun
sebeplerini irdelemek ve sebepleri her
ne olursa olsun sorunu çözmek du-
rumdayız. Futbolumuzu seyircisiz
ayakta tutmak mümkün değil. Seyirci-
yi tekrar tribünlere çekmek zorundayız.
Hadi seyirci tribüne gelmiyor, futbolla
yatıp futbolla kalktığını düşündüğümüz
halkımız spor programlarını ne kadar
izliyor diye sorguladığımızda; Pazar ak-
şamları sadece maç özetlerini veren
spor programları ratingde ilk 100’de yer
bulabiliyor. İlk 100’de 20 dizinin tekrar
gösterimi var, ancak bir tane spor tartış-
ma veya yorum programı yok. Bu ger-
çekleri göz ardı etmemek lâzım. Halkı-
mız maç özetlerine itibar ediyor. Halen
karşılaşma izlemeye ilgisini tamamen
kaybetmemiş halde. Halen futbolun
kendisini seviyor…
Televizyonlarda durum böyleyken aca-
ba yazılı basına gazetelere ilgi nasıl derseniz? Ülkemiz-
de spor gazetelerinin günlük tirajı 340 bin civarında,
ancak okuyucuların önemli bir kısmı gazetenin kendin-
den çok İddia ve at yarışı eklerine ilgi gösteriyor… Med-
yadaki durumumuz da futbolumuzun durumuna para-
lel. Değerli basın mensubu arkadaşlarım, gazete yöneti-
cisinden, muhabir arkadaşlarımıza kadar hepinizle bu
yüzden el birliği yapmak zorundayız. Söverek, yalan ya-
zarak, asılsız haberlerle kamuoyu yaratarak bir yere gi-
dilemeyeceği ortada. Aynı gemideyiz, bir taraf su alınca
diğer taraf hafif yükselir, o tarafta olduğunuz için çok se-
vinmeyin, batan taraf üzerinden mutluluk kazanç bekle-
meyin, sonuç kaçınılmazdır, eninde sonunda geminin
tamamı batar.
Futbolumuzun geleceğinin inşasında sizlere çok iş dü-
şüyor. Uzun süreli projeler ve uygulamalar için, sizin
sabrın ve istikrarın inşasına katkı sağlamanız gerekiyor.
Günlük yaşamaktan ve yaşatmaktan vazgeçilmesine
destek vermeniz gerekiyor. Sizle de sizsiz de olmuyor.
Ama gelin gücünüzü ve emeğinizi ülke futbolu için kul-
lanın. Bunu bir kez daha sizden rica ediyorum.
Türk futbolunun 92 yıldır biriken, bir kısmı kronikleşmiş
sorunlarını yok mu sayacağız?
Bildiğimiz gerçekleri bilmiyormuş gibi, her şey güllük
gülistanlıkmış gibi mi yapacağız?
Futbolu hep beraber öldürmeye çalışıp, sonra kötüye gi-
dişe seyirci mi kalacağız?
Sorunları söylemek kolay olanı, gelelim çözüm önerile-
rine;
1.
Ekonomik olarak borç batağı içinde olan kulüpleri-
miz, halen yüksek mâliyetlerde oyuncular transfer etme-
ye devam ediyor, halen tesis eksikleri var ve halen
Gençlik Geliştirme Programlarından oyuncu yetişmek
gibi bir dertleri yok. Yetiştiremedikleri için de yüksek
mâliyetli transferler yapmak zorunda kalıyorlar. Bu kısır
döngüyü kırmak zorundayız. Bu döngüyü kıracak ve
tersine çevirecek önlemler almak zorundayız. Bu da an-
cak TFF’nin kulüpleri denetleyip gerekli yaptırımları uy-
gulamasıyla mümkün olur. Bir kez daha söylüyorum,
TFF’nin kulüpleri denetleyip gerekli yaptırımları uygula-
ması ile mümkün olur. TFF, kulüplere UEFA kriterlerine
uyma zorunluluğu getirmelidir. Şimdi siz, “Bu zorunlu-
luk yok mu?” diye sorabilirsiniz. Ben de getirmeli, yani
harfiyen uygulamalı diyorum tekrar üstüne basa basa…
TFF bununla da yetinmeyip kulüpler için ülke şartlarına
uygun TFF kriterleri geliştirmelidir. Bununla ilgili ciddi
çalışmalarımız var.
Tabiî ki bu kuralların hayata geçirilmesi sürecinde, ku-
lüplere uyumla ilgili bir takvim verilmeli, uymayan ku-
lüplerle ilgili gerekli işlem yapılmalıdır. Affın olduğu,
kararların sürekli ötelendiği yerde, kuralların anlamı
kalmadığı gibi adalet duygusu da ciddi bir şekilde zede-
lenmektedir.
Bu sebeple gerekli koşulları yerine getirmeyen kulüpler
içinde çalışmalarımız var;
Örneğin bir önceki yılda gelir-gider dengesi bozuk
olan kulüp transfer yapamayacak,
Ayrılmış antrenörüne, oyuncularına ödemelerini yap-
mamış kulüp ödemeleri tamamlayana kadar yeni trans-
fer yapamayacak,
UEFA ve TFF kriterlerini yerine getiremeyen kulüp bir
sonraki sezona eksi puanla başlayacak,
İki sezon üst üste bunları yapan kulüp küme düşürme
dâhil gerekli yaptırımlarla karşılaşacak gibi müeyyideler
planlanıyor.
Bütün kurallar hiçbir baskıya boyun eğmeden yerine ge-
tirilmeli, bu yapılamıyorsa gerekirse ben de dâhil görev-
ler bırakılmalıdır.
2.
Diğer ülkeleri gördük, rakiplerimizin profesyonel ku-
lüp sayılarını da gördük. Ülkemizin 127 profesyonel ku-
lübü kaldırması mümkün değil. Süratle kalite değerlen-
dirmesi yapılmalı ki, bu çalışmayı da yaptık ve öncelik-
le 3. Lig’de kriterleri tutturabilen kulüpler 2.Lig’e alınır-
ken tutturamayan kulüpler ülke futboluna hizmete
BAL’da devam etmelidir. BAL’dan profesyonel liglere
çıkmak sadece saha başarısı ile değil aynı zamanda kri-
terleri yerine getirmekle mümkün olmalıdır.
Türk futbolu taşıyamayacağı yükün altında ezilmekten
kurtarmak zorundayız.
3.
Elit oyuncu yetişmiyor diye şikâyet etmekten vazge-
çip, zihniyet değişikliği yapmamız gerekiyor. Elit futbol-
cu yetiştirme sürecindeki gelişmenin, insanlık tarihinde-
ki gelişim ve insanlığın gelişimi ile benzerlik gösterdiği-
ni düşünüyorum.
1980 ve 90’larda yıldız oyuncular avcılık ve toplayıcı-
lıkla bulunup çıkarılıyordu.
Biraz gecikmiş olmakla bir-
likte 90’lı yıllarda biz de o
yöntemi kullanıp büyük atı-
lım yaptık. O yıllardaki ba-
şarılı seçimlerimiz 2002
Dünya Şampiyonası’na ka-
dar başarılı bir dönem ya-
şamamıza sebep oldu. O
kadronun son mensupları
da 2008 Avrupa Şampiyo-
nası’na katıldı.
2000’li yıllarda rakipleri-
miz yetiştiriciliğe geçti.
Bizse halen avcılık ve top-
layıcılığa devam ettik. Hat-
ta halen de devam ediyo-
ruz. Atalarımızın matbaayı
geç getirmelerinin olumsuz
66
TamSaha
TamSaha
67
Çözüm önerileri