Page 8-9 - fgd-bulten2

Basic HTML Version

Roxburgh’un ifadesiyle “yetenek, düş-
tüğünde ayağa kalkmayı bilir”. Euro
2012’de de bunun örneklerine şahit
olduk. Portekiz ve Çek Cumhuriyeti,
“turnuvalarda başarılı olmak için ilk
maçı kaybetmemek gerekir” deyişini
haksız çıkaracak şekilde ilk maçlarını
kaybetmelerine rağmen daha sonra
gruptan çıkmayı başardılar. Portekiz
ayrıca Danimarka karşısında 2 farkla
önde olmasına rağmen beraberliği
yakalayan rakibini son dakikalarda bir
gol atarak yenmeyi başarabildi. İspan-
ya, İtalya karşısında 1-0 yenik duruma
düştükten sonra hemen eşitliği sağla-
yabildi; İngiltere İsveç karşısında 2-1
geriye düşmesine rağmen maçı ka-
zanmayı bildi ve “asla pes etme” tavrı-
nı penaltılara giden İtalya maçında da
sürdürdü. Portekiz İspanya karşısın-
daki yarı finalde büyük bir mental güç
ve konsantrasyon örneği gösterdi. Yu-
nanistan, Polonya karşısında 1-0 yenik
durumda ve bir oyuncu eksikken maçı
beraberliğe getirmeyi bildi. Bir sonra-
ki maçta Çek Cumhuriyeti karşısında 6
dakikada 2-0 geriye düştükten sonra
da maça sonuna kadar asılarak bera-
berliği yakalamaya çok yaklaştılar. Yu-
nanistan Teknik Direktörü Fernando
Santos’un konuyla ilgili görüşü de not
düşmeye değer: “İlk yarıda olan her
şey bir yük oldu, dolayısıyla ikinci ya-
rıda oyunu döndürmek için rasyonel
bir plan yaptık. Başarabileceğimize
inanıyorduk. Bu gibi durumlarda raki-
binizi domine etmek ve
kalitenizle birlikte yüre-
ğinizle birlikte, duru bir
zihinsel yaklaşım ve so-
ğukkanlılık gerekir. Son
15 dakikada maalesef
yüreğimizi aklımızdan
daha çok kullandık ve
dolayısıyla planı tut-
turamadık”. Başa baş
giden maçlarda hangi
faktörlerin fark yarata-
bileceği sorulduğunda
Gerard Houllier’in ce-
vabı benzer bir yakla-
şım sergilemiş : “Yürek,
adanmışlık ve zihinsel
dayanıklılık”. Hırvatistan’ın teknik
direktörü Slaven Biliç de benzer bir
yaklaşım ortaya koymuş : “Biz zihinsel
olarak Almanya ve İtalya kadar güçlü
değiliz. Bunu geliştirmemiz lazım ve
bunu geliştirmek için de çok çalışıyo-
ruz”.
U21 takımından A takıma oyuncu
alırken tereddüt etmemesiyle bilinen
Joachim Löw’ün bu konu ile ilgili yo-
rumu diğer teknik sorumluların yakla-
şımına paralellik gösteriyor: “Gençler,
yetenekliler ve hepsinden önemlisi
zihinsel olarak güçlüler.”
10. Beklentilerin ağırlığı
Ev sahiplerinden Polonya’nın tek-
nik sorumlusu Franciszek Smuda, ilk
maçta Yunanistan ile 1-1 beraber kal-
dıktan sonra şu açıklamayı yapmıştı:
“40 milyon insanın ağırlığını omuzla-
rımda hissettim. Büyük bir baskı al-
tındaydık, büyük bir stres vardı ve bu
kadarı bu genç takıma fazla geldi. Bazı
oyuncularımın baskıdan felç olduğu-
nu söyleyebilirim.”
Ukrayna mağlubiyeti sonrası İsveç
Teknik Sorumlusu Erik Hamren’in iti-
rafı da benzer bir doğrultuda oldu:
“İlk maçımızdı ve oyuncularla maçtan
önce cesaret hakkında konuşmuştuk.
Bunu maçın başından itibaren göste-
rebilen 5 oyuncumuz oldu”. İngiltere
maçındaki beraberlik sonrası Lau-
rent Blanc da benzer bir yorum yaptı:
“Başlangıçta çok gergindik ve bunun
sebebini hala anlamıyorum”. C grubu
maçındaki İspanya mağlubiyeti sonra-
sı Trapattoni’nin açıklaması ise şöyle
oldu: “Yaptığımız hatalar bize pahalıya
mal oldu, bu tip hatalar antrenmanda
olmuyor, böyle bir gerilim yaşamıyo-
ruz”. Vicente Del Bosque de geçmiş
başarının İspanya’nın üzerinde kaldı-
rılması güç bir baskı yarattığını ifade
etti. Euro 2012, beklentilerin oluştur-
duğu baskının altında performansın
etkilendiğini gösteren bunun gibi bir
çok delil sundu. Joachim Löw’ün açık-
laması aslında durumu en iyi biçimde
özetledi diyebiliriz: “Avrupa Şampiyo-
nası ısınma turu olmayan Formula 1’e
benziyor. Başlangıçta, mümkün oldu-
ğu kadar hızlı çıkmalısınız”.
İspanya, grup
maçında geriden
gelerek berabere
kaldığı İtalya’ya
finalde gol yağdırdı.
İspanya, Del Bosque
yönetiminde bir şampiyonluk
daha kazandı.
rolü evrim geçirmeye
devam ediyor, eğer
iki tane maceraperest
bekiniz varsa defan-
sif bir üçgen kurmak
zorunluluk, bununla
birlikte artık takımlar
o kadar hızlı geriye dö-
nüyorlar ki, savunma-
nın önünde oynayan
futbolcu oyun kurucu
oluyor. Her takımın bu
bölgede bu tarzda oy-
nayacak bir oyuncuya
ihtiyacı var” değerlen-
dirmesini yaptı.
6. Pres
İspanya, Barcelona’dan alışık ol-
duğumuz yüksek presi sıklıkla gös-
terse bile, genel olarak Euro 2012’de
takımlar sürekli pres uygulamamayı
tercih ettiler, hatta İspanya bile maç-
larda öndeyken, presten kısmen vaz-
geçti diyebiliriz. Portekiz, Almanya
ve İtalya ileride baskı kurmaya sık sık
yöneldiler. Pres yapabilme becerisi
takımların hücuma arkadan vermek
istedikleri/verdikleri katkı ile bağlan-
tılıydı. Sahaya yayılışlarında en öndeki
oyuncuları pres yapabilecek yerlerde
olan takımlarda, arkadan gelen oyun-
cuların yapılan prese daha iyi destek
verebildikleri görüldü. Bunun zıttı
olarak da doğrudan geriden ileriye
oynamayı tercih eden takımların pres
becerilerinde zafiyet
gözlendi. Toplu yük-
sek presin temeli,
topu taşıyan rakip
oyuncuya baskı kur-
mak, kısa pas imkan-
larını kapatmak ve
oyunu topun olduğu
dar alana hapsetmek
üzerine kurulu oldu.
Bu tür baskılarda
uzak taraftaki oyun-
cular da topun ol-
duğu bölgeye doğru
hareket ederek hem
dikey hem de yatay
olarak oyunu sıkıştır-
maya çalıştılar.
Bununla birlikte Euro 2012’de ta-
kımların temel önceliği, top kaptırı-
lınca topa sahip olan rakip oyuncuya
baskı kurulurken, takımın savunma
bloğunu kurabilmesi için takım olarak
hızla geri dönmek ve rakibi blok ile
karşılamak oldu.
7. Gezici kanat oyuncuları
Şampiyonlar Ligi’nde Guardiola’nın
Messi’yi Barcelona takımının sağ ka-
nadında oynatmaya başlamasından
beri “ters ayaklı” kanat oyuncular kul-
lanmak eğiliminde görülen artış Euro
2012’de de net olarak gözlemlendi.
Robben, David Silva, Iniesta, Müller
ve hatta Mesut Özil, kanatlarda top
alıp tek santraforun yarattığı alana
doğru içeriye kat eden, arkadan bin-
diren savunmacılara pas atarak hızlı
kombinasyon oyunları yaratma fırsatı
doğuran oyunculara
en güzel örneklerdi.
Kanat oyuncusunun
rolü genelde rakibin
yerleşimini
bozmak
(topla ve topsuz) ve
arkadan bindiren bek-
lere eskiden kendi
görevi olarak telakki
edilen korner direğine
doğru koşular yapabi-
lecek alan yaratmak
oldu.
8. Teknik direktö-
rün etkisi
İspanya ile oynanan final maçın-
dan sonra Cesare Prandelli “Eski ya-
pıları ve eski yöntemleri olan ve bun-
ları değiştirmeye çalıştığımız eski bir
ülkeyiz” diye konuşmuştu. Daha ilk
maçta (yine) İspanya’ya karşı oynar-
ken bu niyetini aslında belli etmişti.
Prandelli, savunmada 3 oyuncu ile
bazı maçlara çıkarak çok alışık olun-
mayan bir sistemle oynattı takımını.
Hücuma dönük ve risk alan oyun tarzı
medyanın da ilgisini çekti ve sonunda
takımına Kiev’deki finale kadar giden
bir macera yaşattı.
Hemen hemen hiç takım oluştur-
ma zamanı kalmayan Roy Hodgson’un
İsveç karşısında oyunun kaderini
değiştiren iki oyuncu değişikliği ile
İngiltere’yi çeyrek finale taşıması da
kayda değerdi. Santraforsuz sistemi
yüzünden sürekli medya
baskısına maruz kalan Vi-
cente Del Bosque’nin ken-
di sistemine olan inancı da
dikkat çeken bir başka un-
surdu. 3 teknik adam da,
büyük baskı altındayken
bile sakin kalarak ve takım-
ları için en iyi çareyi ürete-
rek rol model oldular.
9. Geriye dönebilme
mentalitesi
Takımların
gücünün,
zorluklar karşısında gös-
terdikleri reaksiyona göre
ölçülebildiğini
söyleyen
bir teori bulunur. Andy
Euro 2012’de takım-
lar belli dönemlerde
pres uygulamayı
tercih etti.
Mesut Özil, Euro 2012’nin
en üretken oyuncularından
biriydi.
Futbol Gelişim
6
7
Futbol Gelişim