Page 6-7 - fgd-bulten2

Basic HTML Version

%63’tü ve maç başına 600-700 arası
pas yapıyorlardı. 2009-2010 sezonun-
da Inter kupayı %45 topla oynama
oranı (final oranı %32) ve maç başı-
na 400 pas ile kazandı. 2010-2011’de
Barcelona turnuvayı %68 topla oyna-
ma oranı ve maç başı 791 pasla ta-
mamlarken, Chelsea 2011/2012 de
bu başarıyı %47 topa sahip olma ora-
nı ile sağladı.
Özetle Euro 2008 den bu yana bu
konu bir o yana bir bu yana yön de-
ğiştirmiş gibi duruyor. Bununla birlik-
te değişen önemli bir konu var. Euro
2008 Teknik Raporu’nda şu ifade yer
almıştı : “Pas sayısı ve kalitesi söz
konusu olduğunda Luis Aragones’in
takımı liderliği kimseye bırakma-
dı. Maç başına 450
pas (turnuva rekoru
İsveç’e karşı 510 pas)
ile başarılı pas yüz-
desi en yüksek takım
oldular”. Bu cümle
İspanya’nın Euro 2012
seferi için de kulla-
nılabilir ama sadece
özü itibariyle. Sadece
4 yıl içinde, maç ba-
şına 450 pas yapmak
(ki en yüksek pas
rakamı 510 idi) övü-
lecek kadar önemli bir iş olmaktan
çoktan çıktı. İrlanda hariç tüm takım-
lar 450’den fazla pas yaptılar. 11 ta-
kım 500’den fazla pas ortalamasına
ulaştı ve turnuva rekorunu İspanya,
İrlanda karşısındaki 929 pası ile kırdı.
(Uzatmalarda atılan paslar dikkate
alınmadan) Büyük önem taşıyan topa
sahip olma sanatını Hollanda’nın tur-
nuvadaki antrenörü Bert van Marwijk
şöyle ifade ediyor : “Üst düzey futbol
tamamen alan ile ilgili. Rakibin kale-
sine yakın yerlerde küçük alanlarda iş
yapmayı becerirken, diğer yanda ken-
di savunmanızın arkasındaki büyük
alanı kontrol etmeniz gerekir”. İspan-
ya, tam da bu anlamda, dar alanlarda
baskıdan kurtulmak için ani dönüşler
ve hız değişimlerini yapabilmek için
gerekli bireysel tekniğin en net örnek-
lerini sundu.
Topa sahip olma trendi artarken
diğer yandan yukarıda bahsedilen
paradoksun da devam ettiğini ifade
edebiliriz. Örneğin, Ruslar ve Hollan-
dalılar, topla oynama oranları %56
olmasına rağmen gruplardan çıkama-
dılar. İngiltere ise %36 topla oynama
oranı ile (uzatmalarda %25) İtalya
karşısında penaltılarla tur atlayabilir-
di. Aynı durum İspanya’ya karşı yarı
finalde %43 ile oynayan Portekiz için
de geçerli.
Tıpkı Şampiyonlar Ligi’nde olduğu
gibi, topa sahip olma ve paslaşma be-
cerisini pozitif bir hücum futboluna
çevirebilmek en büyük zorluk olarak
dikkat çekti.
4. Savunmayı aşmak
Az önce de ifade edildiği gibi bir
çok takımın kompakt savunma blok-
larına karşı çaresi, kanatlardan bu
blokları geçmeye çalışmak oldu. Bu
gayretin arkasında gitgide kontratak-
ların etkinliğinin düşmesinin yattığı
söylenebilir. Euro 2008’de oyun akar-
ken atılan gollerinin %46’sı kontra-
tak gollerinden oluşmaktaydı, fakat
geçtiğimiz yıllar içerisinde kontratak
gollerinin düşüşü UEFA Şampiyonlar
Ligi’nde de gözlemlendi. 2011-2012
sezonunda bu oran %27’ye kadar
düştü. Euro 2012’de bu trendin de-
vamı niteliğinde gerçekleşti ve oyun
akarken atılan gollerin sadece %25’i
kontrataklardan geldi. Bu nokta, top
kaptırıldıktan sonra takımların sürat-
le topu taşıyan üzerine baskı kurma-
sı, ‘taktik faul’lerin yapılması ya da
hücum sırasında bile topun gerisinde
5-6 oyuncun bulunması gibi önleyici
unsurların takımlar tarafından düz-
gün uygulanması ile açıklanabilir.
Bununla birlikte Çek Cumhuriyeti
ve İspanya 3’er kontratak golü bul-
dular. Rusya’nın Çek Cumhuriyeti’ne
karşı Pavlyuchenko ile bulduğu gol, İs-
veçlilerin ise Fransa karşısında İbrahi-
moviç ile buldukları gol kontratakların
hala etkili bir silah olarak kullanılabi-
leceğinin güzel örnekleri oldu.
5. Ön liberolar – Oyun kurucular
Genelleşmiş bir biçimde savun-
manın önünde yer alan iki orta saha
oyuncusunun varlığı, geri dörtlüye
katkı yapmakta ve (İspanya gibi) mer-
kezden hücum eden
rakiplerin karşısında
ciddi bir engel oluş-
turmaktadır. Bunun-
la birlikte Euro 2012
gösterdi ki, göbek-
teki bu orta saha
oyuncuları “ilave bir
savunma oyuncusu”
olmaktan, geriden
oyunu kuran, daha
fazla yaratıcı katkı
sağlayan ve hücuma
destek veren oyun-
culara dönüşmekteler.
Savunmanın önünde tek oyuncu
bulunduran takımlar farklılıklar gös-
terdiler. Ukraynalı Tymoshchuk ve
Portekizli Veloso daha ziyade defansif
ağırlık taşırken, Cesare Prandelli aynı
bölgede Andrea Pirlo’yu geri dörtlü-
nün hemen önünde bir orkestra şefi
gibi kullanmayı tercih etti. Baklava
şeklindeki orta sahasının en gerisin-
de duran Pirlo, turnuvanın en etkili
oyuncularından biri olarak dikkat çek-
ti. Lars Lagerback’ın yorumuyla : “Sa-
vunmanın önünde yer alan Pirlo’nun
yaratıcı kimliği ile öne çıkması ve Pirlo
ile ileride oynayan Cassano arasındaki
alandaki hareketlilik, İtalya’ya hücum
seçeneklerinde büyük bir çeşitlilik
sağladı”. Gerard Houllier ise “savun-
manın önünde oynayan oyuncunun
Andrea Pirlo,
farklı bir ön libero
profili çizdi.
kibi çekmesi ve arkadan bindiren
beklerle oluşan alanı kullanılması ola-
rak ifade edilebilir. Bu beklere en iyi
örnekler Srna (Hırvatistan), Selassie
(Çek Cumhuriyeti), Ashley Cole (İn-
giltere), Clichy (Fransa), Lahm ve Bo-
ateng (Almanya), Piszczek (Polonya),
Fabio Coentrao (Portekiz), Zhirkov
(Rusya) ve Jordi Alba (İspanya).
12 ay önce UEFA tarafından ha-
zırlanan U-17 Şampiyonası’nın tek-
nik raporunda turnuvada hiç ortayla
gelen kafa golünün atılmadığına işa-
ret edilmekte ve şu kritik soru gün-
deme getirilmekteydi: “Genç hücum
oyuncularının teknik eğitiminde aca-
ba kafa vuruşu eğitimi eskisi gibi bir
öncelik olmaktan çıkıyor mu?” Euro
2012 sonrası rahatlıkla söyleyebiliriz
ki, eğer böyle bir tavır varsa kesinlikle
değiştirilmeli. Genç bir hücum oyun-
cusunun üzerinde en çok çalışması
gereken şeylerden biri kafa vuruşu
tekniği.
2. Değişen formasyonlar
Euro 2012, yapısal esnekliğin ba-
şarılı olmak için önemli bir bileşen
olduğunu gösterdi. Bir çok teknik so-
rumlu maçtan maça hatta maç içeri-
sinde farklı formasyonlar kullandılar.
Dolayısıyla takım dizilişlerine dair de-
ğerlendirmeler ya
takımların sahaya
çıkarken kullandık-
ları dizilişlerine ya
da en çok tercih et-
tikleri dizilişe göre
yapıldı. Turnuvada
12 takım 4-3-3 veya
onun kardeşi diye
de nitelendirilebi-
lecek 4-2-3-1 düze-
ninde oynadılar.
4-2-3-1’i Çekler,
Danimarkalılar, Hol-
landalılar, Almanlar,
Polonyalılar, İspan-
yollar ve Ukraynalı-
lar daha dominant
olarak kullandılar.
İspanyolların sık sık
her hangi bir belir-
gin santrafor olmadan 4-6-0 oynadık-
ları da gözlemlendi. Fernando Torres
veya Alvara Negredo oynadığında ise
tek santraforla oynayan 13 takımdan
biri oldular. Hırvatistan, Fransa, Yuna-
nistan, Portekiz ve Rusya daha doğru-
dan 4-3-3 oynadı. İki yapı arasındaki
temel fark geri dörtlünün önünde bir
ya da iki defansif orta saha oyuncusu
kullanımı oldu. 6 takım
tek bir defansif orta
saha oyuncusu kullanır-
ken 10 takım bu görev
için iki kişiden yararlan-
dı. 2 kişi kullanıldığında
temel sorun elbette sa-
vunma/hücum denge-
sini bu iki oyuncunun ne
kadar sağlayabileceği
oldu. Schweinsteiger/
Khedira ve Busquets/
Xabi Alonso ikilileri bu
manada başarılı örnek-
ler olarak dikkat çekti.
Sadece 4 takım 4-4-
2 oynadı: İngiltere, İr-
landa, İsveç ve İtalya.
Hatta İtalya ilk iki ma-
çını 3-5-2 oynadı ve bu
maçlarda Daniele De
Rossi’den savunmada
yararlandı. Bunun yanı sıra çift sant-
rafor kullanan takımlar arasında da,
kullanım şekli açısından küçük fark-
lar vardı. Örnek vermek gerekirse,
İsveç’te İbrahimoviç rahatlıkla 4-4-1-1
olarak nitelendirilebilecek bir formas-
yonda ikinci santrafor olarak tanım-
lanabilecek bir biçimde oynadı.Daha
sadece 10-15 sene önce, oldukça is-
tisnai sayılacak “gölge santrafor” veya
“özgür ruh” kullanımı Euro 2012’de
arttı ve 9 takım bu tarz bir hücum op-
siyonu kullanmaya yönlendi.
Hırvatistan’ın 4-3-3 kullanımına da
ayrıca bir not düşmek gerekir. Hırvat
4-3-3’ü sola yatık diye tanımlayabi-
leceğimiz şekilde orta sahada ve hü-
cumda solda 3 oyuncu kullanımı ile
şekillenmişti. Bu şekillenme ile takım
sağ kanattan sürekli bindirme yapan
bek Darijo Snra için maksimum alan
yaratmayı hedeflemekteydi.
3. Pas paradoksu
Bu turnuva bir yandan topa sahip
olma ve paslaşma odaklı bir trendi
gösterirken, diğer yandan da UEFA
Şampiyonlar Ligi’nde 4 sezondur gö-
rülen paradoksal duruma da işaret
etti. 2008-2009 sezonunda Barcelona
kupayı kazanırken topla oynama oranı
Khedira Almanya
orta sahasında
önemli bir rol
üstlendi.
Shevchenko tur-
nuvanın en güzel
kafa gollerinden
birini kaydetti.
Futbol Gelişim
4
5
Futbol Gelişim