TamSaha 183. Sayı / Şubat 2020
rarası Kupa’nın ardından Süper Ku- pa’yı da kaybetmesine tahammülü yoktu. Hatta rivayete göre diktatö- rün oğlu Valentin Ceauşescu tarafından Sportul yöneticilerine Hagi’nin Steaua’ya transferi için ta- limat da verilmişti. Bunun ardından eşine ender rastlanır bir transfer örneği yaşanacak ve Hagi, sadece Süper Kupa maçında oynamak üzere Steaua’nın kadrosuna katıla- caktı. Bu operasyonda hedefin 12’den vurulduğunu görmek içinse çok beklemek gerekmeyecekti zira söz konusu finalde Steaua, Dinamo Kiev’i 1-0mağlup ederken galibiyeti getiren o tek golün altındaki imza, Hagi’den başkasına ait değildi. Süper Kupa’nın kazanılması sonra- sındaysa Hagi’nin bir takım için nedenli büyük bir silah olduğu tes- cillenince Steaua, yıldız oyuncunun kontratını uzatma kararı alacaktı. Rejim tarafından gördükleri destek nedeniyle de bunda hiç zorlanma- yacaklardı. Böylece Hagi, sezonun geri kalanında da başkent ekibinin formasını giyecek ve 14maçta 10 gol kaydederek yeni takımının üst üste üçüncü kez Romanya şampiyonu olmasına önemli kat- kıda bulunacaktı. Bu, aynı zamanda kendisinin kariyerindeki ilk lig şampiyonluğuydu. Steaua, aynı sezon Romanya Kupası’nı da müzesine götürmüştü. Hagi’nin Steaua’daki ilk tam sezonu da göz kamaştırıcıydı. 31 maçta 25 gol atı- yordu ve takım arkadaşı Victor Piturca’nın 34 golle gol kralı olduğu düşünüldüğünde muhtemelen bir o kadar da asist yapmıştı. Şampi- yon Kulüpler Kupası’ndaysa yarı finale kadar gelen Steaua, bu turda Benfica engeline takılmıştı. Hagi ve arkadaşları yurt içindeyse bir kez daha lig ve kupa dublesi yapmıştı. Büyük finalde efsanevi Milan’a takıldı 1988-89 sezonundaysa Steaua, Şampiyon Kulüpler Kupası’nda doludizgin gidiyor ve Sparta Prag, Spartak Moskova, Göteborg ve Galatasaray’ı eleyerek üç yıl aradan sonra bir kez daha adını finale yazdırıyordu. Ancak şanssızlıkları, belki de karşılarında futbol tarihi- nin en iyi kadrolarından birine sahip olan Milan’ın yer almasıydı. Nitekim Barselona’daki finalde Milan baştan sona etkili oynuyor ve Marco van Basten ile Ruud Gullit’in ikişer golü sonrasında da 4-0’lık galibiyetle kupayı kazanan taraf oluyordu. Bunun haricinde Steaua ülkesinde bir kez daha duble yaparken Hagi, ligde 30maçta 31 gol atmış, gol kral- lığındaysa Dinamo Bükreş forma- sıyla akıllara zarar bir performans ortaya koyup 43 gole ulaşan Dorin Mateut’un ardından ikinci sırayı almıştı. 1989-90 sezonu, Romanya’da bir devrin sonuyla çakışan bir sezon olacaktı. Aralık ayının sonlarında, Ulusal Kurtuluş Cephesi adındaki eski Romanya Komünist Partililerin kurduğu oluşumun başını çektiği bir ihtilal baş gösteriyor ve 21 Ara- lık’ta devrilen Nicolae Ceaşescu’nun dört gün sonra kurşuna dizilme- siyle de Romanya’da çeyrek asra yaklaşmakta olan Ceauşescu dö- nemi son buluyordu. Buna rağmen yurt içinde Steaua bir kez daha sezonu duble yaparak kapatmıştı. Ancak Rumen futbolcuların nere- deyse emeklilik çağına gelmeden yurt dışına gitmesine müsaade et- meyen Ceauşescu rejiminin çökü- şünden sonra Steaua’nın dağılması da kaçınılmazdı. Zira artık futbolcu- ların çok daha fazla para kazanma- larını sağlayacak yurt dışı transfer- lerinin önünde herhangi bir engel kalmamıştı ve yazın İtalya’da dü- zenlenecek olan Dünya Kupası’nda da millî oyuncular tümdünyanın gözü önünde sahne alacaktı. Gerçi Hagi, bu kadar bile beklemeyecekti. Steaua’da ortaya koyduğu perfor- mans nedeniyle kendisi zaten Avrupa’nın dev kulüplerinin hede- findeydi ve bunlar arasında elini en çabuk tutan da Real Madrid olacaktı. İspanyol ekibi, Hagi’nin Dünya Kupası’nda daha çok değer- lenmesinden çekindiğinden onunla turnuva başlamadan üç hafta evvel sözleşme imzalamıştı. Söz konusu turnuvada Romanya, ilk turda son şampiyon Arjantin, son Avrupa Şampiyonası finalisti SSCB ve Kamerun ile aynı gruba düşm- üştü. Elemelerde Danimarka ile oy- nanan sonmaçta kırmızı kart gördüğü için cezalı olan Hagi, SSCB ile yaptıkları ilk karşılaşmada bu yüzden sahada yer alamasa da Romanya, zorlu rakibini Marius Lacatuş’un iki golüyle devirerek turnuvaya iyi bir giriş yapacaktı. Bir sonraki maçında turnuvanın sürp- riz takımı Kamerun’a 2-1 mağlup olan Romanya, son olarak Arjan- tin’le 1-1 berabere kalacak ve grubu ikinci sırada tamamlayarak son 16 arasındaki yerini alacaktı. Ne var ki Hagi ve arkadaşları, İrlanda’ya rakip oldukları bu turdaki maçta istedik- leri oyunu ortaya koyamıyorlardı. Özellikle Paul McGrath’ın yoğun adammarkajı, Hagi’yi hayli etkisiz kılmıştı. İrlandalılar da hücum anlamında pek bir üretkenlik gös- termeyince iş penaltılara kalmış ve bu bölümde Hagi, kullandığı atışı gole çevirse de Daniel Timofte’nin vuruşunu Packie Bonner’ın kurtar- ması sayesinde çeyrek final vizesini alan taraf, İrlanda olmuştu. Dünya Kupası’nın ardındansa Hagi için altı yıllık bir “yanlış zamanda yanlış mekânda olma” hikâyesi başlayacaktı. Real Madrid bir fut- bolcunun gidebileceği ismen en büyük kulüptü. Üstelik Hagi için harcadıkları 400milyon peseta da (o dönemde yaklaşık 4milyon dolar ediyordu) o güne dek Real Madrid’in bir futbolcunun bonservisi için har- cadığı en yüksekmeblağ idi. Lâkin son beş sezonu üst üste şampiyon- luklarla kapatan Real Madrid, artık bayrağı Johan Cruyff yönetimindeki Barcelona’ya teslim etmek üze- reydi. NitekimReal, sezonu iki pu- anlı sistemde Barça’dan 11 puan fark yiyerek üçüncü sırada tamam- lıyor, Hagi ise ligde sadece dört kez gol sevinci yaşayabiliyordu. Tenerife faciası sonrası İtalya günleri Ertesi sezonsa Real şampiyon- luğa bu kez çok yaklaşacaktı ama sezonun sonu, Madrid ekibi için son derece dra- matik bir maça sahne ola- caktı. Real, son haftaya lider girmişti ve 7 Hazi- ran’da Tenerife deplas- manına çıkıyordu. Real Madrid, kazan- ması halinde şam- piyon olacaktı ancak puan kay- betmesi durumunda Barcelona ka- zanırsa o zaman gülen taraf Katalan ekibi olacaktı. Henüz sekizinci da- kikada Fernando Hierro’dan gelen gol, Real adına kolay bir galibiyeti ve şampiyonluğumüjdeler nitelikteydi. 28. dakikada Hagi’nin frikikten kla- sikleşmiş denebilecek gollerinden birini atmasıyla da fark ikiye çıkı- yordu. Artık Real Madrid taraftarı geri sayıma geçmişti. Tenerife her ne kadar 36’da Quique Estebaranz ile farkı bire indirse de avantaj hâlâ Real’deydi. Teknik direktör Leo Be- enhakker, 73. dakikada Hagi’nin yerine Mikel Lasa’yı sahaya sürdü- ğünde de skor 2-1’e takılmış du- rumdaydı. Ancak ne olduysa birkaç dakika sonrasında adeta kaşla göz arasında olup bitti. Önce 77’de Ri- cardo Rocha ters bir vuruşla kendi ağlarını havalandırdı ve skor 2-2’ye geldi. Real bu golün şokunu atlata- madan, sadece bir dakika sonra da Pier, Tenerife’yi 3-2’lik galibiyete, Barcelona’yı da şampiyonluğa taşıyacak gole imzasını atıyordu. Yaşanan, Real Madrid adına büyük bir travmaydı ve bunun sonucunda da kulüpte büyük çaplı bir yeniden yapılanmaya gidilmesi kararlaştırı- lacaktı. Hagi her ne kadar ikinci se- Hagi’nin Romanya dışındaki ilk adresi Real Madrid olmuştu... Brescia günlerinde 1990 Dünya Kupası’nda Romanya bir varlık gösteremezken, Paul McGrath, Hagi’yi durduran adamdı... 79 78
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==