TamSaha 183. Sayı / Şubat 2020
75 Gheorghe Hagi Şubat 1965’te, Köstence’nin 50 kilometre kuzeyindeki Sacele köyünde, Chirita- Iancu Hagi çiftinin bir erkek çocukları dünyaya gelmişti. Gheorghe adı verilen bu bebeğin 20 yıldan kısa bir zaman içeri- sinde Romanya futbol tarihini şekillen- dirmeye, 30 yıldan biraz uzun süre sonra da Türk futbol tarihini değiştirmeye baş- layacağını o esnada herhalde anne Chirita ve baba Iancu dahi tahayyül edemezdi. Gheorghe’ye henüz yeni yürümeye başlamış bir çocukken ilk topunu dedesi hediye etmişti. Ancak bu alışılageldik bir futbol topu değil, içine at kılı doldurulmuş gayet ilkel bir toptu. Bir müddet sonra oğlunun topa karşı hayli meraklı oldu- ğunu gören annesiyse ona gerçek bir futbol topu hediye edecekti. Küçük Ghe- orghe’ninmuhtemelen o ana dek aldığı en güzel hediyeydi bu. Zaten kendisi de daha sonraları o ilk futbol topunu kucakladığı anı anlatırken yaşa- dığı coşkuyu tarif etmek için “Annembana ilk gerçek fut- bol topumu aldığında sanki Noel’de gibiydim” diye- cekti. Daha ilkokula bile gitmiyordu belki ama gününün büyük kısmını sokakta, ken- disinden yaşça büyük çocuklarla futbol oyna- Onur Erdem İki ülke futbolunun kaderini değiştiren adam 5 Romanya’nın futbol dünyasına sunduğu en sihirli sol ayak olan ve gerek ülkesinde, gerekse Galatasaray’da yaptıklarıyla Rumen ve Türk futbolunun kaderini değiştiren Gheorghe Hagi bu ay 55. yaş gününü kutlayacak. TamSaha olarak yaşayan efsaneyi tebrik ediyor, kendisine uzun ömürler diliyoruz. 74 yarak geçirmeye başlamıştı. Zira öylesine yetenekliydi ki yaşıtlarıyla oynamasının hiçbir esprisi yoktu. İşin ilginci Gheorghe’nin topa karşı olan akıl almaz yeteneği, çok geçmeden onun sokaktaki ağabeyleri tarafından da tepki görmesine yol açacaktı. Henüz okula bile başlamamış ve kendilerinden rahat birkaç karış kısa, tâbiri caizse bacak kadar bir çocuğun ayağından topu bir türlü alamamaları, bilakis ondan çalımüstüne çalımyemeleri, bu ağabeyleri fazlasıyla sinir etmekteydi. Hatta bazıları Gheorghe’nin on- ları aşağılamak için oynadığını düşünüp işi küçücük çocuğu oyun sahasından kovmaya kadar vardırmıştı. Hagi daha sonraları bu durumhakkında da “Bunun benim oyun tarzım olduğunu anlamamışlardı, benimasla birilerini aşağıla- mak gibi bir niyetimyoktu” yorumunu yapmıştı. GelgelelimGheorghe’nin ilkokula başlamasıyla birlikte onun futbolla olan ilişkisini sorgulamaya başlayan aile bü- yükleri de çıkacaktı ki, babası bunların en başında geliyordu. Baba Iancu bir inşaat işçisiydi. Haliyle kıt kanaat geçinebile- cekleri kadar para kazanabili- yordu. Gerçi Ceauşescu döneminde Romanya’da devletin üst kademelerinde görevli olmayan kimsenin büyük refah içinde yaşadığı öne sürülemezdi ama doktorların, mühendislerin, akademisyen- lerin durumu yine de ülke geneline göre ehven-i şer bir seviyedeydi. Bundan dolayı Iancu da oğlunun öncelikle okulunda en iyi şekilde eğitim görmesini istemekteydi. Hagi ailesi, Gheorghe yedi yaşındayken köyden kente göç edecek ve Köstence’ye yerleşe- cekti. Gheorghe’nin futbol me- rakı burada da artarak devam edince artık babası da kendi- sine fazla karşı çıkamayacaktı. Tabiî eğitimin önemli olduğuna inanan baba Iancu, bir insan futbol oynayacaksa bunun da belli bir eğitim çerçevesinden geçmesi gerektiğini düşünü- yordu. Haliyle oğlunun da futbolu bu kadar seviyorsa, bir kulübün altyapısında futbol eğitimi almasının en doğrusu olacağı kanaatindeydi. Neticede Gheorghe, 10 yaşına geldiğinde Köstence’nin en önemli futbol kulübü konumundaki Farul’un altyapısına kaydolacaktı. Gheorghe’ye futbolcu lisansı üç yıl sonra çıkacaktı. Sahip ol- duğu yeteneklerin ülke gene- linde fark edilmesi için de çok beklemek gerekmeyecekti. Sa- hanın neresinde olursa olsun 105x68metre ebatlarında alanın her santimetrekaresini görebilmekte, dahası birkaç saniye sonra hangi oyuncunun nerede olabileceğini de kusur- suz bir öngörüyle hesaplayabil- mekteydi. Üstüne üstlük top bir de sol ayağındaysa en iyi nok- taya en doğru şiddette pasını atabiliyordu. Tabiî bu kadarla kalsa iyi… 40metrelik bir men- zile girdiği andan itibaren pas atmaktansa direkt kaleyi de düşünebilmekteydi ve şutların- daki isabet oranı damuaz- zamdı. Bunlara topu ayağına aldığında kolay kolay kaptır- mayacağı bir tekniği ve kusur- suza yakın bir oyun zekâsını da eklediğinizde ortaya futbol dünyasının en iyilerinden biri olabilecek bir potansiyel çıkmaktaydı.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==