TamSaha 180. Sayı / Kasım 2019
Galatasaray - Monaco: 1-0, 1-1 (Şampiyon Kulüpler Kupası, 1988-89) Galatasaray’ın Manchester United’ı elemesinden sadece bir sene sonra Türk-İngiliz eşleşmelerinde bu kez sırada Trabzonspor ile Aston Vil- la’nın randevusu vardı. Aston Villa ilk turda son şampiyon Inter’i elemeyi başarmıştı. İki yıl evvel Premier Lig’i ikinci sırada tamamla- mışlar, geçen sezon da Lig Kupası’nı kazanmışlardı. Kadrolarında da Dean Saunders, Dalian Atkinson, Steve Staunton, Ray Houghton ve Paul McGrath gibi dönemin önemli oyuncuları vardı. Aston Villa’ya ikinci turda rakip olan temsilcimiz Trabzonspor ise ilk turda Dinamo Bükreş’i elemişti. Trabzonspor, geçmişte kendi evinde Liverpool, Inter ve Barcelona gibi takımları Avni Aker Stadı’nda mağlup etmeyi başardıysa da dep- lasmanlardaki rövanş maçlarında devamını getirememişti. Bordo-mavililerin o güne dek elemeyi başardıkları en önemli takımsa üç yıl evvel alt ettikleri Lyon’du ama o tarihte Lyon’un da ülkesinde henüz tek bir şampiyon- luğu dahi yoktu. Dolayısıyla Villa, ilk bakışta Trabzonspor için aşılması pek de mümkün olmayan bir engel gibi durmaktaydı. Buna rağmen Avni Aker Stadı’ndaki ilkmaçta Trabzonspor güçlü rakibiyle başa çıkmayı biliyor, hatta 76. dakikada Orhan Kaynak’ın attığı kafa golüyle de sahadan 1-0 galip ayrılıyordu. Birmingham’da oyna- nan ikinci maçınsa büyük bölümü Trabzonspor ceza sahası çevre- sinde geçecekti. Evet, Villa bastırı- yordu belki ama başta kaleci Viktor Grişko olmak üzere Trabzonspor savunması da müthiş bir direnç gösteriyordu. Grişko, Villa’nın 77. dakikada kazandığı penaltıda da Staunton’ın vuruşunda topu çele- cek fakat dönen topu Atkinson’ın tamamlamasına engel olamayınca da Villa 1-0 öne geçecekti. Maçın uzatmalara gideceği zannediliyordu ki 90+2’de Trabzonspor’un kullan- dığı bir köşe atışının ardından Kahaber Kaçarava’nın çevirdiği topu altıpas üzerinde önünde bulan Orhan Kaynak sert bir şutla üst köşeden ağları havalandırarak turumüjdeliyordu. Golün hemen sonrasında son bir atak geliştiren Villa, Uho Ehiogu ile 2-1 öne geçtiyse de süre doluyor ve üçüncü tura adını yazdıran taraf da temsilcimiz Trabzonspor oluyordu. Trabzonspor - Aston Villa: 1-0, 1-2 (UEFAKupası, 1994-95) İngiliz kulüplerinin Heysel faciası sonrasında aldıkları beş yıllık cezanın bittiği 1990-91 sezonunda Manchester United, Kupa Galipleri Kupası’nı kazanarak, İngilizlerin geri döndüğünü açıkça ilân etmişti. 1993’te Premier Lig’i zirvede ta- mamlayarak ülkesindeki 26 yıllık şampiyonluk hasretini de noktala- yan Kırmızı Şeytanların hedefinde Avrupa şampiyonu olmak vardı. United, 1993-94 sezonunda Şampi- yonlar Ligi ilk turunda Macaris- tan’ın Honved ekibini iki maçta da yenerek saf dışı bırakmıştı. O günkü statüye göre dörderli iki gruptan oluşan grup aşamasına kalmaları içinse ikinci turu da geçmeleri gere- kiyordu ve bu turda Galatasaray ile eşleştiklerinde de İngiliz futbol kamuoyu bunun çok kolay bir kura olduğu kanısına varmıştı ve temsilcimize en ufak bir şans dahi tanımıyorlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse, 20 Ekim’de Old Trafford’da oynanan ilk Galatasaray - M. United: 3-3, 0-0 (Şampiyonlar Ligi, 1993-94) maçın başları da İngiliz basınını haklı çıkartacak cinstendi. Galatasaray kalesine adeta kâbus gibi çöken United henüz üçüncü dakikada Bryan Robson ile öne geçmiş, 14. dakikada Reinhard Stumpf’un ters kafa vuruşunun da filelere takılmasıyla skor 2-0’a gelmişti. Ancak bu noktada United’dan farklı bir galibiyet bekleyenlerse büyük bir yanılgı içindeydi. Sadece iki dakika sonra Galatasaray’ın attığı golle fark bire iniyor ve maç bambaşka bir renge bürünüyordu. 32. dakikada da United savunmasında kaleci Peter Schmeichel ile Steve Bruce birbirle- rine girince Bruce’un dokunduğu top kaleye yöneliyor, çizgide son vuruşu Kubilay Türkyılmaz’ın yapmasıyla da skora denge geliyordu: 2-2. Kubilay bu kadarıyla da yetinmez- ken ikinci yarının ortalarında bir gol daha bulacak ve Galatasaraymüthiş bir geri dönüş hikâyesi yazarak 3-2 öne geçecekti. 80. dakikada Eric Cantona’nın attığı golse skoru belirliyor ve mücadele 3-3’lük eşit- likle sona eriyordu. Galatasaray, bu büyük avantajı iki hafta sonra Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan rövanşta da koruyacak ve rakibini 0-0’lık beraberliğe razı ederek grup aşamasına yükselen taraf olacaktı. Fransızların Bordeaux’dan sonra kulüpler düzeyinde Avrupa şampi- yonu olmasına ihtimal verilen takımı Monaco’ydu. Ülkenin en gelecek vadeden teknik adamla- rından ArseneWenger tarafından çalıştırılmakta olan Monaco, İngi- liz kulüplerinin Heysel faciası son- rasında UEFA’dan aldığı cezadan da istifade ederek İngiltere Millî Takımı’nın iki önemli ismi Glenn Hoddle ve Mark Hateley’yi de kadrosuna katmıştı, ayrıca yakın gelecekte Afrika futbolunun en büyük yıldızı haline gelecek genç GeorgeWeah da Monaco kadro- sundaydı. Prenslik ekibi, 1988-89 Şampiyon Kulüpler Kupası’nda ilk iki turda Valur ve Club Brugge’yi elerken özellikle Brugge’yi 6-1 yendiği maçla da gözünü zirveye diktiğininmesajını vermişti. Aynı sezon ilk iki turda RapidWien ve Neuchatel Xamax engellerini aşan temsilcimiz Galatasaray da çeyrek finalde Monaco’nun rakibi olmuştu. 1 Mart 1989’da Monte Carlo’da oynanan ilkmaçta Galatasaray “baskın basanındır” derken, 20. dakikada Cevad Pre- kazi’nin sol kanattan ceza alanına girip arka direğe kestiği topa Av- rupa gol kralı Tanju Çolak uçarak kafayı vuruyor ve sarı-kırmızılılar 1-0 öne geçiyordu. Sonrasında Galatasaray bu skorumuhafaza edecek ve yarı finalin kapılarını ardına kadar açacaktı. İki hafta sonraki rövanş ise apayrı bir hikâyeydi zira İstanbul’daki Neuchatel maçında sahaya atılan yabancı maddelerden ötürü Gala- tasaray bir sonraki maçını yurt dışında tarafsız sahada oynamak durumundaydı. Lâkin normalde dezavantaj olması beklenecek bu durum, Köln’ün Müngersdorfer Stadı’nı hınca hınç dolduran gur- betçilerimiz sayesinde büyük bir avantaj halini almıştı. Galatasaray, rakibini durdurduğu ilk yarının ardından 51. dakikada Prekazi’nin neredeyse 35 metreden attığı mu- azzam frikik golüyle 1-0’lık üstün- lüğü de yakalıyordu. 65’teWeah’ın skoru 1-1’e getiren golüyse maçın geri kalanının adeta bir gerilim filmi gibi geçmesini sağlayacaktı zira Monaco’nun bir gol daha bulması halinde “geldi” denilen yarı final vizesi bir anda “gitmiş” olacaktı. Bu son bölümdeyse sarı-kırmızılılara hayat veren isim, sakat sakat oynamasına rağmen müthiş kurtarışlar yapan kaleci Zoran Simoviç olacak ve 1-1 biten 90 dakikanın ardından da Galata- saray, Kupa 1’de yarı final gören ilk ve şu ana kadarki tek Türk takımı olmanın gururunu yaşayacaktı. Galatasaray, yarı finaldeyse Ghe- orghe Hagi’nin saha içi liderliğini üstlendiği Steaua Bükreş karşı- sında tutunamayacaktı belki ama yedi yıl sonra Hagi ile yollar yeni- den kesiştiğinde de çok farklı bir hikâye yazılmaya başlanacaktı. 71 70
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==