TamSaha 180. Sayı / Kasım 2019

Gönülden Kaleme Mevsim sonbahar… Ağaçların sararan yaprakları, baharda yenilenmek üzere dökülür. Sonra kış gelir, doğa baharda uyanmak üzere derin bir uykuya dalar. Doğanın kendini yenileyebilmesi, yeniden canlanması için kendine zaman tanıması sayesinde her bahar yeniden doğar. Yazımızın başlığı yaprak dö- kümü… Bu başlığı henüz ligimizin başları olmasına rağmen teknik direktörlerin istifa etmeleri üzerine koydum. Bu arada teknik direktörlerin yanında kulüp başkanlarının istifaları farklı bir boyuta taşıdı olayı. Acaba kendi getirdikleri hocaların, ligin henüz yedinci haftası geride kalmasına rağmen başarısız görünmesi sonucumu, yoksa kulüplerimizin yaşadıkları ekonomik sorunlara çözümbulamadıkları içinmi istifa etti başkanlar? Ayrıca eğer hocaların başarısızlıkları yüzün- den istifaları istenmişse, geçtiği- miz yedi hafta başarılı veya başarısız olarak değerlendirmek için yeterli süre değil. Ben hoca- ların takımın başına getirilirken yöneticilerin kendilerine tam inanmadıklarını düşünüyorum. Sebebi de şu: Eğer sezon başında getirdiğiniz veya geçen seneden takımın başında olan ve başarılı bulduğunuz için devam ettiğiniz hocaları daha ligin başlarında başarısız görüyorsanız, yaptığı- nız işe tamanlamıyla inanmıyor- sunuz demektir. Doğa bile yenilenmek için zamana ihtiyaç duyarken biz hocaların başarılı olacakları zamanı onlara tanıyor muyuz? Yaptığımız uygulama- larla tanımadığımızı gösteriyo- ruz. Kısa, orta ve uzun vadeli programyapan, yaptığı prog- rama göre planlarını uygulamaya geçiren kulüp sayımız bir elin parmaklarını geçmez. Hocaların kendi sistemlerini veya kulüp profesyonellerinin belirlediği sistemin oturması için iyi niyetli bir tahminle en az üç ila beş sene arasında zaman gerekli. Her şeyin olgunlaşması için zaman ve sabıra ihtiyaç olduğunu çoğu zaman unutuyor kulüp yönetici- lerimiz. Bunun için de uzun süreli çalışmış hocamumla aranıyor ülkemizde. Sabır olmayınca maalesef istikrar da olmuyor. Ekimayında çıkan yazımda hocaların genç oyuncuları oynatmaları için cesur olmaları gerektiğini yazmıştım. Buna bir ekleme yapmalıyım… Yöneticile- rin de getirdikleri hocaların arkasında değil (çünkü kimin arkasındayız açıklaması yapıl- dıysa o hocanın işine son verildi) yanında durarak, teknik adam- ların kovulma endişesi duyma- dığı ortamı sağlamaları gerekir. Ancak bu sayede teknik adam- ların gençleri oynatma konusun- daki cesareti artacaktır. Futbol iklimi maalesef hocalar arasında yaprak dökümünün devam edeceğini gösteriyor. İsmail Gökçek Yaprak dökümü 142 Çanakkale Savaşı’nın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en samimi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. Ama arkadaşının yardımına gitmesi imkânsızdı. Çünkü siperlere mermi yağıyordu. Asker, komutanına koştu, “Gidip arkadaşımı getirebilir miyim?” diye sordu. Komutan, “Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik oldu. Büyük ihtimalle öldü. Kendi hayatını da tehlikeye atma” dedi. Asker gitmek için ısrar etti. Komutan da gitmesine müsaade etti. İnanılması zor bir mucize, arkadaşı ölmemişti. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı. Koşa koşa sipere döndü. Yaralı arkadaşıyla birlikte siperin içine yuvarlandılar. Komutan, kanlar içindeki askeri muayene etti, sonra onu sipere taşıyan askere döndü, “Ben sana gitme dedim. Hayatını tehlikeye atmaya değmez dedim. Arkadaşın ölmüş.” Asker, “Değdi komutanım” dedi. Komutan, “Nasıl değdi” diye sordu, “Bu adamölmüş, görmüyor musun?” Askerin cevabı ibretlikti: “Yine de değdi komutanım. Çünkü yanına gittiğimde sağ idi. Onun son sözlerini duymak dünyaya bedeldi. Arkadaşım, bana, ‘Geleceğini biliyordum’ dedi.” Bu yaşanmış olayda inanmış- lığı görürsünüz. TürkMilleti için konu vatansa gerisi teferruattır. Barış Pınarı Harekâtı’na katılan askerlerimizin Allah yar ve yardımcısı olsun. Yaşam sevinciniz hiç bitmesin, sağlıkla kalın… Geleceğini biliyordum

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==