TamSaha 180. Sayı / Kasım 2019

vardı tabiî ki. Zonguldakspor da çok güçlüydü ekonomik açıdan. İyi transferler yapıyordu. İsa Ertürk, Özer Umduk, Volkan Yayın, Galata- saraylı Büyük Savaş, Muammer Güldal, Ayhan Akbin gibi oyuncular vardı kadrosunda. Fenerbahçe’ye üye olmak isterdim Beşiktaş’a sempatiniz olduğundan söz ettiniz. Siyah-beyazlı formayı giymek ister miydiniz? Çocukluğumda Beşiktaş’a sempa- timvardı. Siyah-beyazlı formayı giymek hoş bir anı olarak kalabilirdi ama nasip olmadı. Fenerbahçeliyim tabiî ki. 10 sene formasını giymişim, kaptanlık yapmışım, 10 şampiyon- luk yaşamışım... Ama Fenerbah- çe’ye karşı bir burukluğumvar. Yıllarca formasını terlettim ama kulübe üye değilim. Babamın beni izleyememesi içimde ukdedir Futbolculuğunuza dönelimyeni- den. İçinizde kalan bir ukde var mı? Futbol hayatımın başlarında semt takımları turnuvalarında santrfor oynuyordum. Her maçta gol atıyor- dum. O zaman baya dikkati çekmiş- tim. Rahmetli babamo sıralar fut- bolu sevmezdi. Hür- riyet gazetesinde, “Yeni bir Metin Oktay yetişiyor diye” haber çık- mıştı. Babam o ha- beri çerçeveletmiş, ofisine asmıştı. Çok sevinmiştim. Ondan sonra baba- mın bakışı da de- ğişti. Ama rahatsızlandı ve 1969’da genç yaşta vefat etti. Pek fazla izleyemedi beni. Bu durum içimde yara olarak kalmıştır. Kardeş kardeşi vurur mu? Yine bir klasik... Unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız? AğabeyimErdinç’in Kayserispor forması giydiği dönemde İstan- bul’da Kayserispor ile maçımız vardı. Annemonu ancak İstanbul’da maç olursa görebiliyordu. Anneme, “Bak oğlun geliyor. Ayağını kıraca- ğım” diye espri yapmıştım. Maç günü geldi çattı. Biz pek iyi başlaya- madık. Ağabeyim sol tarafta oynu- yordu. Ben de orta sahadaydım. Onun kademesine giriyorum. Bak- tımyine çok iyi geliyor. Çekingenli- ğini de biliyorum. Şöyle bir kaydım, krampon takıldı. Taç çizgisine bera- ber gittik. Onun kasığı yırtıldı. Ben de acı içinde kıvranıyordum. Kardeş ya, onunla ilgilenmeye çalışıyorum. İkimiz de sedyeyle dışarı çıkarıldık. O zaman TV yayını yok. Ertesi gün Milliyet gazetesi olayı, “Kardeş kar- deşi vurur mu?” diye verdi. Annem ağabeyimi sakatladığımı duyunca küstü bana. Ben İtalya’ya ameliyata gidene kadar da konuşmadı. 17 milyonu sevindiren adam Sizin döneminizle bugünü kıyaslamanızı istesem... O zamanlar İstanbul’da köprü yok. Maçlara arabalı vapurla gidiyo- ruz. Formalar, malzemeler biz- den önce taksi- lerle stada giderdi. Biz gidin- ceye kadar for- malar hazırlanırdı. Biz de maçtan iki saat önce taraf- tarlarla beraber vapurla gidiyoruz stada. Herkesin çantası kendi elinde. Yine böyle bir yolculuğun ardından İnönü Stadı’nda Bolus- por ile oynuyoruz. Boluspor o sene çok iyi. Biz yine kötü başladık. İlk yarı sıkıntılı geçti. Soyunma oda- sında bir alevlenme oldu. Oyuncular birbirleriyle atıştı. Ben de münaka- şaya dâhil oldum. Yılmaz Şen vardı, şimdi rahmetli. Onla biraz takıştık. Kaptanımız Ziya Şengül’dü. Birisi bardağı vurdu yere. O halde çıktık ikinci yarıya. İki dakika sonra 18’in üzerinde bir top yakaladım. 30-35 metreden bir gol attım. Soyunma odasında tartıştığım arkadaşım geldi bana sarıldı. Her şey süt liman oldu. Maçtan sonra yine arabalı vapurla dönüyoruz. Vapur kalabalık tabiî… Elimde çanta, oturacak yer yok. Biri tanıdı. “Heeeyyt” diye biri nara attı. “Kalkın kalkın, 17 milyonu sevin- dirdi adam” diye haykırdı. Herkes döndü baktı, kimbu diye. Hemen yer verdiler tabiî. Çaylar, kahveler, sohbetler filan… Böyle güzel bir anımda var işte... Taraftarlarla ilişkiler de farklıydı tabiî ki... Elbette... Onlarla hep iç içeydik. O zamanlar Galatasaray derbileri filan da çok olaylı olmazdı. Arada bir-iki polis olurdu. Aynı vapurda Galata- saraylı taraftarlarla dönerdik. Mesela benim en çok Galatasaraylı arkadaşımvardı. Maç biter, onlarla beraber yemek yerdik. Beşiktaşlı- larla da… Bu hep böyleydi. Taraftar da şimdiki gibi değildi. Ben Fener- bahçe’de iyi bir dönemgeçirdim ama bazen sıkıntılı bir maçtan sonra toplanırlardı. Otobüsle geldi- ğimizde birkaç fanatik taş atardı. Ama araba durduğu zaman kaçar- lardı. Bugünkü gibi değildi yani. Bıçaklar filan yoktu. Beraberlikte bile sokağa çıkmazdım Medya ile ilişkileriniz nasıldı? O zamanlar muhabirler sahaya ge- lirdi. Mahmut ağabey vardı, Yavuz ağabey vardı, herhangi bir şey olunca onlarla iletişimkuruyorduk. Benle ilk röportajı Şansal Büyüka yapmıştı. Bizimmahalledendi. Çok samimiydikmuhabirlerle. Öyle yalan haber filan yoktu. Kötü bir durumumuz da olmuyordu. Bizden sonraki jenerasyon biraz daha fark- lıydı. Gece hayatının içindeydi. Maç berabere bitince bir hafta sokağa çıkmazdım. Kötü bakışlardan çeki- nirdim. Beraberliği bile başarısızlık olarak tanımlardım. Kendime iyi bakardım. Saat 20.00-21.00 gibi ya- tardım. Güçlü olmamgerektiğine inanırdım. Güçlü olmasam zaten Fenerbahçe’de oynayamazdım. Ersoy’suz Fenerbahçe olmaz Peki ya yöneticilerle ilişkiler... Yöneticilerle de aramız iyiydi. On- larla pek bir arada olunmazdı zaten. Maçtanmaça görürdük. Derbiler- den önce gelir, başarı dilerlerdi. Onlar sadece kendi işlerini yapar- lardı. Sahaya ineyim, taraftarla, onunla bununla cebelleşeyimdiye bir şey yoktu. Biz ancak senede bir kez görürdük başkanı. Antrenör- lerle de diyaloğumuz iyiydi. Onlar da bizden çokmemnundu. En sevdi- ğim antrenör olarak Didi’yi söyleye- bilirim. Onunla ilişkilerimiz çok iyiydi. Bana çok sempati duyuyordu. Onunla çok da mesafe kat ettim. Sorun yaşadığımbir süreçte, “Er- soy’suz Fenerbahçe olmaz” diyerek takıma dönüş yolumu açmıştı. Onunla ilgili ilginç bir anımda var. Didi takımdan ayrılacağı zaman gazeteciler kendisiyle röportaj yapmak istemiş ancak Didi’ye ulaşamamışlardı. Bunun üzerine beni devreye soktular ve Didi ile görüşüp kendisini ikna etmemi istediler. Bir çiçek yaptırıp evine gittim. Zili çaldığımda eşi kapı deliğinden bakıp Didi’ye benim geldiğimi iletti ve kapı açıldı. Didi ile sohbet ettik, bana neden ayrıldığını Dönemin futbol şartlarını anlatan en güzel fotoğraflardan biri... Bir Fenerbahçe-Trabzonspor maçının ardından Ersoy Sandalcı ile Hüseyin Tok balçık tarlasını terk ediyor. Arkalarında Şenol Güneş ve Ali Kemal Denizci.... Bir Fenerbahçe antrenmanı.... Didi, Yılmaz Şen, Zafer Göncüler, Ersoy Sandalcı ve Ziya Şengül’le oldukça ciddi bir konuşma yapıyor... 116 117

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==