TamSaha 180. Sayı / Kasım 2019
o güne kadar yazılıp çizilenlerin az bile olduğuna bizzat tanıklık eden Agnelli, kurmaylarına İsveçlinin transferi için gerekli talimatı veri- yordu. Neticede genç yıldız, 1956-57 sezonuyla birlikte Juventus forması altında Çizme’ye adımını atacaktı. Tabiî İtalya’nın yolunu tutması, Hamrin’in artık buz hokeyinden vazgeçerek tamamen futbola odaklanacağı anlamına da gelmekteydi. Ne var ki Hamrin transfer edildiği esnada Juventus küçük çaplı bir gerileme dönemi içindeydi. Son şampiyonluklarını dört yıl evvel ka- zanmışlardı, 1955-56 sezonunuysa Serie A’da 12. sırada tamamlamış- lardı. Bu buhran içerisinde Hamrin de olağanüstü bir performans ortaya koyamayacaktı. Juventus, sezonu bu kez dokuzuncu olarak noktalarken, Hamrin ise siyah-be- yazlı formayla çıktığı 26maçta sekiz gol kaydetmişti. Aslında bir kanat oyuncusu için bu kötü bir istatistik de sayılmazdı fakat kulüp yönetimi, bir sonraki sezona John Charles ve Omar Sivori’yi transfer etmek isteyince Hamrin gözden çıkarılacak ve İsveçli oyuncu Pado- va’nın yolunu tutmak zorunda ka- lacaktı. Meraklısına bir küçük not daha: Juventus açısından Hamrin’in gidişi tartışılsa da Charles ve Sivori’nin gelişi, kulüp tarihinin en parlak dönemlerinden birini açacaktı. Bu iki oyuncu, hücum hattında Giampiero Boniperti’ye katılınca ortaya Il Trio Magico (sihirli üçlü) olarak anılacak ortaklık çıkacak ve Juve, bu üçlünün önderliğinde dört sezonda üç şampiyonluk yaşayacaktı. Aslında Juventus ile yaşanan ayrılık, Hamrin’e de yarayacaktı. 1957-58 sezonunu Padova’da geçi- ren Hamrin, burada çıktığı 30maçta rakip ağları 20 defa sarsacak ve Padova’nın, tarihindeki en iyi dere- cesi olan lig üçüncülüğünü elde etmesinde de aslan payına sahip olacaktı. Hamrin’in adından asıl söz ettireceği yerse, o sezonun sonunda ülkesinde düzenlenecek 1958 Dünya Kupası’ydı. Dünya Kupası’nda tarihi başarı İsveç, turnuvanın ilk turunda Ma- caristan, Galler ve Meksika ile aynı grupta yer alıyordu. Macarlar, dört yıl öncesine göre turnuvaya birçok yıldızından yoksun gelmişti zira 1956’da Macaristan’da yaşanan Sovyet müdahalesi sonrasında Athletic Bilbao ile oynayacakları Şampiyon Kulüpler Kupası maçı için yurt dışında olan bazı oyuncular ül- kelerine geri dönmek istememiş ve Batı Avrupa ülkelerine yerleşmenin yollarını aramıştı. Bunun sonu- cunda da Ferenc Puşkaş, Sandor Kocsis ve Zoltan Czibor İspanya’ya iltica etmişti. Turnuvanın ilkma- çında Meksika’yı 3-0’la geçerken zorlanmayan İsveç, 12 Hazi- ran’daysa grup liderini belirlemesi muhtemel maçta Macaristan karşısına çıkıyordu. Müsabakanın 34. dakikasına gelindiğinde Macar- ların atak esnasında kaptırdığı topu İsveçliler hızla Lennart Skoglund’a oynuyor, Skoglund da sol kanattan ceza sahasına sokulup ortasını yapıyor ve Pal Berendy’nin altıpas üzerinde topu acemice sektirmesi- nin ardından da arkasındaki Ham- rin için o topu ağlara göndermek gayet kolay oluyordu. Ev sahibi ekip, karşılaşmanın ilk yarısını bu golle 1-0 önde kapatırken ikinci yarıda da atak oyununu sürdürecekti. 55. dakikada da Nils Liedholm’un ara pasında Macar savunmasının arkasına sarkan Hamrin, on sekiz üzerinden topa vuruyor, son anda kayarak pozisyona müdahale etmek isteyen Sandor Matrai’nin ayağına çarpıp havalanan top, kaleci Gyula Grosics’in üzerinden aşarak ağlarla buluşunca İsveç farkı ikiye çıkartıyordu. Macaristan ise Hamrin’in bu gollerine sadece 77. dakikada Lajos Tichy ile karşılık verebilince İsveç bu zorlumücade- leyi 2-1 kazanarak grubu zirvede tamamlamayı büyük ölçüde garan- tileyecekti. Nitekim İsveç, sonma- çında da Galler ile golsüz berabere kalıyor ve grup lideri olarak çeyrek finale yükseliyordu. İsveç’in çeyrek finaldeki rakibiyse SSCB olmuştu. 19 Hazi- ran’daki karşılaşmanın ilk yarısı golsüz eşitlikle sona ererken ev sahibi ekip, ara- dığı golü ikinci yarı başladık- tan kısa süre sonra, yine Hamrin’le bulacaktı. 49. da- kikada sağ kanattan ceza alanına giren Hamrin, topu önce ortadaki Agne Simons- son’a çevirmeye çalışmış, meşin yuvarlak araya giren Vladimir Kesarev’den sek- miş, sonrasında da Hamrin hemen reaksiyon göstererek düz- gün bir kafa vuruşuyla yakın köşe- den fileleri havalandırmıştı. Gol perdesini açan Hamrin, maça nok- tayı koyan golünse hazırlayıcısı ol- muştu. Uzun bir taç atışı sonrası bu kez sol kanatta topu önünde bulup hareketlenen Hamrin, on sekiz içine girdikten sonra kale önünde bom- boş pozisyonda olan Simonsson’a servisini yapıyor ve Simonsson da Lev Yaşin’in yanından topu ikinci kez ağlarla buluşturuyordu. Böylece mücadeleden 2-0 galip ayrılan ev sahibi ekip, 1938 ve 1950’den sonra üçüncü kez son dört takım arasına kalmanın sevincini yaşıyordu. İsveç Millî Takımı’nı çalıştırmakta olan İngiliz teknik adamGeorge Raynor, turnuva başladığında final oynayabilecek seviyede olduklarını söylemiş, ancak bu dediğine İsveç basınından neredeyse kimseyi inandıramamıştı. İsveçli vatandaş- lar da millî takımlarınınmaçlarında tribünleri boş bırakmasalar da ilk başlarda sadece meraktanmaça gelmiş gibi durmuş ve takımları için ateşli bir destek gösterisi ortaya koymamışlardı. Ancak İsveç, artık finale sadece bir adımuzaklıktaydı ve George Ray- nor’ın söylediklerinde haklılık payı olduğu da artık bütün İsveç futbol kamuoyu tarafından anlaşılmıştı. Son şampiyon Federal Almanya ile oynanacak yarı final mücadelesi öncesinde de haliyle Göteborg’un Ullevi Stadı’nın tribünleri hınca hınç dolmuştu. İlk dört maçında 34 bin seyirciye oynayan İsveç, bu karşı- laşmada 50 bine yakın taraftarının desteğiyle sahaya çıkıyordu. On binlerin en çok güvendiği isimse, turnuvada o ana kadar ortaya koy- duğumüthiş performans sayesinde Liedholmve Gren gibi tecrübeli isimleri bile gölgede bırakan 23 yaşındaki sağ açıkları Hamrin’den başkası değildi. Gelgelelimkarşılaşma, İsveçlilerin hiç de umduğu gibi başlamıyordu. 24. dakikada Uwe Seeler’in sol ka- nattan çizgiye inip içeri çevirdiği topu penaltı noktası üzerinde Hans Schaefer çok sert bir voleyle ağlara göndermiş ve Almanları 1-0 öne geçirmişti. Yine de bu gol, İsveç’i demoralize etmektense daha çok kamçılamışa benziyordu. Öyle ki sekiz dakika sonra on sekizin sol köşesinde topla buluşan Lennart Skoglund’un uzak köşeye gönder- diği şutta İsveç golü bulacak ve skor eşitlenecekti. 1-1 sona eren ilk yarı- nın ardından 58. dakikaya gelindi- ğindeyse maçta ibrenin artık İsveç’ten yana dönmekte olduğu görülecekti. Almanların savunma oyuncusu Erich Juskowiak, Ham- rin’i sert bir faulle durdurmuş ve bunun üzerine mücadelenin Macar hakemi Istvan Zsolt da Juskowiak’ı oyundan ihraç etmişti. 81. dakika- daysa İsveç’in kurduğu baskı sonuç veriyor ve Gunnar Gren’in yarım yuvarlak üzerinden çektiği şutta topu üst köşeden ağlara gönderme- siyle ev sahibi ekip 2-1’lik üstün- lüğü yakalıyordu. Bitime iki dakika kalaysa Hamrin, yapacağı solo gösteriyle maça noktayı koyacaktı. Sağ kanatta topu alan yıldız oyuncu çalımlarla ceza ala- nına doğru hareketleniyor, ardından kale çizgisine inip kaleye yöneliyor ve açısı son derece dar olmasına karşın topu adeta iğne deliğinden geçirip ağlara göndererek skoru 3-1’e getiriyordu. Maç da bu skorla sona erdi ve İsveç, ilk kez bir Dünya Kupası’nda final oynama hakkını elde etti. Finalde Pele’ye takıldılar İsveç futbol tarihinin en önemli gü- nüne ait takvimyaprağı 29 Haziran’ı işaret etmekteydi. Hamrin ve arka- daşlarının dünya şampiyonluğuyla arasındaki son engelse Brezilya’ydı. Final mücadelesinin henüz dör- düncü dakikasında yarımyuvarlak civarında topla buluşan Nils Lied- holm, Orlando ve Djalma Santos’tan şık çalımlarla sıyrıldıktan sonra yerden uzak köşeye şutunu çekiyor ve Brezilya kalecisi Gilmar’ı mağlup ederek İsveç’i 1-0’lık üstünlüğe taşıyordu. 76 yaşındaki Kral VI. Gustav dâhil tribünlerde maçı takip etmekte olan 50 bin İsveçli büyük bir sevinç içindeydi. Fakat İsveçlilerin bu sevinci çok uzun sürmeyecek, Brezilya, Va- va’nın 9 ve 32. dakikalarda attığı gollerle karşılaşmanın ilk yarısını 1958 Dünya Kupası’nda Brezilya ile final oynayan Hamrin’li İsveç Millî Takımı Hamrin, Dünya Kupası finalinde Brezilya savunmasını zorluyor... 104 105
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==