TamSaha 180. Sayı / Kasım 2019
rine imza atarak profesyo- nel statüye geçen futbolcu- lara da millî takımkapıları kapanıyordu. Bu durum, 1950’lerin sonuna dek süre- cekti. Bumuhafazakâr tavrın değişmesine yol açacak gelişmeyse, İsveç’in 1958 Dünya Kupası’nı düzenlemeye hak kazan- masıydı. İskandinav ülkesi, evinde oynanacak turnu- vada iyi bir sonuç elde etmek istiyordu. Tabiî aynı anda hem amatör futbolun şövalyeliğine soyunup hemde Dünya Kupası’nda derece yapmakmümkün değildi. Nitekim 1950 Dünya Kupası’na da katılmış olan İsveç, 1948 Olimpiyatları’nın aksine bu turnuvaya, “Grenoli Üçlüsü”nden yoksun gitmişti ve geri kalan oyuncular iyi bir performans ortaya koyup turnuvayı üçüncü olarak bitirdilerse de final gru- bunda Brezilya’ya 7-1 kaybettikleri maç, sadece amatör oyuncularla zirveyi zorlamanınmümkün olmadığının da bir ispatı niteliğindeydi. Bu gerçekle yüzleşen İsveç Futbol Fe- derasyonu da ev sahipliğini üstlendikleri 1958 Dünya Kupası’nda millî takım kadrosuna yurt dışındaki profesyonel oyuncuların da alınmasına müsaade edecekti. Ne var ki bu karar, meşhur “Grenoli Üçlüsü” açısından bakıldığında biraz geç kalınmış bir karardı. Çünkü üçlüden Gunnar Nordahl, turnuva başlamadan birkaç ay evvel, 36 yaşında futbolu bırakmıştı. Nils Liedholm ile Gunnar Gren ise turnuvada İsveç forması giyeceklerdi ama Liedholm 35, Gren de 37 yaşındaydı ve Gren zaten iki yıl evvel ülkesine geri dönmüştü. Hal böyleyken İsveç’in, millî takımı sürük- leyecek yeni yıldızlara da ihtiyacı vardı. Bu doğrul- tuda ön plana çıkan isim- lerse Inter’de oynayan sol açık Lennart Skoglund ile Padova’nın genç sağ açığı Kurt Hamrin’di. Özellikle Hamrin, turnuva boyunca İsveç adına belki de en çok parlayan isim olacak ve takımının finale kalarak bugün bile hâlâ tarihinin en büyük başarısı olan o dünya ikinciliğini kazan- masına da muazzambir katkıda bulunacaktı. Uzun bir girizgâhın ardın- dan artık bu noktadan iti- baren filmi başa sarabiliriz. Zira odaklanacağımız asıl konu, bu ay 85 yaşını geride bırakacak olan Kurt Ham- rin’in futbolculuk kariyeri olacak. 19 Kasım 1934’te İsveç’in başkenti Stock- holm’de dünyaya gelen Hamrin, ülkesinin II. Dünya Savaşı’nda tarafsız kalması sayesinde, Avrupa’daki bir- çok yaşıtının aksine sakin bir çocukluk dönemi geçir- mişti. Babası Karl, boyacı- lıkla uğraşmaktaydı ve Kurt da ailenin beşinci ço- cuğuydu. Kalabalık ailenin çok büyük refah içinde olduğu söylenemezdi belki ama İsveç’in savaşa girme- miş olması en azından huzur içinde yaşamalarını sağlıyordu. Buna rağmen elbette savaş ekonomisinin yarattığı birtakımmali zorluklar söz konusuydu. Kurt da ailesine destek olabilmek için çocuk yaşta çeşitli işlerde çıraklık yapmış, ilkokulu bitirdikten sonraysa yerel bir gazetede çinkograf olarak çalışmaya başlamıştı. Üç sporla birden uğraşıyordu Buna rağmen Kurt’un spora karşı da yoğun bir ilgisi vardı ve hem fut- bolla buz hokeyiyle hemde bir çeşit buz futbolu olan ‘bandy’yle yakın- dan ilgilenmekteydi. 12 yaşınday- ken yerel kulüplerden biri olan Huvudsta’da futbol oynamaya da başlamıştı. Bir yıl sonra Rasunda kulübüne geçen Kurt, 1949 yılına gelindiğindeyse kendisini futbol dünyasına tanıtacak olan AIK’in alt- yapısına geçecekti. AIK bünyesin- deyken bandy ve buz hokeyiyle de lisanslı olarak uğraşmaya başlayan genç sporcu, futbolun ardından özellikle buz hokeyinde de sivrilen bir isimolmaya başlayacaktı. Hamrin 1.70metre gibi kısa sayıla- bilecek bir boya sahipti belki ama bu onun daha çevik ve kıvrak bir yapıda olmasını da sağlıyordu. Gerek futbolda, gerek de buz hoke- yinde bu çeviklik ve kıvraklık onun ilk göze batan özelliklerindendi. Ancak futboldaki yetenekleri sadece bu kadar da değildi. Çok iyi şut çekip orta kesebiliyordu ve topla çok hızlı bir şekilde dripling de yapabilmekteydi. Kısacası yıldız bir kanat oyuncusunun sahip olması gereken neredeyse tümözellikler, dört dörtlük denecek seviyede Hamrin’de mevcuttu. Haliyle AIK kulübü de onu daha çok futbol şubesinde kullanmayı tercih ede- cek ve genç sporcunun kariyeri de futbolculuk doğrultusunda şekille- necekti. Yine de Hamrin, buz hoke- yini tamamen bırakmamıştı. Hamrin, AIK’in ikinci ligde oynadığı 1951-52 sezonunda, henüz 18 yaşını doldurmamışken A takımkadro- suna alınacak, ilk resmi ligmaçına da Hammarby ile oynanan ve 0-0 sona eren derbi mücadelesinde çıkacaktı. AIK’in o sezonu zirvede tamamlayıp birinci lige yükselme- sinin ardındansa Hamrin, en üst se- viyedeki ilkmaçını 10 Mayıs 1953’te, IFKMalmö’ye karşı oynuyordu. Bu sezonun son bölümünde altı maça çıkıp dört gol kaydeden genç oyuncu, bir anda teknik direktörleri Per Kaulfeldt’in gözüne girmişti ve 1953-54 sezonundan itibaren de takımının değişmez isimlerinden biri olacaktı. Efsane Macarlara kafa tutan genç İsveç Millî Takımı da genç sağ açık- taki yeteneğe fazla kayıtsız kala- mayacaktı. NitekimHamrin, 8 Ekim 1953’te millî formayı da ilk kez sır- tına geçirecekti. Ancak 1954 Dünya Kupası elemeleri çerçevesinde Belçika ile oynananmaçı İsveç 2-0 kaybedecek ve turnuvaya katılma şansını da kaçıracaktı. Buna karşın Hamrin, oynadığı oyunla geçer not almıştı ve 10 gün sonra Norveç’le oynanan özel maçta bir kez daha millî takımın on biri içerisinde yer alacaktı. Hamrin, İsveç adına ilk go- lünüyse 15 Kasım 1953’te, dönemin dünyadaki en güçlü takımı olarak görülen Macaristan’a karşı, Buda- peşte’de oynadıkları özel maçta kaydedecekti. Kimler yoktu ki o gün Macaristan kadrosunda? Başta Ferenc Puşkaş olmak üzere Sandor Kocsis, Nandor Hidegkuti, Zoltan Czibor ve Jozsef Bozsik gibi bütün büyük yıldızlar sahadaydı. Karşılaşmanın son bölümlerine de 2-1 Macaristan üstünlüğüyle giril- mişti fakat 86. dakikada Hamrin topu filelere göndererekmaçın 2-2’lik eşitlikle bitmesini sağla- mıştı. Meraklısına not: Macaristan, bu karşılaşmadan sadece 10 gün sonra, futbol tarihinin büyük dönümnoktalarından biri olarak kabul edilenmaçta, İngiltere’yi Wembley’de 6-3’lük bir hezimete uğratmıştı. Macaristan’ın İsveç ile bir önceki maçıysa, üç buçuk ay evvel Stockholm’deydi ve Ham- rin’in oynamadığı o müsabakayı da Macarlar 4-2 kazanmıştı. 1953-54 sezonunda AIK formasıyla ligde 22 maçta 15 gol kaydeden Hamrin, bir sonraki sezona gelindi- ğindeyse bu kez 22 maçta 22 kez rakip fileleri havalandırarakmaç başına bir gol ortalaması tutturuyor ve ligde gol krallığını da elde edi- yordu. Öte yandan 1954 yazında Hamrin, sporculuğu açısından bir başka gurur verici gelişme yaşaya- cak ve İsveç Millî Buz Hokeyi Takımı’nın formasını, Kanada ile oynadıkları iki maçta giyecekti. Çizme’deki ilk durak Juventus Hemyurt içinde gitgide yüksel- mekte olan performansı hemde millî takımda da artık düzenli olarak oynuyor olması nedeniyle Hamrin artık İtalyan kulüpleri tara- fından da takip edilmekteydi. Ne de olsa “Grenoli Üçlüsü”nün Çizme’de fırtınalar estirmesi ve İsveç’teki profesyonellik yasağı bir araya gel- diğinde İskandinav ülkesi, İtalyanlar adına cazip bir futbolcumembaıydı. Beklenen transfere vesile olan ha- diseyse, İsveç’in 20 Kasım 1955’te Lizbon’da Portekiz’le oynadığı özel maçtı. Hamrin, henüz 12. dakikada karşılaşmanın ilk golüne imzasını atarken sonrasında da Portekiz’in sol kanadını adeta felç etmiş, 90 da- kikanın bitiminde de İsveç, sahadan 6-2’lik etkileyici bir galibiyetle ayrılmıştı. Maçı tribünden izleyenler arasında Juventus Başkanı Giovanni Agnelli de vardı. Hamrin’le ilgili 102 103
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==