TFF
ANA SAYFA
TFF
MİLLİ TAKIMLAR
LİGLER
KUPALAR
FGD
BİLGİ BANKASI
 

 
Euro 2008'e Mektuplar (PDF Formatında) 14.06.2008

Türkiye Futbol Federasyonu, Avrupa Şampiyonası'nda mücadele edecek (A) Milli Futbol Takımı'nda teknik heyetin ve futbolcuların şampiyonaya ilişkin görüşlerini ''Euro 2008'e Mektuplar'' adlı kitapta bir araya getirdi. Kitap ayrıca futbolcuların İngilizce yazdığı mektupları içeren versiyonuyla da yayınlandı.

Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan'ın yazısının yanı sıra milli takımın her bireyine ikişer sayfa ayrılan kitapta, teknik heyet ve futbolcuların öz geçmişleri ve el yazılarıyla aktardığı görüşleri ve fotoğraflar yer aldı.

Euro 2008'e Mektuplar kitabında yer alan tam metinler şöyle;

Hasan Doğan:

Dünyanın en büyük ikinci futbol organizasyonu olan Avrupa Futbol Şampiyonası bu kez bizim için ayrı bir önem arz ediyor. 6 yıl aradan sonra uluslararası resmi bir turnuvada yer alma hakkını kazanan A Milli Takımımız, şampiyonada bulunarak Avrupa'nın en iyi 16 ülkesinden biri olarak adını yazdırmayı başardı.

İsviçre ve Avusturya'nın ortaklaşa düzenlediği bu şampiyonada hem takımımızla hem de Türkiye ve Avrupa'nın değişik ülkelerinden gelen taraftarlarımızla turnuvanın en renkli, en heyecanlı ekiplerinden biri olacağımızı düşünüyorum.

Tüm dünyanın gözünün üzerinde olduğu bu şampiyonaya katılarak bizleri gururlandıran ekibimiz, turnuvaya her anlamıyla mükemmel bir kamp dönemi geçirerek hazırlandı. Milli Takım Teknik Direktörümüz Fatih Terim'in önderliğinde çok iyi bir arkadaşlığın yaşandığı ekipte oyuncularımızın form durumu, arzuları, istekleri; üst düzey başarı için ne kadar hazır olduklarını gösteriyor. Tüm oyuncularımızın milli formayı giydiklerinde bambaşka bir ruh ve heyecan ile mücadele ettiğini biliyoruz. Milli Takımımızın zorlu Avrupa Şampiyonası sınavından başarı ile çıkacağından eminim.

Sadece takımımız ve vatandaşlarımız değil yeryüzündeki tüm Türkler tarifsiz bir heyecan içinde. 70 milyon yurttaşımıza ilave olarak tüm Türkî Cumhuriyetlerde, Balkanlarda, Ortadoğu'da ve Avrupa ülkelerinde milyonlarca kişi Mili Takımımızı destekleyecektir. Umarım ve dilerim ki Milli Takımımız şampiyona sonrası Avrupa'nın en heyecan verici ve adından en çok söz ettiren takımı olur.

Fatih Terim:

Milli Takımımız 1996'da Avrupa Şampiyonası finallerine ilk kez katıldığında takımın başında bulunma onurunu yaşamıştım. 12 yıl aradan sonra bir kez daha Avrupa Şampiyonası finallerindeyiz. Böyle büyük bir turnuvaya katılmak için tam 6 yıldır hasretle bekliyorduk. Önemli dezavantajlara sahip olduğumuz zorlu bir eleme sürecini başarıyla geçtik. Finaller öncesi mükemmel bir hazırlık devresi geçirdik. Milli Takımımız artık bir aile havasında. Daha önce de söylemiştim, dünya futboluna kendimizi hatırlatmaya geldik. Kaybetme kelimesini ağzına almayan bir ortam içerisindeyiz. Avrupa Şampiyonası'nda kolay rakip olmaz. Hatta ilk turlar Dünya Kupalarına oranla daha zordur. Bu zorlu ve dengeli turnuvada diğer 15 takımın hedefi neyse, bizimki de o: Sonuna kadar gitmek istiyoruz.

Müfit Erkasap:

Birinci sınıf liderler birinci sınıf insanlarla çalıştığı için bu ekibin içinde yer aldığımı düşünüyorum. Tüm ekibini dinleyen ve onların görüşlerine saygı duyan bir teknik adamla çalışmanın keyfini yaşıyorum. Zaten Fatih Terim'le uzun süreli ve başarılarla dolu birlikteliğimiz bu karşılıklı anlayışa dayanıyor. Hem oyuncu kadrosunda hem de teknik ekipte müthiş bir takım ruhunu yakaladık. Turnuva devam ederken kadroda yüzde 80'lik bir değişimi gerçekleştirmeyi başardık. Elemeler başlarken tek hedefim finallere katılmamızdı. Bu süreçte hem finallere katılmayı başardık hem de ortak değerlerimizi oluşturduk. Şimdi bu değerleri yükseltme zamanı. Euro 2008 finallerine gruptan çıktığımız takdirde şampiyonluğa kadar gideceğimize inanıyorum. O kaliteye ve güce sahibiz. Önemli olan bu potansiyeli her zaman dinamik tutup devreye sokabilmek.

Oğuz Çetin:

Milli Takım'ın teknik ekibinde bulunmak, bu heyecanı ve ekip içinde bilgi paylaşımını yaşamak çok farklı bir duygu. Türk futbolunun yaşadığı altyapı sorunlarına rağmen Euro 2008 finallerine katılmamızı da içimizdeki bu heyecana, ekip çalışmasının getirdiği müthiş sinerjiye ve çok kaliteli futbolculara sahip olmamıza bağlıyorum. Bu kadroyu gerçekten en ince detaylara kadar düşünerek oluşturduk. En çok dikkat ettiğimiz konu, günümüz futbolunun dinamik, dayanıklı, çabuk kuvveti yüksek oyuncu talebine cevap verebilmekti.  İnandığımız, bildiğimiz, yeteneğine ve kişiliğine güvendiğimiz oyuncular elbette ön planda oldu. Aramızda karşılıklı bir güven ortamı var ve takım ruhunu tam anlamıyla yakaladık. Euro 2008 finallerindeki en büyük artımızın da bu olduğunu düşünüyorum.

Metin Tekin:

Euro 2008 finalleri futbolcular kadar biz antrenörler açısından da önemli bir kariyer adımı. Zaten elemeler boyunca böyle bir ekibin içinde bulunmak, yaşayarak öğrenme açısından önemli kazanımlar elde etmemi sağladı. Milli Takım'ın yeniden yapılanmasının içinde bulunmak, bir Avrupa Şampiyonası finallerine katılma mücadelesinin içinde yer almak müthiş gelişim faktörleriydi. Gerçekten çok paylaşımcı, beraber çalıştığı insanların görüşlerine değer ve önem veren bir teknik adamla çalışıyor olmak da işimizin zevk veren bir başka yönü oldu. Şu aşamada, birlikte oynayabilen bir takım oluşturduğumuzu söyleyebilirim. Kendi oyunumuzu oynuyoruz ve zaten büyük takımlar da böyle oynar. Artık asla pes etmeyen, skor ne olursa olsun maçı çevirmeyi bilen bir takıma sahibiz ve Euro 2008'de bu özelliğimizin faydasını göreceğimizden kuşku duymuyorum.

Eser Özaltındere:

Fatih Terim gibi titiz bir teknik direktörle çalışmak, benim gibi mesleğinde titizliğe ve profesyonelliğe önem veren bir kaleci antrenörü için çok önemli bir avantaj. Euro 2008 eleme süreci boyunca ve finaller öncesindeki kadro seçiminde, elimizdeki kriterler ölçüsünde en doğru isimleri belirlediğimizi düşünüyorum. Kaleci seçimlerinde verdiğimiz mesajlarla ülke kaleciliğine de yön vermeye çalıştığımızı göz önünde bulundurmak gerekir. Bugün gelinen noktada, Euro 2008 boyunca Milli Takım kalesinin emin ellerde bulunacağından hiç bir kuşku duymuyorum.

Rüştü Reçber:

Türk futbolunun zirveye tırmandığı son 15 yıllık dönemin Milli Takım'daki tüm başarılarına ortak olmanın gururunu yaşıyorum. 1996 ve 2000'deki Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde oynamanın verdiği hazzın ardından, 2002'de de dünya üçüncülüğü gibi Türk futbol tarihine altın harflerle kazınan tarihi bir başarının da parçası oldum. Aradan geçen 6 yılda hep kıl payı kaçırdığımız büyük şampiyonaların ardından şimdi Euro 2008 finallerinde yepyeni bir ufka yelken açıyoruz. Umutla, azimle ve kendimize güvenle doluyuz. Tecrübeli ve genç oyunculardan harmanlanmış takımımızdaki tüm arkadaşlarımın gözlerinde zafer ışığını görüyorum. Gücümüze inanır ve kendimiz gibi oynarsak, başaramayacağımız hiçbir şey yok olmadığını biliyorum. 2002 yılında Uzakdoğu'dan zaferle dönüşümüzün keyfini dün gibi hatırlıyor, Viyana'dan da aynı manzarayla döneceğimizi umuyorum.

Volkan Demirel:

Euro 2008 Avrupa Şampiyonası finalleri, benim için hayallerimin gerçekleşme noktalarından birisi. Milli formayı ilk giydiğimde tarih 23 Mayıs 2001'di. Yunanistan'a karşı 2-1 kazanmıştık. O gün Ümit takımda başlayan ay-yıldızlı kariyerim, 28 Nisan 2004'teki Belçika maçının ikinci yarısında A Milli Takım formasıyla taçlandı. O maçta da dönemin iyi takımlarından birisi olan Belçika'yı deplasmanda 3-2 yenmeyi başarmıştık. Şimdi kariyerimde ilk defa Avrupa Şampiyonası finallerine katılacağım ve bu başlangıcın da hem benim hem de Milli Takımımız için hayırlı olacağına inanıyorum. Fenerbahçe ile bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde oynadığımız maçlarda Avrupalı rakiplerimizden hiçbir eksiğimizin olmadığını gördük. Bunun da getirdiği güvenle sahaya çıkacağız ve eminim ki başaracağız.

Tolga Zengin:

Milli Takım oyuncusu olmanın keyfini 15 yaşından bu yana tadan bir oyuncuyum. Ama A Milli Takım kadrosunda olmak hem de Avrupa Şampiyonası finalleri için seçilen kadroda yer almak bana bambaşka bir heyecan yaşatıyor. 1998 yılında Genç Milli Takıma ilk çağırıldığım günden bu yana hep bu hayali içimde taşıdım. Azerbaycan karşısında ilk A milli maçıma çıktığım gün, Euro 2008 hayalimin gerçekleşebileceğine iyice inanmıştım. Trabzonspor kalesinde takım arkadaşlarımla yaşadığım rekabet de kendimi geliştirmem konusunda bana çok yardımcı oldu. Milli Takım'da şu aşamada üçüncü kaleci konumunda bulunduğumu biliyorum. Ama çok olumlu bir sezon geçirdim ve kendimi her an oynamaya hazır hissediyorum. Euro 2008'i kariyerimdeki en önemli deneyim olarak görüyorum.

Sabri Sarıoğlu:

Euro 2008'in eleme maçlarıyla A Milli Takım formasıyla tanıştım ve ilk sınavımın sonunda finallere katılmanın mutluluğunu yaşadım. Bu başarının kariyerim açısından önemini çok iyi biliyorum ve Avrupa Futbol Şampiyonası finallerinde oynayacak olmak bana büyük bir heyecan veriyor. Finallere katılma hakkını elde ederek yolun yarısını aştık ama asıl büyük sınavın şimdi başladığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye gibi futbolla yaşayan bir ülke açısından finallere katılmak hedefe ulaşmak anlamına gelmiyor. Finallerde çok daha ileriye gidebilecek potansiyelimiz olduğuna inanıyorum. Mükemmel bir hazırlık dönemi geçirdik. Zaten uzun süredir bir arada oynayan ve sistemi oturmuş bir takımız. Bu finallerde elde edeceğimiz başarıyla Türkiye'yi ayağa kaldırmak istiyoruz.

Servet Çetin:

Milli Takım kariyerimde daha önce iki büyük turnuvanın elemelerinde mücadele ettim. Son etabında yer aldığım 2004 Avrupa Şampiyonası finallerine de 2006 Dünya Kupası finallerinde katılma şansımızı hep eleme maçlarında kaçırmanın üzüntüsünü yaşadım. Kulüp takımlarında son dönemde giderek yükselen bir başarı grafiğine sahip olsam da uluslararası platformda başarı hasretini en çok çeken oyunculardan birisiyim. Euro 2008 elemelerinde hep bu hırsla ve başarı açlığıyla mücadele ettim. Eleme grubunda zor da olsa hedefimize ulaştık ve özellikle Norveç maçında en kritik dönemlerde bile kazanabilme gücümüzü gösterdik. Şimdi Avrupa'nın en iyi takımlarıyla boy ölçüşeceğiz. Uzun zamandır elde ettiğim deneyimle rakiplerimizden hiçbir eksiğimizin olmadığını biliyorum. Ben ve arkadaşlarım, sahaya yüreğimizi koyduğumuzda neleri başaracağımızı Avrupa'ya ve tüm dünyaya göstereceğiz.

Gökhan Zan:

Avrupalı rakiplerimizle ilk maçıma çıktığım günden bu yana hep "Bizim onlardan hiçbir eksiğimiz yok" diye düşündüm. Genç Milli Takımlarda yaşadığım uluslararası tecrübelerin çokluğu, bugün A Milli Takım çatısı altında buluştuğumuz birçok arkadaşım gibi bana da müthiş bir özgüven kazandırdı. Euro 2008 elemeleri benim A Milli Takım'daki ilk önemli sınavımdı ve zaman zaman yaşadığım sakatlıklar bir yana bırakılırsa bu sınavdan yüz akıyla çıktığımı düşünüyorum. Finallerdeki rakiplerimizin gücü hakkında çok fazla düşünmüyorum, çünkü bizim takımımızın kendi oyununu sergilediği takdirde dünyanın her takımını yenebileceğini biliyorum. Kendi adıma maçların başlamasını büyük bir heyecanla bekliyorum. İsviçre'de bizi izlemeye gelecek taraftarlarımızın da desteğiyle Euro 2008'e Türkiye damgasını basacağımızdan eminim.

Emre Aşık:
 
A Milli Takım formasını ilk giydiğim günden bu yana tam 15 yıl geçti. Bu 15 yıllık periyotta Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş formalarını giyerek birçok şampiyonluk yaşadım. Zaman zaman zor günler geçirsem de içimdeki mücadele etme azmini hiç yitirmedim. Zaten bu 15 yılın sonunda 35 yaşına gelmiş bir oyuncu olarak Milli Takım kadrosunda yer almam da es etmeyen yapımın kanıtı. Euro 2008 benim ilk Avrupa Şampiyonası finallerim olacak. 1996 elemelerinde İsveç'e attığım golle finale katılmamıza katkı sağlamış, ancak sakatlığım nedeniyle finallerde oynayamamıştım. Kariyerimin en güzel günlerini ise yine Milli Takım forması altında 2002 Dünya Kupası'nda elde ettiğimiz tarihi üçüncülükle yaşamıştım. Şimdi futbol yaşantımın bu son büyük turnuvasında yeni bir zafer daha elde etmek benim için çok anlamlı olacak.

Hakan Kadir Balta:

Milli Takımımız 2002 Dünya Kupası'nda üçüncü olduğu sırada Almanya'da yaşıyordum ve vatanından uzaktaki her Türk gibi bu başarıyla çok büyük bir gurur duymuştum. O dönemde içimden hep "Ben ne zaman bu Milli Takım'ın bir parçası olacağım?" düşüncesi geçiyordu. Mustafa Denizli döneminde Vestel Manisaspor'dan teklif aldığımda, göz önünde olmak ve Milli Takım'da oynamak düşüncesiyle Türkiye'ye geldim. Galatasaray'a transfer olurken de içimde yine aynı düşünce vardı. Azerbaycan maçıyla ilk kez ay-yıldızlı formayı giydiğimde hissettiklerim kelimelerle anlatılamaz. Euro 2008 elemelerinde son maçlarda da olsa Milli Takımımıza katkı sağladığım için son derece mutluyum. Şimdi sıra finallerde Türkiye'nin adını daha yüksek sesle duyurmaya geldi. Ve ben bunu başaracağımızdan en küçük bir şüphe duymuyorum.

Uğur Boral:

Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe formasıyla oynadığım maçlar, bana uluslararası başarının ne kadar üst düzeyde bir keyif verdiğini gösterdi. Bu maçlarda çok önemli bir şey daha kazandım. Özgüven duygusu. Inter'i, Sevilla, Chelsea'yi ve diğerlerin yenerken aslında alt edilmeyecek bir rakip olmadığını da kanıtladık. Euro 2008'e de bu duygularla ve mutlaka başarılı olma azmiyle katılıyorum. Bugüne dek resmi milli maçlarda oynamamış olmak heyecanımı yanı sıra hırsımı ve başarma isteğimi de kamçılıyor. Üç aşamalı hazırlık dönemimizin mükemmel geçtiğini söyleyebilirim. Hem takım içindeki arkadaşlık hem de oyun stratejimizi oturtmak açısından en üst düzeye ulaştık. Türk insanının bizden neler beklediğini biliyoruz ve bu beklentileri karşılamak için terimizi son damlasına kadar akıtma kararlılığını taşıyoruz.

Mehmet Aurelio:

Dünyanın birçok ülkesinde farklı ülkelerden oyuncular, farklı milli takımların formalarını giyiyor. O oyuncuların hangi niyet ve duygularla hareket ettiğini bilmiyorum ama kendi adıma konuşmam gerekirse, arkadaşlarımdan farklı bir duygu hissetmiyorum. Sahaya en az takım arkadaşlarım kadar heyecanlı çıkıyorum. İstiklal Marşını okurken yüreğimin titrediğini duyuyorum. Ay-yıldızlı formayı giydiğim günden bu yana oynadığım her maçta formamı terimin son damlasına kadar ıslatmaya çalıştım. Şimdi Euro 2008 benim için yepyeni bir deneyim yepyeni bir heyecan. 31 yaşındayım ve 2010 Dünya Kupası finallerinde oynayıp oynayamayacağımı şimdiden kestiremiyorum. Belki de ilk ve son anlamını taşıyan bu finallerde hem kendim hem de takımım adına, her zaman olduğu gibi elimden gelen her şeyi sahaya koyacağım.

Mehmet Topal:

Futbol kariyerimde bugün geldiğim noktaya bakıyorum ve "İyi ki başlangıç günlerimde 'Futbol oynayıp da boşuna vakit harcama' diyen babamı dinlemedim" diyorum. Biliyorum ki, o günlerde futbol oynamamı istemeyen babam da, beni çok özleyen ve "Oğlum bırak bu işi de yanıma gel" diyen annem de beni ay-yıldızlı formayla seyrederken gurur duyuyor, gözleri doluyor. Antrenmanlarda ağabeylerimden daha fazla çalışmamın karşılığını, Euro 2008 finallerinde mücadele edecek Milli Takım kadrosuna çağrılarak almanın onurunu yaşıyorum. Kendimi genç bir futbolcu gibi değil, birçok şeyi yaşamış, olgun ve tecrübeli bir oyuncu olarak görüyorum. Milli Takımımızla finallere gelerek görevimin sona ermediğini de gayet iyi biliyorum. Benim için asıl iş final maçlarında başlıyor. Bana güvenip de bu formaya layık görenleri mahcup etmemek için elimden gelenin daha fazlasını yapacağıma inanmanızı istiyorum.

Hamit Altıntop:

Kardeşimle birlikte Almanya'da giderek sivrilen oyuncular olduğumuz dönemde Alman Milli Takımı'ndan da teklif almış ama hiç düşünmeden Türk Milli Takımı'nın formasını giymek istediğimi söylemiştim. Ay-yıldızlı formayı her seferinde ilk kez giyiyormuş gibi heyecan duyuyorum. 2006 Dünya Kupası finallerini kaçırmanın üzüntüsü üzerine Euro 2008 finallerine katılmayı gerçekten de çok istemiştim. Elemelerde hep bu hırsla mücadele ettim. Geçirdiğim ağır sakatlığa ve ameliyatın ardından iyileşebilmek için çok yoğun çaba harcadım. Elemeler boyunca birlikte mücadele verdiğimiz arkadaşlarımı finallerde yalnız bırakmaya gönlüm razı olmazdı. Biz konsantre olduğumuzda ve çok istediğimizde neler yapabileceğimizi kanıtlamış bir takımı. Euro 2008 finallerinde de bu özelliğimizi ortaya koyarak başarılı olacağımızdan kuşku duymuyorum.

Emre Belözoğlu:

Başarılara alışkın bir oyuncu olarak bu sezonun büyük bölümünü sakatlıklar nedeniyle sahalardan uzak geçirmek, Euro 2008 finalleri için içimdeki futbol oynama isteğini kamçılıyor. 2000'de bir parçası olduğum UEFA Kupası Şampiyonluğu ve Süper Kupa'nın ardından 2002 yılında Milli Takımımızla elde ettiğimiz dünya üçüncülüğü, başarı duygusunun verdiği hazzı en üst noktada tatmamı sağladı. Şimdi hem futbola hem de yeni başarılara duyduğum açlıkla Euro 2008 finalleri için kendimi en üst düzeyde hazır hissediyorum. Euro 2008'de rakibimiz olan birçok oyuncuyu İtalya ve İngiltere Liglerinden tanıyorum. Milli Takım'daki arkadaşlarımın kalite anlamında onlarla en azından eşit düzeyde olduğunu yakından biliyorum. İhtiyacımız olan tek şey bu kaliteyi takım oyununa dönüştürmek ve gücümüzü tek hedef doğrultusunda birleştirmek. Bunu başarabilirsek önümüzde hiçbir rakibimizin duramayacağından eminim.

Ayhan Akman:

Futbol hayatım boyunca Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi büyük turnuvaların finallerine bir kez katılabildim. 2000 yılında Hollanda ve Belçika'da düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda çeyrek final oynayan kadroda yer aldım ancak hiçbir maçta oynayamadım. Dolayısıyla Euro 2008 finalleri benim için çok farklı bir anlam taşıyor. 31 yaşındayım ve ilk kez böyle büyük bir organizasyonda oynama şansını yakalıyorum. Her geçen gün yeni bir şeyler öğrenen, bunun için uğraşan bir oyuncuyum. Artık futbolumun olgunluk dönemini yaşıyorum ve bugüne kadar çok fazla faydalı olamadığım Milli Takımımıza Euro 2008'de önemli katkılarda bulunmak istiyorum. Türk futbolunun bugün geldiği noktada Milli Takımımızın Euro 2008'in favorilerinden biri olduğuna inanıyorum.

Nihat Kahveci:

Bu finalleri tam 6 yıl hasretle bekledik. 2002 Dünya Kupası'nda üçüncülüğü elde eden takımın bir parçası olarak itiraf etmem gerekirse, büyük finallerden 6 yıl uzak kalmak herhalde en fazla bu işin tadını alan biz futbolcuları üzdü. 2002 Dünya Kupası'ndaki iki maçta çok kısa süreli de olsa oynama fırsatı bulmuştum. O tarihten bu yana kişisel kariyerim sürekli yükselen bir grafik çizse de Milli Takımımızla iki önemli şampiyonanın finallerin kıl payıyla kaçırdık. Euro 2008 elemelerinde ise ülkemize borcumuzu ödeyebilmek için var gücümüzle çalıştık ve hedefimizin ilk etabına ulaştık. Takımımızın bu hedefine ulaşmasına attığım gollerle katkı yapmak sevincimi bir kat daha artırdı. Artık kendimize daha fazla güveniyoruz ve Euro 2008 finallerinde ülke futbolumuzu Türkiye'nin layık olduğu yere taşımak için var gücümüzle mücadele edeceğiz.

Tuncay Şanlı:

17 yaşımdan itibaren Genç Takımlarda başlayan milli kariyerim boyunca ay-yıldızlı formayı giymek bana her seferinde farklı duygular yaşattı. A Milli Takım formasını giydiğim ilk günü dün gibi hatırlıyorum. 2002'de dünya üçüncüsü olan Milli Takımımızın yeniden yapılanma projesi içinde yer alan genç oyunculardan biriydim ve İtalya'ya karşı son iki dakikada sahada yer almıştım. Ardından Konfederasyon Kupası'nda üçüncülüğü elde eden takımın bir parçası oldum. Her uluslar arası karşılaşma bana Türk oyuncusunun güçlü rakiplerinden hiçbir eksiğinin olmadığını biraz daha öğretti ve içimdeki kazanma hırsını kamçıladı. Premier Lig'deki performansım da özgüvenimi biraz daha artırdı. Euro 2008'i Türk futbolunun yeni yükseliş noktası olarak görüyorum. Ben ve arkadaşlarım bu platformda elde edeceğimiz başarıyla ülke futbolumuza yeni bir ivme kazandırmayı amaçlıyoruz.

Arda Turan:

Milli Takım formasıyla ilk giydiğim gün henüz 15 yaşındaydım. 16 yaşıma geldiğimde gençler kategorisinde Balkan Şampiyonluğu yaşadım. Genç Milli Takımların tüm kategorilerinde forma giyerken dünyanın en güçlü takımlarına karşı oynama fırsatı buldum. Bu deneyimin bana kazandırdığı en önemli artı özgüvendi. Daha önce gözde büyütülen rakiplerin, sahada hiç de öyle olmadığını gördüm. Genç Türk oyuncuların kendilerine güvenildiğinde ve iyi organize edildiğinde neler başarabileceğini çok genç yaşta öğrendim. Ondan sonra da her maça rakip kim olursa olsun kazanma düşüncesiyle çıktım. Euro 2008 benim için A Milli Takım seviyesinde katılacağım ilk büyük organizasyon. Bu turnuvada, geçmişte büyük bir heyecan ve gururla izlediğim 2002'deki dünya üçüncülüğüne benzer bir başarıyı kazanacağımıza yürekten inanıyorum.

Gökdeniz Karadeniz:

Milli Takım oyuncusu olmanın gururunu kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. 15 yaşımdan beri milli formayı giyiyorum ve 22 yaşımdan itibaren de A Milli Takım'da oynuyorum. 2003 yılının Haziran ayında, üçüncü A milli sınavımda Makedonya'ya attığım gol, futbol arşivimin en değerli sayfaları arasında duruyor. 2004 Avrupa Şampiyonası ve 2006 Dünya Kupası'nı pas geçtikten sonra Euro 2008'e katılmamızı Türk futbolunun önemli eşiklerinden biri olarak değerlendiriyorum. Bu turnuvada başarılı olacağımızdan kuşku duymuyorum. Bu başarı, artık yavaş yavaş dışa açılmaya başlayan Türk oyuncuları için yeni bir ihraç dalgası oluşturacak. Uluslararası alanda oynayan oyucularımızın sayısı çoğaldıkça futbolumuzun da her geçen gün biraz daha ileri gideceği inancını taşıyorum.

Tümer Metin:

Geç bir vakitte buluştuğum Milli Takım forması altında hayatımın en güzel günlerini yaşadım. Kariyerimin en kritik ve anlamlı gollerini yine bu formanın içindeyken attım. 2002 Dünya Kupası kadrosunda yer alamamak içimde bir ukdeydi. Ama şimdi Euro 2008'de, belki de oyunculuk kariyerimin bu son turnuvasında o başarının önüne geçecek bir zaferin parçası olacağım. Zafer diyorum çünkü buna gerçekten inanıyorum. Larissa formasıyla mücadele ettiğim Yunanistan Ligi'ndeki oyuncuları çok yakından tanıma fırsatı buldum. 2004'teki Avrupa Şampiyonası'nda o oyuncuların elde ettiği başarıyı bizim de yakalamamamız için hiçbir neden göremiyorum. Türk Milli Takımı hem oyuncu ve teknik adam kalitesi hem de arkasındaki 70 milyonun müthiş desteğiyle oluşturacağı sinerjiyle Avrupa Şampiyonluğu'na kadar yürüyebilecek kapasitede. Ben ve arkadaşlarım, Euro 2008'de çok da uzak görmediğimiz bu hedefin peşinden koşacağız.

Kazım Kazım:

Başlangıçta Türkiye ile İngiltere arasında bir milli takım tercihi yapmak zorunda kalmıştım ve Türkiye'yi tercih ettim. Çünkü Türkler bazı şeyleri daha fazla takdir ediyor. Türk yetkilerle konuştuğumda bana karşı çok sıcak davrandılar ve beni bu ülkenin bir parçası olarak gördüklerini hissettirdiler. Ben de burada olmam ve bu takım için oynamam gerektiğini düşündüm. Ben Türküm ve bu gerçekten bana kendimi çok iyi hissettirdi. Bana baktığınızda Türk olduğumu göremezseniz. İngiltere'de sokakta yürürken kimse Türk olduğumu bilemez. Böyle bir durumda Türkiye'nin beni Milli Takım'a çağırması gerçekten bir rüyanın gerçekleşmesi benim için. İkinci rüyam ise Euro 2008 finalleri kadrosunda yer almaktı ve bu da gerçekleşti. Şimdi üçüncü rüyamın da gerçekleşmesini istiyorum. Yani Avrupa Şampiyonluğunu… Neden olmasın?

Semih Şentürk:

Futbol sahasının içinde birçok özelliğim ya da eksikliğim sayılabilir ama ben en önemli artımın sabır ve gözlem olduğunu düşünüyorum. Hiçbir zaman pes etmeyi düşünmeyen, hep daha iyisini yapmayı hedefleyen bir oyuncu oldum. En umutsuz zamanlarda bile kendimi geliştirmeye çalışarak sabırla fırsatın bana geleceği günü bekledim. Bu sezon ayağıma gelen şansları iyi kullandığımı düşünüyorum. Çok fazla oynayamasam bile sezonu gol kralı olarak tamamlamam hem moralimi yükseltti hem de kendimi olan güvenimi artırdı. Ama bu unvan bir yandan da üzerimdeki sorumluluğu artırdı. Şimdi benden beklentilerin biraz daha yükseldiğini biliyorum. Ama bu sorumluluğu taşımaya ve Euro 2008'de bir şans verildiği takdirde elimden gelenin en iyisini yapmaya hazırım.

Mevlüt Erdinç:

Türkiye'den önce Fransa Genç Milli Takımlarından davet almış ve onlar için oynamaya başlamıştım. Fransa Genç Milli Takımı için Meridyen Turnuvası için Türkiye'ye gelmiş ve şampiyon olmuştuk. Orada beni izleyen Türk Milli Takımı yetkilileri, "Bizim için oynar mısın?" diye sordu. Hiç düşünmeden "Annem babam Türk, ben Türküm. Elbette oynarım" cevabını verdim. Bugün, o cevabın beni taşıdığı noktayı düşündüğümde gurur duyuyorum. Henüz 21 yaşındayım ve ülkemin takımında Euro 2008 finallerinin kadrosunda bulunuyorum. Kendime fazlasıyla güvenen bir oyuncuyum ve hiçbir şeyden çekinmiyorum. Gol vuruşlarındaki eksikliğimi de çok çalışarak büyük ölçüde giderdiğimi bu sezon Fransa Ligi maçlarında gösterdim. Finallerde oynamayı ve takımımıza yararlı olmayı çok istiyorum.

Emre Güngör:

Euro 2008 finalleri öncesinde çok farklı duygular yaşadım. İlk açıklanan geniş kadroda adımı göremediğimde açıkçası büyük bir hüzün duymuştum. Ama takım arkadaşım Servet Çetin'in sakatlanmasının ardından kadroya alındığımda dünyalar benim oldu. İnsan elbette hiçbir arkadaşının sakatlanmasını istemiyor. Ama ben de elime geçen bu fırsatı çok iyi kullanarak kamp ve hazırlık maçları sürecinde kendimi göstererek Euro 2008'in 23 kişilik kadrosu içinde kalmayı başardım. Şimdi amacım finallerde oynayabilmek ve takımıma elimden geldiğince katkı sağlamak. Daha önce Genç ve Ümit Milli Takımların formalarını giydiğim için uluslar arası müsabakaların değerini çok iyi biliyorum. Üstelik Avrupa Şampiyonası finalleri bir oyuncunun belki de hayatında yakalayabileceği en önemli fırsat. Avrupa Şampiyonası'nın hem kendi adıma hem de ülkem adına zaferle sonuçlanmasını diliyorum.


 

Site İçi Arama
Detaylı Arama
 
 
 

İletişim | Site Haritası | Kopya Hakları | Kullanım Şartları | Sponsorlar
Tüm hakları Türkiye Futbol Federasyonu'na aittir.