TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Burak Özsaraç: "Tek forvetli sistem savunmayı zorluyor" 3.09.2007
Burak Özsaraç: "Tek forvetli sistem savunmayı zorluyor"

Burak Özsaraç, Karabükspor'un altyapısından yetişti, Süper Lig deneyimini Ankaragücü'nde yaşadı. Ardından Denizlispor ve Vestel Manisaspor'da oynadıktan sonra bir dönem 2. Lig'de formasını giydiği Konyaspor'a döndü. Genç ve A2 Milli Takımlarında oynayan, A Milli Takım hedefine göz diken başarılı bir stoper. "Tek forvetli sistemde defansın işi kolay" biçimindeki yaygın anlayışa karşı çıkıyor ve "Tam tersine, bu sistemde geriden gelen oyuncuları kontrol etmek çok daha zor. Zaten skorları da genellikle bu oyuncuların golleri değiştiriyor" diyor.

Profesyonel başlangıcın 17 yaşında Karabükspor'da. Ondan öncesinden başlayalım istersen, futbolla tanışman nasıl oldu?

Futbol benim için küçükken çok büyük bir hevesti. Ben de herkes gibi mahalle aralarında futbol oynuyordum. 11 yaşında çok samimi bir aile dostumuzun tavsiyesiyle Karabükspor altyapısına girdim. Ardından da bugünlere kadar geldim.

O dönemde kendine örnek aldığın oyuncular var mıydı?

Karabükspor altyapısında olduğumuz için A takımda oynayan oyuncuları kendimize örnek alıyorduk. Bir de bizim dönemimizin en başarılı isimleri tabii ki Rıdvan Dilmen ve Tanju Çolak'tı.

Süper Lig'le ilk tanışman, ilk maçın ve o maçla ilgili anıların var mı?

Süper Lig'de ilk müsabakam Ankaragücü ile Antalyaspor'a karşı deplasmanda oynadığımız ve 8-2 kazandığımız maçtı. Başlangıç adına çok güzeldi. O sezon zaten Ankaragücü adına çok iyi geçmişti.

1999-2001 yılları arasında da Konyaspor'da forma giydin. O dönemde ayrılma sebebin neydi?

O dönemde Konyaspor 2. Lig'deydi ve iki sezon boyunca büyük bir çaba harcamamıza rağmen takımı Süper Lig'e çıkartamadık. O sezon sonunda sözleşmem bitiyordu ve Süper Lig takımlarından da teklifler geliyordu. Takımın sponsorunun desteğini çekmesinin ardından bir maddi kriz yaşandı ve beni satmak istediler. Ben de Süper Lig'e gitmek istiyordum. İki taraf için de faydalı olan bir ayrılıktı. Herhangi bir kötü olay yaşanmadı.

Çok farklı bir Konyaspor buldum

O gün ayrıldığın Konyaspor ile bugün bulduğun Konyaspor arasında ne gibi farklar var?

Öncelikle kurumsallaşma adına büyük bir yol kat etmiş Konyaspor. Benim oynadığım dönemlerde ne tesisleşme ne de kurumsallaşma adına yapılmış bir şey vardı. Ama geride kalan 6 yıl içerisinde gerek kurumsallaşma gerekse tesisleşme adına Konyaspor'da önemli işlerin yapıldığı çok net ortada. Gerçekten iyi yönetilen bir kulüp haline gelmiş. Tabii ki Süper Lig'de tutunabilmek adına bunlar olmazsa olmaz şeyler. Konyaspor da bunu başarmış. Beklediğimden daha iyi bir Konyaspor bulduğumu söyleyebilirim.

Konyaspor'dan Ankaragücü'ne gittin. Başkent ekibi o dönemde iddialı bir takımdı. Neler yaşadın Ankaragücü'nde?

Ankaragücü'nde 2.5 sezon kaldım vegerçekten çok güzel günlerim geçti. Takımda tam bir aile ortamı vardı. Oynadığım dönemlerde bir sezon dördüncü, bir sezon sekizinci olduk. Ayrıldığım yarım dönemde de başarılıydık. Ancak ben o dönemde Denizlispor'a gittim. Süper Lig'de ilk sezonum olduğu için Ankaragücü'nde geçirdiğim 2.5 sezon benim için önemli bir deneyimdi. Ankaragücü'yle UEFA Kupası'na da katıldık ve bu sayede Avrupa deneyimi de elde ettim.

Futbol hayatının Denizlispor bölümünden söz edelim biraz. Özellikle oradaki son sezonunda ancak son maçta ligde kalabilmiştiniz.

Son sezonu hariç Denizlispor'da başarılı bir dönem geçirdim. Son sezonun da sonu iyi bitti. Fenerbahçe ile oynadığımız maç tarihe geçecek bir karşılaşmaydı. Orada da Nurullah Sağlam Hocamla beraberdik. İlk yarıyı 13 puanla bitiren bir takım olarak ikinci devrede 24 puan toplayıp, 37 puanla son maçta da olsa ligde kalabilmek her takımın başarabileceği bir iş değildi. Ama biz bunu gerçekleştirdik. Ondan önceki sezonlarda ise Denizlispor'la bir lig beşinciliği, bir de lig altıncılığımız vardı.

Denizlispor senin transferinden önceki sezonda UEFA Kupası'nda önemli bir başarı elde etmişti. Ancak arkasını getiremedi. Bunun nedenleri neydi sence?

Benim gittiğim ilk sezon Denizlispor'da bir tesisleşme sıkıntısı vardı. Futbolcuların kalacakları yerler neredeyse yoktu. Bir sezon sonra Denizlispor gerçekten çok güzel tesislere kavuştu. UEFA Kupası'nda elde edilen başarıların ardından Denizlispor'da maddi sıkıntı baş gösterdi. Bu dönemin ardından ciddi badireler atlattık ve toparlanma sürecine girdik. Bunun en somut örneği de Denizlispor'un son iki sezonda ligde kalmayı son haftalarda başarmasıdır. Bence maddi sıkıntılardan dolayı böyle bir düşüş oldu. Ekonomi futbolda artık çok önemli olmaya başladı. Şehirden ve mülki amirlerden destek görmeyişi Denizlispor'u yıprattı ve zor durumda bıraktı.

Hedef değişikliği bizi bitirdi

Aslında Anadolu takımlarının başarıyı sürekli hale getirememe gibi bir sorunu var. Benzer bir durum da Vestel Manisaspor'da yaşandı. Geçtiğimiz sezon başında lider olan takım, sezon sonunda son maçta kümede kalabildi. Bu olayı iyi tahlil edemedikçe Anadolu'daki istikrarsızlık sorununun içinden çıkamayacağız. Manisaspor'da başlangıçta mükemmel olup da sonradan kötü giden neydi?

Vestel Manisaspor'da hedefimizi sezon başında UEFA Kupası'na katılmak olarak belirlemiştik. Maçlar başladıktan sonra ilk 9 haftada 23 puan toplayınca hedef ister istemez büyümeye başladı. UEFA Kupası ile başladığımız hedefimiz daha sonra "Şampiyonlar Ligi ve şampiyonluk neden olmasın?" şekline döndü. Zaten genç oyunculardan kurulu bir takımdık ve bana göre bu hedefleri kaldıramadık, altında ezilmeye başladık. İlk mağlubiyeti aldıktan sonra uzun haftalar kazanamamamız büyük sıkıntı yarattı. Belki arada bir galibiyet alabilseydik bu kadar büyük bir düşüş yaşanmazdı diye düşünüyorum. O süreci erken toparlayamamamız bize çok pahalıya patladı, neredeyse küme düşecektik. Deyim yerindeyse iki sezonu bir arada yaşadık. Önce ligin zirvesindeydik, daha sonra dibinde. Özellikle Sakaryaspor maçında yaşananlardan sonra ligde kalmamız bana göre kötünün iyisiydi. Takımı oluştururken ve takım hedefini belirlerken dikkatli olmak lazım. Hedefi çeşitlendirdiğiniz zaman futbolcular yeni hedefe ayak uydurmakta zorluk çekiyor. O dönemde UEFA hedefimizi büyütmeseydik ve ilk 5-6 takım arasında yer alabilmek için oynasaydık başarılı olabilirdik.

Futbol hayatının zirvesine çıktığın nokta neresiydi?

Ankaragücü'ndeki ilk sezonumda lig dördüncüsü olarak büyük bir başarıya imza atmıştık. Denizlispor'daki yıllarımı ise kendi performansım adına zirveye ulaştığım dönem olarak hatırlıyorum. Orada ayrı bir hava vardı. Arkadaşlığımız çok iyiydi. Hâlâ o dönemde birlikte oynadığım arkadaşlarımla çok sık görüşüyorum. Denizlispor'da 2.5 sezon boyunca yaşadıklarımın bana olumlu şekilde yansıdığını inkâr edemem. Diğer takımlarda da iyi sezonlar geçirdim. Ama ben iyi performansımı Denizlispor'da yaşadığımı düşünüyorum.

Oynadığın şehirlerin futbol kültürleri hakkında bir kıyaslama yapabilir misin?

Konyaspor'da forma giydiğim yıllarda olumlu veya olumsuz her hareketimin ardından tribünlerden yine olumlu ya da olumsuz tepki görüyordum. Çünkü seyirci futboldan iyi anlıyordu. Ankaragücü'de de aynı tabloyu yaşadım. Ama Denizlispor'da farklı bir taraftar portresi vardı. Bizi desteklemeye gelenler genelde maçı izlemeyi tercih ediyorlardı. Vestel Manisaspor ise ligin yeni takımı olduğu için orada lig kültürü tam oturmamış. Biraz zamana ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Ancak oynadığım kulüplerde bireysel ve takım olarak hiçbir sorun yaşamadık.

Kariyerinin yönlenmesinde en büyük etkisi olan teknik adam kimdi?

Karabükspor altyapısında birlikte çalıştığım Abdullah Özyıldırım hocamdan çok şey öğrendim. Profesyonelliğe ilk adımımı atmamdan bu yana gerçekten çok iyi teknik direktörlerle çalıştım. Konyaspor'a geldiğim ilk dönemde başarılı olup bir yerlere ulaşmak istiyordum. Küme düşen Kilimli Belediyespor'dan Konyaspor'a transfer olduğumda Giray Bulak'ın bana güvenmesi ve oynatması, futbol hayatımın gerçekten dönüm noktasıydı. Bu yüzden Giray Bulak Hocamızın yeri başkadır.

Arkadan gelen hücumcu dengeyi bozuyor

Bugün bir çok takım tek forvetle oynuyor ve sanki senin gibi defans oyuncularının da işi bu sistemle kolaylaşıyor gibi görünüyor.

Bu görüşe katılmıyorum. Tek forvetle oynayan takımlarda arkadan gelen oyuncuları kontrol etmek gerekiyor. Onların kontrolleri de daha zor olabiliyor. Çift forvet oynayan takımlarda oyuncuların kontrolleri daha kolay, çünkü gözünüzün önündeler. Zaten bana göre rakiplerin tek forvetle oynamalarında en önemli avantaj arkadan gelen sürpriz adamlarla sürpriz işler yapmaları. Futbol statik oynayan oyuncularla dar alanda oynanan bir oyun haline geldi. Dolayısıyla genellikle goller statik oyuncularla değil de arkadan gelen oyuncuların gösterdiği becerilerle oluyor. Ben tek forveti savunmalar açısından kolay bir sistem değil, arkadan gelen oyuncuların varlığını ve performanslarını da düşünerek daha zor bir sistem olarak görüyorum.

Dörtlü savunmaların bek pozisyonlarında da genellikle stoper özellikli oyuncuların yer almaya başladığını görüyoruz. Bu değişim senin gibi defansın ortasında oynayan oyuncuları nasıl etkiliyor?

Ben defansın göbeğinde oynayan bir futbolcuyum. Dolayısıyla sağ ve sol beklerimin defansif yanlarının kuvvetli olmalarını isterim. Bu tür oyuncuların beklerde görev alması bizim işimizi biraz olsun rahatlatıyor.

Seni en çok zorlayan forvet oyuncusu kim?

Bu bana göre bizim performansımızla alakalı bir şey. O gün iyi konsantre olmuş, iyi hazırlanmışsanız karşınızdaki rakibin kim olduğu önemli değil. Maça iyi başlamazsanız, iyi konsantre olmazsanız ve güçsüz kalırsanız, ismi ne olursa olsun her forvet sizi zorlayabilir. Zaman zaman sıkıntı yaşadığım oldu ama öyle çok çekindiğim bir forvet oyuncusu yok.

Yaklaşık 7 sezondur 30 maç ortalamasıyla forma giyen bir oyuncusun. Bu da sakatlıklardan ve kartlardan uzak kaldığını gösteriyor. Öncelikle sakatlıktan uzak kalmanı nasıl açıklıyorsun?

Kendime iyi baktığımı düşünüyorum. Yememe-içmeme ve gerekli besinleri almaya dikkat ediyorum. Adale sakatlıklarının en önemli koruyucusu streching hareketleri. Buna önem veriyorum ve eksiksiz yapmaya çalışıyorum. Uyku düzenime çok dikkat ederim. Yemenize-içmenize ve antrenmanlarınıza dikkat ederseniz, büyük bir sakatlık yaşamazsanız, adale sakatlığına maruz kalmanız çok düşük bir ihtimal diye düşünüyorum.

Sert stoper dönemi geride kaldı

Çok sık kart görmeyen bir oyuncu olmanı neye bağlıyorsun? Stoperler genellikle sert adamlar olarak bilinir çünkü.

Dünyada daha önce sert oynayan savunma oyuncuları göze hoş geliyordu ve beğeni kazanıyordu. Ama şimdi bu fikir tamamen değişti. Kart görmeyen ve takımlarını yalnız bırakmayan oyuncular daha ön plana çıkıyor. Kart görmek daha iyi mücadele ettiğiniz anlamına gelmez. Artık futbol daha çok alan savunmasına döndüğü için bu da az kart görmenizde etkili olabiliyor. Kendi adıma kart görmediğim için memnunum. Zaten kart gören oyuncuların tercih edilmediği bir dönem yaşıyoruz.

Anadolu takımları arasında gidip gelen bir oyuncusun ve yaşın 28'i buldu. Gelecekle ilgili kariyer planlamanda daha büyük hedeflerin var mı?

Öncelikle Anadolu takımlarında oynadığım için memnun olduğumu ifade etmek istiyorum. Kendime İstanbul takımlarında oynamak gibi bir hedef koymadım. Büyük takımların havası farklı oluyor. Çünkü İstanbul takımlarında oynarken sürekli ön planda oluyorsunuz. Yakından takip ediliyorsunuz. Medya peşinizde. İstediğiniz ortamı bulamıyorsunuz ve belki bu da performansınızı etkileyebiliyor. Ben hedefleri olan Anadolu takımlarında oynamayı İstanbul takımlarında oynamaya tercih ederim.

90'lı yıllarda U18'de oynadın, 2006'da ise A2 Milli Takımı'nda yer aldın. A Milli Takım için aday futbolculardan biriydin ama bugüne kadar A takımda hiç oynamadın. Bundan sonrası için Milli Takım hedeflerin var mı?

Kalan futbol kariyerimdeki en büyük hedefim her Türk futbolcusu gibi tabii ki A Milli Takım formasını giymek.

Milli Takım kapısına kadar gelip bir türlü içeri giremediğini düşünürsek, kendinde ne gibi eksikler görüyorsun?

İnsan önce kendini sorgulamalı. Seçilemediğime göre demek ki bende bazı eksiklikler var. Her şeyi tam yapsaydım seçilirdim diye düşünüyorum. Kötüyüm demiyorum ama biraz daha iyi olmam gerektiğine inanıyorum. Bu sezon iyi bir performans sergileyerek Milli Takım hedefime Konyaspor forması altında ulaşırsam çok mutlu olurum.

Konyaspor geçtiğimiz sezon oynadığı futbolla beğeni kazanan bir takımdı. Yeni sezonda bu takımdan neler bekliyorsun?

Geçen sezon rakip olduğum Konyaspor, gerçekten ayağa çok iyi pas yapan, sahaya iyi yayılan ve organize olan bir takımdı. Bu sezon başında da çalışmalarımız bu yöndeydi. Zaten hocamızın futbol mantalitesi de böyle. Kamp döneminde bu konu üzerinde çok çalıştık. Takımımızda arkadaşlık çok iyi. Dolayısıyla bu sezon üzerine biraz daha ekleyip geçen sezondan daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. Bunu hem takım hem de oyuncu kalitesi olarak hak ettiğimize inanıyorum. Ama tabii ki en önemlisi bunun mücadelesini sahada verebilmek.