TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Herve Tum: "Kahramanlık peşinde değilim" 3.09.2007
Herve Tum: "Kahramanlık peşinde değilim"

Herve Tum'un Avrupa'daki ilk durağı İsviçre'ydi. Sion ve Basel formalarını giydikten sonra Fransa'da Metz ve Strasbourg deneyimlerini yaşadı. 28 yaşındaki Kamerunlu santrfor bu sezon Bursaspor'un forvetinde boy gösteriyor. Güçlü, hırslı ve öne çıkmaktan hoşlanmayan bir "takım oyuncusu." Gol ortalamasının 9'larda kalmasını da buna bağlıyor ve "Maçı kazanmamız her şeyden önemli. Arkadaşlarıma gol attırmayı severim. Elbette asıl işim gol atmak olduğu için onu da ihmal etmem" diyor.

Röportaj: Koray Gürtaş

Bursaspor'a transferin nasıl gerçekleşti? Seni renklerine bağlamak isteyen başka kulüpler de var mıydı?

Bursaspor'un benimle ilgilendiğini öğrendiğimde geçen sezon formasını giydiğim ve 2. Lig'den Fransa 1. Ligi'ne yükselen Strasbourg ile kamptaydım. Fransız kulüplerinden beni isteyenler vardı. Bursaspor ile imza aşamasındayken de İspanya'dan teklifler geldi. Birkaç yıldan beri aralarında Galatasaray ve Trabzonspor'un da bulunduğu Türk kulüplerinden teklif alıyordum. Ben de açıkçası Türkiye Ligi'ni çok merak ediyordum. Fransa'da yeterince vakit geçirmiştim.Bir değişiklik yapmak istiyordum. Bunun üzerine Bursaspor'la anlaştım.

Futbol topuyla ne zaman tanıştın?

Futbola tüm Afrikalı gençler gibi çok küçük yaşta başladım. Kamerun'da kendi kentimin takımında oynadım. Futbol okulunda eğitim aldım. Avrupa'daki ilk durağım ise İsviçre'nin Sion takımı oldu. Ardından yine aynı ülkenin Basel takımında forma giydim. Bir sonraki durağım ise Fransa'da Metz oldu. Burada iki sezon kaldıktan sonra Strasbourg'a transfer oldum. Yaşadığım sakatlık, çıkışımı engelledi

Kariyerinin en büyük çıkışını hangi kulüpte yakaladın?

Metz'de gerçekten çok iyi bir performans sergiledim. Yeni bir ülkeye gelmiştim ve kendimi ispatlamak istiyordum. Bunun verdiği motivasyonla çok iyi bir çıkış yakaladım. Orada Türk futbolseverlerin yakından tanıyacağı Franck Ribery ve Souleymane Youla ile birlikte oynadım. Ancak ikinci sezonumda sakatlık yaşadım. Formumun zirvesindeyken başıma gelen bu olay beni psikolojik olarak da çok sarstı.

Nasıl bir sakatlık geçirdin?

Dizimden sakatlandım. Çok acı çekiyordum. Hatta öyle anlar oldu ki, bundan sonra futbol

oynayamayacağımı düşündüm. Fakat yılmadım, savaştım ve kazandım. Geçen sezon oynadım ancak sakatlığım tümüyle geçmediği için gerçek performansımı sergileyemedim. Ama Bursaspor taraftarı merak etmesin. Şu anda tamamen iyileştim ve kendimi adeta yeniden doğmuş gibi hissediyorum.

Avrupa serüvenin esnasında hangi ünlü teknik adamlarla çalıştın?

Birlikte çalıştığım ünlü antrenörler olarak Jean Fernandez, Joel Muller, Christian Gross ve Jean Pierre Papin'i sayabilirim.

Buraya gelmeden önce Türk futbolu hakkında neler biliyordun?

Ülkeniz futboluyla ilgili en ciddi deneyimim Basel'deyken Malatyaspor'a karşı oynadığımız UEFA Kupası maçları. O zaman rakibimizi zor da olsa elemiştik. İlk maçı deplasmanda 2-0 kazanmıştık. İsviçre'deki rövanşın normal süresini ise 2-0 geride tamamladık. Uzatmalarda bulduğumuz golle tur atlayabildik.

O karşılaşmalarda gol atmadım ancak asist yaptım. Gerçeği söylemek gerekirse Türkiye Ligi karşılaşmalarını seyretme fırsatım olmadı. Ancak Türk takımlarının Avrupa kupalarında oynadığı maçları izledim. Futbolculardan ise Hakan Şükür'ü tanıyorum.

Bursaspor tarihinin en renkli imza törenlerinden biriyle taraftarın karşısına çıktın. Stadyuma gelirken böyle bir atmosfer bekliyor muydun?

Atatürk Stadı'nda imza attığımda atmosfer gerçekten harikaydı. Çok etkilendim. Taraftarlar oraya gelerek kulüplerini ne kadar çok sevdiklerini ve Bursaspor'a ne kadar bağlı olduklarını gösterdiler. Bana karşı

yaklaşımları da çok sıcak ve heyecan vericiydi Bu sevgi bizim de en büyük güçlerimizden biri olacak. Umarım onların bu bağlılıklarına güzel sonuçlarla karşılık veririz. Basel'le Malatya'ya geldiğimizde de çok coşkulu tribünlerle karşılaşmıştık. Ama sanıyorum Bursa'da çok daha muhteşem bir atmosfer olacak. Yeri gelmişken sizin için ilginç bir not daha vereyim. Ben Malatyaspor maçından önce de Türkiye'ye geldim. 1998'de Kamerun Ümit Milli Takımı ile katıldığımız turnuvada Adana ve Antalya'da maçlar oynadık.

Afrika'nın futbola bakışı nasıl? O kıtadan bu kadar yetenekli oyuncu çıkmasının sırrı ne?

Afrikalı gençler futbolu çok seviyor ve her yönüyle yakından takip ediyor. Kıtamızda inanılmaz yetenekler var. Kendilerini göstermek için büyük bir mücadele veriyorlar. Bunun en büyük nedenlerinden biri Afrika'nın büyük bir bölümünde gelir seviyesinin düşük, hayat koşullarının da zor olması. Bu nedenle gençlerin rüyalarını büyük bir Avrupa kulübünde oynamak süslüyor.

Kamerun'u genel olarak sadece futboluyla tanıyoruz. Ülken hakkında biraz bilgi verir misin?

Kamerun gerçekten çok güzel bir ülke. En büyük özelliklerinden biri birçok kültürün iç içe yaşaması. Afrika'nın pek çok ülkesi için geçerli olan savaş tehdidinin ülkemizde bulunmaması yaşam kalitesini artırıyor. Ama ne yazık ki potansiyelimizi tam olarak kullanamıyoruz. Sahip olduğumuz zenginliklerden yeterince faydalanamıyoruz. Bunun da en büyük nedeni ülkeyi yönetenlerin yaptıkları hatalar. Neyse bu konuyu kapatalım, yoksa başım derde girecek. (Gülüyor)

Çok kültürlülükten söz ettin. Kamerun'da hangi kültürler var?

Ülkemde Hıristiyan ve Müslümanlar bir arada yaşıyor. Zaten Müslümanlardan bir tanesini çok iyi tanıyorsunuz; Denizlisporlu Souleymane Hamidou. Ben ise Katoliğim.

Weah, Van Basten ve Ronaldo hayranıyım

Futbolcu olarak etkilendiğin, hayranlık duyduğun isimler kimler?

Küçük yaşlarda hayranlık duyduğum futbolcular Liberyalı Georges Weah ile Hollandalı Marco Van Basten'di. Gençlik yıllarımda ise idolüm Brezilyalı Ronaldo'ydu. Bu futbolcuyu gerçekten çok beğeniyorum ve takdir ediyorum.

Herve Tum'un artıları ve eksileri nelerdir?

En büyük artım bir takım oyuncusu olmam. Kolektif oyuna çok önem veririm ve arkadaşlarıma da yardımcı olmaya çalışırım. Mücadeleden hiç kaçmam. Ayrıca çok hırslıyım. Eksi yönüme gelince. Kimi zaman

konsantrasyon sorunu yaşıyorum ve oyuna tam anlamıyla kendimi veremiyorum. Bu olumsuzluğum özellikle zorluk derecesi düşük maçlarda kendini gösteriyor.

İstatistiklerini incelediğimizde yıllık gol ortalamanın 8-9 civarında olduğunu görüyoruz. Bu sayı bir forvet oyuncusu için yeterli mi?

Bunun en büyük nedeni daha önce de vurguladığım gibi takım oyuncusu olmam. Kahramanlık peşinde değilim. Maçı kazanmamız her şeyden önemli. Arkadaşlarıma da gol attırmayı severim. Elbette asıl işim gol atmak olduğu için onu da ihmal etmem.

Kamerun Milli Takımı'nda nasıl bir grafik çizdin?

Kamerun Milli Takımı'nın formasını 10 defadan fazla giydim. Sakatlıklar sebebiyle Afrika Uluslar Kupası'nda bir türlü kadroda yer alamadım. 2006 Dünya Kupası eleme maçlarının ilk bölümünde düzenli olarak oynadım. Fakat daha sonra yine sakatlık nedeniyle Milli Takım'da görev alamadım.

Kamerun'un 2006 Dünya Kupası'na katılamaması büyük bir sürprizdi. Bu sonuç ülkede nasıl bir etki yarattı?

Gerçekten büyük bir şoktu. Çünkü Kamerun, Afrika futbolunun lokomotifi konumunda bir ülke. Üstelik ülke olarak ezeli rakibimiz Fildişi Sahili'ne geçilmek ayrı bir üzüntü kaynağıydı.

Kamerun Milli Takımı'nda pek çok şöhretli oyuncu var. İçlerinden yakın arkadaşın olan var mı?

En iyi arkadaşım Pierre Wome. Kendisi şu anda Werder Bremen'de oynuyor. Bilmeyenler için hatırlatayım, Kamerun bu futbolcunun 90. dakikada kaçırdığı penaltı nedeniyle Almanya 2006'ya gidemedi. Wome bir dönem Gençlerbirliği'ne gelmek üzereydi. Ancak son dakikada bir pürüz çıkınca İtalya'ya gitti.

Bursaspor'la ilgili ilk izlenimlerin neler?

Arkadaşlarım bana çok sıcak davrandılar. Takımın iyi bir seviyesi olduğunu düşünüyorum. En büyük şanslarımdan biri de İbrahim'in Fransızca konuşması. Adaptasyon sürecinde bana çok yardımcı oldu. Kendisine teşekkür borçluyum. Bursaspor yetenekli futbolculardan kurulu bir ekip. Umarım çabuk uyum sağlar ve benden beklenen katkıyı yaparım. Türkiye Ligi'nin kolay olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden çok iyi çalışmalıyız.

Bursaspor'un müzesi kupa açısından çok zengin değil. Senin de katkınla yeşil-beyazlı ekip büyük hedeflere koşabilir mi?

Türkiye'de şampiyonluk yaşayan Fenerbahçe, Galatasaray gibi takımlar o noktalara bir günde gelmedi. Bursaspor da iyi bir planlama yaparsa uzun vadede neden büyük zaferler kazanmasın?

Afrikalı futbolcuların genellikle ilginç lakapları olur. Daha önce futbol oynadığın kulüplerde sana takılan lakap var mı?

Basel taraftarı hiç bıkmadan ve yorulmadan mücadele ettiğim için "Makine" lakabını takmıştı. Metz taraftarı beni "amca" anlamına gelen "Ton Ton" diye çağırıyordu. Strasbourg'da ise seyirciler bana "ihtiyar" ismini vermişti. Yanlış anlaşılmasın, bu yaşlı olduğumdan değil, takımdaki tecrübelilerden biri olduğum ve daha çok tanındığım içindi. Bir de Kamerunlu oyuncular için kullanılan genel bir lakap var. Futbol dünyası ülkemin oyuncuları için "Afrika'nın Yenilmez Aslanları" benzetmesini yapar. Ben de artık Bursaspor'un yenilmez aslanıyım.

Huzuru ve sakinliği severim

Futbolun dışında neler yapmaktan hoşlanırsın?

En çok huzuru ve sakinliği severim. Böyle ortamlarda insan düşünme ve her şeyi çok daha iyi değerlendirme şansına sahip oluyor. Müzik dinlemekten, sinemadan, dostlarımla birlikte vakit geçirmekten hoşlanırım. Ağırlıklı olarak Afrika müziklerini ve R&B'yi seviyorum.

Afrikalılar dansa yatkın olur. Senin de böyle bir yeteneğin var mı?

Dans etmekten çok, iyi dans eden insanları izlemeyi tercih ederim.

Gelecekle ilgili hedeflerin neler? Avrupa'da yaşamayı sürdürecek misin?

Öncelikle Bursaspor'a büyük umutlarla geldim. Takımın başarısı için terimin son damlasına kadar savaşacağım ve bizi sevenlere güzel şeyler sunacağım. Annem ve kardeşlerim Kamerun'da. Babam orada öldü. Ben de ülkemde güzel günler geçirdim. Bu nedenle bir gün mutlaka Kamerun'a geri döneceğim.

Evli misin?

Evli değilim ama eski kız arkadaşımdan iki çocuğum var. Şimdi Kamerun'dalar. Okullar açılınca Fransa'ya dönecekler. Tatillerde ise Bursa'ya gelecekler.