1930 ile 1960 arasında dünyanın en iyi futbol ülkelerinden biri olmayı başardılar. 1938 ve 1950 Dünya Kupaları'nda yarı final gördüler, 1958'de şampiyonluğu finalde Brezilya'ya kaptırdılar. 1948 Londra Olimpiyatlarında altın madalyayı boyunlarına takarken, 1924 ve 1952'de de iki bronz madalya kazandılar. 1990'larda son altın jenerasyonlarını yakalayıp 1994 Dünya Kupası'nda bir kez daha üçüncülük kürsüsüne çıktılar. Sonrasında iki kez Dünya Kupası, dört kez de Avrupa Şampiyonası finallerine katılsalar da umduklarını bulamadılar. Zlatan İbrahimovic gibi büyük bir yıldıza sahip olsalar da EURO 2016 finallerinin yolunu ancak play-off oynayarak bulabildiler.
Türkiye-İsveç Maç Kitabı
İstikrar hayatın her dalında önemli olduğu gibi futbolun da önemli unsurlarından birisi. Günübirlik başarılar pek çok kişiyi tatmin etse bile başarı sürekli olduğu zaman daha anlamlı olur. Meseleyi kazanmak ya da kaybetmenin ötesine taşıyan futbol ülkelerinin istikrarlı bir çizgide yürümeleri de bir rastlantı değil. İsveç belki bu ülkelerin başını çeken bir futbol ülkesi. Her zaman zorlu bir rakip, dünya futboluna sürekli yıldızlar armağan eden bir ülke. Bu yıldızların son örneği ise Zlatan İbrahimovic. Ancak İsveç, son dönemde adeta sadece Zlatan'ın ayağına bakan bir takım haline geldi ve bu da onlara "Zlatan sonrası ne olacak?" sorusunu sıkça sorduruyor.
İsveç futbolu 1870'li yıllarda jimnastik kulüplerinde oynanmaya başlayarak yaygınlaştı. Futbol dünyanın her yerine nasıl İngiltere ve İskoçya'dan yayıldıysa, İsveç'e de bu ülkelerden geldi. İlk kulüpler Göteborg, Stockholm ve Visby kentlerinde kurulurken, ilk uluslararası kulüp müsabakası 1890'da, evrensel kurallarla ilk futbol karşılaşması ise 1892'de oynandı.
İsveç'in ilk federasyonu 1895'te kuruldu ve lig ilk kez 1896'da organize edildi. Bu şampiyonayı Orgyte IS kazandı. Bu turnuva, ulusal lig olan Allsvenskan 1925'te oynanana kadar devam etti. Günümüz İsveç futbolunda 3 bin 300 kulüp ve 32 bin 700 takım yer alıyor ve yaklaşık 1 milyon lisanslı oyuncu var. Fakat millî takım oyuncularının büyük çoğunluğu futbol yaşantılarını Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde sürdürüyor.
İsveç Millî Takımı ilk resmi maçını komşusu Norveç'le oynamış ve 11-3 gibi farklı bir skorla sahadan galip ayrılmıştı. Millî takımın aldığı en farklı sonuçlardan birisi olan bu skor, 1927 yılında Letonya ve 1948 yılında ise Güney Kore maçlarında elde edilen 12-0'lık galibiyetlerle aşıldı. İsveç Millî Takımı'nın en farklı mağlubiyeti ise İngiltere Amatör Millî Takımı'na karşı 1908 yılında uğranılan 12-1'lik yenilgidir.
Şimdi İsveç'in Olimpiyatlar, Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası platformunda neler yaptığına yakından bakalım. 1924 Olimpiyatlarında bronz madalya kazandılar. 1930'da Uruguay'da düzenlenen ilk Dünya Kupası'na pek çok Avrupalı gibi onlar da katılmadı. 1934'te ise ilk turda Arjantin'i 3-2 yenip çıktıkları çeyrek finalde Almanya'ya 2-1 yenilerek elendiler. 1938'de Fransa'da düzenlenen kupada ise oldukça şanslıydılar. Almanya'nın ilhak ettiği Avusturya turnuvaya katılmadığı için ilk turu maç yapmadan geçtiler, çeyrek finalde ise Küba'yı 8-0'la bozguna uğrattılar. Yarı finalde ise bozgun sırası onlardaydı. Macaristan'a 5-1 yenilerek final şansını kaybettikten sonra üçüncülük maçında da Brezilya'ya 4-2 kaybettiler. Kısacası iki yenilgi, bir galibiyetle dünya dördüncüsü unvanını kazandılar.
Savaş yıllarının ardından 1948 Olimpiyat Oyunları'nda altın madalyayı boyunlarına taktılar. Wembley Stadı'nda oynanan finalde Yugoslavya'yı 3-1 mağlup etmeyi başarmışlardı. 1948 Olimpiyatlarının altın madalyalı takımıyla katıldıkları Brezilya'daki 1950 Dünya Kupası'nda da üçüncü oldular. İtalya, Paraguay ve Hindistan'la aynı grupta yer almışlardı ancak Hindistan turnuvaya katılmadı. İtalya'yı 2-1 yenip 2-0 öne geçtikleri maçta Paraguay'la 2-2 berabere kalarak grubu ilk sırada tamamladılar. Dört grup birincisinin yer aldığı puan usulüyle oynanan final grubunda ise Brezilya'ya 7-1, Uruguay'a 3-2 yenildikten sonra İspanya'yı 3-1 mağlup ederek dünya üçüncülüğünü elde ettiler.
1954 Dünya Kupası'na katılamayan İsveç, 1958'de ise ev sahibi olarak boy gösterdi. Bu turnuvada profesyonel oyuncularla sahadaydılar. Grupta Meksika'yı 3-0, 1954'ün finalisti Macaristan'ı 2-1 yenip Galler'le de golsüz berabere kalıp birinci oldular. Çeyrek finalde Sovyetleri 2-1'le, yarı finalde de Federal Almanya'yı 3-1'le geçerek finale çıktılar. Dünya Kupası'na uzanmalarına bir adım kalmıştı ancak Pele ve arkadaşları karşısında tutunamadılar. 5-2'lik skor Brezilya'nın kupayı aldığına, İsveç'in ikincilikte kaldığına işaret ediyordu.
1962 ve 1966 Dünya Kupası finallerine katılamayan İsveç, Meksika 1970'te İtalya, Uruguay, İsrail'le birlikte yer aldığı grupta İtalya'ya 1-0 yenilip İsrail'le 1-1 berabere kaldıktan sonra Uruguay'ı 1-0 yense de averajla Latin Amerikalıların arkasında kalıp elendi.
1974 Almanya'da da İsveç'in gruptaki rakipleri Hollanda, Bulgaristan ve bir kez daha Uruguay'dı. Bulgaristan ve Hollanda'yla golsüz berabere kaldıktan sonra Uruguay'ı 3-0 yenen İskandinavlar, ikinci sırada yer alıp bir üst tura çıktı. Bu defa gruptaki rakipleri Federal Almanya, Polonya ve Yugoslavya'ydı. Polonya'ya 1-0, Almanya'ya 4-2 yenilip yarı final şansını kaybettikten sonra Yugoslavya'yı 2-1 yenmeleri onlara sadece prestij sağladı.
Arjantin 1978'e Brezilya'yla 1-1 berabere kalarak iyi sayılacak bir başlangıç yapsalar da Avusturya ve İspanya'ya aynı skorla 1-0 yenilip gruptan çıkamadılar. 1982 ve 1986 Dünya Kupalarına katılamayan İsveç, İtalya 90'da ise sıfır çekti. Brezilya, İskoçya ve Kosta Rika'ya aynı skorla 2-1 yenilip elendiler.
İlginçtir, Dünya Kupası'nın gediklisi İsveç'in Avrupa Şampiyonası finallerine ilk katılışı ancak ev sahipliği sayesinde olabildi. EURO 1992'yi ülkelerinde düzenlediler ve Danimarka, Fransa, İngiltere ile birlikte yer aldıkları zorlu gruptan 1-1'lik Fransa beraberliği, 1-0'lık Danimarka ve 2-1'lik İngiltere galibiyeti ile ilk sırada çıktılar. Tarihlerinin ikinci altın neslini yakaladıkları Thomas Ravelli, Roland Nilsson, Patrik Andersson, Joachim Björklund , Klas Ingesson, Jonas Thern, Stefan Schwarz, Anders Limpar, Tomas Brolin, Kennet Andersson, Martin Dahlin'li kadrolarıyla çıktıkları yarı finalde Almanya'ya 3-2 yenilerek yolda kaldılar. Ancak o kadro İsveç'i 1994 Dünya Kupası'nda bir kez daha üçüncülüğe taşıyacaktı.
ABD 94'teki ilk maçlarında Kamerun'la 2-2 berabere kaldıktan sonra Rusya'yı 3-1 yenip, 1-1 berabere kaldıkları Brezilya ile birlikte gruptan çıkmayı başardılar.1992'deki kadrolarına Henrik Larsson, Hakan Mild, Jesper Blomqvist gibi önemli oyuncular eklenmişti. İkinci turda Suudi Arabistan'ı 3-1'le geçtikten sonra çeyrek finalde 2-2 sona eren maçın ardından Romanya'yı da penaltılarda 5-4'lük skorla saf dışı bıraktılar. Yarı finalde Brezilya'ya 1-0 kaybedip finali kaçırmalarının ardından üçüncülük maçında Bulgaristan'ı 4-0'la ezerek dünya üçüncüsü unvanını aldılar. Kennet Anderson 5, Martin Dahlin 4 golle parlarken, Tomas Brolin de turnuvanın altın karmasında yer almıştı.
Ancak 1996 Avrupa Şampiyonası ve 1998 Dünya Kupası finallerine katılamadılar. 2000 Avrupa Şampiyonası'ndan itibaren ise 2010 Dünya Kupası finallerine kadar hiçbir büyük organizasyonu kaçırmadılar. 2000, 2008 ve 2012 Avrupa Şampiyonası finallerinde gruptan çıkamasalar da EURO 2004'te çeyrek final oynadılar. Portekiz'deki turnuvaya 5-0'lık Bulgaristan galibiyetiyle başlayıp İtalya ile 1-1, Danimarka ile 2-2 berabere kalarak gruptan lider çıktılar. Ancak golsüz biten Hollanda maçının ardından seri penaltılarda 5-4 kaybetmek, çeyrek finalin ardından evlerine dönmelerine yol açtı.
Aynı dönemde 2002 ve 2006 Dünya Kupalarına katılıp gruptan çıksalar da son 16 turundan ötesini göremediler. 2010 ve 2014 Dünya Kupası'nın elemelerinden çıkıp finallere gidemediler.
EURO 2016 elemelerinde ise adeta ecel terleri döktüler. Avusturya, Rusya, Karadağ, Liechtenstein ve Moldova ile paylaştıkları grubun liderlik için iki adayından biri Rusya, diğeri de İsveç'ti. Lâkin Avusturya herkese büyük bir sürpriz yaparak oynadığı 10 maçı 9 galibiyet, 1 beraberlikle tamamlayarak liderlik koltuğuna kuruluverdi. Rusya ile İsveç arasındaki ikincilik mücadelesini ise 2 puan farkla Ruslar kazanınca 18 puanlı İsveç'e play-off oynamak kaldı. Eric Hamren'in öğrencileri, gruba İbrahimovic'in golleriyle 2-0 kazandıkları Estonya maçıyla başlamış, ardından da Avusturya deplasmanından 1-1'lik beraberlikle dönmüştü. Beraberlik golünü Erkan Zengin'in attığı bu maçın ardından İsveç oldukça avantajlı bir durumda bulunuyordu. Ancak evlerindeki Rusya maçında 1-1'lik beraberliği Toivonen'in golüyle ancak kurtarabildiler. Yine iç sahada Erkan Zengin ve Jimmy Durmaz'ın golleriyle 2-0 kazanılan Liechteinstein maçı ise zaten olması gereken bir sonucu yansıtıyordu. İbrahimovic'in golüyle öne geçtikleri Karadağ deplasmanında bitime 10 dakika kala penaltıdan yedikleri gol bir kez daha tökezlenmelerine yol açtı. Moldova deplasmınında İbrahimovic'in golleriyle 2-0 kazanmak ise moralleri yeniden toparladı. Bu arada Avusturya bütün maçlarını ardı ardına kazanarak arayı açıyor, Rusya'nın tökezlemesi ise İsveç'e ikincilik için büyük bir fırsat sunuyordu. Berg'in bir, İbrahimoviç'in de iki golüyle 3-1 kazanılan Karadağ maçı da işleri iyice kolaylaştırmış görünüyordu. Ancak Rusya deplasmanında 1-0 kaybetmelerinin ardından evlerinde Avusturya'ya da 4-1 yenilmeleri, bütün planların alt üst olması anlamına geliyordu. Rusya'nın arkasına düşmüşlerdi ve dışarıda Liechtenstein'ı, içeride de Moldova'yı 2-0 yenmeleri ikinci olmalarına yetmeyecekti. Yine de grubu üçüncü sırada bitirmek, İsveç'e Fransa yolunda bir şans daha vermişti. Ezeli rakipleri Danimarka ile oynayacakları baraj maçlarında üstünlük sağlamak, onları bir kez daha Avrupa Şampiyonası'nın finallerine taşıyacaktı. Eşleşmenin ilk ayağının adresi Solna'ydı. İsveç, evindeki maçı Forsberg ve penayltıdan İbrahimovic'in attığı gollerle 2-1 kazandı. Danimarka ise 80'da Jörgensen'in kaydettiği golle rövanş için umutlanmıştı. Lâkin İsveç'in rakibiyle arasında bir Zlatan farkı vardı. Nitekim rövanş maçının 19 ve 76. dakikalarında iki gol kaydeden Zlatan, İsveç'i 2-0 öne geçirip rakibin umutlarını tüketiyor, Danimarka son 8 dakikada iki gol bulup skoru 2-2'ye getirse bile İsveçliler final biletini ceplerine koyuyordu.
İsveç o kadar "İbrahimovic ve arkadaşları" takımı ki, elemeler boyunca attıkları 21 golün yarıdan çok daha fazlasını Zlatan tek başına kaydetti. İbrahimovic'in 13 gol attığı takımda Erkan Zengin'in 3, Marcus Berg'in 2, Jimmy Durmaz, Ola Toivonen ve Emil Forsberg'in ise 1'er golü bulunuyor.
Elemeler boyunca takımın en fazla forma giyen oyuncularına gelince... 12 maçın tamamında kaleyi Kasımpaşalı Andreas Isaksson korudu. Savunmada Andreas Granqvist 11, Martin Olsson 10, Mikael Antonsson 9, Pierre Bengtsson 8, MikaelLustig de 5 maçta görev aldı. Beşiktaş'ın Hannover 96'ya kiraladığı Alexander Miloševic de bir maçta forma giydi.
Orta sahada Sebastian Larsson ve Emektar Kim Källström 11'er maça çıktı. Trabzonsporlu Erkan Zengin 9, bir dönem Gençlerbirliği'nde oynayan Jimmy Durmaz ile Emil Forsberg ve AlbinEkdal da 8'er maçta oynayarak İsveç orta sahasının ağırlıklı oyuncuları oldu. Mersin İdman Yurdu'ndan Abdullah Khalili de 1 maçta görev yaptı.
Forvette ise Zlatan İbrahimovic 12 maçın 10'unda oynadı. Marcus Berg 7, Isaac Kiese Thelin ve Ola Toivonen 4, John Guidetti ile bir dönem Galatasaray'da da oynayan Johan Elmander de 3'er maça çıktı.
İsveç Millî Takımı'nın en fazla forma giyen oyuncusu, iki yıl önce futbola veda etmeden önce 148 maça çıkan Anders Svensson. En fazla gol atan oyuncusu ise şimdilik 111 maçta 62 gol kaydeden Zlatan Ibrahimovic. İsveç Millî Takımı, maçlarını uzun yıllar kullandığı Stockholm'deki Rasunda Stadyumu'nun yerine artık Solna'daki Friends Arena'da oynuyor.
Her dönemde dünya futboluna önemli yıldızlar armağan eden İsveç futbolunun önemli oyuncuları olarak bir çırpıda Kennet Andersson, Patrik Andersson, Jesper Blomqvist, Tomas Brolin, Martin Dahlin, Gunnar Gren, Kurt Hamrin, Glenn Hysen, Zlatan Ibrahimovic, Henrik Larsson, Nils Liedholm, Ander sLimpar, Fredrik Ljungberg, Roland Nilsson, Gunnar Nordahl, Thomas Ravelli, Glenn Strömberg, Jonas Thern ve Per Zetterberg'in isimleri sayılabilir.
Teknik Direktör Eric Hamren
İsveç Millî Takımı'nda yine istikrarlı bir teknik adam görev yapıyor. 1998-99'da Tommy Söderberg'le başlayan, 2000-2004 arasında Tommy Söderberg - Lars Lagerback ortaklığıyla devam eden ve 2009'a kadar da Lars Lagerback'ın sürdürdüğü dönem 2009'da Erik Hamren'in takımın başına geçmesiyle sona erdi. 27 Haziran 1957 doğumlu Erik Hamren, pek de parlak olmayan Ljusdal'daki futbolculuk kariyerinin ardından 30 yaşında Enköpings SK'da teknik adamlığa başladı. 2007-08 sezonunda Aalborg BK takımıyla Danimarka Süper Ligi şampiyonluğu yaşayan teknik adam, 2008 yılında Norveç'in Rosenborg takımının başına geçti. 2009-10 sezonunda ise hem Rosenborg hem de İsveç Millî Takımı'nda teknik direktörlük görevini yürüttü. 1 Eylül 2010 tarihinde Rosenborg ile sözleşmesi sona eren Hamren, bu tarihten beri sadece İsveç Millî Takımı'nı yönetiyor. Hamren yönetimindeki İsveç EURO 2012 finallerine katılmış, ancak gruptan çıkamamıştı. Hamren'in İsveç'i 2014 Dünya Kupası'na katılma hakkını barajda Portekiz'e elenerek kaybetse de ERUO 2016 biletini almayı başardı.