Türkiye - Macaristan Maç Kitabı
galibiyetlerin de futbol kamuoyunda yarattığı hayranlık neticesinde 1954’teki Dünya Kupası’na mutlak favori olarak giden Macarlar, İsviçre’deki turnuvaya da bu görüşleri destekler nitelikte çarpıcı skorlar elde ederek başlamıştı. İlk maçında Güney Kore karşısında kupanın o ana kadarki gol rekorunu kırarak 9-0 galip gelen “Altın Takım”, bir sonraki maçındaysa Federal Almanya’yı 8-3’le bozguna uğratıyor ve İngilizlerden sonra Almanların da tarihlerinde gördükleri en ağır yenilginin müsebbibi oluyordu. Çeyrek finalde futbol dünyasının bir başka devi Brezilya’yı, üstelik de sakat olan en önemli oyuncusu Puşkaş’ın yokluğuna karşın dört golle geçen Macarlar, final öncesindeki son virajı da son dünya şampiyonu Uruguay’ı dört golle devirerek dönmüştü. Finale gelene kadar oynanan dört maçta tam 25 gol atmaları, üstelik bu gol sağanağının Federal Almanya, Brezilya ve Uruguay gibi önemli takımlara karşı da herhangi bir dinme emaresi göstermemesi, hemen herkesin final maçının bir formaliteye dönüşeceğini düşünmesine yol açmıştı. Üstelik Macarların finalde karşılaşacakları takım da henüz üç hafta öncesinde filelerine sekiz gol bıraktıkları Almanlardı. Bern’deki finalin ilk dakikaları, bu görüşü haklı çıkarır cinstendi. Hatta Wankdorf Stadı’nın tribünlerinde yer alan on binler, daha sekizinci dakika dolmak üzereyken tabelada 2-0’lık Macaristan üstünlüğünün yazdığını gördüklerinde yeni bir tarihi fark beklemeye başlamıştı. Fakat sonrasında futbol tarihinin belki de en büyük mucizelerinden biri gerçekleşti ve Federal Almanya, kalesini gole kapadığı gibi üç kez de Macaristan kalecisi Grosics’i avlayarak 3-2’lik galibiyete, dolayısıyla da dünya şampiyonluğuna uzandı. Macaristan ise 1938’den sonra bir kez daha dünya ikinciliğiyle yetinmek zorunda kalmıştı. Üstelik bu kez, belki de tarihin görüp görebileceği en görkemli dünya ikincisi de olmuşlardı, ama tüm bunlar elbette ki kaçan balığın büyüklüğünü gizlemeye yetmeyen tesellilerdi. Yine de Macaristan, yaşadığı bu büyük hayal kırıklığının ardından toparlanmakta gecikmedi. 32 maçlık yenilmezlik serisinin bittiği 1954 Dünya Kupası finali sonrasında oynadıkları ilk 18 maçın sadece üçünde berabere kalırken 15 galibiyet aldılar, 74 gol atıp, 22 gol yediler. Macaristan’ın bu ikinci önemli serisiyse özel bir maçta, beklenmedik bir rakip, Türkiye karşısında son bulacaktı. 19 Şubat 1956 tarihinde Dolmabahçe Stadı’nda oynanan maçta ikisi Lefter’den, biri de Metin Oktay’dan gelen gollere sadece Puşkaş’tan tek bir cevap gelince ay-yıldızlılar 3-1’lik galibiyete uzanmayı başarmıştı. Macaristan, aldığı bu mağlubiyetle bir daha eskisi gibi uzun bir yenilmezlik serisi yakalayamayacaktı. O maça kadar oynadığı 51 maçta 43 galibiyet, 7 beraberlik ve tek bir mağlubiyet alan Macaristan, bu maçın ardından oynadığı dört maçınsa ikisini kaybederken ikisindeyse berabere kalacaktı. “Altın Takım”ın rüya gibi geçen altı yılın ardından dağılmaya başlamasıysa, 1956 yılının ikinci yarısına denk gelmektedir. Macar ordusunun himayesi altında bulunan ve millî takımın da iskeletini oluşturan Honved ekibi, 1956-57’nin Şampiyon Kulüpler Kupası’nda İspanya’dan Athletic Bilbao ile eşleşmiştir. O dönemde Macaristan siyasi açıdan büyük çalkantılar yaşamaktadır. Sovyet tankları Budapeşte’yi işgal ederek Nagy hükümetini devirmiş ve Sovyet yanlısı sosyalist düzeni yeniden kurmuştur. İspanya’da bulunan Honved takımının oyuncuları bu kargaşayı bahane ederek Macaristan’a dönmeme kararı alır. Hatta bunun üzerine UEFA da Bilbao maçının rövanşının Brüksel’de oynanmasına karar verir. Bu maçın ardındansa takım İtalya, İspanya, Portekiz hatta Brezilya’yı kapsayan bir tura çıkar. Uzun turun bitmesiyle birlikte de takımın önemli yıldızları Batı Avrupa kulüplerine doğru yelken açar. Bunların en önde gelenlerinden Puşkaş Real Madrid’e, Czibor ve Kocsis de Barcelona’ya transfer olmuştur. Futbolcuların İspanya’ya gidişleri normal bir transfer vasıtasıyla değil de iltica usulüyle gerçekleştiğinden, birtakım problemler de çabucak baş gösterir. Örneğin ilk önce Espanyol’a transfer olması beklenen Puşkaş, söz konusu problemler neticesinde FIFA’dan iki yıl men cezası alır, iki yıllık beklemenin sona ermesiyle birlikte de hızlı davranan Real Madrid yıldız oyuncuyu kadrosuna katan taraf olur. 1956’da Gusztav Sebes’in görevi bırakması da dağılmanın bir diğer göstergesidir. 1966 Dünya Kupası’na gelindiğinde son iki turnuvanın şampiyonu Pele’li Brezilya’yı 3-1 mağlup ederek saf dışı bırakan ve Portekiz’in ardından ilk tur grubundan çıkan ikinci takım olan Macarlar hâlâ dünyanın en iddialı takımlarından biri olduğunu göstermişlerdi. Ancak çeyrek finalde Sovyetler Birliği’ne 2-1 mağlup olmaktan kurtulamazlar. Macarların elde ettiği son önemli başarıysa, 1972 Avrupa Şampiyonası’na katılmaktı. Ne var ki dört takımın katıldığı turnuvanın yarı finalinde SSCB’ye, üçüncülük maçında da Belçika’ya yenilen Macaristan, dördüncülükle yetinmek zorunda kaldı. Macaristan bundan sonra 1978, 1982 ve 1986 Dünya Kupası finallerine katıldı. Fakat bu turnuvaların hepsinde ilk turda elendi. Tek teselli, 1982 Dünya Kupası’nda El Salvador karşısında elde edilen 10-1’lik galibiyetti. Öyle ki bu skor, bugün bile Dünya Kupalarının en farklı galibiyeti olarak kayıtlarda duruyor. 1986 Dünya Kupası’nın ardından 2016 Avrupa Şampiyonası finallerine kadar geçen 30 yıllık süreçte büyük turnuva yüzü göremeyen Macaristan, sadece 1998 Dünya Kupası elemelerinde play-off düzeyine gelebildi. Elemelerde Norveç, Finlandiya, İsviçre ve Azerbaycan’la eşleşen Macaristan, Norveç’in sekiz maçta altı galibiyet, iki beraberlikle 20 puan toplayarak domine ettiği grupta Finlandiya ve İsviçre’nin önünde 12 puanla ikinci olmayı başardı. Ancak baraj maçlarının skorları Macaristan açısından korkunçtu. 6. Grup’ta İspanya ile büyük bir çekişme yaşayıp ikincilikte kalan Yugoslavya ile eşleştikleri play-off’un evlerinde oynadıkları ilk maçını 7-1 kaybettiler. Bu skor, 2013’te Hollanda’ya 8-1 kaybettikleri maça kadar Macaristan futbol tarihinin en ağır yenilgisi olarak kayıtlara girecekti. Felâket bununla da sınırlı kalmayacak, Yugoslavya hiç hızını kesmeden rövanşı da 5-0 kazanarak Macaristan’ı bir felâket tablosuyla başbaşa bırakacaktı. Sonrasında bir türlü toparlayamayan ve elemelerden çıkabilmeyi bırakın, play-off yüzü bile göremeyen Macaristan, EURO 2016 elemelerinde ise play-off yoluyla da olsa finallere gitmeyi başardı. Elemelerde Kuzey İrlanda, Romanya, Finlandiya, Faroe Adaları ve Yunanistan’dan oluşan favorisiz bir grupta yer alan Macaristan, 21 puanlı Kuzey İrlanda ve 20 puanlı Romanya’nın ardından 16 puanla üçüncü oldu ve play-off oynama hakkını elde etti. Evindeki ilk maçında Kuzey İrlanda’ya 2-1 yenilince teknik direktör Attila Pintér’le yollarını ayıran Macaristan, Pal Dardai yönetiminde çıktığı üç maçtan iki galibiyet, bir beraberlikle ayrıldı. Romanya ile deplasmanda 1-1 berabere kaldıktan sonra Faroe Adaları’ndan 1-0’lık galibiyetle dönen Macarlar, Finlandiya’yı da içeride 1-0 mağlup ederek ciddi bir çıkış yapmıştı. Ancak aynı zamanda Hertha Berlin’i de çalıştıran Dardai, kulübünün izin vermemesi üzerine Macaristan Millî Takımı’ndaki görevinden ayrıldı ve takımın başına Alman teknik direktör Bernd Storck getirildi. Storck yönetimindeki Macaristan, iki galibiyet, üç beraberlik, bir yenilgiyle grubu Kuzey İrlanda ve Romanya’nın ardından üçüncü sırada tamamlayarak play-off oynama hakkını elde etti. Play-off’ta Norveç’le eşleşen Macaristan, deplasmanda oynadığı ilk maçı László Kleinheisler’in golüyle 1-0 kazanıp ikinci maçtan da Tamás Priskin ve kendi kalesine Markus Henriksen’in attığı gollerle 2-1 galip ayrılarak 30 yıl sonra bir büyük turnuvanın finallerine katılma hakkını elde etti. Fransa’daki finallerde Portekiz, İzlanda ve Avusturya ile aynı grupta yer alan Macaristan, Avusturya ile oynadığı ilk maçı Ádám Szalai ve Zoltán Stieber’in golleriyle 2-0 kazandı. 1-0 geriye düştüğü İzlanda maçında Sævarsson’un 88’de kendi kalesine attığı golle 1-1’lik beraberliği kurtaran Macarlar, turnuvanın sonunda şampiyonluk kupasını kaldıracak Portekiz’le girdiği gol düellosundan da 3-3’lük beraberlikle ayrılıp grubu lider tamamlayarak son 16 takım arasına kaldı. Macarların bu maçtaki gollerini Zoltan Gera ve bir dönem Bursaspor formasını da giyen Balázs Dzsudzsák (2) kaydetti. Macaristan’ın rüyası son 16 turunda Belçika karşısında sona erdi. Turnuvanın favorilerinden Belçika, 4-0’lık galibiyetle Macaristan’ı evine gönderdi. 28 29 1954 Dünya Kupası finalinde Puşkaş, Alman kalesinde gol arıyor.... 1954 Dünya Kupası’nın ardından 18 maçlık bir yenilmezlik serisi daha yakalayan Macaristan’ın fiyakasını, 1956 yılında Dolmabahçe Stadı’nda oynananan maçı 3-1 kazanan Millî Takımımız bozmuştu... Macaristan uzun yıllar sonra katılabildiği EURO 2016’da, turnuvanın sonunda kupayı kaldıracak Portekiz’le 3-3 berabere kalmış, son 16 turunda Belçika’ya elenmişti.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==