Türkiye - İzlanda Maç Kitabı

36 1996 Avrupa Şampiyonası elemelerine 2-2’lik Macaristan beraberliğiyle başladıktan sonra İzlanda’yı 5-0 yenen, iç sahadaki 2-1’lik İsviçre yenilgisinin arkasından ise içeride İsveç’i, deplasmanda da İsviçre’yi 2-1 mağlup eden Millî Takımımız, 6 Eylül’deki Macaristan galibiyetiyle İngiltere’nin kapılarını ardına kadar açmıştı. Artık üçüncü sıradaki İsveç’in Millî Takımımızı yakalama ihtimali kalmamıştı ve dolayısıyla bundan sonra verilecek mücadele bizimmi yoksa İsviçre’nin mi grubu ilk sırada tamamlayacağıyla ilgiliydi. Sekiz grup üzerinden oynanan elemelerde en iyi durumdaki altı ikinci daha finallere direkt gidecekti ve Millî Takımımız o güne kadar elde ettiği puanlar sayesinde bu açıdan da avantajlı bir konuma sahipti. Tam bir yıl önce İstanbul’da beş golle yendiğimiz İzlanda’yı deplasmanda da yenmek bize grup birinciliğini getirebilirdi. Ancak 90 dakika golsüz sona erecek ve Millî Takımımız İsviçre’nin arkasından ikinci sırada kalacaktı. Son maçtaki İsveç beraberliği ise bize finallerin kapısını barajsız olarak açacaktı. Fransa’da düzenlenecek EURO 2016’ya katılmayı kesin hedef olarak belirleyen Millî Takımımız, elemelere İzlanda’da uğradığı ağır bir yenilgiyle başladı. Laugardalsvöllur’da kalemizi Onur Kıvrak koruyor, önündeki üçlü savunmada Ömer Toprak, Mehmet Topal, Ersan Gülüm oynuyor, iki kanadı Gökhan Gönül ve Caner Erkin kontrol ederken merkezde Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan yer alıyor, santrfor Burak Yılmaz’ın hemen arkasında ise sağda Olcan Adın, solda Arda Turan bulunuyordu. İzlanda ise klasik 4-4-2 düzeni ile sahadaydı. Geçmişin İngiliz takımları gibi fizik gücü yüksek iki santrforla sahada yer alan İzlanda’nın niyetinin oyunu Millî Takımımızın sahasına yıkarak oynamak olduğu açıkça belli oluyordu. Nitekim oyunun başından itibaren giderek artan bir İzlanda baskısıyla karşılaştık. 19’da Gylfi Sigurdsson’un kullandığı köşe atışında Onur’un güçlükle müdahale ettiği kısa düşen topu Bödvarsson aşırtma bir biçimde kalemize gönderdi: 1-0. Kırılma anlarından biri 59’da Ömer Toprak’ın ikinci sarı kartla oyundan ihraç edilmesiyle yaşandı. Ataklarını sıklaştıran Kuzeyliler, 76’da Gylfi Sigurdsson’un şutuyla skoru 2-0 yaptı. Bir dakika sonra ise Sigthorsson, yerden bir vuruşla uzak köşeyi görerek skoru 3-0 olarak belirledi. 37 İzlanda beraberliğiyle başladığımız İtalya 90 yolculuğunda Avusturya’ya 3-2 yenildikten sonra Demokratik Almanya’yı içeride 3-1, deplasmanda da 2-0 yenerek yeniden ümitlenmiştik. İçerideki 1-0’lık Sovyetler Birliği yenilgisi yolumuza taş koysa da İzlanda’dan alınacak bir galibiyet İtalya kapılarını bize yeniden aralayabilecekti. Ancak o güne dek hiç yenemediğimiz İzlanda, 90 dakikanın sonunda bize acı bir sürpriz daha yapacaktı. 53’te Yusuf Altıntaş’ın ıskaladığı topla İzlanda’yı öne geçiren Petursson, 69’da farkı ikiye çıkardı. Sonra bastırdık. 85’te Mustafa Yücedağ’ın enfes şutu üst direkten döndü ve ardından Feyyaz Uçar’la golümüzü bulduk ama artık çok geçti. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca sahadan 2-1’lik yenilgiyle ayrıldık. Teknik direktörlüğünü Sepp Piontek’in yaptığı Millî Takımımız, EURO 1992 elemelerinde önünde kalan iki müsabaka için yaz dönemini özel maçlarla geçiriyordu. 15 Temmuz 1991’de o güne kadar adı pek işitilmemiş Faroe Adaları ile 1-1 berabere kalan millîlerimiz, iki gün sonra 17 Temmuz’da İzlanda’ya 5-1 yenilerek hezimete uğramıştı. İzlanda, maça fırtına gibi başlayıp Sigurdur Gretarsson’un golüyle 1-0 öne geçti. Millî Takımımız 15. dakikada Rıdvan Dilmen’in ortaladığı topu ağlara yollayan Ünal Karaman’la eşitliği sağladı. Ancak o gün sahada hayatının futbolunu oynayan bir Arnor Gudjohnsen vardı. Arnor, 26’da Bergsson’un ortaladığı topa iyi yükselip kafayı vurdu ve skoru 2-1’e getirdi. 40’ta bu defa Jonsson’un kullandığı serbest atışta ön direkteki Gudjohnsen kafayı bir kez daha vurdu ve tabelayı 3-1 yaptı. 44’te Thordarson’un soldan yaptığı ortaya yine Gudjohnsen yükseldi ve yine kafayı vurdu; takımlar devre arası için soyunma odalarının yolunu tutarken skor İzlanda lehine 4-1 olmuştu. 64’te savunmamızın hatasından yararlanan Gudjohnsen, Engin İpekoğlu ile karşı karşıya kaldı ve sağ ayağının dışıyla topu ağlarımızla bir kez daha buluşturup skoru belirledi: 5-1. İlk maçımızı 1980’de oynayıp kaybettiğimiz ve o günden sonra gerçekleşen dört buluşmamızdan da bir galibiyet çıkartamadığımız İzlanda’yı, EURO 96 elemeleri çerçevesinde 12 Ekim 1994 günü Ali Sami Yen’de oynanan maçta 5-0’la hezimete uğrattık. Ay-yıldızlıların başında Piontek’in ardından Fatih Terim vardı. Millîlerimiz, yolun sonunda İngiltere kıyılarına ulaşacağı EURO 1996 elemelerinde İsveç, İsviçre, Macaristan ve İzlanda ile eşleşmişti. 7 Eylül’de Macaristan deplasmanında ilk yarıyı 2-0 geride kapatan, ikinci yarıda ise 2-2’lik eşitliği sağlayan millîlerimizin ikinci rakibi İzlanda’ydı. Türk futbol tarihinin en parlak sayfalarından birinin yazıldığı maçta, uzun yıllar sonra ilk kez golcülerimiz rakip fileleri beş golle bombardımana tuttu. Baştan sona hâkimiyetimiz altında seyreden karşılaşmada İzlanda, ay-yıldızlılarımızın temposu karşısında tutunamadı. O gün sahadan 5-0’lık galibiyetle ayrıldık ve İzlanda karşısındaki ilk galibiyetimizi elde ettik. Merhaba hüzün Reykjavik’te ağır yara Liderliğimize engel oldu Büyük bozgun 14 yıla bedel bir galibiyet

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==