Türkiye - Hollanda Maç Kitabı

Portakalların 1974’teki bu kayıplarını 1978’de telafi etmek isteyecekleri açıktı. Lâkin takımın en önemli yıldızı Cruyff’un Arjantin’deki turnuvaya gitmek istememesi, kafalarda soru işaretleri yaratıyordu. Turnuvaya bu kez Feyenoord mucizesinin mimarı olan Ernst Happel yönetiminde giden Hollanda, dört yıl önceki kadar göz kamaştırıcı bir oyun ortaya koyamasa bile adını finale yazdırmayı bilmişti. Dört sene evvelki gibi yine ev sahibine karşı çıktıkları finalde, maçın son dakikasına girilirken ve skor da 1-1’ken Rensenbrink’in direkte patlayan şutuysa, Hollanda’nın kupayı santim farkıyla kaçırdığının resmiydi. Uzatmalara giden maçta Arjantin, Kempes ve Bertoni’yle bulduğu gollerle gülecek, Hollanda’ysa umutlarını bir başka bahara bırakmakla yetinecekti. Kriz - 1988 Rönesansı - Tekrar kriz 1980’li yılların başları, Hollanda futbolu adına bir fetret devrini andırıyordu. 1982 ve 1986 Dünya Kupalarıyla 1984 Avrupa Şampiyonası’na katılamayan takımı ayağa kaldırmaksa yeniden kurt hoca Rinus Michels’e düşecekti. 1986’da millî takımın başına geri dönen Michels, 1987’de Kupa Galipleri Kupası’nı kazanacak olan Ajax ve 1988’de Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kucaklayacak PSV Eindhoven’ın yıldızlarının iskeletini oluşturduğu yeni takımıyla 1988 Avrupa Şampiyonası’na iddialı gelmekteydi. Gullit, van Basten, Rijkaard, Koeman kardeşler, Vanenburg, van Breukelen gibi önemli isimlerden oluşan takım, her ne kadar ilk maçında Sovyetler Birliği’ne tek golle mağlup olduysa da daha sonra gruptan çıkmayı başarmış, yarı finalde ev sahibi Federal Almanya’yı devirip bir bakıma 1974’ün hesabını da kapatmış ve finalde de yeniden karşı karşıya geldiği SSCB’yi Gullit ve van Basten’in golleriyle alt ederek Hollanda futbol tarihinin en büyük başarısına imza atmıştı. Ne var ki 1988’de yaşanan bu başarıdan sonra yine hayal kırıklığıyla dolu yıllar gelecekti. Bunda hiç şüphesiz takımın en önemli yıldızları Gullit ve van Basten’in sakatlık sorunlarından bir türlü kurtulamamalarının da payı büyüktü. Hollanda büyük turnuvalarda finale bir türlü kalamıyordu. Buna en çok 1992 Avrupa Şampiyonası ve 1998 Dünya Kupası’nda yaklaşmışlar fakat ilkinde Danimarka’ya, ikincisindeyse Brezilya’ya yarı finalde penaltı atışları sonucunda teslim olmuşlardı. 1990’larda Hollanda futbolu adına en büyük başarıyı ise 1995 yılında Şampiyonlar Ligi’ni kazanan Ajax elde etmiş, fakat futbolcularının çoğunu Bosman kuralı sayesinde bedelsiz olarak kaybeden Ajax’ın bu başarısı sürdürülebilir olmamıştı. 2010 Dünya Kupası’nın finalisti Hollanda, ev sahipliğini yaptığı 2000 Avrupa Şampiyona- sı’nda da finali penaltılarla kaçırmasının ardından 2002 Dünya Kupası’na katılamayarak büyük bir krizin eşiğine gelmişti. 2010’a kadarki diğer üç büyük turnuvada da istediği başarıyı elde edemeyen Portakalların, Güney Afrika’daki Dünya Kupası’nda da çok bir şey yapması açıkça beklenmiyordu. Ancak beklentilerin düşük olması Hollanda’ya yaramış olsa gerek, oynadığı maçları peş peşe kazanan takım, finalde İspanya’nın rakibi olmayı başardı. Her ne kadar Iniesta’nın uzatmalarda gelen golüne engel olamayıp bir kez daha kürsünün ikincilik basamağında kalmış olsalar da yıllar sonra gelen final, Hollandalılarda gelecek için büyük umut yaratmıştı. Lâkin bu umutların büyük bir bölümü, sıfır çekilen EURO 2012 esnasında çöpe gitti. 2012 Avrupa Şampiyonası’nda yaşanan büyük düş kırıklığı üzerine teknik direktör değişikliğine giden ve takımın başına Louis van Gaal’i getiren Hollanda, 2014 Dünya Kupası’nda da yarı finale yükselmeyi ve nihayetinde üçüncü olmayı başardı. Brezilya’daki finallere son Dünya Şampiyonu İspanya’yı 5-1 yenerek flaş bir başlangıç yapan ve 2010 finalinin rövanşını çok ağır biçimde alan Portakallar, Avustralya’yı 3-2, Şili’yi de 2-0 yenerek gruptan üçte üçle çıktı. Son 16 turunda Meksika’yı 2-1’le saf dışı bırakan Van Gaal’in öğrencileri, çeyrek finalde ise Kosta Rika karşısında çok zorlandı. 0-0 sona eren normal süre ve uzatmaların ardından rakibini penaltılarda kurduğu 4-3’lük üstünlükle eleyen Hollanda, yarı finalde ise sıçrayamadı. Arjantin’le oynadığı maçın 120 dakikasında golsüz eşitliği bozamayan Hollanda bu defa penaltılarda 4-2 geride kalarak final şansını kaybetti. Portakalların tesellisi, üçüncülük maçında ev sahibi Brezilya’yı 3-0 gibi net bir skorla yenmek oldu. Yine kayıp yıllar Hollanda, 2014 Dünya Kupası’nda elde ettiği üçüncülüğün ardından hem EURO 2016 hem de 2018 Dünya Kupası finallerini ıskalayarak yeni bir krize girdi. Artık ellerinde şaşaalı kadrolar kurdukları dönemlerin yıldızları da neredeyse kalmamıştı. 2014 Dünya Kupası’nın ardından teknik direktörlük görevine getirilen Guus Hiddink idaresinde EURO 2016 elemelerinde umduklarını bulamadılar. Millî Takımımızın da yer aldığı, Çekya, İzlanda, Kazakistan ve Letonya’lı grubun favorisi onlardı ama dördüncü sırada kalarak müthiş bir hayal kırıklığı yaşadılar. Gruba 2-1’lik Çek Cumhuriyeti yenilgisiyle başladıktan sonra evlerinde Kazakistan’ı 3-1 yenseler de İzlanda deplasmanında 2-0’lık yenilgiyle bir kez daha şoka uğradılar. 6-0’lık Letonya galibiyetiyle kendilerine gelseler de evlerinde Millî Takımımız karşısında 1-1’lik beraberliği son dakikada kurtardılar. Letonya’yı deplasmanda 2-0 yendikleri maçın ardından Guus Hiddink görevinden ayrıldı ve yerine yardımcılarından Danny Blind getirildi. Ancak Blind dönemi de tam bir fiyasko oldu. İçeride İzlanda’ya 1-0, Çek Cumhuriyeti’ne 3-2, deplasmanda da Millî Takımımıza 3-0 kaybettikleri bu sıkıntılı dönemin tek galibiyetini Kazakistan’ı Astana’da 2-1 yenerek alabildiler ama yine de Blind’le yollarına devam ettiler. 2018 Dünya Kupası elemelerinde Fransa, İsveç, Bulgaristan, Lüksemburg ve Belarus’la mücadele edeceklerdi. İlk sırayı alan takımın direkt final hakkını alacağı, dokuz grupta sadece bir ikincinin saf dışı kalıp diğerlerinin play-off oynayacağı düşünüldüğünde, ilk hedefe ulaşabilmek için gruptaki gerçek rakiplerinden sadece İsveç’i geride bırakmaları yeterli olacak gibi duruyordu. Ancak bunu da başaramadılar. Fransa’nın 23 puanla ilk sırayı aldığı grupta kendileri gibi 19 puan toplayan İsveç’in genel averajda arkasında kaldılar. Bu başarısızlıkta başrol oynayan sonuç ise Bulgaristan’a Sofya’da sürpriz bir biçimde 2-0 kaybetmeleriydi. Koeman’la toparlanış Blind döneminin kapanmasının ardından takımın başına bir başka futbol efsanesi, Roland Koeman getirildi. Koeman dönemi, Hollanda Millî Takımı için yeniden bir ayağa kalkış dönemi oldu. Önce ilk kez düzenlenen UEFA Uluslar Ligi’nde 31 30

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==