TamSaha 245. Sayı / Nisan 2025
Gönülden Kaleme İ ki kulübümü- zün iste ğ ini olumlu bulan TFF Ba ş kanı Sayın İ brahim Hacıosma- no ğ lu ve yönetimkurulunun aldı ğ ı kararla Galatasaray-Fenerbahçe der- bisini yabancı hakemin yönetmesiyle uzun zamandır futbol gündemimizden çıkan yabancı hakem tekrar gündemi- mize girdi. Ülkemizde yabancı hakemyolculu ğ u nasıl olmu ş , neden bu yola ihtiyaç duyulmu ş , ya ş anan yabancı hakem serüvenine kısaca göz atalım. Futbol tarihimizde, ülkemizde maç yö- neten ilk yabancı hakem, 1907 yılında İ stanbul Ligi’nin kurucularından olan James La Fontaine olmu ş . Yurt dı ş ın- dan gelerekmaç yöneten ilk hakem ise 10 Kasım 1933 tarihinde İ zmirspor ile Fenerbahçe arasında oynanan kar ş ı- la ş mada düdük çalan Avusturyalı hakemMeitz olmu ş . 1970’e kadar oynanan derbilerde yabancı hakemler düdük çalmaya devam etmi ş . Son yabancı hakemin düdük çaldı ğ ı 26 Nisan 1970 yılında Fenerbahçe-Ga- latasaray arasında oynananmaçı yöneten hakemAvusturyalı Alois Kesler’le yabancı hakem serüveni sona ermi ş . Yabancı hakem furyası 1959- 1970 yılları arasında yo ğ unla ş mı ş ve toplamda 335 maç yabancı hakemler tarafından yönetilmi ş . Yabancı hakemlerden bahsederken bizimhakemlerimizin de ilklerine göz atalım. 1924 yılında Sovyetler Birli ğ i ile Türk Millî Takımı kar ş ıla ş masında düdük çalan Hamdi Emin Çap ülke- mizle yabancı ülke arasında oynanan maçı yöneten ilk hakemimiz oldu. 4 Mayıs 1947’de hakemimiz Ş azi Tez- can, Beyrut Belediye Stadyumu’nda Lübnan ile Suriye arasında oynanan uluslararası bir maçı yöneterek, iki uluslararası takımarasındaki bir maçı yöneten ilk Türk hakemi ünvanını aldı. 24 Ş ubat 2025 tarihinde oynanan Gala- tasaray-Fenerbahçe derbisini Sloven hakemSlavko Vincic’in yönetti ğ i maçla, 55 yıl aradan sonra Türkiye’de bir maçta yeniden yabancı hakem görev almı ş oldu. Yabancı hakemlerin görevlendirilmesi- nin ba ş lıca sebepleri arasında, tarafsızlı ğ ı sa ğ lamak ve olası hakem hatalarını en aza indirerekmaçın âdil bir ş ekilde yönetilmesini temin etmek bulunmaktadır. Özellikle yüksek tansi- yonlu derbi maçlarında veya kritik öneme sahip kar ş ıla ş malarda, yerel hakemler üzerindeki baskıyı azaltmak ve objektif bir yönetim sa ğ lamak amacıyla yabancı hakemlere ba ş vuruldu ğ unu görüyoruz. Bunun kibarca Türkçesi bizler Türk hakemlerine güvenmiyoruzdur. Bunu söyleyenler de bizim insanları- mız. Peki, güven nedir? Güven, insan- ların hembireysel hemde toplumsal ya ş amda sürdürebilir ili ş kiler kurabil- mesinin esasıdır. Bu duygu ki ş inin birine ya da bir ş eye inanması, zarar görmeyece ğ ine dair bir hisse sahip olmasını gerektirir. Güven; tutarlılık, dürüstlük ve sadakat gibi unsurlarla desteklenen bir olgudur. Güven duygu- sunun olmazsa olmazı adalettir, çünkü adalet, hakların korunmasını, e ş itli ğ in sa ğ lanmasını ve haksızlıkların önlen- mesini garanti altına alır. Adaletin oldu ğ u yerde, insanlar kuralların âdil bir ş ekilde uygulandı ğ ını bilir ve ba ş kalarına ve kurumlara güven duymaları kolayla ş ır. Adaletin olmadı ğ ı bir ortamda güvensizlik artar, bu durum sosyal ili ş kilerde ş üphecili ğ i tetikleyebilir, örnek olarak sosyal medyada yazılanları gösterebiliriz. Bugünlerde ya ş ananlar tamda bu duruma i ş aret ediyor. Adaletsizlik duygusu ve önyargı futbol kamuoyu- muzun büyük bir bölümünü esir almı ş durumda. Herkes adalet istiyor fakat adalet isteyenlerin bir bölümünün elle- rinde nalıncı keserleri, adalet çınarını kendi arzuladıkları biçimde ş ekillen- mesini istemelerinden dolayı hep kendilerine yontuyorlar ki adalet tera- zisinin kefesi kendilerine a ğ ır bassın. Ön yargı konusunda da Albert Einstein ş öyle diyor: “Ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur.” Futbol kamuoyumuzun durumu da böyle… Bir türlü olu ş an ön yargı kırıla- bilmi ş de ğ il. Elbette bu noktaya gelin- mesinin sebepleri var. Tam 55 yıl sonra yabancı hakemlerin yenidenmaçları- mızı yönetmesini istememizin, güven duygusunun erozyona u ğ ramasından kaynaklı oldu ğ unu söylememiz yanlı ş olmaz. Tıpkı yıllar önce yabancı ha- kemlerinmaçları yönetmesinin isten- di ğ i, güven duygusunun örselendi ğ i zamanlarda oldu ğ u gibi... En son yabancı hakemin yönetti ğ i mü- sabakanın üzerinden 55 yıl geçmesine ra ğ men aynı duygu ve dü ş ünceyle ya- bancı hakem isteniyorsa bu durumbir ş eyleri yanlı ş yaptı ğ ımızın göstergesi- dir. Güven ve adalet duygusunun yitirilmesinde çe ş itli parametrelerin yanında, hakemlerin do ğ ru ve yanlı ş - larında standart sorununun varlı ğ ının oldu ğ u kaçınılmaz bir gerçektir. Lâkin bu durumun gerçekle ş mesinin enmasum tarafı yerden yere vurulan, ön yargıyla yakla ş ılan hakemlerdir. Bakmak ile görmek arasında fark var. Baktı ğ ınız objeyi görmek için her türlü ayrıntısını fark etmelisiniz ki baktı ğ ınız her neyse onu görmü ş olabilesiniz. Tabiî sadece görmeniz yetmez, gördü ğ ünüzü do ğ ru anlamlandırmanız da gerekiyor. Son yıllarda hayatımıza giren, çokça da ş ikâyet edilen VAR sisteminde ve sahada görev yapan ha- kemlerin yaptıkları hatalar, bazılarının baktıklarını görememek gibi sorunları var dedirtiyor insanlara. Bazen insan bakar ama göremez veya gördü ğ ünü do ğ ru anlamlandıramaz. Mevcut sistemde bu tip hakemlerin çıkmasını da sa ğ lıyor. Bu sebeptendir ki yakınma konusu olan hatalar ortaya çıkıyor. Bilhassa VAR hakemlerinin hatalarını mâkul seviyeye çekebilmek için sinema veya dizi sektöründeki ünlü yönetmenlerden nerelere odaklana- cakları konusundamutlaka e ğ itim almaları sa ğ lanmalı. Bizimkulüplerimizi yöneten yönetici- lerimiz neden hakemhatalarında kasıt arıyorlar? Bugüne kadar hiçbir hake- min akçeli i ş ler kar ş ılı ğ ında çıkar amaçlı maç yönetti ğ ine ş ahit oldunuz mu? Akçeli i ş lere bula ş an, hakemli ğ i biten, bu yüzden hapis cezası alan hakem gördünüz mü? Üst liglerde maç yöneten hakemlerin bir çıkarı olmalı ki, bir maçı bir takımdan alıp di ğ er ta- kıma verecek kasıtlı davranı ş lar sergi- lesinler. Bu zihniyette hakemolmadı ğ ı, açılan dava sayısının sıfır olmasından anla ş ılır. Mevcut sistemhata yapmaya meyilli ama dürüst hakemlerin büyük ço ğ unlukta oldu ğ u insanlar yeti ş tiri- yor. Malzemesi insan olan yerde her türlü insan olabilir, önemli olan varsa var olan çürük yumurtaları ayıkla- maktır. Ş unu anlamakta zorlanıyorum: Hakemler, dört büyük dedi ğ imiz takımları neden kar ş ılarına alsınlar? Tümhakemler büyük takımların maçlarında aleyhte sonuca etki edecek hatalarının hakemliklerini tehlikeye sokaca ğ ını bilerekmaç yönetirler. İ lk yabancı hakem istendi ğ i günlerden bu günlere hakemlerimizin emekleme dönemlerini bitirerek aya ğ a kaldıramadık; bırakın aya ğ a kaldır- mayı, emekledikleri yollarına cam kırıkları dökerek jiletli teller dö ş edik. Özellikle derbi maçlarında hakemleri baskı altına almak için her türlü argü- manı kullanmaktan çekinmedi kulüp- lerimiz. Sonra da hakemhatalarından ş ikâyet etti yöneticilerimiz. Maçtan önce her iki kulüp tarafından baskı al- tına alınan hakemin hata yapmaktan çekinerek çıktı ğ ı maçta hata yapması kaçınılmaz oluyor. İ ddia ediyorum; derbi maçlarından önce hakemlerimize yabancı hakem- lere sa ğ lanan konfor alanı sa ğ lansa ve baskı altına alan demeçler verilmese hakemlerin yaptıkları iddia edilen hatalar yarı yarıya iner. 85 milyon nüfustan sekiz yüz ellisini iyi, 10’unu da elit hakemolarak çıkaramayan sistemi sorgulama ihtiyacı duymayan futbolun payda ş ları yüzünden yapısal de ğ i ş iklikler yapılamıyor. Sistemi de ğ i ş tirme iradesi oldu ğ u halde bu iradeyi göstermeyenlerin bu durumdan yakınma hakları yok. Kulüpler bu güne kadar sistemin zaaflarıyla yeti ş en hakemlerin, aleyhlerinde yaptıkları hatalardan çok lehlerine yaptıkları hatalardan fayda sa ğ ladıkları için bu konuda adım atılmıyor diye dü ş ünmeden edemiyor futbol kamuoyu. Avrupa’nın be ş büyük liginde de hakemhataları oluyor. Hemde bizim hakemlerimize rahmet okutturacak ş ekilde maçların sonuçlarına etki eden hatalar yapıyorlar. Ama oralarda kimse öküz altında buza ğ ı arayarak hakeme suçlamalarda bulunup hakemin düdü ğ ünü duvara astırmıyor. Çünkü sisteme güveniyor, hakemlerin hatalarında kasıt aramıyorlar ve yapılanı hata olarak görüyorlar. Derbiyi yöneten hakem Ş ampiyonlar Ligi’nde yönetti ğ i maçlarda gösterdi ğ i standardın altında bir performans gös- terdi fakat maçta vücut diliyle disiplini sa ğ layan, müsabakanın her dakika- sında futbolcular üzerinde otoritesini hissettiren bir yönetimi vardı. Hatalı kararları da oldu… En önemli hatası Fenerbahçe’nin etkili olaca ğ ı bir pozis- yonda avantaj kuralını es geçerek oyunu durdurmasıydı. Aynı hatayı yapan hakemTürk olsaydı o hakem yerden yere vurulur, yapılan insanî hata günlerce kasıt unsuruna soku- lurdu. Yabancı hakemhata yapınca kimsenin sesi çıkmadı; normali de bu davranı ş biçimiydi. Yöneticilerin hakemlerimize ön yargılarının hiç yu- mu ş amadan devam etti ğ inin örne ğ i olması açısından önemli bir davranı ş oldu bu durum. Saha içine gelince, ho- caların basın toplantısında oynattıkları oyunun konu ş ulmasını istemedikleri için futbolun dı ş ında birbirlerini ren- cide eden konu ş malar yapmalarının neticesinde kimse oyunu konu ş madı. Her iki takımkadro mâliyeti ve kalite- siyle bumaça özel ancak bu kadar kötü oynatılırdı. Galiba bunun için özel bir maharet gerekiyordu ve bu da her iki hocada da vardı. Derbi bir buçuk pozisyonla bitti. Biri kaleci Muslera’nın maçın ikinci yarısında yaptı ğ ı kurta- rı ş ı, buçuk pozisyonsa İ rfan Can’ın tehlikeli sayılabilecek ortaya yaptı ğ ı hamleyle pozisyonu savu ş turmasıydı. Bu sonuç bana sürpriz oldumu? Elbette hayır. Okan Hoca haftalar öncesinden ba ş layarak savunmayı önceleyen oyunu oynatmaya ba ş la- mı ş tı. Derbide de beraberli ğ e oyna- ması, aradaki puan farkını koruması açısından normaldi. Normal olmayan, oynattı ğ ı oyunun tatsız tuzsuz maç boyunca gerek stada gelen taraftarla- rın gerekse televizyonları ba ş ındamaçı seyreden futbolseverlerin kan akı ş ını hızlandıracak, nabzını yükseltecek bir pozisyonu bile futbolseverlere izletememi ş olmasıydı. Bu söylediklerimher iki hoca için de geçerli. Beraberli ğ e oynayabilir hocalar, ama takımlarının ortaya koy- dukları gösteri seyre de ğ er olmalıydı. Maçtamücadele vardı fakat pozisyon zenginli ğ i açısından kısır, vasata yakla ş mayan futbol, maçın adının büyüklü ğ üyle tezattı. Keyifsiz oyun futbolseverler arasında hayal kırıklı ğ ı ya ş anmasına sebep oldu. Maçın sere- monisinde Fair Play dı ş ı olaya da ş ahit olduk. Fenerbahçeli oyuncular tarafın- dan rakibi Galatasaraylı futbolculara saygısızlık yapıldı. Seremoni rakibin elini sıkarak bitmesi gerekirken Fener- bahçeli futbolcular rakiplerinin ellerini sıkmadan sahadaki yerlerini aldılar. TFF Fair Play Kurulu bu davranı ş ı göz önüne alarak her bir oyuncuya kırmızı kart almı ş gibi ceza puanı vermelidir. Müsabakadan önce verilen demeçlerin tamamında rakibe duyulan saygıdan bahsedilirken yapılan, verilen demeç- lerle tezat olu ş turmuyor mu? Derbi tarihinde bugünlerde yapılması imkânsız olan bir centilmenlik örne ğ ini vermek istiyorum. Bundan 56 yıl önce, 1966 yılının A ğ ustos ayının yirmi üçüncü günü oynanan Metin Oktay’ın jübile maçında iki takımın sembol ismi, Metin Oktay ve Can Bartu forma de ğ i- ş ikli ğ i yapmakla kalmamı ş 10 dakika da rakip takımda oynamı ş lar. Zamanında ezeli rakip - ebedî dost iki takımın sembol oyuncuları rakipleri- nin formalarını giyerken bugün geldi ğ imiz nokta dü ş ündürücü. Ya ş am sevinciniz hiç bitmesin. Sa ğ lıkla kalın… İ smail Gökçek Güvenmeselesi 125 124
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==