TamSaha 240. Sayı / Kasım 2024

Gönülden Kaleme Dünya ve Av- rupa kupala- rında ülkemiz futbolunun en büyük sorunu istikrardır. Bu, Millî Takımbazında da kulüp takımları açısından da maalesef böyle. Örne ğ in Millî Takı- mımız 2002 yılında dünya üçüncüsü olduktan sonra bir türlü istikrarlı ş ekilde ne Dünya ne de Avrupa Ş ampiyonalarına katılabildi. Kulüp takımlarımızdan UEFA’nın düzenle- di ğ i turnuvalarda bugüne kadar sa- dece Galatasaray 2000 yılında UEFA Kupası’nı kazandı. Galatasaray’ın kupayı alması sonrası kupayı almak bir kenara Avrupa kupalarına katılan tüm takımlarımız istikrarlı bir ş ekilde finallerin birini bile göre- medi. O gün bu gündür Galatasaray dâhil katılan takımlarımızın herhangi bir kupa alamaması, elde edilen ba ş arının konjonktürel oldu ğ unu gösteriyor. Konjonktürel dememin sebebi futbolumuzda is- tikrar sorununun altını çizmek için- dir, yoksa Galatasaray’ın ba ş arısını küçümsemekmaksadıyla söylen- mi ş bir söz de ğ il… Galatasaray sonuna kadar hak ederek almı ş tır kupayı. UEFA’nın yeni formatı, “Bizim ta- kımlarımızın bu sistemde ba ş arılı olabilir mi?” sorusunu sordurdu ve “Neden bizim takımlarımız uluslar- arası arenada ba ş arılı olamadı?” sorusunu aklıma getirdi. Bence ba ş arılı olamamamızın ana sebeplerinden biri de kendi içimizde, bize özgü sistemdenmemnun olmamız ve yapısal sorunlar da dâhil de ğ i ş tirmeye yana ş mamamız. Yeni formatla ilgili sordu ğ um soru- nun cevabı ise “Galiba takımlarımız bu sene de eski alı ş kanlıklarını sürdürecek.” Bu hissiyatımın gerekçesi, Ş ampi- yonlar Ligi’nde mücadele eden takımlarımızın bu ligde devam edecek sonuçları alamayıp Ş ampi- yonlar Ligi arenasına veda etmesi- dir. Bu sene Ş ampiyonlar Ligi’ni izlerken “Galatasaray ve Fener- bahçe bu kadrolarıyla Ş ampiyonlar Ligi’nde gruplara kalabilmeliydi” diye içimden geçirdim. İ ki takımımız damevcut kadrolarını koruyup üs- tüne transfer için yakla ş ık 84mil- yon avro para harcadılar. Ancak iki takımımız da Ş ampiyonlar Ligi’nden elendi ve Avrupa Ligi’nde yollarına devam ediyorlar. Bu kadrolarıyla en azından bir takımımızın yarı ş tı ğ ı kulvarda yarı final görmesini umut ediyorum. Finale kalabilirse takım- larımızdan birinin kupayı alması da kaymaklı ekmek tatlısı olur. Bu sene Avrupa kupalarına katılan tüm takımlarımız transferlere yak- la ş ık 130milyon avro harcadı. Ş unu da belirtmeliyim; Avrupa’nın be ş büyük ligiyle kar ş ıla ş tırıldı ğ ında bizim takımlarımızın harcadı ğ ı para devede kulak kalır. Lâkin onların gelirleriyle bizim takımlarımızın gelirleri kıyaslandı ğ ında, bizim kulüplerimizin gelirlerinin çok üstünde harcama yaptı ğ ı görülür. Be ş takımla katıldı ğ ımız Avrupa ku- paları maceramız Trabzonspor’un sürpriz bir ş ekilde Konferans Ligi’nden elenmesi sonucu dört takımımızla devam ediyor. Bu kadar transfer yurt içi ş ampi- yonluk yarı ş ı için yapılmamı ş tır diye umut ediyorum. Ş ayet hedef Süper Lig’de ş ampiyon olmaksa bu kadar büyük paralar harcamadan da ligimizde ş ampiyon olunurdu. Bilhassa dört büyükler dedi ğ imiz Be ş ikta ş , Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor açısından... Bu takımlarımız her sene do ğ al ş ampiyonluk adayları olarak lige ba ş larlar ve bu dört takımımızdan birinin ş ampiyonlu ğ u ile sezon biter. Bu takımlarımızın kazandıkları ş ampiyonluk sayılarına bakıldı ğ ında bu gerçek görülebilir. UEFA’nın düzenledi ğ i herhangi bir turnuvada ba ş arılı olmak, ülke futbolumuzun ve kupayı alan takı- mımızınmarka de ğ erinin artmasına sebep olacaktır. Ayrıca ba ş arılı olan kulübümüz ş ayet gelir ve giderini do ğ ru yönete- bilirse aldı ğ ı para ödülünün kulübün ekonomisine hatırı sayılır katkısı olacaktır. Kulüplerimizin borçları mâlûm; bu borç bata ğ ından kurtulmanın yollarından biri de Avrupa’da ba ş arılı olmaktan geçiyor. Avrupa’da ba ş arılı olurken ya ş ı kemale ermi ş , son transferini yapan futbolcu almak yerine genç oyunculara yönelip yeti ş tirici yani öz kaynak a ğ ırlıklı rekabetçi kulüp olabilmek bu i ş in olmazsa olmazıdır. Süper Lig gelirleri, borçlardan kurtarmaya ş imdilik yetmiyor. Ülkemizde maalesef futbolumuzun marka de ğ eri gün geçtikçe azal- maya devam ediyor. 600milyon doları bulanmarka de ğ erinden geldi ğ imiz noktamâlûmunuz. Bu noktaya gelinmesinin nedenle- rine bakıldı ğ ında hakemler üzerin- den birbirimizle kavga ederek saha içiyle yeterince ilgilenemez duruma gelindi ğ ini görürüz. Bu yüzdendir ki ülkemiz ve takımlarımız basamak atlamak istiyorlar ve marka de ğ eri- nin tekrar 600milyon dolar ve üs- tüne çıkmasını arzu ediyorlarsa önce eski alı ş kanlıklarını bırakıp tamamen saha içine odaklanmalı- lar. Sonrasında UEFA turnuvalarına istikrarlı ş ekilde katılmalı ve bu tur- nuvalarda ba ş arılı olmayı sa ğ laya- cak yapısal tedbirler dâhil ne gerekiyorsa ivedilikle yapmalılar. UEFA yeni formatın ayrıntılarını açıklarken açıklamanın bir yerinde ş u cümleyi kullanıyor: “Yeni format, taraftarlara lig a ş aması boyunca her seviyede daha rekabetçi ve dengeli maçlar sunacak.” Kilit kelimeler rekabetçi ve dengeli maçlar. Nerede rekabet olaca ğ ını söylemiyor. Ş ayet bugünkümaçla- rın ço ğ unlu ğ unda oldu ğ u gibi bahsedilen vasat maçlarda rekabetse zaten futbolseverlerin memnuniyetsizli ğ i ortada... UEFA bu kelimeleri kullanırken seyir zevki yüksek, keyif veren maçlar vadetmiyor. Yeni formatın daha fazlamüsabaka oynanmasını sa ğ laması kaliteli futbolun garanti- sini maalesef sunamıyor. UEFA’nın yetkilileri de bunu bildikleri için açıklamalarında seyir zevkinden bahsedemiyorlar. Bugünkü teknik direktörlerin büyük ço ğ unlu ğ u seyir zevkini artırmayı öncelemedikleri oyun taktikleriyle takımlarını hazırlayıp sahaya çıkardıklarından dolayı futbolseverler mevcut oyunun büyük bölümünden zaten ho ş nut de ğ ilken bir de bugün yürürlükte olan sistemle müsabaka sayısının artırılması, memnuniyetsizli ğ in yükselmesine sebep olabilecektir. Teknik direktörler, seyir zevkini öncelemeyen sonuç odaklı oyun taktikleriyle takımlarını sahaya çıkardıkları sürece belki alınan sonuç bazı taraftarları tatmin edecek ancak oynanan futbol, stadyumlara gelen taraftarlara ve televizyonları ba ş ındaki milyon- larca futbolsevere keyif vermeye- cektir. Avrupa’da UEFA, dünyada FIFA futbola iyilik yapmak istiyorlarsa maç sayısını artıracak yeni format- lar yerine bu iki kurulu ş un düzenle- di ğ i turnuvalarda seyir zevki yüksek, keyif veren futbolu oynatan teknik direktörleri te ş vik edecek, onlara prim tanıyacak bir sistemi hayata geçirmeli. Avrupa kupala- rında, Ş ampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi ayırt etmeden seyretti ğ immaçların bazıları vasatı geçmedi. Sadece birkaç tanesi beni içine alıp heyecanlandırdı. Oynanan vasat futbol ve ceza sahası aksi- yonları yoksunlu ğ u sadece benim de ğ il tümdünyada futbolseverlerin ortak ş ikâyeti diye dü ş ünüyorum. Gelelimyeni uygulamaya… UEFA’nın yeni formatı futbolcuların sezon içinde yükünü artıracak. UEFA yet- kileri galiba futbolcuları robot ye- rine koyuyor. Futbolcuların iki maç arasında dinlenme süresi, perfor- manslarını en üst düzeye çıkarabil- mek ve sakatlık riskini en aza indirmek için oldukça önemlidir. Mi- nimumdinlenme süresi genellikle, bir futbolcunun yüksek yo ğ unluklu iki maç arasında en az 72 saat ol- malı diyor bilim; “Bu süre kasların toparlanması ve sakatlık riskinin azaltılması için kritik bir süredir” diye de ekliyor. Yine bilim, “En ideal olan ise dört veya be ş günlük din- lenmedir” diyor. Bu süre, kasların tamolarak toparlanmasını ve fut- bolcunun fiziksel olarak kendini hazır hissetmesini sa ğ lar, ancak futbolcunun ruh hâli, fiziksel topar- lanma sürecini büyük ölçüde etkiler. Olumlu ruh hâli dinlenmeyi hızlandıraca ğ ı gibi, olumsuz ruh hâlleri yorgunlu ğ unun azalmasını geciktirir ve dinlenme kalitesini dü ş ürür. Bu konuda aktif futbol oynadı ğ ım dönemde kendimden örnek vere- yim…Maç oynadıktan sonra ak ş am yatakta yorgunluktan elimizi, kolu- muzu, ayaklarımızı nereye koyaca- ğ ımızı bilemezdik. Omuzlarımızda oynadı ğ ımız camiaların yükü… E ğ er yenildiysek omaçı gece boyunca hayalimizde tekrar tekrar oynardık. Hemyorgunluktan hem de maçı hafızamızda oynamaktan uyuyamaz, sabahı yapardık. Tam tersi yenmi ş sek, sevinçten ve yor- gunluktan sabahlardık. Bumaçlar deplasmanda ise bir de yolculuk yorgunlu ğ u ve stresi eklenirdi maç yorgunlu ğ umuz üstüne. Yani demem o ki, duygudan duyguya geçmemiz ve maç yorgunlu ğ unu at- mamız o kadar da kolay olmuyordu. Bu cümleleri, profesyonel futbolcu olarak ya ş adı ğ ım tecrübelere isti- naden kuruyorum. UEFA yetkilileri- nin bu gerçe ğ i bilmelerine ra ğ men oynananmaç sayılarını artırmaları, futbolcuları robot yerine koymala- rından kaynaklanıyor. Galiba bukalemun gibi renk de ğ i ş ti- rip ruh hâllerinin de hemen de ğ i ş e- ce ğ ini sanıyor yetkililer. Futbolcuların insan oldu ğ unu unu- tan, toparlanma süresinde fiziksel ve zihinsel yorgunlu ğ un birbirleriyle ilintili oldu ğ unu hesaba katmayan, zaten a ğ ır olan yüklerini daha da a ğ ırla ş tırmaktan öteye gitmeyecek sistemdir yeni format. Zaten ülkelerinin üst düzey ligle- rinde futbolcular sezonda en az 50 ve üzeri maç oynuyor mevcut sistemde… Yeni formatta daha fazla maç oynamak zorunda kalacaklar. Senenin 52 hafta oldu ğ u dü ş ünü- lürse ve sezonunmayıs ayında bit- ti ğ i göz önüne alınırsa haftada iki maç oynayarak sezonu bitiriyordu elit futbolcular. Bu durumda daha fazlamaç oynamak zorunda kala- caklar. Futbolcu ne kadar profesyonel ya ş arsa ya ş asın bu ekstra yük çok daha fazla adale sakatlı ğ ı görme- mize yol açacaktır. Unutulmamalı- dır ki önemli olan nicelik de ğ il niteliktir. Bir ürünün niteli ğ i yani kalitesi arttıkça o ürünün sayısı az olsa da her zaman alıcısı olacaktır. Ya ş am sevinciniz hiç bitmesin. Sa ğ lıkla kalın… İ smail Gökçek UEFA’nın yeni formatı 129 128

RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==