TamSaha 236. Sayı / Temmuz 2024

dayken Macaristan Millî Takımı 1938 Dünya Kupası’nda finale kadar gidecek fakat kupayı, dört sene öncesinin de ş ampiyonu olan İ talya’ya kaptıracaktı. Sandor o yıllarda, ya ş ıtı olan birçok Macar çocu ğ u gibi futbola büyük ilgi duymaktaydı. 14 ya ş ına geldi- ğ inde de artık sadece sokaklarda futbol oynamakla yetinmek iste- meyecek ve gerçek bir futbolcu olabilme hayaliyle, ya ş adıkları semtte yer alan Kobanyai kulübü- nün altyapısında futbol e ğ itimine ba ş layacaktı. Ancak bunun için hayli talihsiz bir döneme denk gel- di ğ i de söylenebilirdi. Zira Macaris- tan, 1939’da patlak veren II. Dünya Sava ş ı’nda Mihver Devletleri’nin yanında saf tutmu ş tu. Sava ş ın ilk yıllarında Nazi Almanyası’nın Kıta Avrupası’nın büyük bölümünü istila etmesi bu bakımdan Macaristan’ı olumsuz etkilememi ş ti belki ama 1943 yılının ba ş larında Almanya’nın Stalingrad Sava ş ı’nda kesin yenil- giye u ğ ramasıyla ba ş layan gerileme süreci, Macaristan’ı da vuracaktı. Nitekim 1944 yılının sonunda Budape ş te, Kızıl Ordu ve onların müttefiki olan Romanya Ordusu tarafından ku ş atılmı ş , yakla ş ık 50 gün süren ku ş atma esnasında Naziler de bizzat Adolf Hitler’in emriyle kar ş ı taarruza kalkmı ş ve Budape ş te, büyük bir ate ş hattının ortasında kalmı ş tı. Sava ş ın yol aç- tı ğ ı çatı ş malara ve açlı ğ a ek olarak Macarların a ş ırı sa ğ cı Ok Haç Parti- si’nin de özellikle ş ehrin Yahudi nüfusuna kar ş ı bir katliama giri ş mesiyle birlikte söz konusu yedi haftanın sonunda Budape ş - te’de 40 bine yakın sivil hayatını kaybetmi ş ti. 1945 yılının Mayıs ayında sava ş ın sona ermesinin ardındansa 1949’da ülke “Macaristan Halk Cumhuri- yeti” adını alarak resmen sosyalist rejime geçecekti. Dönemin hemen hemen her sosyalist ülkesinde oldu ğ u gibi Macaristan’da da spor, bizzat devlet eliyle yapılandırıla- caktı. Devlet, altyapıdan oyuncu yeti ş tirilmesindenmillî takımların uluslararası organizasyonlarda ortaya koyaca ğ ı performanslara kadar her ayrıntıyla yakından ilgilenmekteydi. Bu hususta Maca- ristan’ın futboldaki millî takımı da ülkede üzerine en çok e ğ ilinen yapılardan biri hâline gelmi ş ti. 18 ya ş ında milli formayla tanı ş tı Sandor Kocsis, futbola ba ş ladı ğ ı Ko- banyai’nin A takımına 1946 yılında yükselmi ş , burada sadece be ş maça çıkmasına ve golle tanı ş amamasına ra ğ men aynı yıl içinde ülkenin en önemli kulüplerinden Ferencva- ros tarafından transfer edilmi ş ti. 1947-1948 sezonunda ye ş il-beyazlı ekiple ligde 21 maça çıkıp be ş gol kaydeden Kocsis, henüz 18 ya ş ında olmasına ra ğ men Macaristan Millî Takımı Teknik Direktörü Tibor Gal- lowich’in dikkatini çekmi ş ve 6 Ha- ziran 1948’de Macaristan’ın Balkan Kupası dâhilinde Romanya ile oynayaca ğ ı maç içinmillî takım kadrosuna da ça ğ rılmı ş tı. Bumaç, Kocsis’in kariyerindeki en önemli dönümnoktalarından biriydi. Zira Macaristan, müsabakadan 9-0’lık galibiyetle ayrılırken ilk on birde sa- haya çıkan Kocsis de iki kez fileleri havalandırmı ş ve genç ya ş ına ra ğ menmillî takımın ba ş lıca gol opsiyonlarından biri olabilece ğ ini ispatlamı ş tı. Aynı maçta Kocsis’le birlikte ilk on birde yer alan ve yakın gelecekte dünya çapında ş öhrete ula ş acak di ğ er genç Macar oyuncularsa Jozsef Bozsik ve Ferenc Pu ş ka ş ’tı. Kocsis, millî forma altındaki bu parlak ba ş langıcı sonrasında Fe- rencvaros formasıyla da Macaristan Ligi’nde fırtına gibi esecek ve mü- teakip iki sezonda çıktı ğ ı 60maçta 63 gole imzasını atacaktı. Ceza sa- hası içinde en do ğ ru noktalara hareketlenen ve her iki aya ğ ıyla hemen her açıdan çerçeveyi ko- layca bulabilen Kocsis’in en dikkat çekici özelli ğ iyse kafa vuru ş larıydı. Uzun boylu bir oyuncu de ğ ildi (1.77 metre boyundaydı) ama öylesine iyi sıçrıyordu ki kendisinden 10-15 santimuzun savunmacıların üzerinden bile rahatlıkla kafa vura- biliyordu. Ayrıca hava topuna çıktı- ğ ında belinden çok iyi kuvvet alıyor, bunun üstüne bir de ola ğ anüstü güçlü boyun kaslarını da kullanınca topa adeta aya ğ ıyla vurmu ş çasına sert bir biçimde kaleye gönderebili- yordu. Bu sayede de kendisine “Aranyfej ű ” yani “Altın Kafa” lakabı takılmı ş tı. Kocsis, artık 20 ya ş ında olmasına ra ğ men Macar futbolunun en önemli yıldızlarından biriydi ve bu noktada da Macar devletinin proje takımı konumundaki Honved’e transfer olması kaçınılmazdı. Zaten Honved, resmî olarak Macaristan Ordusu’nun takımıydı ve askerlik ça ğ ına gelen Kocsis de bu vesileyle ordunun bir mensubu hâline gelince otomatikman Honved’e geçmi ş ti. Kocsis, böylece millî takımdan ar- kada ş ları olan Pu ş ka ş ve Bozsik’le kulüp çatısı altında da bir araya gelmi ş ti. Ayrıca Macar futbolunun o yıllardaki di ğ er önemli yıldızların- dan Zoltan Czibor, Gyula Grosics, Laszlo Budai ve Gyula Lorant gibi isimler de çok geçmeden Honved forması giyeceklerdi. Böylece millî takımın iskeletinin de yıl boyunca bir arada oynanması sa ğ lanacaktı. Macaristan Millî Takımı adına o dö- nemde ya ş anan bir ba ş ka önemli geli ş meyse 1949 yılında Gusztav Sebes’in takımın yeni teknik direktörü olmasıydı. Sebes, zeki ve yenilikçi bir taktisyendi. Sebes, 1940’ların ba ş ında teknik direktör- lü ğ e adımını attı ğ ında futbol dünya- sında en geçerli oyun sistemi WM’di. 3-2-2-3 ş eklindeki bir dizili ş e dayalı bu sistemde, hücum hattının en ilerisinde santrfor yer alıyor, onu da öncelikle kanatlardan sa ğ ve sol açık oyuncuları besli- yordu. Biraz gerideyse hem açık- larla santrfor arasında hemde orta sahayla hücum arasında ba ğ lantı kurmaya yarayan sa ğ iç ve sol iç oyuncuları görevlendirilmekteydi. Macaristan’daWM üzerinde ilk önemli revizyona giden teknik di- rektör, MTK takımını çalı ş tırmakta olan Marton Bukovi’ydi. Bukovi, rakip defansın dengesini bozmak adına santrforunu zaman zaman geriye çekmekteydi. Böylece santr- foru, kendisini marke etmekte olan rakip santrhafı pe ş inden sürükle- yip kar ş ı savunmada bo ş luk açılmasını sa ğ lamaktaydı. Ancak Bukovi’nin planı bu kadarla da sınırlı de ğ ildi. Geriye çekilen santr- foru aynı zamanda oyun kurucu nitelikte bir oyuncu da olmalıydı ki bu sayede takım arkada ş larının rakip savunmada açılan bo ş luklardan yararlanabilmelerini sa ğ layacak saha içi setleri uygula- nabilmeliydi. Bukovi’yi bu ş ekilde dü ş ünmeye iten ba ş lıca etmense elinde tamda bumeziyetlere uygun bir santrfor olan Nandor Hidegkuti’nin olmasıydı. Bukovi’nin MTK’da uyguladı ğ ı bu sistemi Sebes millî takımda biraz daha revize ederekWWolarak adlandırılacak ş ablonu ortaya çıka- racaktı. 3-2-3-2 olarak da ifade edilebilecek bu ş ablonda sadece 130 131

RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==