TamSaha 234. Sayı / Mayıs 2024

65 İ Siste kayıp giden yıldız 64 talyan futbolunun yeti ş tirdi ğ i en büyük yıldızlardan olan Valentino Mazzola’nın kısa hayat hikâyesi, 26 Ocak 1919’da, Milano yakınlarındaki Cassano d’Adda kasabasında ba ş lamı ş tı. Fakir bir ailenin çocu ğ u olarak dünyaya gelen Valentino’nun babası Alessandro, Milano’nun İ ETT’si denilebilecek ATM adlı ş ehir içi ula ş ım firmasında i ş çi olarak çalı ş maktaydı. Annesi Leonina ise ev hanımıydı. Valentino’nun ayrıca Piero, Silvio, Carlo ve Stefano adlarında dört de erkek karde ş i vardı. 1929’da Batı dünyasını büyük ölçüde sarsan Büyük Buh- ran’ın ceremesini çekenmilyonlar arasında Mazzola ailesi de vardı. Baba Alessandro i ş ten çıkarılmı ş tı ve aile, nasıl geçinece ğ ine dair çaresizce bir çözüm aramaktaydı. Yakla- ş ık bir yıl sonra da ailesine bu yolda destek olması gerekti- ğ ini dü ş ünen Valentino, bir fırında çırak olarak çalı ş maya ba ş layacaktı. Kendisi, e ğ itimini de yarıda bırakma kararı almı ş tı zira gün boyu fırında çalı ş ması gerekti ğ inden okula Takvimler 4 Mayıs 1949’u göstermekteydi. İ talya’nın 1940’lardaki enmuza ff er takımı olan Torino’yu ta ş ıyan uçak, ş ehrin yakınlarındaki Superga Da ğ ı’na çakılmı ş ve korkunç kazada, uçakta bulunan 18’i futbolcu olmak üzere toplam 31 yolcudan kurtulan olmamı ş tı. Bir ba ş ka deyi ş le Superga Faciası, Torino takımını neredeyse tamamen yok etmi ş ti. Facianın 75’inci yıldönümünde, Torino’nun o efsane takımını, en büyük yıldızları Valentino Mazzola’nın hayat hikâyesi özelinde bir kez daha yâd etmek istiyor ve hepsinin anılarının önünde saygıyla e ğ iliyoruz. ValentinoMazzola Onur Erdem devam etme ş ansı ne yazık ki yoktu. Yakla ş ık üç yıl boyunca fırında ter döken Valentino, 14 ya ş ına geldi ğ indeyse bir konfeksiyon atölyesinde i ş e girecekti. Valentino, ya ş ı küçük olmasına ra ğ men birçok zorlu ğ u gö ğ üsleyebilen, gözü pek bir çocuktu. Bu husustaki belki de en ilginç anısıysa 10 ya ş ın- dayken ya ş adı ğ ı bir kahramanlık hikâyesiydi. Günün birinde Adda nehri kıyısında oynarken, altı ya ş ında bir çocu ğ un nehre dü ş tü ğ ünü görmü ş tü. Küçük çocu ğ un bo ğ ulmak üzere oldu ğ unu fark etti ğ i anda da hiç tereddüt etmeden kendisi de suya atlamı ş ve çocu ğ u kurtarmayı ba ş armı ş tı. Kurtardı ğ ı Andrea Bonomi’nin gelecekte futbolcu olması, hatta 1940’lı yıllar boyunca Milan formasını giyip kırmızı-siyahlı ekibin kaptanlı ğ ını dahi yapması da bu hikâyeyi çok daha özel ve anlamlı kılan bir ayrıntıydı. Valentino’nun futbolla olan alâkası elbette 13 yıl sonra Milan’da oynamaya ba ş layacak bir çocu- ğ un hayatını kurtarmasıyla sınırlı kalmaya- caktı. Kendisinin de 10 ya ş ında bir çocuk olarak en çok ilgi duydu ğ u oyun- ların ba ş ında futbol gel- mekteydi. Gün geçtikçe de bu ilgisi artacaktı. Hatta konfeksiyon atölyesindeki i ş ine gidip gelirken yol boyunca bo ş bir teneke kutuyu tekmeleye tekmeleye o mesafeyi kat edecek kadar yo ğ un bir ilgiydi bu. Valentino, 15 ya ş ına geldi ğ in- deyse i ş ten arta kalan kısıtlı bo ş za- manını Tresoldi adlı bir mahalle takımında futbol oynayarak de ğ erlen- dirme yoluna gitmi ş ti. Bunu yaparken, o günün ş artları da göz önüne alındı ğ ında, muhtemelen kafasından yakın gele- cekte profesyonel bir fut- bolcu olaca ğ ına dair bir dü ş ünce geçmemekteydi. Hem tamirci hem futbolcu Ancak onunmaçlarını seyredenmahalle sakinlerinden birinin Milano’daki Alfa Romeo fabrikasında test sürücüsü olarak çalı ş ıyor olması, Valentino’nun kaderini de ğ i ş tirecekti. Bu isimsiz kahraman, Valentino’nun yetenekleri- nin, birlikte oynadı ğ ı gençlere kıyasla çok üst seviyede oldu ğ unu fark etmekte zorlanmamı ş tı ve böylesine büyük bir yetene ğ inmahalle aralarında heba olmasına da gönlü razı gelmemi ş ti. Kendisinin çalı ş tı ğ ı Alfa Romeo fabrikasının Serie C’de mücadele eden bir futbol takımı vardı ve adamca ğ ız ilk fırsatta, büyük bir heyecanla takımın sorumlularına Valentino’nun yetenekle- rinden bahsetmi ş ve onumutlaka takıma almaları gerekti ğ ini söylemi ş ti. Tabiî bunun için Valentino’nun fabrika bünyesinde bir i ş e girmesi gerekmekteydi. Sonuçta takımın yetkilileri de genç oyuncuda ne denli büyük bir cevher oldu ğ unu ilk izleyi ş te görecek ve ona, fabrikalarında tamirci olarak i ş e ba ş lamayı, dolayısıyla futbol takımlarında da oynamayı teklif edeceklerdi. Hemdaha iyi bir i ş e sahip olup hemde en büyük hobisiyle u ğ ra ş acak olmak, Valentino için rüyadan da öteydi. Dolayısıyla Valentino’nun böyle bir teklifi bırakın reddetmesi, bu teklifin üzerine azıcık dü ş ünmesi dahi söz konusu olmayacaktı. Valentino, takımının pas trafi ğ ini yönetip oyun kurmada son derece mâhirdi. Kendisi ayrıca iki aya ğ ını da birbirlerinden ayırt edilemeyecek derecede iyi kullanmaktaydı. 30metre mesafe içinde kaleyi gördü ğ ü her noktadan çerçeveyi bulabilecek isabetli ve sert ş utlar atabilmekte, gol noktalarına da en do ğ ru zamanlamayla hareketle- nebilmekteydi. Velhasıl kendisi, dönemin klasi ğ i olan ileri be ş lilerde sa ğ açık, sol açık, sa ğ iç, sol iç ve santrfor mevkilerinin hepsinde oynayabil- mekte, hatta maç içerisinde de sürekli pozisyon de ğ i ş tirip birçok farklı rolü üstlenebilmekteydi. Bir bakıma Alfredo di Stefano’nun 1950’lerde Real Madrid forması altında futbolda devrimniteli ğ inde olan rolünü, aslında ondan 10 yıl evvel sergilemek- teydi. Zaten ortaya koydu ğ u bu kalite sayesinde, üçüncü ligde oynamasına ra ğ men kısa süre içinde birinci lig kulüplerinin de dikkatlerini çekmeye ba ş layacaktı. Onu kadrosuna katmak isteyenlerin ba ş ındaysa Milan gelmekteydi. Ne var ki profesyo- nel futbol henüz karın doyurmak için yeterli de ğ ildi ve Valentino, Alfa Romeo’dan ayrılması hâlinde fabrikadaki tamircilik i ş inden de vazgeç- mesi gerekece ğ i için, Milan’ın kendisine iletti ğ i teklifi geri çevirmek zorunda kalmı ş tı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==